23 Kasım 2019 Cumartesi

Rüzgârın evi: Dalyan

Aksıra tıksıra bir motosiklet geçiyor küçük meydandan…

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu
Yılların yorgunu balıkçı tekneleri, kıyıda yan yatıyor. Biraz paslanmış, biraz renkleri solmuş sıralanıyor emektarlar. Terk edilseler de görevini tamamlamış olmanın gururu ile dinleniyorlar.

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu

Ege Denizi’nin serin sularında demirlemiş yeni yetme, genç tekneleri izliyorlar ustalıkla karada… Belki de birbirlerine hatıralarını anlatıyor, ters rüzgârlarda, dalgalı havalarda yaşanmış güçlükleri, manevraları dillendiriyorlar bizim bilmediğimiz sessizlik ile…

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu

Zaman, saatin gösterdiğinden farklı işliyor burada…

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu

Kıyıdan bir kurbağa atlıyor, su yüzeyinde küçük kabarcıklar oluşturarak… Balıklar kıvrıla kıvrıla yüzüyor. Uzaktan, rızkının peşindeki bir martının sesi duyuluyor. Balıkçı ağları, ertesi gün yeniden kullanılmak üzere temizlenerek, yırtıkları onarılarak kenarda kümelenmiş duruyor. Bir köpek sesi duyuluyor.

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu

İlgi isteyen misafirperver kediler, kucaktan kucağa dolanıyor. Birkaç lüks yat, mendirekte motor çalıştırıyor. Rüzgârgüllerine cilve yapan bir kadın, denizde ‘windsurf’ yapıyor. Doğa, konuklarına doğal meditasyon uyguluyor.

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu

Bordolu Çocuk gözlerini kapıyor bir ara, bu anları kalbinde hapsetmek ister gibi. Sonra Albanita’ya dönerek, “Bir aşk, bir savaştan daha önemlidir” diyor.

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu

Mutluluk Destinasyonu
bu hafta, Ege’nin kıyılarında güneşi uğurluyor. Dalyan, ufak bir balıkçı köyü… Burada günbatımı izlemek bir gelenek… İnsanlar, akşamüstü gelip Dalyan Köyü’nde günü batırıyor.

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu

Köy girişinde, ‘saklı cennet’ tabelası sizi karşılıyor. Saklı olduğu ve “cennet” olabilecek kadar güzel olduğu da zaten biraz sonra hissediliyor.

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu

Bordolu Çocuk ise İstanbul’daki annesi ile konuşan Albanita’yı dinlerken; ‘Sevgi ve hayranlık, âşktan daha kalıcı bir duygu’ diye düşünüyor; bakışlarına hayranlık ve sevgi iliştirerek…

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu

Salaş balıkçı lokantalarına komşu, iğde ağaçları arasındaki köy kahvesinde Bordolu Çocuk, “Âşık olmanın anlamını şimdi anladım. Âşık olmak demek, bir başkası için her şeyin en iyisini dilemek, onun kendisinden bile daha mutlu olmasını istemek” diye mırıldandı, Albanita telefonu kapatırken…

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu
Tabağınıza birkaç parça bulut, bardağınıza gökyüzü yansıyor. ‘Bomba’ diye isimlendirdikleri, karışık tost çeşidi davetkâr görünüyor. ‘Tostçuluk’ hayalleri varken; Albanita’ya mahcup Bordolu Çocuk, canı istese de söylemiyor.

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu
Sevdiği kadın, yüzü, kokusu ve gölgesi bir nefes uzaklıkta olan Bordolu Çocuk “Mutluluk bu sevgili, küçücük bir kaçamak, küçük bir dokunuş, bakış, gülüş… Mutluluk sen” diyor Albanita’ya.

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu
Müessese ikrâmı olarak kurabiyelerin tadına bakılıp kahveler yudumlanırken; eşsiz günbatımı seremonisi de başlıyor. Tabiattan daha güzel olan Albanita ise gövde gösterisine prim vermiyor. Sessizlik ve doğallık dakikalarında Albanita ve Bordolu Çocuk aynı şeyi düşünüyor: Başımıza gelebilecek en güzel şey aşk. Sevgi insanın dünyaya açılan en güzel penceresi…

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu
Az sayıda kişinin bildiği sakin bir köşe olan ilgi çekici bu yer, “huzur” ile tanımlanabilir. Muğla’daki ‘Dalyan’ değil, Çanakkale’nin Dalyan Köyü, büyüleyici iklimiyle öne çıkıyor. İstanbul’dan 465 kilometre, yaklaşık 5,5 saatte ulaşabileceğiniz küçük balıkçı kasabasına, Çanakkale’den de 54 kilometre ve takribi bir saat içinde varabilirsiniz.

