Yaz, kış fark etmeden siz de bizim gibi gezmeyi, yeni yerler keşfetmeyi ve hafızanıza unutulmaz anılar kaydetmeyi seviyorsanız, bu yerleri mutlaka görmeli ve eşsiz seyahat deneyimlerinize yenilerini eklemelisiniz. Mutluluk Destinasyonu olarak bu hafta, 'Ölmeden Önce Görülmesi Gereken 10 Şehir' başlığı altında sizler için bir rehber hazırladık.
1-) VENEDİK - İTALYA
Böyle bir liste hazırlıyorsak, içinde Venedik olmadan olmaz. Kanalları, leziz şarapları, renkli evleri ve tarihi yapıları ile modern bir açık hava müzesinde gibi hissedeceksiniz kendinizi. Ancak yağmur mevsiminde gitmemenizi ve tarihi kiliseleri gezi rotanıza eklemenizi de tavsiye ederiz.
2-) LHASA - ÇİN
Fonda tüm ihtişamı ile Himalaya Dağları, önünüzde Budizm'in başkenti Tibet, sokaklarda insana huzur veren tütsü kokusu. Hem ruhen arınmanızı hem de dünyanın başka hiçbir yerinde göremeyeceğiniz manzarasıyla zihninize kazınacak bir yer yer Lhasa. Devasa sarayları, mimarlık harikası olan tapınakları ile fotoğrafçılar için de bir plato gibi.
3-) MARAKEŞ - FAS
Labirent gibi sokakları, mistik havası, sokaklara mis gibi kokusu yayınlan yerel yemekler ve rengarenk gece pazarları ile Marakeş, kendinizi bir film setinde gibi hissetmenize neden olacak. Rüzgar gibi geçecek bir seyahat istiyorsanız, Marakeş'e uçak biletinizi hemen alın.
4-) HAVANA - KÜBA
Denizden esen hafif rüzgar, sokaklarda gezen klasik arabalar, müzik, dans ve tabii ki puro... Havana sizi zamanda bir yolculuğa çıkaracak. Bu arada imkanınız varsa seyahatinizi 1 Mayıs'a denk getirmenizi tavsiye ederiz. İnanın o günü asla unutmayacaksınız.
5-) LALİBELA - ETİYOPYA
Gezginler dışında pek kimsenin bilmediği Lalibela, dağların içine oyulmuş devasa kiliseleri ile meşhur. İnsan manzaraya bakarken; 'Bunu nasıl yaptılar' acaba demeden edemiyor. Bu kadim kenti ziyaret eden herkes 'Hayatım artık eskisi gibi olamaz' diyor.
6-) BAGAN - BİRMANYA
Sisin ve güneşin kenti Bagan'da sabah güneş ışıkları şehre ulaşmaya başladığında sis de yavaş yavaş çekiliyor. Dört bir yanı antik tapınaklar ile dolu olan ve yüz ölçümünün yarısından fazlası ağaçlarla kaplı bu kent, huzur vadediyor.
7-) LUXOR - MISIR
Herkes Kahire sansa da, Mısır'ın en büyüleyici antik kenti Luxor'da. Nil Nehri'nin hemen kıyısında bulunun ve Krallar Vadisi'ne yakınlığı ile bilinen Luxor, tarih sevenlerin mutlaka ziyaret etmesi gereken bir bölge.
8-) SIEM REAP - KAMBOÇYA
'Kamboçya' denilince herkesin aklına önce Angelina Jolie'nin evlat edindiği çocuklar, sonra da Angkor Wat gelse de, Siem Reap ilginç yemekleri, tarih ve doğanın iç içe geçtiği yürüyüş yolları ve mistik yapıları ile keşfedilmeyi bekliyor.
9-) CUSCO - PERU
Andes ve Macchu Picchu tüm dünyaya nam salmış iki şehir. Ancak Cusco her ikisinden de daha çok görülmeye değer bir bölge. Tapınaklar, manastırlar ve renkli koloni evleri ile 'Dünya Mirası' şehirlerden biri.
10-) SEMERKAND - ÖZBEKİSTAN
Güzelliği ile kitaplara konu olan ve İpek Yolu'nun en kıymetli, en kadim şehirlerinden Semerkand ölmeden önce görülecek yerler listenizde mutlaka olmalı. İslam Mimarisi'nin en iyi örneklerini burada göreceğinizden emin olun.
