efes etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
efes etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Haziran 2020 Pazar

En ünlü müzeleri ücretsiz gezin

Yaşam koşullarını alt üst eden, adeta dünyayı yörüngesinden çıkaracak kadar ileri giden korona yüzünden evden çıkarmıyorsak da ‘sosyalleşmeyelim’ mi? Berjer koltuğunuzda otururken; Türkiye’deki müzeleri ‘ücretsiz’ gezmek de mümkün… Daha önce dünya başkentlerindeki sanat ve bilim merkezleri, ziyaretçilerine kapılarını “online” olarak açmıştı.’nda Amerika, Rusya, İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya ve Yunanistan’da bulunan 10 şehirdeki tarihi müzeleri gezmiştiniz. Hadi gelin, şimdi de Türkiye’deki kültür yapılarına gidelim.


OYUNCAK MÜZESİ - İSTANBUL


İlk olarak İstanbul’daki Oyuncak Müzesi’nin ‘renkli’ ve çocuksu atmosferinde, insanlık tarihine bir yolculuk yapıyoruz. Kadıköy’deki tarihi köşkte, 5 bin adet eski oyuncak bulunuyor. Şair Sunay Akın tarafından 2005’te kurulan müze, korona günlerinde evlerinde tecrit edilen insanlara nefes aldırıyor. Belki de Türkiye’nin ilk “oyuncak müzesi” olma hüviyetindeki yer, ziyaretçilerini çocukluğuna götürürken; insanlığın seyrine çok farklı bir yerden ışık tutuyor. Galiba ‘dünyanın en hüzünlü müzesinde’ hissedebilirsiniz kendinizi. Çünkü ‘oynanmamak’ ile lanetlenmiş oyuncağa mı eski sahipleri olan çocukların ölmüş olmasına mı oyuncakların cam arkasında kalmasına mı üzüleceğinizi şaşırabilirsiniz.


GÖBEKLİTEPE - ŞANLIURFA


Tarihin en eski taş kalıntılarına ulaşılan Göbeklitepe de “sanal müze” ile evlerinize geliyor. Millattan önce 10 bin yılından kalma kabartma eserler ve yapılar sizleri bekliyor. Tepe üzerindeki devasa boyutlarda olan taşlar, onların üzerindeki işlenmiş sanat eserleri görülmeye değer. Tarihin sıcaklığını yerinde hissedemeseniz de elinizdeki sıcak kahveleri yudumlarken; geçmişin fısıltısını dinleyebilirsiniz. İnsanlığın mağara duvarlarına resim çizmekten vazgeçip avcılık, toplayıcılığa geçişini gözlemlemek için Göbeklitepe’yi ziyaret etmeniz gerekiyor. Muhtemelen ilk defa tarım yapılan yıllara, yerleşik hayata geçilen günlere, bir sistem üzerinde sanat ürünleri çıkarmaya başladığı zamanlara buyurunuz.


KURTULUŞ SAVAŞI MÜZESİ – ANKARA


İşgâl altındaki Osmanlı İmparatorluğu’nun yeni Türkiye’ye geçişi günlerinde kullanılan İlk Meclis, bugün Kurtuluş Savaşı Müzesi olarak ziyaretçilere açık. 1915’te İttihat ve Terakki Fırkası tarafından bir kulüp olan Birinci Meclis’in salonlarında, koridorlarında, kulisinde gezerken; yaşamadığınız zor günleri ümitle, inançla ve biraz da tedirginlik içinde yeniden yaşayacaksınız. Burada alınan hayati kararlar ile bir milletin geleceği tayin edilirken; Kurtuluş Savaşı zaferle neticelenmişti. Dolayısıyla ahşap yapı içinde, tekne tavan ile örtülü Birinci Meclis’te gurur dolu hisler de duyacaksınız. Gazi Mustafa Kemâl’in mebuslara seslendiği Genel Kurul Salonu’ndaki sıralar arasından yükselen soba borusu masumiyet dolu günleri, dönemin şartlarını ‘sıcacık’ duygularla önünüze getirecek. Ulus’taki müze, şimdi parmaklarınızın arasında…