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu
Dokunulmamış, bozulmamış, hâlâ bakir buralarda, toprağın altında kalan tarihi şehri hissedebilirsiniz. Kulağınızı kabartsanız neredeyse asırlar önceki insanların seslerini de duyabilirsiniz. Düşünmesi bile heyecan veriyor.

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu
Dalyan Köyü’nde trekking yapabilir, uzun kumsallarında denize girebilir, piknik yapabilirsiniz. Taze deniz ürünleri ve organik yeşillikler yiyebilirsiniz. Hazır buradayken, “domates reçeli” tadına da bakın.

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu
Kendi halinde, gözlerden uzak, denizi ve doğası güzel bu küçük köy, “Yeryüzünde tek kişi için, yalnızca onun için yaşamak, bunun dışında kimsenin düşüncesini, inançlarını ve toplum kurallarını önemsememek” kararlılığını yaşatıyor Bordolu Çocuk’a, Albanita’nın gözlerine bakarken…

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu
Dalyan Sahili’nin arkasındaki yüksek tepede eski bir köy okulu görülüyor. ‘Okul’ dediğimiz, tek oda bir kampüs! Bir ara müze olarak kullanılan burası, şimdilerde dertlileri, âşıkları ve turistleri ağırlıyor. Birkaç parça et, bir iki şişe koltuğunun altına alan kendisini gelincik çiçekleri ile örtülü tepede buluyor.

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu
Yakılan mangalda etler pişerken; birkaç yudumda dokunaklı Rum şarkıları, Anadolu türküleri mistik tepeden pembe renkteki Kalpli Göl’e yuvarlanıyor. Dumanlı nameler, durgun suya düştüğünde daire daire büyüyor.

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu
İnsan acılardan geçtikçe olgunlaşıyor. Duyguları ve inancı böylece pekişiyor. Pembe renkteki Kalpli Göl’de Bordolu Çocuk’ta Albanita’ya ilan-ı aşk ediyor: Dağların devrildiği, ovaların yer değiştirdiği, denizlerin kabardığı sarsılıştan geçebiliyorsam eğer, birken iki olduğum, sen ruhuma katıldığından ve ben de ruhunda yer kazandığımdandır. Öyleyse sevdiğim, senin için acı çekebilmek uğruna mutluluğumdan da vazgeçebilirim! Acılarımın vazgeçilmez ortağısın. Sana bir ömür borçluyum.

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu
Dünyada sadece 9 tane pembe renkli göl bulunuyor. Ama hem kalp biçiminde hem de pembe rengiyle ancak masallarda olabilecek doğa harikası ise sadece Türkiye’de ve Dalyan Köyü’nde… Mavi, yeşil ve kahverengi göl biliyorduk; ama ‘pembe’ renkli bir göl ilk defa gördük. Oysa Avustralya, Kanada, Rusya, İspanya ve Senegal’de de varmış.

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu
Yoğun tuz oranı sebebiyle mi toprağın karakterinden mi yoksa güneş ışıkları sayesinde mi rengi ‘pembe, kırmızı’ arası ton olarak dönüşüyor, bilinmiyor. Ancak halk arasında ‘tuz gölü’ de deniyor.

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu
Göl etrafındaki antik kalıntılar, köklü tarihine ışık tutuyor. Deniz kıyısında devasa granit sütunlar bulunuyor. Mezar kapakları sanki etrafa saçılmış gibi duruyor. Pembe renkteki Kalpli Göl’e gidebilmeniz için birbirine sarılmış bir çift gibi olan iki tepeceğin arasından geçmeniz gerekiyor.

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu
Öte yandan pembe renkteki Kalpli Göl’de yüzmekte de hiçbir beis yok; hatta bazı kozmetik ürünlerinde bu sulardan faydalanılıyor da… Pembe rengi veren algler aslında cilde şifa veriyor. Özellikle sıcaklık ve tuz oranlarının yükseldiği yaz aylarında tabiat, ‘kırmızı, pembe’ arası bir renkte beta-karoten adlı madde üretiyor. Aynı günlerde halo-bakteriler de fazlalaştıkça su rengi büyüleyici bir hâl alıyor. Kış günlerinde beta-karoten üretimi yavaşlayınca su yeniden olağan rengine dönüyor.