▼
15 Aralık 2019 Pazar
8 Aralık 2019 Pazar
Hoş geldin 2020
Yeni yıl başlarken, yepyeni umutlar biriktiriyor, yepyeni hayaller kuruyor insan. Belki eski yılla birlikte kötü olan her şeyi geride bırakacağımızı düşündüğümüzden, belki de yeni bir yılın getirdiği bilinmezlik ile mutlu oluyor insan.
Yeni yıla girerken unutulmaz bir gece geçirmek ve hayatınız boyunca saklayacağınız anılar biriktirmeniz için Mutluluk Destinasyonu olarak bir "yılbaşı rotası" hazırladık sizler için. İşte ölmeden önce yılbaşında görmeniz gereken şehirler.
1-) PRAG
Her yanı tarih kokan, her köşesinden ihtişamlı bir yapının yükseldiği Prag, özellikle yılbaşı gecelerinde karnaval alanına dönüşen meydanları ile ünlü. Wenceslas Meydanı'ndaki Noel Pazarı'nı gezerken; sıcak şarapların tadına bakmanızı şiddetle tavsiye ediyor, yılbaşı gecesi saat 24.00'daki görsel şöleni de unutamayacağınızı garanti ediyoruz.
2-) RİO
'Yağmur yağar, kar fırtınası bastırır, sokak partilerinde hiç üşüyemem' diyenler Rio, tam size göre... Eğlencenin, enfes yemeklerin ve çeşit çeşit içkinin meydanlara sığmadığı Rio'da yanına almanız gereken tek şey güneş gözlüğünüz ve parmak arası terlikleriniz. 30 derece sıcakta yeni yılı karşılamak ilginç olabilir.
3-) HONG KONG
Yılın 12 ayı boyunca 7 gün 24 saat etkileyici bir görünüme sahip olan Hong Kong, yılbaşı dönemlerinde masal diyarlarını andırıyor. Saatlerce devam eden havai fişek gösterileri, devasa binalardan şehrin üzerine doğru düşen lazer gösterileri ve Uzak Doğu'nun eşsiz lezzetleri ile yılbaşı geceniz unutulmaz olabilir.
4-) LAPLAND
30'lu yaşları geride bırakmış insanlar olarak Noel Baba'nın varlığına hâlâ inanıyoruz. Umudun, mutluluğun simgesi olan Noel Baba'nın doğduğu yer olan Lapland'de yeni yılı karşılamak torunlarınıza dahi anlatacağınız bir anı olabilir.
5-) İZLANDA
Kuzey ışıkları altında, Noel Baba'nın geyikleri ile gökten geçtiği anı beklemek için en iyi adres İzlanda. Kış memleketi olan İzlanda'da özellikle yeni yıl dönemi çok keyifli oluyor. Kızakla yapılan geziler, mangal partileri, Noel pazarları ve tabii ki akıl almaz bir indirim sizleri bekliyor.
Yeni yıla girerken unutulmaz bir gece geçirmek ve hayatınız boyunca saklayacağınız anılar biriktirmeniz için Mutluluk Destinasyonu olarak bir "yılbaşı rotası" hazırladık sizler için. İşte ölmeden önce yılbaşında görmeniz gereken şehirler.
1-) PRAG
Her yanı tarih kokan, her köşesinden ihtişamlı bir yapının yükseldiği Prag, özellikle yılbaşı gecelerinde karnaval alanına dönüşen meydanları ile ünlü. Wenceslas Meydanı'ndaki Noel Pazarı'nı gezerken; sıcak şarapların tadına bakmanızı şiddetle tavsiye ediyor, yılbaşı gecesi saat 24.00'daki görsel şöleni de unutamayacağınızı garanti ediyoruz.
2-) RİO
'Yağmur yağar, kar fırtınası bastırır, sokak partilerinde hiç üşüyemem' diyenler Rio, tam size göre... Eğlencenin, enfes yemeklerin ve çeşit çeşit içkinin meydanlara sığmadığı Rio'da yanına almanız gereken tek şey güneş gözlüğünüz ve parmak arası terlikleriniz. 30 derece sıcakta yeni yılı karşılamak ilginç olabilir.
3-) HONG KONG
Yılın 12 ayı boyunca 7 gün 24 saat etkileyici bir görünüme sahip olan Hong Kong, yılbaşı dönemlerinde masal diyarlarını andırıyor. Saatlerce devam eden havai fişek gösterileri, devasa binalardan şehrin üzerine doğru düşen lazer gösterileri ve Uzak Doğu'nun eşsiz lezzetleri ile yılbaşı geceniz unutulmaz olabilir.
