holiday etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
holiday etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Ağustos 2020 Salı

Türkiye'nin en lüks ve pahalı otelleri


Turizm konusunda dünyanın sayılı merkezlerinden biri haline gelen Türkiye'de, bazı oteller lükste sınır tanımıyor. Kendinizi kral ve kraliçe gibi hissedeceğiniz, rüyalarınızda bile göremeyeceğiniz hizmetlerin ve lüksün sunulduğu bir liste ile karşınızdayız. İşte Türkiye'nin en pahalı 10 oteli.

10- St. Regins - İstanbul

Nişantaşı’nda yer alan lüks otel St. Regis Istanbul 1.700 liradan başlayan fiyatıyla iki kişilik kusursuz bir konaklama imkanı sunuyor. Şehrin kültürel zenginliklerinin yanı sıra ultra lüks olanaklarıyla da benzersiz bir tatile sizleri davet ediyor. 

9- Four Seasons Hotel at Bosphorus - İstanbul 

İstanbul Boğazı'nın hemen kenarında yar alan ve tüm İstanbul'un güzelliklerini baştan sona görme şansı veren otelin gecelik fiyatı 2.800 TL'den başlıyor.

8- Ariana Sustainable Luxury Lodge - Kapadokya

Maviliklerle çevrelenmiş tesisleri bir kenara bırakıp, Kapadokya’nın güzelliklerini gözler önüne seren Ariana Sustainable Luxury Lodge oteliyle listemize devam ediyoruz. İki kişilik, gecelik fiyatı 2.900 liradan başlayan bu etkileyici tesis, 2015 Condé Nast Traveler Hot List adındaki prestijli listeye adını yazdırmayı başardı. Tam donanımlı 11 odası, spor merkezi, restoranı ve etkileyici manzarasıyla fiyat/kalite bakımından Uçhisar’ın en iyi otellerinden bir tanesidir.

7- D-Hotel Maris -Marmaris

Datça Yarımadası'nın kıyında, yeşil ve mavinin buluştuğu otelde kalmak için gecelik kişi başı 3 bin lirayı gözden çıkarmanız gerekiyor. Ama özel plajları, odalara özel havuzları ve ünlü şeflerin hazırladığı yemekler buna değiyor.

6-) Amanruya Resort - Bodrum

Pedasa Antik Kentine, Tarihi Amfi tiyatroya, Myndos Geçidi’ne oldukça yakın bir konumda bulunan bu Bodrum oteli, gecelik 3 bin liralık fiyatıyla da dikkat çekiyor.

5-) Mandarin Oriental - Bodrum

En güzel Bodrum otellerinden biri olan Mandarin Oriental, Göltürkbükü’nün benzersiz doğasına ulaşabilmenizi sağlıyor. Güzellik merkezi, çocuk kulübü, profesyonel animasyon ekibi ve 129 odasıyla etkileyici bir tatil deneyimi sunan Mandarin Oriental Bodrum, 4.262 TL’den başlayan fiyatlarıyla eksiksiz bir yaz tatili geçirmek isteyen seçkin misafirlerini bekliyor.

4-) Regnum Carya Golf - Spa Resort - Belek

Antalya’nın parlayan güneşi, Regnum Carya Golf & Spa Resort, Türkiye’nin en iyi otellerinden biri olarak listemizi süslüyor. Ultra her şey dahil konseptiyle sınır tanımayan bir tatil sunan Regnum Carya Golf & Spa Resort Belek, 5.740 TL’den başlayan fiyatlarıyla da rüya gibi günler geçirmenizi sağlıyor. Açık ve kapalı havuzlarının yanı sıra 7 farklı restoranı, pastaneleri ve açık hava tiyatrosuyla da büyülü bir dünyaya kapılarını açıyor.