CUMHURİYET MÜZESİ – ANKARA


Kurtuluş Savaşı’nın ‘zafer’ ile tamamlanmasından sonra “2. Meclis” olarak inşa edilen Türkiye Büyük Millet Meclisi, bugün “Cumhuriyet Müzesi” adıyla hizmet veriyor. Müze yeni ilkeler ve devrimler ile çok partili siyasi hayata geçişte kullanılırken; Cumhuriyet’in ilk gençliğine adandı. Bina aslında Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilk genel merkezi olmasıyla da ‘özel anlam’ taşıyor. 1924’ten 1960’a kadar ‘parlamento’ olarak kullanılan yapı, Osmanlı ve Selçuklu’nun bezeme motiflerinin yer aldığı tavan süslemeleri, kemerleri, saçakları ve çinileri ile geçmiş günlerin, bugünlerden “daha ileri” olduğunun numunesi olarak hayretle fark ediliyor. İlk üç cumhurbaşkanı dönemi olayları, fotoğrafları, özel eşyaları, alınan kararları ve kanunları burada görebilirsiniz.


EFES MÜZESİ – İZMİR


Yamaç evleri, çeşmeleri, büyük ve küçük avluları, mezarları, imparatorluk kültleri ile geniş bir koleksiyona sahip Efes Müzesi, İzmir’de olsa da bir ‘tık’ ile ayağınızda… Arkaik Dönem’den kalma bereket tanrısı Artemis ve genç erkek, yani ‘kuros heykelleri’ görülmeye değer. Efes Antik Kenti, korona görülmemiş 10 Mart öncesinde kalabalık turist grupları tarafından akın akın görülürken; Efes Müzesi’nin terk edilmiş gibi sakin olması hüzünlüydü belki; ama salgınla ‘çevrimiçi kabuller’ sonrası popülerliği daha da arttı. Dünyanın 7 harikasından biri kabul edilen Artemis Tapınağı’nın kalıntıları, ziyaretçilerini Helenistik ve Roma Dönemi’ne doğru takvimler arasında bir yolculuk yaptırıyor.


TROYA MÜZESİ – ÇANAKKALE


4 katlı olarak tasarlanan Troya Müzesi, sizinle tarihin en bilinen ‘savaş hilesi’ Troya’nın az bilinen sırlarını paylaşacak. 90 bin metrekarelik geniş alandaki müze, 490 metrelik rampalar üzerinde geziliyor. Homeros’un İlyada Destanı artık evinizde… Troas Bölgesi’ndeki yaşam, antik dönem izleri, Doğu Roma ve Osmanlılar, gösterişli müzedeki her köşede yer buluyor. Mezar taşları, heykeller, canlandırmalar, fotoğraflar, şemalar, çizimler, metinler ve interaktif yöntemler ile kendinizi bir anda milattan önce 4. Yüzyıl’da bulacaksınız. Neolitik, kalkolitik, tunç, demir, höyük gibi bir anda dönemler ve çağlar arası gezinti yaparken; kültürel baş dönmesi yaşayacaksınız. Dikkat!


GAZİ MÜZESİ – SAMSUN



1900’lerin başında bir otel. Adı, Mıntıka Palas. Bir Rum Jean İonnis Mantika tarafından işletiliyor. Kırık dökük bir Mercedes’le yola çıkılırken; ilk Meclis, Fransızlar tarafından işgâl atlında. Ankara Garı’nda İngilizler hüküm sürüyor. İskoç malı olan Bandırma Vapuru ile Mustafa Kemâl Paşa, Samsun’a ulaştı. Ve doğruca bir gayr-i müslim tarafından işletilen Mıntıka Palas Otel’e yerleşti. Kurtuluş Savaşı’nın en hararetli günleriydi. İstanbul işgâl altındaydı. Ankara da öyle… Hatta Bandırma Vapuru’nun yanaştığı iskele, ‘reji iskelesi’ olarak bilinirdi. Fransızlar buradan tütün ticareti yapardı. Yani iskele de Fransızların, Samsun da onların işgâli altındaydı. Türkiye’nin tamamında olduğu gibi… Dâhiliye Nezareti’nin görevlendirdiği Gazi Paşa, 18 Mayıs’ta Mıntıka Palas’a yerleşti. “Millî Mücadele” ateşi burada yakıldı.