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu
Tertemiz koyları, huzurlu, harikulade balıkçı kasabasındaki butik otellerde, köy evlerinde organik bir konaklama imkânınız var. Sözlüklerdeki kelimenin tam anlamıyla Dalyan, ‘samimi’ bir yer! İnsanları sıcakkanlı ve yardımsever…

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu
Dalyan Köyü’nde zeytin ağaçlarının kokusu ile sabahlar oluyor. Yatağınızda tabiatın yanağınıza kondurduğu öpücükler ile uyanıyorsunuz. Doyumsuz bir koku üzerinize siniyor. Burada birkaç saat bile kalmış olsanız, ömrünüzce aklınızdan çıkaramayacağınız güzellikleri hep hatırlayacaksınız.

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu
Sevdiğin kadına güvenmenin lezzeti hiçbir şeyde yok; yaşayan esiri olur” diyerek minnet duyuyor Bordolu Çocuk, tatil tercihi için Albanita’ya.

Dalyan / Mutluluk Destinasyonu
Mutluluk Destinasyonu olarak ilk defa böyle bir tavsiye ile not bırakıyoruz:
Dalyan Köyü’ne gitmeyin. Gitmeyin ki; orayı herkes bilmesin.

16 Kasım 2019 Cumartesi

Meşe palamutlarının çatı olduğu köy: Odunluk

Kalabalık şehirdekilerin ruhunu emer gökdelenler. Kocaman yollardaki sıkışık trafikte ömür tüketilir. Beton yığınları, insan kabalığı, metropol gürültüsü duyguları çürütür. Her şeyi kaybedebilirsin buralarda…

Odunluk - Mutluluk Destinasyonu
Kalpleri ölmüş insanların, leş kokuları arkalarından gelir sokaklarda… Milyonluk nüfusları ile ‘küçük ülkeler’ gibi büyük şehirler adeta bataklıktır. Kirli paçavralar misali bedenler asılı durur tıkış tıkış toplu taşıma araçlarında… Gülmeyi bilmeyenler bitmek bilmez bir telaşla koştururlar, başları ayaklarına bakar, göğü unutmuşçasına…
Odunluk - Mutluluk Destinasyonu
Yalnızlıktır şehir hayatı, herkes kendi kara bulutlarını başında taşır. Cebinde 5-10 Lira parası, hiçbir zaman doyurulmamış midesi ile köşeyi dönmenin peşindekiler, kurulmuş bir robot gibi aynı kaos içinde rutin bir çile sürer; adına ‘büyük şehir’ dedikleri…

Zaman öğüten keşmekeş daire dışında, kilometrelerce ötede; ıssızlık eskizleri yaşanır. Dingin bir yaşam sürülür. Huzur, kapıları dolaşır. Buralarda herkes aynı saatte uyur, aynı saatte uyanır. Sabahın ilk ışıklarına kadar süren eğlence yoktur. Akşam olduğunda kasaba karanlığa gömülür, sokaklarda sadece doğanın hışırtısı, ağustos böceklerinin sesi duyulur.
Odunluk - Mutluluk Destinasyonu
Küçük bir balıkçı kasabası “Odunluk.” İsmi civardaki meşe palamutlarından geliyor. Odunluk’un doğal bitki örtüsü, meşe palamudu ağaçları çünkü… Albanita’nın “Biraz gezsek mi” teklifiyle çıkılan yollarda keşfedildi Odunluk. Çanakkale’nin 65 kilometre dışındaki Cennet’in geçiş kapısında huzur topladı Albanita ve Bordolu Çocuk, birkaç saatliğine. Mutluluk Destinasyonu bu hafta; antik çağların izlerini taşıyan, Persler’in, Romalılar’ın, Bizans’ın, Osmanlılar’ın geçit töreni yaptığı Odunluk’ta mola veriyor.
Odunluk - Mutluluk Destinasyonu
Zeytinlik ve çam ağaçları ile çepeçevre çevrelenmiş Odunluk’taki küçük meydanda, birkaç restoran, çay bahçeleri, pub’lar, eski bir bakkal, dondurmacı sıralanıyor. Doğal olan her şey burada adeta. 41 yıldır aynı yerde milyonlarca insan gören Metin Usta’nın dondurmaları da onlardan biri... 40 çeşit dondurmasının lezzeti, tamamen doğal keçi sütü ile yapılmasından geliyor; ancak güler yüzünün gölgesinde kalıyor.

3 kilometre uzunluğundaki kumsal, fotoğrafçıların açık hava stüdyosu adeta.

