kars etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kars etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Şubat 2020 Çarşamba

Masal kapısı: Doğu Ekspresi

Mutluluk Destinasyonu sizi bu hafta, Doğu Ekspresi ile başkent Ankara’dan Türkiye’nin Kafkasya kapısı Kars’a götürüyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

İstasyon şefinin telsizden yaptığı, “Yolunuz açık olsun, hayırlı yolculuklar” anonsu ile makinist, romantik aracın pistonlarını harekete geçiriyor. Geride, Ankara Garı’nda yankılanan siren sesi kalıyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Doğu Ekspresi, Ankara’dan başlayıp Kırıkkale, Kayseri, Sivas, Erzincan, Erzurum ve Kars’a uzanan 54 istasyonluk güzergâh için karanlığı yararak hareket ederken, kondüktör nezaketle bilet kontrollerini yapıyor. Bu sırada trende, anlatılacak ve yaşanmış hikayeler kompartımanları dolduruyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

2 bin kilometrelik yol boyunca her vagonunda, her koltuğunda zamanın farklı bir dilimi yaşanan Doğu Ekspresi’nin pencerelerinde yerleşim yerlerinin, uzaktaki köylerin ışıkları bir beliriyor bir kayboluyor. ‘Doğu Ekspresi’ deyince hep akla, sosyal ağlardaki fotoğraf konsepti, şarkı repertuarı ve led ışıklarıyla dekore edilmiş kompartıman modası geliyor. Yataklı vagon yolcuları da istinasız özel hazırlık yapıyor zaten. Bunlardan biri de Albanita…

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Yine her zamanki gibi kusursuzca, her şeyi düşünmüş olarak yerleşiyoruz sayesinde. Son yıllarda bir akım haline dönüşen Doğu Ekspresi’nin özellikle yataklı vagonlarında yer bulmak için sizin de bir Albanita’ya ihtiyacınız var. Yoksa aylar öncesinden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Bu arada her istasyonda yeni yolcular, hikayelerini yükledikleri bavulları ile yerlerini alıyor, kimi ise ayrılıyor. Her istasyona zamanında varabilmek için hesaplamaların yapıldığı şef odasındaki demli çayların kokusu dışarı taşarken; uyuklayan yolcuların derin nefes alışları gecenin sessizliğinde yankılanıyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Soğuk demir yığını, istasyonlarda topladığı yolcuları ile adeta ruh bulurken; her mola bir son ve bir başlangıç oluyor. Yeni bir ses, yeni bir nefes, yeni bir hayat, yeni bir sevgi ve yeni bir hüzün Doğu Ekspresi’nin her seferinde dolup boşalıyor kompartımanlarda…

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Yolculuk uzadıkça mideniz kazınıyor, Doğu Ekspresi’nin mutfağından yükselen kokular burnunuza ulaşıyor. Her yerde yiyebileceğiniz yemekleri, hareket halindeki restoranda yemek ayrıcalığını Albanita ile Bordolu Çocuk da yaşıyor. Bu esnada pistonları yavaşlayıp makas değiştiren tren, bir başka hat üzerinde sefer yapan Mavi Tren’e yol verirken; makinistler karşılıklı sirenlerle birbirlerini selamlıyor, misafirlerini sağ salim ulaştırmak için kazasız yolculuk temennilerini iletiyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Duraklardan birinde Doğu Ekspresi yakıt almak için mola veriyor; 2 bin 250 beygir güç üreten dizel turbo şarj birkaç dakika içinde pompalanıyor. Bu ara yavaş yavaş süzülen kar taneleri de, kompartıman camlarına vuruyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Dünyanın en lüks oteli olmasa da bir beşik gibi sallanan tren yolculuklarında, uykunun tadı, başka hiçbir yerde böyle tatlı gelmiyor insanaPistonların çıkardığı ses masal gibi gelirken; yumuşak yumuşak sarsılan trende Albanita da uykuya yenik düşüyor. ‘Yataktan düşme’ korkusu yaşarken; haliyle Bordolu Çocuk, gece 3-5 nöbetini devralıyor. Romantik vasıta hızla yol alıyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu
Raylarda demirler birbirine sürterken, sallanan vagonda düşünceler ve hayaller çarpışıyor. Doğu Ekspresi şehirleri yutarken; gecenin sessizliğini, istasyon şefinin düdüğü yırtıyor. Havanın aydınlanmasına az bir süre kala, makine dairesinde 1973’te temeli atılan, 39 yılda tamamlanan Eriktaş Tüneli’ne girme hazırlıkları yapılıyor. 5 bin 473 metre uzunluğundaki tünel, Türkiye’nin en uzun dehlizi kabul edilirken; girişte karanlık olan hava çıkışta aydınlanıyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Yolculuğun yarısı gece karanlığıyla geride kalırken; önümüzde 12 saatlik yol kalıyor. Eriktaşı Tüneli’nden çıkınca; Albanita’nın uyarısıyla Bordolu Çocuk, başını sağ yamaç tarafında çevirerek tarihi İpekyolu’nu yerinde görüyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Uçsuz bucaksız bozkır ve bembeyaz kar örtüsüyle diğer yolcular da uyanıyor. Sıcaklığın eksi dereceleri gösterdiği anlarda Albanita’nın yaptığı kahveyi yudumlarken Bordolu Çocuk, fincandaki duman kompartıman camını buğulandırıyor. ‘Demirdağ Köprüsü’ geçildikten sonra Fırat Nehri’nin kolları kucaklıyor Albanita ile Bordolu Çocuk’u…