4-) LAPLAND
30'lu yaşları geride bırakmış insanlar olarak Noel Baba'nın varlığına hâlâ inanıyoruz. Umudun, mutluluğun simgesi olan Noel Baba'nın doğduğu yer olan Lapland'de yeni yılı karşılamak torunlarınıza dahi anlatacağınız bir anı olabilir.
5-) İZLANDA
Kuzey ışıkları altında, Noel Baba'nın geyikleri ile gökten geçtiği anı beklemek için en iyi adres İzlanda. Kış memleketi olan İzlanda'da özellikle yeni yıl dönemi çok keyifli oluyor. Kızakla yapılan geziler, mangal partileri, Noel pazarları ve tabii ki akıl almaz bir indirim sizleri bekliyor.
23 Kasım 2019 Cumartesi
Rüzgârın evi: Dalyan
Aksıra tıksıra bir motosiklet geçiyor küçük meydandan…
Yılların yorgunu balıkçı tekneleri, kıyıda yan yatıyor. Biraz paslanmış, biraz renkleri solmuş sıralanıyor emektarlar. Terk edilseler de görevini tamamlamış olmanın gururu ile dinleniyorlar.
Ege Denizi’nin serin sularında demirlemiş yeni yetme, genç tekneleri izliyorlar ustalıkla karada… Belki de birbirlerine hatıralarını anlatıyor, ters rüzgârlarda, dalgalı havalarda yaşanmış güçlükleri, manevraları dillendiriyorlar bizim bilmediğimiz sessizlik ile…
Zaman, saatin gösterdiğinden farklı işliyor burada…
Kıyıdan bir kurbağa atlıyor, su yüzeyinde küçük kabarcıklar oluşturarak… Balıklar kıvrıla kıvrıla yüzüyor. Uzaktan, rızkının peşindeki bir martının sesi duyuluyor. Balıkçı ağları, ertesi gün yeniden kullanılmak üzere temizlenerek, yırtıkları onarılarak kenarda kümelenmiş duruyor. Bir köpek sesi duyuluyor.
İlgi isteyen misafirperver kediler, kucaktan kucağa dolanıyor. Birkaç lüks yat, mendirekte motor çalıştırıyor. Rüzgârgüllerine cilve yapan bir kadın, denizde ‘windsurf’ yapıyor. Doğa, konuklarına doğal meditasyon uyguluyor.
Bordolu Çocuk gözlerini kapıyor bir ara, bu anları kalbinde hapsetmek ister gibi. Sonra Albanita’ya dönerek, “Bir aşk, bir savaştan daha önemlidir” diyor.
Mutluluk Destinasyonu bu hafta, Ege’nin kıyılarında güneşi uğurluyor. Dalyan, ufak bir balıkçı köyü… Burada günbatımı izlemek bir gelenek… İnsanlar, akşamüstü gelip Dalyan Köyü’nde günü batırıyor.
Köy girişinde, ‘saklı cennet’ tabelası sizi karşılıyor. Saklı olduğu ve “cennet” olabilecek kadar güzel olduğu da zaten biraz sonra hissediliyor.
Bordolu Çocuk ise İstanbul’daki annesi ile konuşan Albanita’yı dinlerken; ‘Sevgi ve hayranlık, âşktan daha kalıcı bir duygu’ diye düşünüyor; bakışlarına hayranlık ve sevgi iliştirerek…
Salaş balıkçı lokantalarına komşu, iğde ağaçları arasındaki köy kahvesinde Bordolu Çocuk, “Âşık olmanın anlamını şimdi anladım. Âşık olmak demek, bir başkası için her şeyin en iyisini dilemek, onun kendisinden bile daha mutlu olmasını istemek” diye mırıldandı, Albanita telefonu kapatırken…
Tabağınıza birkaç parça bulut, bardağınıza gökyüzü yansıyor. ‘Bomba’ diye isimlendirdikleri, karışık tost çeşidi davetkâr görünüyor. ‘Tostçuluk’ hayalleri varken; Albanita’ya mahcup Bordolu Çocuk, canı istese de söylemiyor.
Sevdiği kadın, yüzü, kokusu ve gölgesi bir nefes uzaklıkta olan Bordolu Çocuk “Mutluluk bu sevgili, küçücük bir kaçamak, küçük bir dokunuş, bakış, gülüş… Mutluluk sen” diyor Albanita’ya.