3-) Argos In Cappdocıa - Kapadokya

Güvercinlik Vadisi’nin olağanüstü manzarasını da gözler önüne seren Argos In Cappadocia; yeraltı odaları, lüks restoranı, şarap mahzeni ve sayısız aktivitelere olanak tanıyan yapısıyla da misafirlerini kendisine hayran bırakmayı başarıyor. En az 5 gece konaklamanız gerekiyor ve 5 gecelik fiyatlar ortalama 7 bin liradan başlıyor.

2-) Maxx Royal Resort - Kemer

Belki de Kemer’in en pahalı ve en güzel oteli olan Maxx Royal Kemer Resort, 8 bin liradan başlayan  fiyatıyla aklımızı başımızdan alıyor. Ultra her şey dahil konseptiyle hizmet veren bu Kemer otelinin sahip olduğu olanaklar saymakla bitmiyor. Toplamda 290 adet odasıyla lüks bir tatil yaşamanıza imkan tanıyor. Ayrıca Türkiye’nin de en iyi otelleri arasında bulunuyor.

1-) Jumeirah Palace - Bodrum

Türkiye’nin ve Bodrum’un en iyi otelleri arasında yer alan Jumeirah Bodrum Palace, Torba Koyu’nun büyüleyiciliğini, masalsı tarzıyla gözler önüne seriyor. Her şeyin düşünüldüğü tam donanımlı 135 odası, dünya mutfaklarından lezzetlerin sunulduğu lüks restoranları ve farklı tasarımıyla hayranlık uyandıran bu tatil köyü, listemizi süsleyen en güzel otellerden biri olarak huzurlarınıza geliyor. Gelelim merak edilen konuya. Bu otelin villalarında bir gece konaklamanın bedeli tam 145 bin lira.






15 Aralık 2018 Cumartesi

Heybeliada’nın hazinesi: Ruhban Okulu

Mutluluk Destinasyonu bu hafta, 47 yıldır kapalı olan Heybeliada Ruhban Okulu’nun kapılarını aralıyor. 127 yıl boyunca eğitim veren, dünyanın her yerindeki kiliselere ‘papaz’ yetiştiren tarihi kompleks, daha önce kimsenin görmediği saklı köşeleriyle huzurlarınızda…
Ruhban Okulu - Mutluluk Destinasyonu

1844’te Ortodokslar için ‘din adamı’ yetiştirmek üzere açılan okul,
Osmanlı Devleti’ndeki Rum tebaanın başlıca dini eğitim merkezi olmuştu. Ancak bu açılış, ‘ilk’ değildi. Çünkü burası 1844’teki tarihten çok daha önce, Heybeliada’nın fethinden kısa süre sonra yapılmıştı.
Ruhban Okulu - Mutluluk Destinasyonu

878 yılında bir gün Patrik Photios, Bizans İmparatoru I. Basil’in huzuruna çıkar
ve “Majesteleri Halki’de ormanlar arasındaki bir bölgeyi satın aldım. Emekliliğimi geçirmek ve kitaplarımı oraya taşımak için bir bina yaptırmak istiyorum. Kitaplarım, yazacaklarım umarım gelecek yüzyıllara intikal eder ve imparatorluğun ruhani tarihine katkıda bulunur” der.
Patrik Photios - Mutluluk Destinasyonu

İkinci defa ‘Patriklik’ makamına getirilen 68 yaşındaki yaşlı din adamı
na imparator, “Sakıncası yok, ancak Halki’ye gitmek kolay değil, yorucu olabilir” der. Photios sözüne devam ile “Majesteleri yine müsaade ederse, bir bölümünü dini eğitim vermek üzere planlamak istiyorum. Artık çırak - usta anlayışından çıkarak ciddi bir sisteme kavuşmalıyız. Bunun için de emriniz gerekiyor” der ve onayı alır. 5 yıl gibi dönemin şartlarına göre; kısa sayılabilecek bir sürede Heybeliada Ruhban Okulu tamamlanır ve bir yıl içinde eğitim faaliyetleri başlar. 893’te Photios’un ölümünden sonra vasiyeti yerine getirilir ve bir kısmı manastır, diğer kısmı okul görevini sürdürür. Aradan bugün artık bin yıl geçer.
Ruhban Okulu - Mutluluk Destinasyonu

