7 Nisan 2019 Pazar

Zamanın durduğu yer

İstanbul’un beton yığınlarından sıkıldıysanız, sizin için iyi bir teklifimiz var. Günlük hayatın stresi ve yoğunluğundan boğulduysanız, yeşillikler içinde bir hamakta ‘dağ esintisi’ duymak ister misiniz? Çimlerinde ve toprağında “çıplak ayak” ile gezebileceğiniz bir rota Polonezköy’deki Cumhuriyet Parkı’nda sizi bekliyor. Eğer asfalt yollar, taş kaldırımlarda yorulduysanız; buyurunuz doğanın kollarına…

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Albanita
’nın yayın bantları, ham program kayıtları, reji karanlığı ve üç kişinin sığamayacağı montaj setindeki ‘duman altı’ mesaisine mola vermek için “Hadi” dediğinde Bordolu Çocuk, nereye gideceklerini bilmiyorlardı aslında… Tekerleklerin istikametine güvenip, direksiyon kılavuzluğuna kendilerini bıraktıklarında, kısa süre sonra İstanbul’un kıyılarına açılmışlardı. Şehrin beton duvarları gittikçe azalırken; ufuk önlerinde yükselmekteydi. Gazeteciliğin stres ve yorgunluğunu arabanın penceresinden dışarı bıraktılar. Arabanın sağındaki ve solundaki ağaçlar, Albanita ile Bordolu Çocuk’a “yol arkadaşlığı” ederken; Polonezköy’e varmıştılar.

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Dışarı ilk adımlarını attıklarında yüzlerine mis gibi bir orman kokusu çarptı. Albanita, “Burada yaşayamaz mıyız” diye sordu. Cumhuriyet Parkı’nın içlerinde bir hamak, esintiyle sallanıyordu. Yeşillikler içindeki kış bahçesi, ilkbaharın müjdecisi bir havayla ayrı güzellik sunuyordu misafirlerine… Riva Deresi’nden neşeli bir şırıltı ile akan su sesleri, söz cambazı kuşların ötüşleriyle karışırken; masalsı dakikaları müjdeliyordu. Bu esnada; Albanita ile Bordolu Çocuk göz göze geldi. İkisi de aynı anda, aynı şeyi düşünüyordu.

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Daha önce hiç mangal yakmamışlardı ve bugüne kadar kömür ateşinde et pişirmemişlerdi. Kısa kararsızlık içinde bir başka yere gitmeyi düşündüler önce… Ardından Bordolu Çocuk’un “Hiçbir şey olmazsa, hatıramız olur” sözünden cesaret ile kolları sıvadılar. Siparişlerini verdikten sonra, ‘bekleme’ süresini odun ateşinde kahve içerek, çevreyi keşfederek değerlendirdiler.

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Neyse ki; mangal hazır olarak gelirken, etleri pişirmek için sonunda mahcup olmak pahasına Bordolu Çocuk, ‘sorumluluk’ aldı. İlk etleri kızgın mangal tellerinin üzerine bıraktı. Ateş ve duman ile karışan taze etlerin kokusu, ikisini de daha çok acıktırdı. Ardından bu anları sabitlemek için objektif ayarını yapan ve deklanşöre basan Bordolu Çocuk, Albanita’nın mangal başına da yakışan, hayranlık uyandıran pozlarını çekti.

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Bu esnada etler de yeterince pişerken; Albanita’nın gurur verici hüneri dudakların kenarında yer ediniyor; unutulmayacak hatıralar bırakıyordu. Cumhuriyet Parkı’nın ev sahibi kedileri ve köpekleri de masa ile etlerin kokusunun güzelliğine çoktan kendilerini zaten kaptırmıştı. Bir Albanita’nın ayaklarının etrafında bir Bordolu Çocuk’un yanında dolanıyorlardı.

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Toprağa çıplak ayak ile basanlardan, huzur içinde yeşil rengin her tonuyla geniş çimlere uzananlara;
‘at’ binenlerden, çocuk alanlarında oynayanlara kadar bir karnaval gibi bahçede, Albanita ile Bordolu Çocuk, adeta bir “lezzet şöleni” yaşıyordu. Piknikten sonra, ağaçların arasındaki yürüyüş parkurunda nefeslerini yarıştırırken; Riva Deresi’ndeki ‘soğuk su’ ile tabiatı tecrübe etti.

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Gönüllerince eğlenip huzur depoladıktan sonra doğanın kollarından çıkarak 103 kilometrelik yolculuğa koyulan Albanita ve Bordolu Çocuk, İstanbul’un bir başka köşesinde, bu defa Karadeniz’e değil de; Marmara Denizi’ne dönerek yüzlerini, akşamı gece, geceyi sabah ettiler ‘mutluluk’ ile…

30 Mart 2019 Cumartesi

Noel Baba'nın evi Demre

Bütün yıl uslu bir çocuk olursan, yılbaşı gecesi bacadan kırmızılar içinde, beyaz sakallı tonton bir dede gelir ve hayalini kurduğun o oyuncağı yatağının yanına bırakır. Tüm çocukların inandığı en kuşkusuz gerçektir Noel Baba. Hatta bizim gibi 30'ları ortalamış insanlar bile inanmak ister. Ne de olsa umuttur insanı hayatta tutan. Biz de umutlarımızı heybemize yükledik ve Mutluluk Destinasyonu olarak Noel Baba'nın doğduğu yer olan Demre'nin yolunu tuttuk.