ANADOLU MEDENİYETLERİ MÜZESİ – ANKARA


Başkent Ankara’ya bağlı Ulus’taki “Atpazarı” denilen yerde bulunan Medeniyetler Müzesi, 1997’de 68 müze arasından Avrupa’da “yılın müzesi” olarak seçilmişti. Tarihi Kurşunlu Han ve Mahmut Paşa Bedesteni’nin birleştirilmesiyle işlevsellik kazanan müze, sırtını Ankara Kalesi’ne vererek kendisini koruma altına almış. Paleolitik Çağ’dan bugünlere geniş koleksiyon yelpazesi bulunan müze, seçkin eserleri ile benzersiz. Paleolitik Çağ’dan Neolitik Çağ’a, Kalkolitik Çağ’dan Tunç Çağı’na, Asurlar’dan Hititlere, Frigler’den Urartulara kadar Anadolu’da yaşamış birçok krallık ve devletlere ait kabartma “mezar taşları, tanrıçalar, heykeller, anıt, mobilya aksamları, süsler, levhalar, bilezikler, kolyeler, koşum takımları, kaplar, savaş ve tarım aletleri, tabletler, dinî ritüellerin kapları” gibi sayısız tarihi eser bulunuyor.


ZEUGMA MÜZESİ – GAZİANTEP


Nefes kesen bir deneyime var mısınız? “Roma ve Antik Çağ” kalıntılarını sunuyoruz şimdi de… Baraj suları altından kalmadan önce kurtarılan eserler, Gaziantep’te sergileniyor. Ancak ayaklar altına alınan antik kalıntılar, insanlığın tarihine saygıyı gösterirken; yürek de dağlıyor. Zeugma Müzesi’nin baş tacı elbette, “Çingene Kızı” mozaiği. Bordolu Çocuk’un Albanita’ya söylediği gibi, “Nedense ‘Çingene Kız’ mozaiğini her nerede gördümse, bana hep Amerikan fotoğraf sanatçısı Steve Mc Curry’nin 1985’teki ‘Afgan kızı’ fotoğrafını hatırlatıyor.” Mahzun bakışlar, gönlüme dokunuyor. Burada da aynısı oldu. Siz de Çingene Kız’ın hüznünü paylaşmak ister misiniz?

ARKELOJİ MÜZESİ – HATAY


Albanita’yı heyecanlandıran Hatay’daki Amuk Heykeli’ni siz de görmelisiniz. Millattan önce 9. Yüzyıl’ın başında Tayinat’ta hüküm süren Kral Suppilulima bir elinde hançer bir elinde buğday tutarken; bakışlarındaki canlı ifade, bugün bile tüyler ürpertici görünüyor. Devasa heykel bugün bile saygı uyandırırken; Hititlilerin hissettiği saygıyı siz düşünün artık. Mağara tarzındaki konseptiyle müze, coğrafyanın ihtişamını da ortaya koyan eserleri ziyaretçilerine sunuyor. Zengin koleksiyonu ile Arkeoloji Müzesi, Roma Dönemi’ne kapı aralıyor. Aslanlı Sütun Kaideleri, Ariadne, Yakto, Satyr, Hermaphroditos, Artemis, İskelet, Venüsün Doğuşu ve Mevsimler mozaikleri de görülmeye değer.


29 Eylül 2018 Cumartesi

Güzelliklerin başladığı yer: İzmir


Bir hafta sonu kaçamağı olarak ‘kısa bir rota’ hazırladık sizlere… İzmir için elbette ‘iki gün’ yeterli değil; ancak ‘hava değişimi olsun’ isterseniz eğer, buyurun birlikte soluklanalım. Ege’nin kıyısındaki aşkın ışığında, baş döndüren güzelliklerin başladığı yere doğru, İzmir’e pusulayı kuralım.

İzmir / Mutluluk Destinasyonu

Romantik akımın öncüsü Fransız yazar Victor Hugo’nun dediği gibi, “Boynunda kolyesiyle bir prensesi” andıran İzmir, Mutluluk Destinasyonu’nun bu haftaki huzur adresi.
 