Bu süre içinde eğitim çeşitli nedenlerle aksar. ‘1 Mayıs 1844, pazartesi’ günü zamanın patriği tarafından binanın okul bölümü ‘Yüksek Ortodoks Teoloji Okulu’ adıyla yeniden açılır. 1971’e kadar okul, I. Dünya Savaşı hariç kesintisiz olarak eğitim verir. Bu aralıkta 900 mezun verir ki; bunlar arasında din adamı, piskopos, başpiskopos ve bugünkü İstanbul Rum Patriği I. Bartholomeos da dahil olmak üzere yedi de “patrik” yetişir.
Ruhban Okulu - Mutluluk Destinasyonu

Dolayısıyla Ümit Tepesi’ndeki Ruhban Okulu, Haliç’teki dünyevi eğitim merkezi patrikhane ile hiyerarşik bir ilişki içinde… Yunanistan’dan ve Rumlar’ın yaşadığı her yerden buraya gelen ‘din adamı adayları’ tarihlerin güzel yıllarında ihtişamlı eğitimlerden geçiriliyordu. Öyle ki; kökleşmiş okulun bulunduğu tepeye rıhtımdan çıkan yol dahi talebe veya misafirleri için başlı başına bir nefis terbiyesi olarak önünüzde yükseliyor, uzuyor ve kıvrılıyor. Dış kapıdan bahçeye girdikten sonra zaten dış dünyayla bağınız kalmayacak şekilde düşünülmüş okulun içinde her şey var.
Ruhban Okulu - Mutluluk Destinasyonu

Gökçeada’da doğan Patrik Bartholomeos, buradaki eğitimin kusursuz bir örneği olarak yaşıyor.
7 dil bilen Bartholomeos, “Ekümenik Ortodoks Patriği” olarak tanınırken; aynı zamanda dünyadaki 300 milyon kişinin lideridir. Ancak ruhban okulu mezunları arasında din adamı olacağı yönünde ‘kesinleşmiş’ bir sınır elbette yoktu; zira aralarından öğretmen, akademisyen ve diş hekimi olanlar da çıkmıştı.
Ruhban Okulu - Mutluluk Destinasyonu

Sessizliğiyle huzur verirken; tarihi geçmişi ve bir zamanlar neşeli çocuk seslerinin çınladığı koridorlar, merdivenler, sınıflar ve bahçesiyle bugün ‘kapalı’ olduğu düşüncesiyle de hüzün veren Ruhban Okulu, Heybeliada’nın en tepe noktasında konumlanmış. Bu da din bakışının, aslında nasıl da bütün değerlerin üstünde olduğunun kanıtı olarak yükseliyor.
Ruhban Okulu - Mutluluk Destinasyonu

Patrik Photios’un Konstantinapolis Sarayı’ndaki Bizans İmparatoru I. Basil’in huzuruna çıkarak,
“Majesteleri, müsaade buyurursanız kitaplarımı Halki’de ormanlar arasındaki bölgeye taşımak istiyorum” dediği malum külliyat, Aya Triada Manastırı bünyesindeki okulun bodrum katında yer alıyor. Beş salondan oluşan kütüphanede bambaşka bir dünya, soylu bir tarih yaşıyor. Dünyanın en eski matbu eserlerinin istiflendiği burada, çok sayıda dini, felsefi ve edebi eser de bulunuyor. Bir rafın sadece İncil ve Tevrat baskılarına ayrıldığı kütüphanenin son salonunda, yüzlerce yıllık kitaplar ile semavi dinlerin kutsal saydığı kitapların ilk ciltlerine rastlıyorsunuz.
Ruhban Okulu - Mutluluk Destinasyonu