Demre - Mutluluk Destinasyonu

M.S. 300 yılında doğduğu tahmin edilen Saint Nicholas ya da bizim bildiğimiz adıyla Noel Baba'nın ana yurdu Demre. Çocuklara ve yoksullara uzattığı yardım eliyle adını tarihe kazıyan Saint Nicholas; Santa Claus'a yani Noel Baba'ya dönüştükten sonra burada onun adına bir kilise yapılmış.

Demre - Mutluluk Destinasyonu

Denizi, eşsiz plajları ve antik yapısıyla dünyanın en eşsiz mekanlarından biri olan Demre, dünyada Saint Nicholas Kilisesi ile de hatırı sayılır bir üne sahip. 

Demre - Mutluluk Destinasyonu

Antalya Havalimanı'na ulaştıktan sonra, 1 saatlik bir yolculuk ile ulaşabileceğiniz Demre'de; Noel Baba'nın adına yapılan yaklaşık 1.700 yaşındaki kiliseyi ziyaret edebilir, dilek çeşmesine hayallerinizi bırakabilirsiniz. 

Demre - Mutluluk Destinasyonu

Ama Likya Yolu'nun en önemli duraklarından biri olan Demre sadece Noel Baba'dan ibaret değil. Bir Kuş Cenneti var ki, o cıvıl cıvıl sesler bile ömrünüze ömür katmaya, tüm hayal kırıklıklarınızı geride bırakmaya, yaşama tutunmak için, kalbinizde yeniden bir umut yeşertmeye yeter.

Demre - Mutluluk Destinasyonu

Ve ünü sınırlarımızı çoktan aşmış olan Myre Antik Kenti. İnsan burada denizin güzelliğine mi, kentin ihtişamına mı baksın bilemiyor. Milattan Önce 5. yüzyılda yapılan ve kayaların içine oyulmuş olan bu kent, bir zamanlar Bizanslılar'ın tatil beldesiydi. Üstelik hâlâ da yapıldığı gibi korunan ender antik yapılardan biri.

Demre - Mutluluk Destinasyonu

Demre'yi baştan sona kadar gezmek için bir gününüzü ayırmanız yeterli. Ama inanın bir günde biriktirdiğiniz anılar, tüm hayatınız boyunca aklınızdan çıkmayacak.

Demre - Mutluluk Destinasyonu

Demre'ye gidip balık yemeden ve denize girmeden sakın dönmeyin. İhtiyaç duyduğunuz huzurun, tüm hücrelerinize işleyeceğinin garantisini veriyoruz. Ve son bir hatırlatma... Saint Nicholas Kilisesi'nde bir dilek mumu yakın. İmkansız diye düşünmeyin, bakarsınız Noel Baba bu kez sizin hayallerinizi gerçekleştirmek için gelir. 

23 Mart 2019 Cumartesi

Akdeniz'in devrik kraliçesi Kaş

Taze meyvelerden yapılmış egzotik içecekler, denize ulaşmaya çalışan yavru carettalar, mis gibi iyot kokusu ve ihtiyacınızdan çok daha fazla huzur vaadinde bulunan gizli saklı bir cennet köşesi. Mutluluk Destinasyonu bu hafta Antalya Kaş'ta.


Kaş - Mutluluk Destinasyonu

Müdavimleri dışında yıllar boyu kimsenin yüzüne bile bakmadığı, yüksek dağlar ve masmavi denizin arasında sıkışıp kalmış olan Kaş, yabancı turistlerin ilgi göstermesiyle birlikte, son yılların trend tatil yörelerinden biri haline geldi.

Kaş - Mutluluk Destinasyonu

Yeniler pek bilmez ama biz müdavimlerden aldığımız tüyolar ile sizin için bir rehber hazırladık. Kaş'a nasıl gidilir, nerede kalınır, ne yenir ve nereler görülmelidir; hepsini tek tek anlatacağız. Hazırsanız başlıyoruz.

KAŞ'A NASIL GİDİLİR?

Akdeniz'in devrik kraliçesi Kaş'a kara yolu ile de hava yolu ile de ulaşmak mümkün. Dalaman Havalimanı ve Antalya Havalimanı'nın tam ortasındaki bu eşsiz mekana, uçakla gitmek bir alternatif olabilir. Ancak küçük bir hatırlatma yapalım hemen. Uçak kalkmadan en az 2 saat önce havaalanında olmalısınız. Uçuş da yaklaşık 1 saat 20 dakika sürüyor. Bir de havalimanından Kaş'a ulaşmak var ki, o da ortalama 2.5 saat. Yani toplamda 6 saat gibi bir zamanınız yolda gidecek. İstanbul - Kaş arası araba ile yaklaşık 10 saat. Üstelik yol boyu, pek çok farklı güzelliği de keşfedebilirsiniz.