Albanita ve Bordolu Çocuk, ikindi vakti taze deniz ürünleri ile buz gibi içeceklerini yudumlarken; eşsiz manzara onlara eşlik ediyor. Albanita iyiyse, hiçbir şey kötü olamaz çünkü. Bir taraftan midye dolma veren Bordolu Çocuk, ardından çatalına taktığı karidesi uzatıyor aşkla Albanita’ya. Biri köfte, diğeri balık yiyor. O sırada ilk mutluluklarını albümlerde saklamak için gelinlik ve damatlık ile bir çift geliyor, etraflarında üçüncü sınıf düğün fotoğrafçısı…

Kusursuz olmasına özen gösterilen, hayallerdeki ‘kar beyazı’ gelinlik ile incecik kumlara yatırılıyor gelin hanım, ardından denize girmesi isteniyor. Uysal bir kabûl ile her söyleneni tartışmasız yapan kızcağız, çekim sonunda çamur içinde kalırken; damat ise kadının fotoğrafçılara göstermediği kaprisini kenarda kan ter içinde sabırla çekiyor.
Odunluk - Mutluluk Destinasyonu
Bu esnada Bordolu Çocuk, bir parça kalamar keserek tarator sosuna bandırıp Albanita’ya ikram ederken; “Deniz kadar derin sana sevgim. Sana ne kadar versem, o kadar çoğalıyor bende kalan… Sonsuz çünkü ikisi de” diyor. Derinlerden Türkçe sözleri ile Rum ezgileri, Rumca sözleri ile Türk müzikleri, mavi beyaz tahta sandalye ve masaları dolaşıyor. Masmavi denizin üzerinden martılar geçiyor, bir serçe sofraya konuyor, ayakucuna dost canlısı iki köpek oturuyor. Yemeklerini paylaşan Bordolu Çocuk ve Albanita’yı uğurlayana kadar minnet ile yanlarından ayrılmıyor sadakât dolu köpek, sabırla onları bekliyor.
Odunluk - Mutluluk Destinasyonu
“Başka bir isteğiniz var mı” diye yokladığı masada genç garson, tarihi iskele için ‘Meşe palamutlarını dünyaya ihraç etmek üzere inşa edilmiş’ diyor. Albanita ile Bordolu Çocuk, ihraç edilecek meşe palamutlarının saklandığı geçmiş yıllardan hatıra taş depoların, bugün artık pazar yeri ve ‘Taş Konak’ adıyla konaklama için değerlendirildiğini, birçoğunun terk edilse dahi üzerlerine hatıralar sinmiş olarak hâlâ eski günlerindeki gibi durduğunu fark etmişti yolun başında.

Bozcaada-Geyikli arası seferler yapan arabalı feribot, geçmişte Odunluk’tan kalkıyormuş. Ancak bir fark ile… “Buradaki küçük iskele, Bozcaada’nın eski geçiş güzergâhı… Eskiden balıkçı tekneleri ile Bozcaada’ya ancak birkaç araba taşınabiliyormuş” diyor genç garson. 

Lodos çıktığında, adeta bir çarşaf gibi gerilen Ege Denizi kıyısında el ele, sarmaş dolaş yürüyüş yapan Albanita ve Bordolu Çocuk, ılık rüzgârın saçlarından geçişini hissediyor. Akşam olmak üzereyken güneş, Bozcaada’nın sırtlarından çekiliyor; Odunluk İskelesi’nde balık tutanlar eşsiz bir güzellik sunuyor bu arada. Huzur ve sevgi, Albanita ile Bordolu Çocuk’un arasından geçerken; ayrılmamacasına tuttukları ellerine değip ayrılıyor an kadar süre, sonra yine birleşiyor hemen ileride. El değmemiş, masum bir köşe olan Odunluk’ta sakinlik ruhlara geçiyor, serin ve berrak dalgaların kıyıya vuran sesleri ile zaman burada dinleniyor! Bordolu Çocuk, kahvesinden bir yudum alan Albanita’nın kulağına fısıldıyor: “Aklının alamayacağı kadar seviyorum seni.”

Kuzey Ege’nin saklı diyarı, otantik belde Odunluk’ta kendinizi dinleyip, ruhunuzu arındırırken; açıklarda rüzgâr sörfü yapanların doğayla keyifli mücadelesi, İstanbul’daki günlük ağır tempodan uzak görüntüler hissettiriyor.

Komedyen Ata Demirer’in “Eyvah Eyvah” serisinin bazı sahnelerinin çekildiği doğal film platosu Odunluk’a İstanbullular’ın yazlık evleri ve zeytinliklerin arasından çıkılıyor. Burada günbatımı gibi gün doğumu da bambaşka oluyor.