Müessese ikrâmı olarak kurabiyelerin tadına bakılıp kahveler yudumlanırken; eşsiz günbatımı seremonisi de başlıyor. Tabiattan daha güzel olan Albanita ise gövde gösterisine prim vermiyor. Sessizlik ve doğallık dakikalarında Albanita ve Bordolu Çocuk aynı şeyi düşünüyor: Başımıza gelebilecek en güzel şey aşk. Sevgi insanın dünyaya açılan en güzel penceresi…
Az sayıda kişinin bildiği sakin bir köşe olan ilgi çekici bu yer, “huzur” ile tanımlanabilir. Muğla’daki ‘Dalyan’ değil, Çanakkale’nin Dalyan Köyü, büyüleyici iklimiyle öne çıkıyor. İstanbul’dan 465 kilometre, yaklaşık 5,5 saatte ulaşabileceğiniz küçük balıkçı kasabasına, Çanakkale’den de 54 kilometre ve takribi bir saat içinde varabilirsiniz.
Dokunulmamış, bozulmamış, hâlâ bakir buralarda, toprağın altında kalan tarihi şehri hissedebilirsiniz. Kulağınızı kabartsanız neredeyse asırlar önceki insanların seslerini de duyabilirsiniz. Düşünmesi bile heyecan veriyor.
Dalyan Köyü’nde trekking yapabilir, uzun kumsallarında denize girebilir, piknik yapabilirsiniz. Taze deniz ürünleri ve organik yeşillikler yiyebilirsiniz. Hazır buradayken, “domates reçeli” tadına da bakın.
Kendi halinde, gözlerden uzak, denizi ve doğası güzel bu küçük köy, “Yeryüzünde tek kişi için, yalnızca onun için yaşamak, bunun dışında kimsenin düşüncesini, inançlarını ve toplum kurallarını önemsememek” kararlılığını yaşatıyor Bordolu Çocuk’a, Albanita’nın gözlerine bakarken…
Dalyan Sahili’nin arkasındaki yüksek tepede eski bir köy okulu görülüyor. ‘Okul’ dediğimiz, tek oda bir kampüs! Bir ara müze olarak kullanılan burası, şimdilerde dertlileri, âşıkları ve turistleri ağırlıyor. Birkaç parça et, bir iki şişe koltuğunun altına alan kendisini gelincik çiçekleri ile örtülü tepede buluyor.
Yakılan mangalda etler pişerken; birkaç yudumda dokunaklı Rum şarkıları, Anadolu türküleri mistik tepeden pembe renkteki Kalpli Göl’e yuvarlanıyor. Dumanlı nameler, durgun suya düştüğünde daire daire büyüyor.
İnsan acılardan geçtikçe olgunlaşıyor. Duyguları ve inancı böylece pekişiyor. Pembe renkteki Kalpli Göl’de Bordolu Çocuk’ta Albanita’ya ilan-ı aşk ediyor: Dağların devrildiği, ovaların yer değiştirdiği, denizlerin kabardığı sarsılıştan geçebiliyorsam eğer, birken iki olduğum, sen ruhuma katıldığından ve ben de ruhunda yer kazandığımdandır. Öyleyse sevdiğim, senin için acı çekebilmek uğruna mutluluğumdan da vazgeçebilirim! Acılarımın vazgeçilmez ortağısın. Sana bir ömür borçluyum.
Dünyada sadece 9 tane pembe renkli göl bulunuyor. Ama hem kalp biçiminde hem de pembe rengiyle ancak masallarda olabilecek doğa harikası ise sadece Türkiye’de ve Dalyan Köyü’nde… Mavi, yeşil ve kahverengi göl biliyorduk; ama ‘pembe’ renkli bir göl ilk defa gördük. Oysa Avustralya, Kanada, Rusya, İspanya ve Senegal’de de varmış.
Yoğun tuz oranı sebebiyle mi toprağın karakterinden mi yoksa güneş ışıkları sayesinde mi rengi ‘pembe, kırmızı’ arası ton olarak dönüşüyor, bilinmiyor. Ancak halk arasında ‘tuz gölü’ de deniyor.
Göl etrafındaki antik kalıntılar, köklü tarihine ışık tutuyor. Deniz kıyısında devasa granit sütunlar bulunuyor. Mezar kapakları sanki etrafa saçılmış gibi duruyor. Pembe renkteki Kalpli Göl’e gidebilmeniz için birbirine sarılmış bir çift gibi olan iki tepeceğin arasından geçmeniz gerekiyor.