Kaş - Mutluluk Destinasyonu

KAŞ'TA NEREDE KALINIR?

Turist akınının başlamasıyla Kaş, ne yazık ki oteller diyarına döndü. Asırlık ağaçlar kül edildi, yerine beton oteller dikildi. Lüksümden vazgeçemem diyenlerdenseniz pek çok 5 yıldızlı otel bulabilirsiniz. Ama bizim size tavsiyelerimiz doğaya biraz daha yakın olacak.

Kaş - Mutluluk Destinasyonu

Mesela Sunset Butik Otel, sizi hem doğadan koparmayan hem de konforlu bir tatil yapmanızı sağlayacak tüm imkanları sağlıyor. Fiyatları da dönemsel olarak gayet makul. 


Kaş - Mutluluk Destinasyonu

Plaja olabildiğince yakın olayım, bir ayağım da hep denizde olsun diyenler için ise Aquarius Cappari Otel'i tavsiye edebiliriz. Buradan gün doğumunu izlemenizi de şiddetle tavsiye ederiz.


Kaş - Mutluluk Destinasyonu

KAŞ'TA NERELER GÖRÜLMELİ?

Deniz, kum, güneş, doğa, huzur ve tarih... Ne arasanız bir arada. Suyun altında yepyeni dünyalar keşfedebilir, Likya Yolu'nda binlerce yıl geriye gidebilirsiniz. Biz ise sizin için kısıtlı zamana sahip olsanız dahi, mutlaka görmeniz gereken 5 adres belirledik. Zira bu adresleri görmediyseniz, Kaş'a gitmiş sayılmazsınız.


Kaş - Mutluluk Destinasyonu

1-) UZUN ÇARŞI: Özellikle hanımların bir hayli ilgisini çekeceğine inandığımız Kaş merkezdeki Uzun Çarşı'da bir gözle cumbalı evleri incelerken, bir yandan da el işi ürünler satan butikleri gezebilirsiniz.

Kaş - Mutluluk Destinasyonu

2-) KAPUTAŞ PLAJI: Kaş'ın simgelerinden biri olan Kaputaş Plajı'na mutlaka tam bir gününüzü ayırın. Çünkü incecik kumlarda uzanmaya, masmavi sularda yüzmeye doyamayacaksınız. Bu arada antik döneme merakınız varsa, plajın yakınındaki Mavi Mağara'yı da gezebilirsiniz.

Kaş - Mutluluk Destinasyonu

3-) TEKNE TURU: Kaş'ın pek çok el değmemiş güzelliğini, tekne turları ile görebilirsiniz. Mesela Kekova'ya gidebilir ya da dalış yaparak carettalar eşliğinde Batık Şehir ve Korsan Mağarası'nı görebilirsiniz. Kaleköy'ün de rotanızda olması gezinize renk katacaktır.

Kaş - Mutluluk Destinasyonu

4-) ANTIPHELLOS ANTİK KENTİ: Likya Uygarlığı'nın kalıntıları, kral mezarları ve 4 bin kişilik tarihi tiyatrosu ile zamanda bir yolculuk yapmak isterseniz, seçeceğiniz adres tam da burası olmalı.

Kaş - Mutluluk Destinasyonu

5-) SAKLIKENT KANYONU: Macera tutkunlarının favori mekanı olan Saklıkent Kanyonu'nda rafting yapmadan sakın Kaş'tan ayrılmayın. Soğuk sular ile mücadele üzerine yenen olta balıkları çok daha lezzetli gelecektir damağınıza.

16 Mart 2019 Cumartesi

İlham veren güzellik: Mersin

Mersin, Doğu Akdeniz’in en büyük şehri… Mersin, medeniyetlerin baş şehri… Mersin, tarihi ve kültürel mirasıyla, görkemli uygarlıkların, ışıltılı antik kentlerin merkezi… Denizi, güneşi, sıcacık insanları ile Mutluluk Destinasyonu'nun pusulası, “Toros Dağları” eteğini gösteriyor.

Mersin - Mutluluk Destinasyonu

Araplar ve Bizanslılar arasında birkaç defa el değiştiren Mersin’e ayak bastığınızda, hemen hoşgörü ve özgürlük duygularını hissediyorsunuz. Osmanlılar, Fatih Sultan Mehmet Han’ın 1476’da Karamanoğulları Beyliği’ne son vermesiyle tanıştıkları Mersin’de uzun yıllar Ermeniler, Araplar, Türkler ve Kürtler bir arada yaşadı. Kadim ve modern kent, dağlık ve dağlık olduğu kadar düzlük coğrafi yapıya sahip bulunuyor. Mut Kalesi, Alahan Manastırı ve Göksu Deltası sizi çağırıyor.