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Anadolu’yu boydan boya kat eden Doğu Ekspresi, adeta bir zaman tünelinden geçiyor.

Kimi zaman dağları yaran, kimi zaman dağların içinden geçen demir yığını, kendisine paralel uzanan Fırat Nehri’ni kovalıyor sanki. Anadolu’nun bağrına uzanırken; kayalıklar arasından geçiliyor, bu arada hız da düşürülüyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu
Ankara’dan Kars’a bir tam gün boyunca ulaşılıyor, yolcular sabrı öğreniyor. Dağların üzerinden kendini gösteren güneş, tren camlarından içeri süzülerek, vagonları dolaşıyor. Yolculuk sırasında gelecek ve geçmiş kendini gösterirken; istasyonlar misafirlerin bazıları için evlere varış, bazıları için evden uzaklaşma anlamı taşıyor. Fırat Nehri de Doğu Ekspresi de bu esnada engin dağlara karşı amansız bir mücadele veriyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Pencerede her an değişen manzaranın seyrine doyum olmuyor, hiçbir şeyi kaçırmayayım isterken, yorgun düşüyorsun. Sanki kaybettiğimiz, aslında belki de hiç sahip olamadığımız, eskilerin büyülü dünyasını araladığımız Doğu Ekspresi’nde Anadolu’nun ücra köşelerini keşfediyoruz.


Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu
Bir köşede bir genç elindeki kitabı okurken; bir başkası gazete sayfalarında gündemi takip ediyor, öte yanda ise bir kadın film izliyor. Yani aynı trende, aynı seferde, her köşede zaman farklı işliyor. Ray sesleri arasında yolculuk, bazen istediğiniz cevapları söylüyor size, bazen de duymak istemediklerinizi düşüncelerinizde… Erzurum’a yaklaştıkça tren, tipi ile mücadele etmek zorunda kalıyor. Kar beyazı bitki örtüsünden geçerken; tren ardında kristal kar tozu bırakıyor. Beri yanda lokomotif camına vuran kar, görüş mesafesini düşürüyor. Öte tarafta ise güneş, kompartıman penceresine vuruyor.



Fırat Nehri’nden sonra Erzurum-Kars Karayolu’ndaki araçlar eşlik ederken Doğu Ekspresi’ne, gökyüzündeki mavilik de yerini kızıl tonlarına bırakıyor, Kars’a ulaşmadan akşamüstü oluyor. Kars’a varmak üzereyken de tünellerin birine girip diğerinden çıkılırken; yalnızlığı iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Zaman kavramı biterken; hayat duruyor adeta zifiri karanlıkta

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Karanlık çökerken; tren ışıkları aydınlatıyor zangır zangır sarstığı kar beyazı zemini… Yolun sonu gelirken; Doğu Ekspresi ile çok özlediğimiz, hep hayal ettiğimiz huzurlu o dünya, ‘masalların kapısı’ aralanıyor.

Kars’a vardığınızda, sanki herkes sizi bekliyormuş zannediyorsunuz. Trenden inerken; ‘Bolşevik Komutanı German Sterligov’ gibi halkı selamladığınızı düşünüyorsunuz.