Öte yandan pembe renkteki Kalpli Göl’de yüzmekte de hiçbir beis yok; hatta bazı kozmetik ürünlerinde bu sulardan faydalanılıyor da… Pembe rengi veren algler aslında cilde şifa veriyor. Özellikle sıcaklık ve tuz oranlarının yükseldiği yaz aylarında tabiat, ‘kırmızı, pembe’ arası bir renkte beta-karoten adlı madde üretiyor. Aynı günlerde halo-bakteriler de fazlalaştıkça su rengi büyüleyici bir hâl alıyor. Kış günlerinde beta-karoten üretimi yavaşlayınca su yeniden olağan rengine dönüyor.
Tertemiz koyları, huzurlu, harikulade balıkçı kasabasındaki butik otellerde, köy evlerinde organik bir konaklama imkânınız var. Sözlüklerdeki kelimenin tam anlamıyla Dalyan, ‘samimi’ bir yer! İnsanları sıcakkanlı ve yardımsever…
Dalyan Köyü’nde zeytin ağaçlarının kokusu ile sabahlar oluyor. Yatağınızda tabiatın yanağınıza kondurduğu öpücükler ile uyanıyorsunuz. Doyumsuz bir koku üzerinize siniyor. Burada birkaç saat bile kalmış olsanız, ömrünüzce aklınızdan çıkaramayacağınız güzellikleri hep hatırlayacaksınız.
“Sevdiğin kadına güvenmenin lezzeti hiçbir şeyde yok; yaşayan esiri olur” diyerek minnet duyuyor Bordolu Çocuk, tatil tercihi için Albanita’ya.
Mutluluk Destinasyonu olarak ilk defa böyle bir tavsiye ile not bırakıyoruz:
“Dalyan Köyü’ne gitmeyin. Gitmeyin ki; orayı herkes bilmesin.”
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
Ege Denizi’nin serin sularında demirlemiş yeni yetme, genç tekneleri izliyorlar ustalıkla karada… Belki de birbirlerine hatıralarını anlatıyor, ters rüzgârlarda, dalgalı havalarda yaşanmış güçlükleri, manevraları dillendiriyorlar bizim bilmediğimiz sessizlik ile…
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
Zaman, saatin gösterdiğinden farklı işliyor burada…
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
Kıyıdan bir kurbağa atlıyor, su yüzeyinde küçük kabarcıklar oluşturarak… Balıklar kıvrıla kıvrıla yüzüyor. Uzaktan, rızkının peşindeki bir martının sesi duyuluyor. Balıkçı ağları, ertesi gün yeniden kullanılmak üzere temizlenerek, yırtıkları onarılarak kenarda kümelenmiş duruyor. Bir köpek sesi duyuluyor.
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
İlgi isteyen misafirperver kediler, kucaktan kucağa dolanıyor. Birkaç lüks yat, mendirekte motor çalıştırıyor. Rüzgârgüllerine cilve yapan bir kadın, denizde ‘windsurf’ yapıyor. Doğa, konuklarına doğal meditasyon uyguluyor.
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
Bordolu Çocuk gözlerini kapıyor bir ara, bu anları kalbinde hapsetmek ister gibi. Sonra Albanita’ya dönerek, “Bir aşk, bir savaştan daha önemlidir” diyor.
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
Mutluluk Destinasyonu bu hafta, Ege’nin kıyılarında güneşi uğurluyor. Dalyan, ufak bir balıkçı köyü… Burada günbatımı izlemek bir gelenek… İnsanlar, akşamüstü gelip Dalyan Köyü’nde günü batırıyor.
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
Köy girişinde, ‘saklı cennet’ tabelası sizi karşılıyor. Saklı olduğu ve “cennet” olabilecek kadar güzel olduğu da zaten biraz sonra hissediliyor.
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
Bordolu Çocuk ise İstanbul’daki annesi ile konuşan Albanita’yı dinlerken; ‘Sevgi ve hayranlık, âşktan daha kalıcı bir duygu’ diye düşünüyor; bakışlarına hayranlık ve sevgi iliştirerek…
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
Salaş balıkçı lokantalarına komşu, iğde ağaçları arasındaki köy kahvesinde Bordolu Çocuk, “Âşık olmanın anlamını şimdi anladım. Âşık olmak demek, bir başkası için her şeyin en iyisini dilemek, onun kendisinden bile daha mutlu olmasını istemek” diye mırıldandı, Albanita telefonu kapatırken…
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
Dalyan / Mutluluk Destinasyonu |
“Dalyan Köyü’ne gitmeyin. Gitmeyin ki; orayı herkes bilmesin.”