Mersin - Mutluluk Destinasyonu

Antik Kilikia’nın başkenti Tarsus’ta, Roma’dan Osmanlı’ya, Osmanlı’dan bugünlere kadar ‘modern tarih’ geçit töreni yapıyor. Roma Hamamı’nın zarif kemeri altındaki yoldan geçen Tarsuslular, adeta topraktan fışkıran tarihin üzerinde sıradan şekilde yaşıyor. Mesela dar bir yol üzerinde, her iki sıradaki evlerin arasında yer alan Roma Tapınağı, bölgedeki demografik birliği temsil ediyor. Cumhuriyet Meydanı, arkeolojik çalışmaları sonrası ortaya çıkan bulgular ile ‘antik cadde’ olarak isimlendirilmiş. 

Mersin - Mutluluk Destinasyonu

Roma Yolu üzerinde yürürken, tarihleri adımladığınızı hissedeceksiniz. Yolun sonu Kleopatra Kapısı’na çıkıyor. Hani şu; insanlık tarihinin en etkili, en güzel, en hırslı kadınlarından biri olarak gösterilen Mısır Firavunu… Doğu Roma İmparatorluğu’nun devlet adamı, filozof Çiçero ve acımasız diktatör Sezar gibi Kleopatra’nın da yolu, bir zamanlar Mersin’den geçmişti. Güzel Kraliçe, Roma Komutanı Marcus Antonius’a aşık olup, Tarsus’ta evlenirken; kendisine düğün hediyesi olarak geniş bir toprak ve Kilikia verilmiş. Siz de meydanda avare dolanırken; 2 bin yıl öncesine yol alacak, Kleopatra ile Antonius’un aşkını hissedeceksiniz. Tıpkı Albanita’nın elindeki sıcaklığın, yüreği ısıtması gibi…

Mersin - Mutluluk Destinasyonu

Tarihin güçlü simaları Sezar, Çiçero ve Kleopatra gibi; o zamanki dünyanın yarısını 13 yılda fetheden, ürkütücü Pers Orduları’nı dağıtan, efsanevi komutan Büyük İskender de Mersin’den geçmiş. Toros Dağları’nın sularını sırtlayan Berdan Nehri’nde yüzdükten sonra zatürre olan Büyük İskender, sıkça taşkınlara sebep olan yatağı değiştirerek, bugünkü Tarsus Şelalesi’ni meydana çıkarmış. Siz de buradaki mesire yerinde tabiat ile kucaklaşırken; Doğu’daki destanların kahramanı Büyük İskender’i hatırlayın.

Mersin - Mutluluk Destinasyonu

Tarsus’un eski evlerini de görmeden dönmeyin. Ayrıca kent merkezindeki Makam Camii ve Ulu Camii de görün. Zira Makam Camii, Danyal Peygamber, Ulu Camii ise Şit Peygamber ve Lokman Hekim ile anılır.

Mersin - Mutluluk Destinasyonu

Hristiyanlığa ‘baba, oğul, kutsal ruh’ üçlemesini getiren Aziz Pavlus’un da Tarsus’ta doğduğunu hatırlatalım. Dolayısıyla siz de Aziz Pavlus Kilisesi’ni ziyaret ederek farklı bir deneyim yaşayabilirsiniz. Burada bir de Pavlus Kuyusu bulunuyor; dilekleriniz için…


Mersin - Mutluluk Destinasyonu

Tarihi ticaret yollarından biri üzerinde bulunan Mersin’deki Kırkkaşık Bedesteni, Osmanlılar’ın izlerini taşıyor. Ticaretin kalbinin attığı yer olan bedesten, Şahmeran işlemeli süslemeleri, hediyelik eşyaları ile hafızalarınızda yer edecektir. Lokman Hekim’e şifalı otların sırlarını veren süslü başıyla, pullu kuyruğuyla bir mağaradaki yılanların şahı Şahmeran… Çarşıda “Tarsus kahvesi” içmesini özenle tavsiye ederiz. Mersin’deyseniz, ‘humus’ da yemeniz elbette gerekiyor. Yeni lezzetlere kapalı ‘Bordolu Çocuğa’ rağmen, Albanita’nın referansıyla öneriyoruz.

Mersin - Mutluluk Destinasyonu

Tarsus, Mersin’in mağaraları ile meşhur olmuş bölgesi… Burada iç içe çok sayıda mağara bulunuyor. Hepsini gezmenize imkân yok; ancak tuhaf duygular yaşayacağınız kesin. Mesela Mezopotamya’nın ilk tanrısı olarak gösterilen Mitra’nın tarikatındaki 7 genç, mağaralardan birinde uyuyor. Onların tam 300 yıl sonra uyandıkları rivayet ediliyor. Yine Ashab-ı Kehf Mağarası da görülmesi gereken adreslerin başında dile getirilebilir. Örneğin Gilindire Mağarası’nda ‘dünyanın aslında güzel bir yer olduğuna’ ikna oluyorsunuz. Zira buradaki ‘durgun göl’ sihirli bir ayna gibi sularına, başınızı koyduğunuz omuzdaki aşkınızı işliyor. Milyonlarca yıl içinde oluşan sarkıt ve dikitler de elmas gibi üzerinize taç oluyor.