Hemen hemen her dilde kitapların bulunduğu Patrik Photios’un mirasında ağırlıklı olarak İngilizce, Fransızca, Latince ve Eski Yunanca eserler var. Az sayıdaki Türkçe eserin yanında önemli miktarda Osmanlıca kitap ve dergi mevcut. Ayrıca yazma eserler, değerli parçalar ve İncil ile Tevrat nüshaları dışında, çok kıymetli koleksiyonlar da üzerinde yılların ağırlığı taşıyan tozlarıyla bulunuyor.
Ruhban Okulu - Mutluluk Destinasyonu

Eski usül kapaklı siyah sıralarında otururken ve boydan boya uzayan kara tahtanın önünde, bugünlerden eskiye yolculuk yapıyorsunuz.
Her attığınız adımda, yerdeki ahşap parkelerin çıkardığı gıcırtılar, adeta yılları geriye sarıyor. Duvarlarına Ortadoğu’dan, İngiltere’ye, Kanada’dan, Etiyopya’ya ve Yeni Zelanda’dan Yunanistan’a kadar birçok ‘dini adamı adayı’ öğrencilerin hatıraları, yaşanmışlıkları sinmiş görünüyor. Retro parkeleriyle uzun; ama uzun yıllardır boş olan koridorları, okulun estetik ve zarif ruhunu yansıtırken; istemeden de olsa misafirlerini duygulandırmaya yetiyor.
Ruhban Okulu - Mutluluk Destinasyonu

Küçük kilise içinde pazar günleri ve Paskalya bayramlarında hâlâ ayinler yapılıyor. Dindarlar, bir mum yakıp günah çıkararak, İncil’i okuyan piskoposları dinleyip dünyevi hırs ve duygularından arınarak ruhaniyet arıyor.
Ruhban Okulu - Mutluluk Destinasyonu

Heybeliada’nın kuzeybatısındaki burası, çamlar arasında ve Marmara Denizi görünümüyle, dünyadaki örnekleri yanında eşine az rastlanan güzelliğiyle diğerlerinden ayrışıyor. Bizans Dönemi’nde manastır, bazen bir ibadet ve dinlenme yeri; bazen ise üst düzey saray mensubu kişilerin ıslah edildiği bir köşe olarak yaşamını sürdürmüş.
Ruhban Okulu - Mutluluk Destinasyonu

Manastırın içindeki bir grup bakımlı mezarların İstanbul Patrikleri’nden V. Konstantin ile VII. Kirillos’a ait olduğu, diğerlerinin bir dönem okul müdürlüğü yapmış din adamları ile yine Aya Triada Manastırı’nın tanınmış öğretmenlerinin olduğunu öğreniyoruz;
kapıda bizi elindeki yeni nesil telefonuyla, ruhani sınırlarda dünyevi merakına yenik düşmüş sempatik din adamından. Manastır dışında da yine din adamlarının gömülü olduğu eski ve küçük bir mezarlık olduğunu işaret ediyor, burada da İstanbul Patriği VIII. Neofitos’in yatmakta olduğunu fısıldıyor.
Ruhban Okulu - Mutluluk Destinasyonu

1895’te ‘hoşgörü’ sahibi Sultan II. Abdülhamid Han’ın izniyle yeniden açılan
okulun yapımı için güzel yüzlü mihmandar, İstanbul’un zengin tüccarlarından Kadıköy’deki Aya Triada, Şişli’deki Ayios Petros ve Pavlos, Paris’teki Skilitsis Stefanovik’in maddi destek sağladığını anlatıyor.
Ruhban Okulu - Mutluluk Destinasyonu

Ruhban Okulu’nun Yunan alfabesindeki ‘-pi’ harfinden esinlenilerek planlandığını anlatan dindar mihmandar,
bodrum ve katları gezdirirken; ana giriş kapısındaki görkemli mermer merdivenleri ve sütunları, ‘antik yunan tapınakları’ ilhamıyla düşünüldüğünü söylüyor. Pencere ve cephe süslemelerinde ise Bizans yapılarını çağrıştırması için tuğlaların tercih edildiğini aktarıyor.
Ruhban Okulu - Mutluluk Destinasyonu