16 Kasım 2019 Cumartesi
Meşe palamutlarının çatı olduğu köy: Odunluk
Kalabalık şehirdekilerin ruhunu emer gökdelenler. Kocaman yollardaki sıkışık trafikte ömür tüketilir. Beton yığınları, insan kabalığı, metropol gürültüsü duyguları çürütür. Her şeyi kaybedebilirsin buralarda…
Kalpleri ölmüş insanların, leş kokuları arkalarından gelir sokaklarda… Milyonluk nüfusları ile ‘küçük ülkeler’ gibi büyük şehirler adeta bataklıktır. Kirli paçavralar misali bedenler asılı durur tıkış tıkış toplu taşıma araçlarında… Gülmeyi bilmeyenler bitmek bilmez bir telaşla koştururlar, başları ayaklarına bakar, göğü unutmuşçasına…
Yalnızlıktır şehir hayatı, herkes kendi kara bulutlarını başında taşır. Cebinde 5-10 Lira parası, hiçbir zaman doyurulmamış midesi ile köşeyi dönmenin peşindekiler, kurulmuş bir robot gibi aynı kaos içinde rutin bir çile sürer; adına ‘büyük şehir’ dedikleri…
Zaman öğüten keşmekeş daire dışında, kilometrelerce ötede; ıssızlık eskizleri yaşanır. Dingin bir yaşam sürülür. Huzur, kapıları dolaşır. Buralarda herkes aynı saatte uyur, aynı saatte uyanır. Sabahın ilk ışıklarına kadar süren eğlence yoktur. Akşam olduğunda kasaba karanlığa gömülür, sokaklarda sadece doğanın hışırtısı, ağustos böceklerinin sesi duyulur.
Küçük bir balıkçı kasabası “Odunluk.” İsmi civardaki meşe palamutlarından geliyor. Odunluk’un doğal bitki örtüsü, meşe palamudu ağaçları çünkü… Albanita’nın “Biraz gezsek mi” teklifiyle çıkılan yollarda keşfedildi Odunluk. Çanakkale’nin 65 kilometre dışındaki Cennet’in geçiş kapısında huzur topladı Albanita ve Bordolu Çocuk, birkaç saatliğine. Mutluluk Destinasyonu bu hafta; antik çağların izlerini taşıyan, Persler’in, Romalılar’ın, Bizans’ın, Osmanlılar’ın geçit töreni yaptığı Odunluk’ta mola veriyor.
Zeytinlik ve çam ağaçları ile çepeçevre çevrelenmiş Odunluk’taki küçük meydanda, birkaç restoran, çay bahçeleri, pub’lar, eski bir bakkal, dondurmacı sıralanıyor. Doğal olan her şey burada adeta. 41 yıldır aynı yerde milyonlarca insan gören Metin Usta’nın dondurmaları da onlardan biri... 40 çeşit dondurmasının lezzeti, tamamen doğal keçi sütü ile yapılmasından geliyor; ancak güler yüzünün gölgesinde kalıyor.
3 kilometre uzunluğundaki kumsal, fotoğrafçıların açık hava stüdyosu adeta.
Albanita ve Bordolu Çocuk, ikindi vakti taze deniz ürünleri ile buz gibi içeceklerini yudumlarken; eşsiz manzara onlara eşlik ediyor. Albanita iyiyse, hiçbir şey kötü olamaz çünkü. Bir taraftan midye dolma veren Bordolu Çocuk, ardından çatalına taktığı karidesi uzatıyor aşkla Albanita’ya. Biri köfte, diğeri balık yiyor. O sırada ilk mutluluklarını albümlerde saklamak için gelinlik ve damatlık ile bir çift geliyor, etraflarında üçüncü sınıf düğün fotoğrafçısı…
Kusursuz olmasına özen gösterilen, hayallerdeki ‘kar beyazı’ gelinlik ile incecik kumlara yatırılıyor gelin hanım, ardından denize girmesi isteniyor. Uysal bir kabûl ile her söyleneni tartışmasız yapan kızcağız, çekim sonunda çamur içinde kalırken; damat ise kadının fotoğrafçılara göstermediği kaprisini kenarda kan ter içinde sabırla çekiyor.