Eğer sizin de yolunuz düşerse; villa kiralayabilir, otel ve pansiyon tercihlerini değerlendirebilir veya kamp çadırı kurabilirsiniz. Ekim ve Mayıs ayları arasında hayalet şehir olan Odunluk’ta canlılık, Albanita ile Bordolu Çocuk’un unutulmaz hatıralar topladıkları Temmuz’da başlıyor, 3 ay sürüyor.
Odunluk - Mutluluk Destinasyonu
Büyük İskender’in Makedonya’sı, Doğu’nun gücü Persler ve antik Yunan… Romalılar, Bizanslılar, Osmanlılar. Hepsi buralarda var olmuşlar. Tertemiz havasıyla, bol oksijeniyle, medeniyetin ayak izleriyle, buram buram tarih kokusuyla, doğayla iç içe Odunluk, sizleri de bekliyor.
Odunluk - Mutluluk Destinasyonu
Albanita ve Bordolu Çocuk, kucağındaki yığınla mutluluk, bütün ihtişamıyla kendilerine gülen talihe gönül borcuyla, ay ışığını takip ediyor; yeni rotalar için...

10 Kasım 2019 Pazar

Büyük İskender'in kayıp kenti

Tapınakları, taş döşeli caddeleri, okulu, tiyatrosu, stadyumu, küçük hamamı, çeşmeleri, suyolu ve limanı ile Alexandria Troas’ta tarihin izlerini sürelim mi? Albanita’nın rehberliğinde, Bordolu Çocuk bir akşamüstü Dalyan’dan Kestanbol’a doğru, güneş ışıklarını takip ediyor.

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
Milattan önce 310’da Büyük İskender’in komutanı Antigonos Monophtalmos tarafından ‘Antigoia’ adıyla kurulmuş antik kent için hız göstergesi, tekerlekler ile yarışıyor; araba 2 bin 330 yıl öncesine gidiyor.

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
Mutluluk Destinasyonu bu hafta, tarihe satır aralıyor. Dünyanın en büyük hükümdarlarından İskender’in Babil’deki ölümü ile Lysmimakhos tarafından “Troas’taki İskender’in kenti” olarak adı yenilenen Alexandria Troas, aradan 21 yüzyıl geçmesine rağmen hâlâ canlı gibi nefes alıp veriyor. Taşları daha sıcaklığını koruyan antik kentteki, heyecanlı yarışların coşkusu, tiyatrodaki tiratlara karışıyor. Stadyumda gladyatörler, vahşi hayvanları alt etmek için canını ortaya koyarken; hamamdaki buhar ile görüş de kapanıyor sanki. Olimpiyatların nüvesi burada atılıyor.

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
390 hektarlık antik kent boyunca 8 kilometre uzunluğundaki sur duvarları, zamana yenik düşse bile taşları yine de kalıntıların güvenliğini sağlayacak kadar emniyet veriyor. Gün batmak üzereyken İskender’in şehrine gelen Albanita ile Bordolu Çocuk, uğurladıkları güneş ile bir anlamda tarihin de batışına dokunarak, hissederek tanıklık ediyor.

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
Anadolu’nun en büyük gymnasium, yani antik jimnastik okullarından birinde sanki yeni yetmelerin neşesi duyuluyor. Çeşmeden akan su, tarihler boyunca kesilse bile, adeta yeniden duyuluyor ve serinlik verirken; yine yolunu buluyor. Eski su yolunu takip ederek, iç limanı aşıp dış limana ulaşıyor. Albanita ile Bordolu Çocuk’un önünde eski çağlar ‘geçit töreni’ yapıyor. Havanın kararması ile eski taşlar ve doğadaki hışırtılar ile baş başa kalan Bordolu Çocuk, tedirginlik hissederken; ona kalpten bağlı olan Albanita ise dile getirilmemiş endişeleri anlıyor.

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
Bordolu Çocuk, Roma İmparatorluğu’nun iki şehri İstanbul’un ölümsüzlüğünü korurken; Alexandria Troas’ın onun için kendini feda etmiş olduğunu düşünüyor. Albanita, buranın adının zaten ‘eski İstanbul’ olduğunu kayda düşüyor. Geyikli’ye 3 kilometre mesafedeki Alexandria Troas’ı, Büyük İskender ve Sezar’ın ‘imparatorluk başkenti’ yapmak istediğini anlatan Albanita, “Ancak İstanbul baskın çıkıyor” diyor.