Nostalji yolculuğunun ne demek olduğunu Kars’a vardığınızda anlıyorsunuz; 1878-1918 arasında Ruslar’ın egemenliği altında kalmış serhat kenti, mimari yapısıyla, Türkiye’nin diğer şehirlerinden hemen ayrılıyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Izgara sistemindeki birbirine paralel caddeleri ile devasa bir mazgalı andıran Kars, göz kamaştıran estetik harikası binalarıyla sizi kendine hayran bırakıyor.

Doğu Ekspresi’nin ilgi çekici yanı, belki tren nostaljisi ve kar olabilir; ama bunda kesinlikle Rusların izlerini taşıyan Çarlık yapılarının etkisi çok büyük… Zira Kars’a ayak basınca, kendinizi bir anda St. Petersburg’ta hissediyorsunuz.


Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Bir yere varmaktan ziyade, yolculuğun kendisini anlamlı kılan Doğu Ekspresi, her gün Kars – Ankara – Kars arasında gidip gelirken; hiç kuşku yok ki bugünkü şöhretini, Albanita ile Bordolu Çocuk’u da kendisine çeken popülaritesini, sosyal medyadaki paylaşımlar ile yakalıyor. 2017’de başlayan akımla, bizim gibi yolcular adeta fotoğraf çekmeye doyamıyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu
25 saatlik yolculuk başka hangi vasıta ile yapılsa sıkıcı olabilir, otelde kalsanız bu kadar saat boğulabilirsiniz. Ama Doğu Ekspresi yolculuğu böyle olmuyor; karşınıza sürekli ‘yeni sürprizler’ çıkarıyor. Yeni arkadaşlıklar belki de…

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Bir gün süren yolculuk sonunda hissettiğiniz duygu, ‘Keşke bitmeseydi’ oluyor. ‘Neden hat biraz daha uzun değil, az daha ileri gidemez miydik’ diye hayıflanıyorsunuz. Makinistlere kızıyorsunuz, ‘Sanki daha yavaş yol alınamaz mıydı; daha çok vakit geçirseydik” diye… Mutluluk Destinasyonu olarak da size aynı deneyimi yaşamanızı şiddetle tavsiye ediyoruz.

21 Ağustos 2018 Salı

Suriçi'nde bir bayram sabahı


Bayramlıklarını giymiş torunlar, ‘köy kokulu’ sözleriyle evlatlar toplandığında Fethiye’deki ana ocağında, tozlanmış zaman perdesi açılıyor bir anda. 
Suriçi'nde Bayram / Mutluluk Destinasyonu
Tarih boyu Rum ve Yahudi nüfusun yaşadığı Balat ve Fener’in sırtlarındaki Çarşamba’ya bağlı Fethiye’de gözlerinizi kapatarak Haliç’i dinlerseniz eğer; ‘yaşanmışlıkları’ da duyabilirsiniz. İşte yamaçtaki 14 kilise ve 12 sinagog yine yükseliyor önünüzde… Fatih muhafazakârlığı temsil ediyorsa, Balat ve Fener ‘Batılılaşmayı’ çağrıştırıyor. Tepedeki Çarşamba’nın sokaklarında kediler geziyorsa, yamaçtaki Balat ile Fener’in caddelerinde köpekler fink atar. Çarşamba, alaturka bir Doğu ise Balat ve Fener de alafranga Batı’dır pekâlâ. Oryantalist Fethiye’deki o ‘Doğu evi’ de işte, bu sabah yıl boyu olmadığı kadar kalabalıktı. 
Suriçi'nde Bayram / Mutluluk Destinasyonu
Ahşap kapıdan girince ağızlardaki sözcükler hiç şaşırmadan, hemen “yerel şiveyle” bütünleşirken; aslında bu mütevazı evdeki insanlar, ‘Türkolog, medya grup başkanı, öğretmen, spor yazarı ve yazı işleri müdürü, senarist ve mizah yazarı’ olarak belli bir kesim insanlar için ilham kaynağı tanınmış yüzlerdi. Böyle olurdu, annenin karıncalanmış ellerine kavuştuğunda evlatlar ve torunları, bir anda taşralaşır ve bunu ‘ayrıcalık’ gibi yaşardı.
Suriçi'nde Bayram / Mutluluk Destinasyonu
Zıtlıklar ile kaim insan, ömründe kaç bayram görebilir ki? Veya bundan sonra görecekleri, geçmişte bıraktıklarının, bir daha geri getiremeyeceklerinin yanında ne ifade eder ki? Bir zaruş Zehra Anne de bayram sofrası için özel olarak küflendirilmiş çeçil peyniri, dumanı henüz üzerinde haşlama patatesleri, tarifini yalnızca kendisinin bildiği un helvası, ‘Kars usulü’ demli çayı, kıtlama şekeri ve lavaş ekmeği ile çocuklarına, bin 430 kilometre beride de “köy kahvaltısı” hazırlardı mutlaka. Yüreklerde ise Sarıkamış’ta bir başına kalmış baba mezarının hüznü dolaşırdı.