İzmir / Mutluluk Destinasyonu

‘İzmir’ deyince neden ise hemen “saat kuleleri” hatırlanıyor. Sultan II. Abdülhamid Han’ın tahta çıkışının 25’inci sene-i devriyesi şerefine Almanya İmparatoru II. Wilhelm’in hediye ettiği saati üzerinde taşıyan 25 metrelik kule de, 1901’den beri İzmir’in sembolü olarak Kordon Boyu’nda misafirlerini karşılıyor. Elinizde gevrek, yani “simit” ile veya İzmirlilerin bildiği ‘boyoz’ ile sahil boyunda dolanırken, Karşıyaka’ya doğru sevdiğiniz ile aşk tazeleyebilirsiniz. Biz tecrübe ettik, siz de edebilirsiniz.

İzmir / Mutluluk Destinasyonu

İzmir’e özgü bir poğaça olan boyoz dışında buradaki insanlar, çekirdek için ‘çiğdem’, domates için ‘domat’, mısır için ‘darı’, simit için ‘gevrek’, incir için ‘yemiş’, mandalina için ‘mandalin’, ay çöreği için ‘pastiç’ derler. Siz de farkında olmadan kısa süre için de olsa bu yerel ağza büyük ölçüde adapte olursunuz, şaşkınlık içinde böyle konuşmak hoşunuza bile gidebilir. Ancak İzmir’de Musevilerin İspanya’dan taşıdıkları güzellikleri, yani seferad mutfağının eşsiz lezzetlerini tatmayı da atlamayın. ‘Bordolu Çocuk’ gibi patlıcan aşkınız varsa, sizin için 36 alternatif var.

İzmir / Mutluluk Destinasyonu

Tarihi, doğası, kültürü, insanlarıyla İzmir’in sokakları size de davetkâr görünmüyor mu? Gezmeye doyamayacağınız Konak Meydanı’nda Ege’nin serin sularına karşı akşamları birkaç kadeh bir şeyler yudumlamak, yaz mevsiminde başka, kış aylarında başka güzelliktir.

Palmiyeleriyle bir Florida ve Güney Karolina’yı andıran İzmir’de ilk olarak Agora’ya uğrayabilirsiniz mesela… İtalya’daki Pompei şehrini hatırlatan duvar yazılarıyla, tasvirleriyle, resimleriyle Agora, dünyadaki özel güzellikteki köşelerden biri. Dünyanın en büyük antik kentlerinden biri olan Agora, havraları, sinagoglarıyla sizleri dinler arası bir keşif yolculuğuna çıkarıyor. Bir de Roma Çeşmesi var ki; Roma’daki Aşıklar Çeşmesi’ne taş çıkarır. 2 bin yıldır gürül gürül akan suyuyla oldukça etkileyici olan çeşme, bizim gibi aşıkların da “Su gibi bir ömür” dilediği uğrak yer…

İzmir / Mutluluk Destinasyonu

Her yerde bulabilirsiniz; Mısır’daki Araplara özgü olan, İzmir’e Endülüs’ten taşan Musevilerin getirdiği ‘sübye şerbetini’ mutlaka tatmalısınız. Alaçatı’da bunu yapabilirsiniz örneğin. Mutfak kültürü çok çeşitli olan mavi – beyaz güzellikteki kasabada, damak zevkinize göre binbir çeşit gusto bulabilirsiniz. Girit’teki yeşillik çeşitliliği ve zeytin yağı zenginliği, Alaçatı’daki restoranları da süslüyor.

Türkiye’deki çoğunluğun ‘İzmirliyim’ diye övündüğü yerde olduğunuzu unutmayın. Bakmayın siz öyle ‘gavur’ falan dediklerine, güzel ayrıcalığa uzak olduklarındandır. Bir de “Karşıyakalı olmak” var ki; onlar, İzmir’i de kabul etmez. Kendilerini İzmir’in plaka numarasından mülhem, “35,5” olarak tanımlar ve bunu bir ayrıcalık olarak yaşar ve daima kıskanıldıklarını düşünür. Neyse Karşıyaka’ya geçmeden, bu tarafta kalarak; bir asırlık tarihi asansör de size ayrı bir huzur verebilir. Mithatpaşa ve Nihat Bey caddeleri arasındaki sadece üç katlı kuledeki asansör, size ışıltılı bir ‘İzmir manzarası’ sunacak. 