Bu esnada Bordolu Çocuk, bir parça kalamar keserek tarator sosuna bandırıp Albanita’ya ikram ederken; “Deniz kadar derin sana sevgim. Sana ne kadar versem, o kadar çoğalıyor bende kalan… Sonsuz çünkü ikisi de” diyor. Derinlerden Türkçe sözleri ile Rum ezgileri, Rumca sözleri ile Türk müzikleri, mavi beyaz tahta sandalye ve masaları dolaşıyor. Masmavi denizin üzerinden martılar geçiyor, bir serçe sofraya konuyor, ayakucuna dost canlısı iki köpek oturuyor. Yemeklerini paylaşan Bordolu Çocuk ve Albanita’yı uğurlayana kadar minnet ile yanlarından ayrılmıyor sadakât dolu köpek, sabırla onları bekliyor.
“Başka bir isteğiniz var mı” diye yokladığı masada genç garson, tarihi iskele için ‘Meşe palamutlarını dünyaya ihraç etmek üzere inşa edilmiş’ diyor. Albanita ile Bordolu Çocuk, ihraç edilecek meşe palamutlarının saklandığı geçmiş yıllardan hatıra taş depoların, bugün artık pazar yeri ve ‘Taş Konak’ adıyla konaklama için değerlendirildiğini, birçoğunun terk edilse dahi üzerlerine hatıralar sinmiş olarak hâlâ eski günlerindeki gibi durduğunu fark etmişti yolun başında.
Bozcaada-Geyikli arası seferler yapan arabalı feribot, geçmişte Odunluk’tan kalkıyormuş. Ancak bir fark ile… “Buradaki küçük iskele, Bozcaada’nın eski geçiş güzergâhı… Eskiden balıkçı tekneleri ile Bozcaada’ya ancak birkaç araba taşınabiliyormuş” diyor genç garson.
Lodos çıktığında, adeta bir çarşaf gibi gerilen Ege Denizi kıyısında el ele, sarmaş dolaş yürüyüş yapan Albanita ve Bordolu Çocuk, ılık rüzgârın saçlarından geçişini hissediyor. Akşam olmak üzereyken güneş, Bozcaada’nın sırtlarından çekiliyor; Odunluk İskelesi’nde balık tutanlar eşsiz bir güzellik sunuyor bu arada. Huzur ve sevgi, Albanita ile Bordolu Çocuk’un arasından geçerken; ayrılmamacasına tuttukları ellerine değip ayrılıyor an kadar süre, sonra yine birleşiyor hemen ileride. El değmemiş, masum bir köşe olan Odunluk’ta sakinlik ruhlara geçiyor, serin ve berrak dalgaların kıyıya vuran sesleri ile zaman burada dinleniyor! Bordolu Çocuk, kahvesinden bir yudum alan Albanita’nın kulağına fısıldıyor: “Aklının alamayacağı kadar seviyorum seni.”
Kuzey Ege’nin saklı diyarı, otantik belde Odunluk’ta kendinizi dinleyip, ruhunuzu arındırırken; açıklarda rüzgâr sörfü yapanların doğayla keyifli mücadelesi, İstanbul’daki günlük ağır tempodan uzak görüntüler hissettiriyor.
Komedyen Ata Demirer’in “Eyvah Eyvah” serisinin bazı sahnelerinin çekildiği doğal film platosu Odunluk’a İstanbullular’ın yazlık evleri ve zeytinliklerin arasından çıkılıyor. Burada günbatımı gibi gün doğumu da bambaşka oluyor.
Eğer sizin de yolunuz düşerse; villa kiralayabilir, otel ve pansiyon tercihlerini değerlendirebilir veya kamp çadırı kurabilirsiniz. Ekim ve Mayıs ayları arasında hayalet şehir olan Odunluk’ta canlılık, Albanita ile Bordolu Çocuk’un unutulmaz hatıralar topladıkları Temmuz’da başlıyor, 3 ay sürüyor.
Büyük İskender’in Makedonya’sı, Doğu’nun gücü Persler ve antik Yunan… Romalılar, Bizanslılar, Osmanlılar. Hepsi buralarda var olmuşlar. Tertemiz havasıyla, bol oksijeniyle, medeniyetin ayak izleriyle, buram buram tarih kokusuyla, doğayla iç içe Odunluk, sizleri de bekliyor.
Albanita ve Bordolu Çocuk, kucağındaki yığınla mutluluk, bütün ihtişamıyla kendilerine gülen talihe gönül borcuyla, ay ışığını takip ediyor; yeni rotalar için...