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
Burada bir parantez açarak, Helenistik Dönem’deki dünya ve bulunduğumuz yerin önemi hakkında birkaç ansiklopedik bilgi not edelim. Büyük İskender’in ölümü sonrası komutanları imparatorluğu paylaşıyorlar. Birçok değişiklik de böylece beraberinde geliyor. ‘Tek gözlü’ lakaplı komutan Antigonos, o dönem ‘Antigoia’ denilen Alexandria Troas’ı kendi isminden mülhem, Ege’nin tek egemen kenti yapıyor.

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
Gargara, Hamaxitos, Kebren, Kolonai, Larisa, Neandria ve Skepsis gibi kentler, Antigoia’ya; yani Alexandria Troas’a bağlanıyor. Şehrin önemi o kadar artıyor ki; küçük ölçekli kentler boşaltılarak; yaşayanlar, ‘göç politikası’ gereği Alexandria Troas’a taşınıyor. Helenizm merkezi bir anda “Alexandria Troas” oluyor; aslında Antigoia oluyor. İşte Albanita ile Bordolu Çocuk, tam 21 yüzyıl sonra milyarca insan arasından bu tarihi toprakları gelip buluyor.

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
İskender’in topraklarını paylaşan komutanları, Antigonos, Ptolemaios, Seleukos ve Lysimakhos’un hanedanları çok geçmeden birbirleriyle çatışıyorlar. Antigoia’nın da kaderi burada değişiyor, Alexandria Troas’a dönüşüyor. Sadece dokuz yıl içinde Antigonos’un orduları, Afyon-Konya yolu üzerindeki İpsos’ta, Lysimakhos ve Seleukos’un ordularına yeniliyor. Antigonos ölürken; kent de “Alexandria Troas” adıyla Lysimakhos’un egemenliğine giriyor.

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
Parantezi kapatarak; haddi aşmadan Albanita’ya sözü bırakırsak, ‘İstanbul’ hikâyesi ile ilgili sözleri şöyle tamamlanıyor: “İskender ve Sezar’ın Roma başkenti yapmak istemesinden olacak ki; Alexandria Troas, Augustus’un imparatorluğu ile hareketleniyor. Helenistik kalıntılar üzerine tapınaklar yapılıyor. Anadolu’dan Avrupa’ya misyonerlik Troas Limanı’ndan açılıyor.”

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
Öte yandan Hadrianus Dönemi’nde Kaz Dağları’ndan Alexandria Troas’a devasa kemerler ile su taşınıyor. Hamamlarda “termal sular” şifa dağıtıyor. Tarih sayfalarına bakılacak olursa; Roma İmparatorluğu’ndaki en büyük hamam, burada inşa ediliyor.

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
Alexandria Troas’ın Constantinople’ün gölgesinde kalmasını ve gün geçtikçe önemini yitirerek, bugün artık İstanbul’un yanında “taş kalıntı” durmasının yolunu Konstantinus açıyor. Tercihini İstanbul’dan yana kullanıp iki şehrin kaderi ile dünyanın da gidişatını şekillendiriyor aslında… Hatta İstanbul’a yakınlığı yüzünden, ‘yeni başkent’ yanında baskın gelmemesi için buradaki tarih, dini yapılar tahrip ediliyor. Alexandria Troas adeta yağmalanıyor. Öyle ki; oradan getirilen parçalar İstanbul’un imar faaliyetlerinde kullanılıyor. Eğer kalpleriniz ile gözlerinizden ötesini görmeyi biliyorsanız; Eminönü’ndeki Yeni Camii’de bugün bile Alexandria Troas’tan getirilen parçaları görebilirsiniz.

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
Alexandria Troas’ izlenimleri sonunda Bordolu Çocuk, Neandria Kapısı’nda Albanita’ya hiç ayrılmamacasına sarılıp dudağına bir ateşli öpücük bırakıyor.

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
Alexandria Troas’ın eski ihtişamına saygıyla, tarihi taşlarına dokunarak, yeniden konakladıkları Geyikli’ye dönerken; Albanita ve Bordolu Çocuk, rüzgara karışıyor.

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
Siz de İstanbul’dan “6 saatlik” bir yolculukla, tarihin akışı eğer farklı seyretseydi; bugün Constantinople’ün yerine ‘dünya başkenti’ olacak Alexandria Troas’ı bir görün.