Ruhu olan sofra etrafında büyükler, kahvaltı atıştırmasını uzatır. Manevi iklimden maddi dünyaya ‘bilinçli’ hoşbeş ederken; şen kahkahalar yükselir, odayı sıcacık köy zılgıtlı hatıralar kaplardı. Çay bardakları dolar, boşalır; dumanı gözlük camlarında buğu bırakırdı. Sohbetin güzelliğindendir; bir süre sonra yorulan mimiklerde boncuk boncuk ter oluşur. Kolalı mendiller ile alınlar, yanaklardaki nem toplanır. Bahçedeki ağaçta kuş sesleri yankılanırken; şairliğiyle bilinen Zehra Anne, ev yapımı baklavaları getirerek, neşeli sohbetin üzerine şerbet dökerdi. 

Bayramlıkları ile küçük beyler ve küçük hanımların çığlıkları, sokaktaki seyyar salıncağın gıcırtısına karışır. Samimi eski günlerde, ‘çatapat, torpil ve kız kaçıran’ dedikleri masum cephanelik, yani haytalık da “bayram hoşgörüsü” ile mazur görülürdü. Masumiyet zamanlarında toz leblebiler, pamuk şekerler, kağıt helvalar ile, elma şekeri satanlar, baloncu, macun satıcılarının gözü de çocukların cebindeki harçlıklarında olurdu.
Suriçi'nde Bayram / Mutluluk Destinasyonu
Eskiden mübarek günler, ‘bayram gibi’ yaşanırken; ailenin en büyüğünde toplanılır, kahvaltı ile gün başlar, dualara muntazır olunurdu. Bugünlerde bayramlar, ‘tatil’ olarak kabul görüyor. Turizm firmaları; ‘tam pansiyon, her şey dahil, açık büfe’ diyerek adetlerimize ve hayatımıza ipotek koyuyor. Bayramların hangisi bayram olarak yaşanır ki daha? Kurban Bayramı kapıdayken, kaçınız çocukça heyecan duyuyor? Dolayısıyla kucağına atıldığımız hayatta, başımızı koyup ağlayarak acılarımızı paylaşacak bir göğüs ararken aslında ne kadar yalnız ve kimsesiz olduğumuzu da hissediyoruz; unuttuklarımız ölçüsünde. 

Söyleyin bana, bayram sabahı boynu bükük bilmem kaç öksüzün ayakkabı bedeli nedir? Bir hastane dolusu insanın acısını dindirecek ilaç tutarı ne kadardır? Tatil masrafınız kadar değil.

1 Mayıs 2018 Salı

Kars, tek renk: Gri

Tandıra yapıştırılarak pişirilmiş, biraz yanmış, dumanı üzerinde lavaş ekmeği ve çeçil peyniri... Güvercinleri... Ezeleri, abaları ile masal kapısının ardında bir kent... Kars... 
Kars/Mutluluk Destinasyonu
İçine sığamayıp, göç ettiğiniz; ama sonra yokluğuyla her gün yıkıldığınız, bir parça kendinizden kaybettiğiniz bir garipler beldesi... Kars!

Dünyanın kirinden uzak, tertemiz, beyaz kent... Bazen, belki de damarlarınızda akan kanın donduğu soğuk değil; çok soğuk bir şehir... Kars... Dünyada hiçbir yere kar, senin kadar yakışmıyor.
Kars/Mutluluk Destinasyonu
Kendine özgü yalnızlığı ile bir serhat beldesi, başka hiçbir coğrafyada olmayacak kadim insanların diyarı... Sıcağına 'gaz' bulaşmamış; hâlâ soba başlarında, her yaşanmışlığa yeni bir hatıra eklenen, hayal zamanların yarı açık penceresi Kars...