Bodrum katında yemekhane ve kütüphane bulunan okulun giriş katında sınıflar, etüd odaları, fizik - kimya laboratuarları, revir ve yatakhane yer alıyor. İkinci katında ise büyük bir tören salonu, müdür ve öğretmen odaları, sekreterlik, yatılı kalan öğretmenlerin yatak odaları ile teoloji bölümü talebeleri için yatakhane bulunuyor. Yetiştirdiği din adamları ile Hristiyan Ortodoks dünyasında her zaman saygın bir yer edinen Heybeliada Ruhban Okulu hâlâ davetkâr görünüyor, sizi de tarihsel yolculuğa ‘buyur’ ediyor.

27 Ekim 2018 Cumartesi

Geleceğini arayan ülke: Bosna Hersek


Barış içinde kendi halinde huzurla yaşamak isteyen Bosna Hersek’te sizi duygulu bir yolculuğa davet ediyoruz. Yere basarken, vatan toprağının ağırlığını hissedeceğiniz bu diyarda, nice güzelliklerin ardındaki hüzünlere de tanıklık edeceksiniz.

Bosna Hersek / Mutluluk Destinasyonu

İçinden 7 devlet çıkaran Yugoslavya’dan büyük acılar, büyük bedeller ödeyerek bağımsızlığını kazanan Bosna Hersek, bu haftaki gezi durağımız...

Boşnakların kalabalık olarak yaşadığı topraklarda Sırplar da azımsanmayacak kadar fazla… Az sayıdaki Hırvatlar ile Yugoslavlar da diğer etkin motifleri oluşturuyor. Yanı sıra ‘Ortodoks, Katolik, Protestan’ mezhebi kökenlerin birleştiği Hristiyanlık, 51 bin kilometrekarelik topraklarda Müslümanlığa ağır geliyor.

Bosna Hersek / Mutluluk Destinasyonu

Aralık 1995’te Paris’te imzalanan anlaşmayla bin 500 kilometrelik sınır uzunluğunun sadece 23 kilometre kadar bir kısmı, yani koca Adriyatik’te ayağını suya sokabilecek kadar bir alan deniz hududunu oluşturuyor. Balkanlar’ın ortasında sıkışıp kalmış ülke, geçmişte uzun yıllar görkemli ve mağrur şekilde yaşamıştı oysa.

Yemyeşil Bosna Hersek, tertemiz akarsu ve gölleri, bol ağaçlıklı doğasıyla bir parça İsviçre’yi anımsatıyor misafirlerine… Adriyatik Denizi’nden aldığı pay, zenginliği açısından fikir veriyor belki; ama içimizi acıtan asaleti başkaSoykırım unutulmazken, savaşın izleri de hâlâ canlı duruyor. Biraz ‘Türk ve Rum’ diye ayrılan Kıbrıs’a benzeyen Bosna Hersek’te Müslümanların yaşadığı Saraybosna Bölgesi masumiyet yüklenirken; Hristiyanların yaşadığı Banja Luka ise modernite taşıyor. Saraybosna bir Anadolu şehri olarak dikkat çekerken; buna karşılık Banja Luka da Avrupai görünümüyle fark ediliyor.

Bosna Hersek / Mutluluk Destinasyonu

Kan donduran zulümleriyle soğuk duygular hissettiren Bosna Hersek, beri taraftan tarifsiz vahşet ve gözyaşlarına dayanmış olmasının getirdiği sıcaklık ile de yakıp kavuruyor. Boşnakları, Balkanlar’daki insanları tanımak istiyorsanız eğer, tam tanımı da böyle olabilir belki de; dışarıdan soğuk görünseler bile içleri sıcacıktır, yürekleri yufka gibi…