27 Ekim 2019 Pazar

Varış noktası olmayan yolculuk

Mutluluk Destinasyonu’nun onlarca yolculuklarından birinde, Bordolu Çocuk ve Albanita bu defa, ülkenin “kuzeybatısı” için marş motorunu çeviriyor. Biri “deniz” diğeri ise sadece ‘çakıl taşı’ olan Albanita ile Bordolu Çocuk, 41 derece kuzey paralelinden 40 derecelik enlem ve 29 derece doğu meridyeninden 26 derece boylam üzerine direksiyon kırıyor.

Mutluluk Destinasyonu
İstanbul’dan güzel bir sabah ile yeni doğan güneş ışıklarını takip eden Albanita ve Bordolu Çocuk, bıkkınlık geçirdikleri büyük şehir sıkışıklığını aşmak için birbirlerinin ellerini tutuyor. Arabanın birkaç parmak aralık duran camından bulduğu boşluktan sızan sabah serinliği yüzlerindeki uyku mahmurluğunu alıyor. Bu esnada Bordolu Çocuk dönerek, “Yanımdasın, baksana yanındayım. Aşık biri için daha büyük bir nimet olabilir mi” diyerek trafik yoğunluğunun boğuculuğunu kırmak istiyor. Albanita ise “Aman! Vapura yetişemezsek de bekleriz, sonraki sefer ile gideriz” diye teselli ediyor, gecikmiş olan Bordolu Çocuk’u şefkâtle affetmiş olduğunu göstermek için.

Mutluluk Destinasyonu
Neyse ki; yolun ilk aşaması için planlanan saatte, vaktinde yetişiyorlar Bostancı’ya. Hızlı feribot ile Yalova’ya geçmek için arabalı vapura biniyor ve temiz hava almak için de saatte 42 mil hız yapan devasa koca yığının ana güvertesine çıkıyorlar. Kuşların denizde şarkılar söyledikleri bir ormanda, Albanita’nın akşamdan hazırladığı kahvaltılıklar küpeşte kenarında yenirken; tatil heyecanı, sabırsızlığa dönüyor. Topu topu 35 dakikalık bir yolculuk uzarken; sürpriz ise sancak tarafındaki güvertede bekliyor.

Mutluluk Destinasyonu
Esinti fazla olunca, ana güverteden arabaya geri dönen Bordolu Çocuk ve Albanita, birkaç mil boyunca huzurlu ve özgür bir seyahati tamamlıyor. İstanbul’da pupa tarafından araçları kabul eden feribot, Yalova’da bu defa pruva kapıları açıyor. Arabalar peşi sıra karaya çıkıyorlar. Aksilik o ki; farları açık unuttuğunun farkında olmayan Bordolu Çocuk’un sersemliği ile yolculuk, İstanbul’daki trafik keşmekeşi sonrası Yalova’da feribot içinde mahsur kalmak ile bir daha sekteye uğruyor.

Mutluluk Destinasyonu
Elektronik arabaların tamamında olduğu gibi iterek hareket ettirilemeyen, kendisini kilitleyen sistemi yüzünden bulunduğu yerde sabit kalan araba, aslında 'zamanla yarışan' feribot seferlerini de aksatıyor. Denizde geçmeyen zaman, bu defa su gibi ilerliyor. Yaşadığı telaşı sakince bastırmaya çalışan Bordolu Çocuk, dikkatsizliğini de örtmeye çalışırken; Albanita’ya bakarak, “Senin var olduğun ve senin olduğun her yerde diğer öteki her şey yok olur” diyor. Ancak bütün gemi tayfası aynı anlayış ile gösteriyi pek paylaşmıyor. İskeledeki onlarca araç sahibi, feribottaki bir aracın dışarı çıkarılmasını bekliyor, giriş yapabilmek için…

Mutluluk Destinasyonu
Böyle anlarda herkes mantıklı olup olmadığına bakmadan bir fikir ileri sürer; kimisi çekici çağırmaktan bir başkası el birliği ve insan gücüyle arabayı kaldırıp taşıyarak karaya bırakmayı teklif ediyor. Bu arada daha tecrübeli olan başkası, ustaca bir manivela ile kilitli tekerleri açmayı başarıyor. En azından araba deniz tarafından karaya çıkarılıyor, böylece olağan akış başlıyor. Dışarıdaki sıralı araçlar ve yeni yolcular feribottaki yerlerini alıyor.

Mutluluk Destinasyonu
İstanbul’dan gelen hızlı feribot, ardında köpükler bırakarak, martıları da peşine takıp Yalova’dan uzaklaşırken; Albanita ile Bordolu Çocuk ise kaderleri ile baş başa kalıyor. Bordolu Çocuk, “Sana bakarken, her şeyi unutuyorum” diye sapşallığına sevimlilik sığdırmaya çalışıyor.