Kalesi, bal, kaymak, kaşar ve Doğu Ekspresi, dere, kaz, ketesi ve atları... Katmer, pestil, kıtlama şekeri, demli çayı, ince belli bardağı, gravyer peyniri, harabeleri, vadileri, gölü ve elbette Sarıkamış'ı... Çarlık yıllarından mülhem Rus mimarisi yapıları, Baltık izleri ve titizlikle çizilmiş şehir planlaması, birbirine paralel geniş caddeleri ile Kars... Şehir merkezinde sırtınızda çanta, elinizde defter, boynunuzda fotoğraf makinesiyle dolanırken; sanki devasa bir açık hava müzesine adım atmışsınız hissi veren hüzün kenti... Yani Kars...
Kars/Mutluluk Destinasyonu
Bir kış masalı bu diyarda karlar üzerinde yürürken, yeryüzünün en güzel, en özel yerlerinden birinde hissedebilirsiniz kendinizi... 1940'ların filmlerinden taşmış bu şehirde, yaşamanın tadına varabilir, hayatın güzelliğini ve doğallığını anlayabilirsiniz. İnsanların tek keyfi, çay içmek belki; ama Kars, öyle ya; güzellikler başkenti...
Kars/Mutluluk Destinasyonu
Tarihin hakimiyetindeki şehir, sonsuzluğa çekiyor sizi... Ülkenin Batısı'na göre; bir asır gerideki Doğu'da geçmiş yüzyılı yaşayabilir; Osmanlı'nın kokusunu alabilir, Selçuklu izlerini hissedebilir, Rusya'ya dokunabilir ve Kars İmparatorluğu'na varabilirsiniz. Gizemli bir imparatorluk şehri gibi Kars... Azeri türkülerine, Ermeni ezgileri karışıyor; Türk ve Rus birbirinde kayboluyor; Türkmenler, Malakanlar, Almanlar'la bütünleşiyor. Eski belediye binasının önündeki yaşlı ağaçlar ve dükkanlardan sokağa taşan Kürtçe ve Ermenice nağmeler, Kars'ın kimliğini ele veriyor.

Kars/Mutluluk Destinasyonu
Karlar altında kalmış bir çocukluğun, dere başındaki, daha kimseyi eksiltmemiş 10 kişilik bir ailenin uzaklığı gibi Kars... Mağrur durmak isterken, boynunu büken, gözlerinden gönül kırıklığı okunan bir Doğululuk sanki, kimsesizlik... Üşümek gibi adeta... Oysa sıcacık bir yuvadır da aba ve babanın emniyetinde... Ancak artık bir masalın korunaksız platosudur Kars, gidip günü birlik misafirliklerle dönülecek... Kundağına kar yağmış, kesik bir beyazlıktır Kars... Bir köy mezarlığında bütün ünvanları, makamları, hırsları, yaşama heyecanını bıraktığınız, kucağınıza hasreti alıp ölmeyi sevdiğiniz, kavuşmayı umut ettiğiniz sahiciliktir Kars... Bir kış gecesinde, mırıldandığınız tersten cümlelerle beyaza bulanık gökyüzüdür. Geçmişe dönük derin bir özlemdir Kars...

Kars, tek renk bir şehirdir. Hayat gibi, hüzün gibi; sahici ve gri... Doğu'nun en doğusu, yalnızlığın sınırında bir diyar... İç sesin, şehrin sessizliğine baskın geldiği; huzur dolu beyaz bir kent...
Kars/Mutluluk Destinasyonu

Çocuklar koşmuyor sokaklarında, sanki kimse nefes almıyor. Hayatı zorlaştıran teknolojik istiladan uzak, sade bir yaşamın hüküm sürdüğü melankolik kent... Bütün bir yıl sobanın yandığı, baca dumanı kokan romantik kent... Türkülerin ısıttığı, hohlasan adeta yıldızların buğulanacağı eşsiz, bakir bir toprak... Dünyadan uzak kederli bir kent

Kendi isteğimle gelmedim sana; imkansızlığını sevdirenin hatırına, yoksulluğuna ve yokluğuna; yani uzaklığına bir ömür daha verilecek sadakat dolu şehir... Kars!

Düz coğrafyası ile insanın ufkunu açan medeniyet kapısı...
Babamın şehri... Dedemin, benim; kızımın şehri... Güzel insanların yurdu Kars... Fakir, bakımsız, gururlu, mert, vatansever, yardımsever ve zamandan soyutlanmış insanların toprağı... Türkiye'yi sevmek için bir sen yetersin!

Çengelköy: Boğaz'ın kenarında asırlık bir çınar

Boğaziçi’nin esintileri, yalıların alt katına, cumbalı üst katlara misafir oluyor. Bahçesi “deniz” olan Muazzez Hanım Yalısı, Server Bey Ya...