İçleri, derinliği hüzün; dışı mutluluktur Bosna Hersek. Yaşlıları bile süslenip püslenip sokaklarında gezer, meşhur börekçileri neşeyle dolar taşar. Yaşanmışlık ve acıların getirdiği izler, sıcaklık ile örtülmüş buralarda… Basit düşünen, rahat ve güzel insanları, yaz aylarında yeşiller içinde kış mevsiminde ise beyazlar içinde yaşamayı sürdürmekte, hiçbir çabanın asla boşa gitmeyeceğini, sonunda kazanmanın muhakkak olduğunu bilerek…

Bosna Hersek / Mutluluk Destinasyonu

Bosna Hersek’te tuhaf olabilecek bir not ise ikindi namazından sonra dükkanların kepenkleri indirilmesi olarak fark edilebilir. Esnaf, hava kararmadan evinin yolunu tutacaktır ki; cebinde börek alacak kadar parası olması onlar için kafîdir, çünkü Boşnaklar kanaatkârdır, sebatkârdır. Bosna Hersek’te saçları boyasız, bakımsız kadın görmeniz de çok olağan değildir. Zira onlar savaş yıllarındaki yaşadıkları ağır travmaları böyle bastırıyor, yaraları hâlâ açık olsa dahi… Hüzünlü bir ülke Bosna Hersek, makyajından bile acı akıyor.

Bosna Hersek / Mutluluk Destinasyonu

Mermi izleriyle dolu binaları, park ve bahçelerinde, hatta futbol sahalarında bile ‘şehitlikleri’ ile, caddelerindeki sembolik kan izleriyle Bosna Hersek, direniş ve ülke sevgisi sembolü olarak duruyor Bulgaristan ve Sırbistan’ın ötesinde…

Bosna Hersek / Mutluluk Destinasyonu

Butmir Bölgesi’ndeki ‘Umut’ isimli Savaş Tüneli görülmesi gerekir. Sida Kolar adındaki bir kadın evini bağışlar ve aylarca kazılarak açılan tünel insanlar için bir kaçış yolu olur. “Bosna’nın ağzı” da denilen buradan yiyecek, içecek, mühimmat geçirilir ve iletişim için de kullanılır.
Neretva Nehri üzerindeki Mostar Köprüsü de Kanunî Sultan Süleyman Dönemi yadigarı. Albanita, “Mimarı kim?” diye sordu. Bütün bilmişliğim ile “Mimar Sinan” dedim; düzeltti:
Hayır, Mimar Hayrettin. Mimar Sinan’ın talebesi.

Bosna Hersek / Mutluluk Destinasyonu

1566’da “Taş Kesilmiş Ay” biçiminde inşa edilen köprü, 1992’de Sırplar tarafından tahrip edilirken; bir yıl sonra Hırvatlar tarafından tamamen yıkılmıştı. 2004’te Türklerin yeniden inşa ettiği Mostar, 2005’te Dünya Mirası Listesi’ne girerek ihya edildi.

Bosna Hersek / Mutluluk Destinasyonu

Bakırcılar Çarşısı, Gazi Hüsrev Bogava Camii, Saat Kulesi, İsa Katedrali de görülmesi gereken adresler olarak sıralanabilir. Buralarda Osmanlılar’ın izleri hissedilirken; Yugoslavya’yı Nazilere karşı ayakta tutan Tito’nun konuşma yaptığı yerdeki ateş hâlâ yanıyor. Partizanlar her gün oraya çiçek bırakmayı bir vefa borcu olarak görüyor.

Buna Nehri ve buradaki Blagay Tekkesi’ni de gezmelisiniz. Ahşap süslemeleri ve hamamıyla tam bir tarih mirası… Begova çorbası, Saraybosna kebabı ve Boşnak kahvesini de tatmadan dönmeyin.

20 Ekim 2018 Cumartesi

Kuzey'in hırçın delikanlısı Ünye

Heyecanlıyız... Hep merak ettiğimiz ama hiç gidemediğimiz yere doğru yoldayız. Yeşil ile mavinin buluştuğu yere, Kuzey'in hırçın delikanlısı, Ordu'nun şirin ilçesi Ünye'ye gidiyoruz.