Cennet-Cehennem Obrukları da sizi kendine çekiyor. “Cennet” çöküğüne merdivenler ile inebiliyorsunuz da Cehennem’e geçit yok. Belki sırlarını açmak istemiyor belki de insanları temizlik ile yâd ediyor, cezalandırılmaya layık görmüyor.

Mersin - Mutluluk Destinasyonu

Mersin’e 55 kilometre uzaklıkta bulunan Elaiussa Sebaste Antik Kenti’ne ‘bir uğrayın’ deriz. Elaiussa ‘zeytin’ demek… Roma İmparatoru Augustus , Kapadokya Kralı Arkhelaos’a  Kilikya’nın önemli bir kısmı ile Elaiussa’yı hediye eder. Arkhelaos, kışlık sarayı buraya taşır ve şükran borcuyla “Elaiussa” ismine ek olarak “Sebaste” der, yani mutlu ve görkemli anlamıyla... İşte o gün bugündür, küçük liman şehri de Elaiussa Sebaste, “mutlu zeytinlik” diye anılır. Bir hamam, tiyatro, agora, bazilika yapılarından oluşan Elaiussa’da zemindeki balıklarla bezeli mozaikleri bugün de görmeniz mümkün. Adeta canlı gibi duran mozaikler, ‘sudan yeni çıkmış çipura’ siluetiyle üzerinden yüzyıllar geçse bile tertemiz duruyor.

Mersin - Mutluluk Destinasyonu

Mersin Arkeoloji Müzesi’nde uygarlıklar tarihini gözlemleyebilirsiniz. Höyüklerden çıkarılıp özenle sergilenen buluntular, amforalar, kil tabletler, taş oymalar ve birçok gündelik eser, eski günlerden taşıyor. Eğer acıktıysanız; modern çarşıda geleneksel lezzetleri bulabilir, Mersin mutfağının seçkin yemekleri tantuni, sıkma börek, kerebiç tatlısı ve cezerye yiyebilirsiniz.

Mersin - Mutluluk Destinasyonu

Kaldığımız yerden geziye devam edersek; 70 kilometre uzaklıktaki Adam Kayalar Kült Bölgesi, ziyaretçilerini bekliyor. Derin bir boğazın, dik yamacındaki kayalara oyulmuş kabartmalara ulaşmanın kolay olmadığını kabul ediyoruz. Ancak 2 bin 400 yıl önce yapılan, o dönemin imkânları ile ortaya konmuş eserleri gördüğünüzde, büyüleyici hislerle etkileneceksiniz. İslamiyet’in doğuşundan 3. Yüzyıl ile İslamiyet’ten sonraki 2. Yüzyıl’da yapılan ‘11 insan ve bir keçi figürü’ yöre halkı tarafından “Adam Kayalar” olarak adlandırılmış. Buraya ulaştıysanız eğer, aşağıda muhteşem bir manzara göreceksiniz. Kanyon ötesinde ise bir inci gibi, denizin üzerinde “Kız Kalesi” duruyor.

Mersin - Mutluluk Destinasyonu

Aslında Mersin’de “Silifke Kalesi” gibi yüksekte, “Mamure” gibi Akdeniz’in eteklerinde onlarca daha kale var. Fakat Kız Kalesi başkaKız Kalesi, bütün hepsinin sözcüsü gibi... 1099’da yapılan Kız Kalesi, denizden 200 metre açıkta bulunuyor. Efsaneye göre; bir kâhin, bölgenin hâkimi olan bey ile görüşerek, “Kızını yılan sokacağını” söylemiş. Bey de kızını yılanlardan korumak için Kız Kalesi’ni yaptırmış. Kalede yaşayan kıza saraydan gönderilen yiyecekler arasında bir sepet de üzüm varmış. Üzümü yemek isteyen kızı sepetin içinden çıkan yılan ısırarak zehirlerken; kâhin kehaneti tutmuş ve ölümden kurtulamamış.

Mersin - Mutluluk Destinasyonu

Belki artık biraz yorulmuş olabilirsiniz; ama Helenistik Dönem’in merkezi Uzuncaburç’a çıkarsanız, burada Olba Hanedanı’nın inanç dünyası Diocaesarea’yı göreceksiniz. Girişte; tören kapısı bulunuyor, sol yanınızda Zeus Tapınağı… Önünüzdeki sütunlar, ormandaki ağaçların sıklığında dizilmiş duruyor adeta. Şans Tapınağı, bugün de ayakta… Su kemerleri etkileyici görünüyor.

Mersin - Mutluluk Destinasyonu

Eğer Mersin’deyseniz, muz seralarına da mutlaka uğrayın. Anamur’dakiler muz çiçeğinin gece doğururken çıtırdadığını anlatıyor. 