Odunluk - Mutluluk Destinasyonu |
Odunluk - Mutluluk Destinasyonu |
Zaman öğüten keşmekeş daire dışında, kilometrelerce ötede; ıssızlık eskizleri yaşanır. Dingin bir yaşam sürülür. Huzur, kapıları dolaşır. Buralarda herkes aynı saatte uyur, aynı saatte uyanır. Sabahın ilk ışıklarına kadar süren eğlence yoktur. Akşam olduğunda kasaba karanlığa gömülür, sokaklarda sadece doğanın hışırtısı, ağustos böceklerinin sesi duyulur.
Odunluk - Mutluluk Destinasyonu |
Odunluk - Mutluluk Destinasyonu |
3 kilometre uzunluğundaki kumsal, fotoğrafçıların açık hava stüdyosu adeta.
Albanita ve Bordolu Çocuk, ikindi vakti taze deniz ürünleri ile buz gibi içeceklerini yudumlarken; eşsiz manzara onlara eşlik ediyor. Albanita iyiyse, hiçbir şey kötü olamaz çünkü. Bir taraftan midye dolma veren Bordolu Çocuk, ardından çatalına taktığı karidesi uzatıyor aşkla Albanita’ya. Biri köfte, diğeri balık yiyor. O sırada ilk mutluluklarını albümlerde saklamak için gelinlik ve damatlık ile bir çift geliyor, etraflarında üçüncü sınıf düğün fotoğrafçısı…
Kusursuz olmasına özen gösterilen, hayallerdeki ‘kar beyazı’ gelinlik ile incecik kumlara yatırılıyor gelin hanım, ardından denize girmesi isteniyor. Uysal bir kabûl ile her söyleneni tartışmasız yapan kızcağız, çekim sonunda çamur içinde kalırken; damat ise kadının fotoğrafçılara göstermediği kaprisini kenarda kan ter içinde sabırla çekiyor.
Odunluk - Mutluluk Destinasyonu |
Odunluk - Mutluluk Destinasyonu |
Bozcaada-Geyikli arası seferler yapan arabalı feribot, geçmişte Odunluk’tan kalkıyormuş. Ancak bir fark ile… “Buradaki küçük iskele, Bozcaada’nın eski geçiş güzergâhı… Eskiden balıkçı tekneleri ile Bozcaada’ya ancak birkaç araba taşınabiliyormuş” diyor genç garson.
Lodos çıktığında, adeta bir çarşaf gibi gerilen Ege Denizi kıyısında el ele, sarmaş dolaş yürüyüş yapan Albanita ve Bordolu Çocuk, ılık rüzgârın saçlarından geçişini hissediyor. Akşam olmak üzereyken güneş, Bozcaada’nın sırtlarından çekiliyor; Odunluk İskelesi’nde balık tutanlar eşsiz bir güzellik sunuyor bu arada. Huzur ve sevgi, Albanita ile Bordolu Çocuk’un arasından geçerken; ayrılmamacasına tuttukları ellerine değip ayrılıyor an kadar süre, sonra yine birleşiyor hemen ileride. El değmemiş, masum bir köşe olan Odunluk’ta sakinlik ruhlara geçiyor, serin ve berrak dalgaların kıyıya vuran sesleri ile zaman burada dinleniyor! Bordolu Çocuk, kahvesinden bir yudum alan Albanita’nın kulağına fısıldıyor: “Aklının alamayacağı kadar seviyorum seni.”
Kuzey Ege’nin saklı diyarı, otantik belde Odunluk’ta kendinizi dinleyip, ruhunuzu arındırırken; açıklarda rüzgâr sörfü yapanların doğayla keyifli mücadelesi, İstanbul’daki günlük ağır tempodan uzak görüntüler hissettiriyor.
Komedyen Ata Demirer’in “Eyvah Eyvah” serisinin bazı sahnelerinin çekildiği doğal film platosu Odunluk’a İstanbullular’ın yazlık evleri ve zeytinliklerin arasından çıkılıyor. Burada günbatımı gibi gün doğumu da bambaşka oluyor.
Eğer sizin de yolunuz düşerse; villa kiralayabilir, otel ve pansiyon tercihlerini değerlendirebilir veya kamp çadırı kurabilirsiniz. Ekim ve Mayıs ayları arasında hayalet şehir olan Odunluk’ta canlılık, Albanita ile Bordolu Çocuk’un unutulmaz hatıralar topladıkları Temmuz’da başlıyor, 3 ay sürüyor.
Odunluk - Mutluluk Destinasyonu |
Odunluk - Mutluluk Destinasyonu |