İzmir / Mutluluk Destinasyonu

Balçova’da teleferik deneyimi yaşayabilirsiniz mesela… Tepeye ulaşırken, maviyle yeşilliklerin nasıl birbiriyle kucaklaştığına tanık olacak, Baraj Gölü’nün güzelliği zihninizi zorlayacak. Burada bir kahve içmeyi paha biçilemeyecek duygu olarak deneyimleyecek, sevdiğiniz ile kalp ritminiz ahenk bulacak.

Eski İzmir’de ticaretin kalbinin attığı Kemeraltı Çarşısı’nda kişisel zevkinize uygun, hediyelikler, özel aksesuarlar bulabilirsiniz. Keyifli mola duraklarından biri olan burası, şehrin de en hareketli yerleri arasında yer alıyor.

İzmir / Mutluluk Destinasyonu

Çeşme’de Toskana’yla yarışabilecek Ovacık’ı da görmeyi ihmal etmeyin. Sakız Adası manzarasıyla Ovacık, size çok kimsenin bilmediği güzellikleri bahşedecek. Sayısız deniz ürünü lezzetleriyle Ildır Köyü’nü de gezmeden dönmeyin. Alaçatı kadar meşhur olmayan Urla’yı da keşfedebilirsiniz örneğin. Burada aşka doyabilirsiniz. 

Tarihi yarımadadaki Karaburun da size göz kamaştıran hatıralar yaşatacak. Foça’dan Bergama’ya kadar, hatta Çeşme’ye değin yazmakla bitirilemeyecek bir coğrafyaya uzanan cazibe merkezi İzmir... Güzel kentin komşusu Kuşadası’nda bulunan Samson Dağı’nın yamacındaki Davutlar Milli Parkı, denize girmenin başka bir keyif olacağı adres olarak diğer sahillerden ayrılıyor. Şirince ve Alaçatı’yla baş edebilecek güzellikteki Doğanbey’de eski taş evleri, şirin bir Rum köyünü görebilirsiniz. Doğanbey’de yine bir milli park var ki; her çeşit hayvanı burada tanıyabilirsiniz.

İzmir / Mutluluk Destinasyonu

Eğer Albanita gibi tarihe meraklıysanız da ‘deniz tanrısı’ demek olan Meandros’tan adını alan Menderes Akarsuyu’nun içinden geçtiği Priene, Milet ve Heraklia antik kentlerini uğramanız gerekir. Biraz daha ileride Bafa Gölü etrafındaki Latmos tarihi bir eski şehirdir. “Magnesia Meander” da Manisa’nın isim babası, Menderes üzerindeki, İzmir sınırındaki muhteşem bir miras. Muhteşem bir stadyuma ev sahipliği yapar, bugün bile taş kapısında bilet kesip içeride heyecan verici yarışlar düzenleyebilirsiniz.

İzmir / Mutluluk Destinasyonu

Ödemiş veya Birgi’deki Çakırağa Konağı, ahşap sivil mimarinin en güzel örneklerinden birini sunar. Mesela Ödemiş ve Birgi gibi, Gölcük de kış turizmi için de ilgi çekici Mutluluk Destinasyonu olarak not edilebilir. Efes’teki Artemis Tapınağı’nın dünyadaki “yedi harika” yapıdan biri olduğunu yazmaya gerek yoktur sanırız. Dünyanın en görkemli dini yapılarından biri olan Artemis, olağanüstü bir şehir. Arkeoloji ve etnografya diye iki ana bölümden oluşuyor. Son olarak; ‘baba balık’ olarak da anılan ‘adabeyli’ balığı yemeden dönmeyin diyerek, Mutluluk Destinasyonu olarak kısa bir hafta sonu kaçamağını tamamlayalım.

Çengelköy: Boğaz'ın kenarında asırlık bir çınar

Boğaziçi’nin esintileri, yalıların alt katına, cumbalı üst katlara misafir oluyor. Bahçesi “deniz” olan Muazzez Hanım Yalısı, Server Bey Ya...