Mersin - Mutluluk Destinasyonu

Mersin Limanı’nda da oturup soluklanabilir ve Akdeniz’in havasını içinize çekebilirsiniz. Liman boyunca sizi uzun bir sahil yolu karşılıyor. Burada el ele yürüyüş yapabilir, günbatımı ile güneşi uğurlayabilirsiniz. Bu esnada limandaki hummalı çalışmanın aralıksız sürdüğüne şahitlik edeceksiniz. Zira gemiciler, vinçlerle sürekli konteyner boşaltıyor veya yüklüyor. Gün çekilince, akşamın renkleri ortaya çıkıyor. Kafeler ve restoranları ile cıvıl cıvıl bu yerde, Akdeniz’de olmanın mutluluğunu yaşıyorsunuz. Sahil boyu palmiyeler, yeşillikler ve parklar uzanıyor. Kalabalığa karışıp Mersin’in sesini dinlemek ise insana huzur veriyor.

23 Şubat 2019 Cumartesi

İstanbul’un kuzey yüzü: Şile

Mutluluk Destinasyonu sizi bu hafta, İstanbul’un kuzeyine götürüyor. Karadeniz’in fırtınalarına göğüs geren, azgın dalgaların kıyılarını dövdüğü, yüzü Ukrayna’ya dönük, sırtını yemyeşil doğa ve ormanlara vermiş Şile’de biraz soluklanmak ister misiniz?

Şile - Mutluluk Destinasyonu

Tabiat zenginliği, kültür varlıkları ve tarihi misyonu ile ‘turizm merkezi’ olan Şile, İstanbul’a yakın, aynı zamanda İstanbul’a uzak bir konumda bulunuyor. Çeşitli festivallerin yapıldığı Şile, özenle korunan yapısıyla ziyaretçilerini bekliyor. Nüfus yoğunluğuyla ‘aşırı’ gelişmiş devasa kentin yanı başındaki sakin semt, misafirlerine ‘huzur’ vaat ediyor. Öte yandan büyüleyici doğal ve kültürel değerlerini asırlardır bozmadan bugünlere aktarmış olmasıyla da, tarihi geçit töreni sunuyor. İstanbul’un sınır ilçesi, yaklaşık olarak 800 kilometrekarelik yüz ölçümü ile Kocaeli’nin ‘kapı komşusu’ olarak yaz günlerinde Karadeniz’in serinliğini taşırken; kış mevsimlerinde ise “soğukluğunu” yaşıyor.

Şile - Mutluluk Destinasyonu

İstanbul’un üçüncü büyük ilçesi olan Şile, Türkiye’nin kuzeybatısında, Marmara Bölgesi’nin kuzeydoğusunda bulunuyor. İstanbul’a uzaklığı 55 kilometre olan Şile’ye ‘yeni karayolu’ ile ulaşım kolaylığı da bulunuyor. Hafta sonlarını geçirmek için tercih edilebilecek Şile’ye “günü birlik” kaçamaklar da mümkün. Biz de bir gece yolun karanlığına teslim olarak, direksiyon kırdığımız Şile’ye doğru bizi kendine çeken şeritlere bıraktık arabayı…

Şile - Mutluluk Destinasyonu

Kilometrelerce uzunluktaki doğal plajları, yumuşak tepeleri, akarsuları, gölleri, göletleri, ormanları; özetle doğal güzellikleri ile Şile, kalbinizde keyifli bir tat bırakacak.
Florasında kestane, kayın, meşe, kızıl ve akça ağaçlarıyla çevrili olan Şile, oksijen deposu… Bu arada yeşil yapraklı, beyaz çiçekli ‘kum zambağı’ da Şile’nin ayrıştırıcı özelliği olarak biliniyor. Güzel kokusu, Şile’ye girilir girilmez; mutlaka kendisini hissettirir. Ağustos ile Eylül ayları arası Şile ve köyleri, “kum zambağı” kokuyor.

Şile - Mutluluk Destinasyonu

İstanbul’un en çok köy sayısı Şile’de bulunurken;
bu da doğal yaşamına dair ipuçları veriyor. Semte bağlı tam 57 köy varken; bunların yüzde 80’inde ormanlar arasında saklı yaşanıyor. Kalan köylerin bir kısmı deniz seviyesinde, diğerleri de ova üzerinde serpiştirilmiş olarak konumlanıyor. Bölgedeki ilk yerleşik kent olarak ‘Philee’ ismi “tarihi not” diye düşülebilir.