Mutluluk Destinasyonu
İskeledeki gişe memuru ve güvenlik personeli 'yardım' için koşarken; çevredeki duraklardan birinden taksi çağrılıyor, basit bir şarj ile araba yeniden çalıştırılıyor. Albanita yine merhametini göstererek, “Üzülme, gemiciler deneyimlidir. Her seferde bizim gibi bir araç feribotta kalır zaten” diyerek sevgisini sunuyor. Yolculuk ‘30 dakikalık’ bir gecikme ile kaldığı yerden yeniden devam ediyor.

Mutluluk Destinasyonu
Yalova, Bursa, Balıkesir üzerinden Çanakkale’ye, devamında ise Geyikli’ye varmayı planlayan Albanita ile Bordolu Çocuk’u Bandırma’da da bir başka talihsizlik yakalıyor. Şehirler arası yollarda ‘120 kilometre’ olan hız sınırı, Balıkesir’i çıkarken; Bordolu Çocuk’un yolun başındaki zaman kaybını kapatma gayretleri yüzünden polis kontrolüne takılıyor, yalnızca '3 kilometre' aşım ile... Oysa '10 kilometre' kadar tolerans olması gereken azami hız için despot, hatta gestapo yerel trafik ekibi, çok ağır bir fatura çıkarıyor.

Mutluluk Destinasyonu
Bir süre söyleyecek söz bulamayan, hesapsız bir harcama yüzünden çöken sessizliğin içinde birbirine seslenemeyen Albanita ile Bordolu Çocuk’u güneş ışığını kovalayan ayçiçeği tarlaları, uçsuz bucaksız yeşillikler ve rüzgârgülleri geri getiriyor. Çünkü insan yalnızca biraz keyifli olduğunda gevezelik eder. Bu andan sonra yeniden zaman, muhabbet dolu kilometreler ile taksim ediliyor. Sevinçler unutulabilir, ancak birlikte yaşanan sıkıntılar hiçbir an yok olmaz. Albanita ile Bordolu Çocuk, Yalova ve Balıkesir’de unutamayacakları iki yol anısı ekliyor anı koleksiyonlarına.

Mutluluk Destinasyonu
Dünyadaki her şey abartı olabilir. Ancak özlem abartılamaz. Hasret gerçektir.Akü bitmesi, trafik çevirmesi’ derken uzayan yolculuğun, Geyikli’ye ulaşınca; biraz daha mesafesi açılıyor. Konaklanacak otelin 'konum bilgisi' ilçe merkezini gösterirken; bir süre arayıştan sonra aslında sahilde olduğunun anlaşılması ve oysa oraya da 7 kilometrelik daha yolları bulunduğunu anlayan Albanita’nın hasret ile sabrı tükenirken; Bordolu Çocuk, “Kalbimde ve yanımda sen varken; ben her şeye katlanabilirim” diyerek biraz daha gaz pedalına dokunuyor.

Mutluluk Destinasyonu
Albanita yorgunluk içinde “İstediğim tek şey yüzümü kucağına koymak, başımın üzerinde dolaşan elini hissetmek ve sonsuz dek öyle kalmak” der gibi bakıyor. Bordolu Çocuk ise bunu derin bir bağ ve duygu ile hissediyor. Zira sevenler gözleri ile bakmaz, kalpleriyle hissederler.

Mutluluk Destinasyonu
Sabah saat 8,5’ta başlayan yolculuk, akşamüstü saat 4,5’ta tamamlanıyor. Geriye ise tatlı bir yorgunluk ve hiçbir şey ile ölçülemeyecek dayanışma, huzur ve elbette artık tebessüm ile yâd edilen bir “mutluluk” kalıyor.

Mutluluk Destinasyonu
Şimdi Bordolu Çocuk bu satırları not düşerken; geriye doğru baktığında diyorum ki, “Eğer mutluluktan ölünüyorsa, bu benim başıma gelmeli. Dünya üzerinde var olan bütün zamanları senin için kullanmak istiyorum; seni düşünmek, seninle nefes almak için Albanita.”

Çengelköy: Boğaz'ın kenarında asırlık bir çınar

Boğaziçi’nin esintileri, yalıların alt katına, cumbalı üst katlara misafir oluyor. Bahçesi “deniz” olan Muazzez Hanım Yalısı, Server Bey Ya...