Şile - Mutluluk Destinasyonu

Hititlerin, Frigyalılar, Romalılar, Lidyalıların, Perslerin, Bithynialıların, Bizans, Selçuklular ve Osmanlılar’ın yaşadığı Şile’nin tarihi, milattan önce 7’nci yüzyıl tarihlerine kadar uzanıyor. Şile’ye ilk olarak Trakya kökenli ‘Bitinler’ diye bir topluluğun yerleşmesi sebebiyle, bölgenin ilk adı “Bitinya” olarak hatırlanıyor. Ancak Grekler ile ün kazanan Şile’ye Türkler ise Osmanlılar ile yerleşirken; tarih yaprakları 1350’yi gösteriyor. Orhan Gazi Dönemi’nde Şile’nin çevresine gelen Türk boyları, bir asır sonra Yıldırım Beyazıd Dönemi’nde ise Şile’nin hâkimi oldu. Bu yüzdendir ki; Şile’nin merkezindeki ‘mahalle adları’ Yıldırım Beyazıt’ın akıncı beyleri adları ile anılıyor. 500 yıl süreyle Osmanlılar’ın hükmettiği Şile’nin, 1918’deki Mondros Antlaşması ile İngilizlere bırakıldıktan sonra ‘4 yıl içinde’ yeniden Türklerin egemenliğine girmesine “Kurtuluş Savaşı” adı verildi. Selçuklular ise Şile ile 1050 yılında tanışmıştı.

Şile - Mutluluk Destinasyonu

‘Dört’
tarihi kale bulunan Şile’de en meşhur olanı ise limandaki, Ocaklıada üzerinde bulunan Cenevizliler’den miras Şile Kalesi’dir. …ki, kimisi ‘Ocaklı Kale’ de diyor buraya. Ocaklı Kale kendisini, diğerlerinden ayıran silueti ile Şile’nin simgesi zaten. Biz de Şile Kalesi’ne bakan, Karadeniz’in sularının odamıza kadar ulaştığı bir konumda sabahladık ve güne başladık.

Şile - Mutluluk Destinasyonu

Beyaz renkteki ‘kireç taşları’ ile inşa edilmiş kale, 4 katlı olarak, 12 metre yüksekliğinde…
Deniz saldırılarına karşı emniyet sağlamak üzere düşünülmüş kale, Bizans İmparatoru Andronikas tarafından yaptırılmışsa da zaman içinde Osmanlılar tarafından da kullanılmıştı. Ancak rivayet o ki; Bizans’tan çok önce, ta 2 bin yıl evvel Cenevizlilerce inşa edilmişti. Dolayısıyla bir saldırı kalesi olarak değil de aslında ‘gözetleme kulesi’ mantığıyla yapılmıştı.

Şile - Mutluluk Destinasyonu

Bizanslıların ve Osmanlıların elden geçirdiği kale veya kule, 20 askerin mevzi alabileceği şekilde dizayn edilirken; define avcıları duymasın, ama efsanelere göre, altında ‘hazine’ de saklı tutuluyor. Ayrıca Şile’de Kalem Kalesi, Heciz Kalesi ve Sarıkavak Kalesi de bulunuyor. Hepsi Bizans eseri olan kaleler, tarihi yarımadadaki İstanbul’u korumak üzere planlanmış.

Şile - Mutluluk Destinasyonu

Şile’de geçim, bir asırdır ipekçilik, keten ve pamuk dokumacılığı ile sağlanıyor.
Elbette “balıkçılık” da geçim sahaları arasında yer alıyor. ‘Şile bezi’ adı, buradan geliyor. Ayşe teyze anlatıyor ve diyor ki; karışmış iplikleri açmak zahmetli olduğundan bunlara ‘çile’ deniyor. Yani çile iplikleri, ‘çiriş’ dedikleri un ile karılarak kaynamış bir su içinde ıslatılıyor, hamur ile karıştırılıp güneşte kurutuluyormuş. Çileler, yani ‘iplikler’ çıkrıklardaki masuralara sarılıp dokunuyor ve böylece uluslar arası meşhur “Şile bezleri” üretiliyormuş. El emeği, göz nuru bezler, kireç kaymağına batırılarak, denizde yıkanıyor ve kum üzerine serilerek yeniden kurutuluyormuş ve “Şile bezi” için ayrıcalık demek olan ‘özel doku’ böyle elde ediliyormuş. Yani her Şile bezinde, Şile’nin kumları ve Karadeniz’in az tuzlu suları bulunuyor. Son olarak kasnağa gerilen bezler, Şile’deki hanımların zarif motiflerini, oya işlemelerini taşıyor.

Şile - Mutluluk Destinasyonu

Şile
’deki ‘Tahlisiye Teşkilatı’ görülebilecek tarihi yerlerden biridir. En köklü denizcilik kurumlarından biri olan teşkilat, bugünlerde “Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri” adıyla faaliyet gösterse de, kökleri 1866’ya uzanıyor. ‘Müze’ özelliği taşıyacak değeriyle, İngilizlerin yaptığı bilinen tarihi binaların; Karadeniz’de, boğazın her iki yakasında “numunesi” bulunuyor. Tahlisiye İdaresi’nde eski kurtarma malzemeleri tecrübe edilebilir.

Şile - Mutluluk Destinasyonu

Kent merkezindeki istasyon, koğuşlar, kayıkhane ve rokethane de gezilebilir. Şile’nin sembollerinden olan değerler, zamanın yıpratıcı etkisinden nasibini almışsa da geçmişe götürüyor, ziyaretçilerini… Şile’nin 150 yıllık ‘denizcilik’ kültürünü yansıtan bolca sembol, kuşaklar boyudur buralarda yaşatılıyor. Şile Limanı çevresinde bir tur yaparak; Kumbaba, Göçe ve Göksu ile Kabakoz Köyü’ne uğrayarak, tarihsel dokunun korunduğu bölgelerde unutulmaz hatıralar kazanabilirsiniz. Ormanlık bölgelerde trekking yapabilirsiniz.

Şile - Mutluluk Destinasyonu

Karadeniz’den Marmara’ya geçen balıkların güzergahındaki Şile’de daha çok taptaze mezgit, istavrit, çinekop ve zargana yiyebilirsiniz. Elbette ‘palamut’ da eylül ayındaki avlanma yasağının kalkmasıyla Şile’nin sofralarındaki yerini alır. Şile palamudunun şöhreti zaten sadece Türkiye sınırlarında kalmamıştır. Soğuk havalarda ise Rize’deki, Trabzon’daki kadar olmasa da ‘hamsi’ tercih edilebilir. Ayrıca ismini çok kişinin bilmediği bir sürü balık çeşidi de Şile’nin leziz sofralarının başköşesinde yer alır. Tam da bu yazıya konu olan dönemde, yani ekim ve mart ayları arası Şile’de mezgit ve tekir balığı mevsimidir. Ayrıca balıkçımızın referansına göre; levrek ve kefal balığını her mevsim burada bulmanız mümkün…

Şile - Mutluluk Destinasyonu

Şile’nin kendine özgü mutfağı da var;
ancak Bordolu Çocuk gibi yeni tatlara karşı temkinliyseniz, şanssızsınız. Ancak Albanita’ya güvenerek; “erikli çorba, su mancarı salatası, kabaklı börek, üzerli sarma ve öre” ile bir yerel masa tavsiye edebiliriz. Bunların yanında ‘sirke tatlısı’ da tadımlık olsun.

Şile - Mutluluk Destinasyonu

Yeşilçay, Göksu ve Kabakoz akarsularında tekne turları ve huzurlu bir ortamda balık ziyafeti çekebilirsiniz.
Şile Kalesi gibi, Şile Feneri de, kentin sembollerinden birisi… 150 yaşındaki fener, göz alıcı bir güzelliğe sahiptir. İnanmayan denizcilere sorabilir. Dünyanın ‘en büyük’ ikinci feneri olan Şile Feneri, 60 metre rakımda ve 19 metre yükseklikte konumlanıyor. Fener, Kırım Harbi için yapılmış. Karadeniz’den İstanbul Boğazı’na girecek gemilerin rotası için pusula olan Şile Feneri, Anadolu Feneri’nden sonra Sultan Abdülaziz Han tarafından yaptırılmış. Taş kısımları İstanbul’da tasarlanan Şile Feneri’nin metal aksamı ve mercek kristal sistemi ise Paris’ten getirilmiş. Sekizgen şeklindeki Şile Feneri, orijinal hâliyle günümüzde de kaptanların gece arkadaşı… Fener bugün denizcilik kimliğinin yanında “müze” özelliği de taşıyor.

Şile - Mutluluk Destinasyonu

Asırlık ahşap evleri, yıllanmış kiliseleri, tarihi çeşmeleri ve hamamları ile Şile, günü birlik kaçamak ile veya hafta sonu istirahâtleri için kent kalabalığından, gürültüsünden uzakta sakin bir mola yeri
olarak doğru adres. 138 ahşap ev, kilise harabeleri, eski köprü kalıntıları, Bizans yapısı ‘tatlı su’ çeşmeleri, Osmanlılar’ın hamamları ve Yalı, Uçurumaltı, Tavanlı Mağaraları gibi sayısız mağaralarıyla Grekler’in ‘Mercanköşk’ dediği Şile, geçmişten bugüne Philee, Shila, Aschil, Artena, Kilio ve Kalpe isimleriyle de anılmıştı. Cilalı Taş Devri’nden beri birilerinin yaşadığı düşünülen bölgeyi siz, ‘Şile’ diye gezebilirsiniz. Ancak burada; , nice talanlar, akınlar, istilalar, kuşatmalar ve savaşlar yaşandığını, farklı kültürlerin egemenlik kurduğunu unutmayın. Son olarak panoramik Şile manzarası için de “Aşıklar Tepesi’ne bir uğrayın” diyelim. Yanınıza fotoğraf makinesi almayı da ihmâl etmeyin.

Çengelköy: Boğaz'ın kenarında asırlık bir çınar

Boğaziçi’nin esintileri, yalıların alt katına, cumbalı üst katlara misafir oluyor. Bahçesi “deniz” olan Muazzez Hanım Yalısı, Server Bey Ya...