Ünye - Mutluluk Destinasyonu

Güneşin denizden doğup, denizden battığı memleketteyiz. Bizi karşılayan mis gibi mısır ekmeğinin kokusu. Kahvaltıyı bir şölene çeviren dağ çileklerinden yapılan reçeller, soba üzerindeki çaydanlıktan gelen fokurdayan su sesine karışan dalgaların sesi... Rüya gibi, hayal gibi... Mutluluk Destinasyonu bu hafta Karadeniz rüyasını gerçek hayata taşıyor.

Ünye - Mutluluk Destinasyonu


ÜNYE'YE NASIL GİDİLİR?

Karadeniz'in en uzun plaj hattına sahip Ünye'ye gitmek için 2 alternatif var. Sahil şeridini geze geze gidip, bir taşla birkaç kuş vurmak istiyorsanız, İstanbul'dan arabanıza atlayıp, yaklaşık 10 saat sonra Ünye'nin yemyeşil doğasına karışabilirsiniz. Ama 'vaktimi daha çok Ünye'de geçirmek istiyorum' derseniz, Giresun Havalimanı'na yaklaşık 1.5 saatlik bir uçuşla ulaşabilir, yarım saatlik bir karayolu macerasıyla Ünye'ye giriş yapabilirsiniz.
Ünye - Mutluluk Destinasyonu


ÜNYE'DE NERELER GEZİLİR?

İnsan bir yere adım atar atmaz orayı sevebilir mi? Mavinin her tonunun göz aldığı şiir gibi bir yolculuk bu. Zamanın öylece durduğu, sadece doğanın konuştuğu bir yerdeyiz. Sadece etrafınıza bakmak bile size bambaşka dünyaların kapılarını açabilir. En az insanları kadar cömert bir doğa... En az doğası kadar canlı bir tarih... Etkileyici ve kucaklayıcı bir kültürel miras. Artık Ünye sokaklarında kaybolma vakti.

Ünye - Mutluluk Destinasyonu

1-) PLAJLAR

İlçenin her yanında tertemiz sulara ulaşan, tertemiz plajlar bulunuyor. İnce kumun sıcaklığı anında tüm bedeninizi saracak. Zaten plajlar da isimlerini yapılarından alıyorlar. En meşhur olanları ise; Uzunkum, İncekum ve Çınarsuyu. Plajlar temiz, deniz temiz, yiyecek-içecek fiyatları çok çok uygun. Üstelik biraz erken kalkıp, gün doğarken plaja gitmeyi göze alırsanız büyük bir sürprizle de karşılaşabilirsiniz. Mesela sizi sahilde bir yunus sürüsü karşılayabilir, size unutamayacağınız şovlar yapabilir.
Ünye - Mutluluk Destinasyonu

2-) ÜNYE KALESİ

Yüzyıllar evvel Pontus Krallığı'na da ev sahipliği yapmış olan Ünye'nin meşhur kalesini görmeden ilçeden ayrılmak büyük eksiklik yaratır. Volkanik bir tepe üzerine kurulu bu kaleden tüm ilçeyi hatta Ordu'nun da bir kısmını görmek mümkün.

Ünye - Mutluluk Destinasyonu

3-) TOZKOPARAN MAĞARASI VE KAYA MEZAR

Ünye merkeze araba ile 3-4 dakika uzaklıktaki Gürpınar köyünde tarihi miras yatıyor. Milattan önceden kalma Tozkoparan Mağarası ve mağaranın duvarlarına işlenmiş figürler tarihe ışık tutuyor adeta. Tabii bu mağara öyle sıradan bir mağara değil. İçinde dönemin önde gelen isimlerinin yattığı kaya mezarlar var. Üstelik kıymetli hazineleri ile gömülenlerin mezarları çok iyi şekilde korunmuş.

Ünye - Mutluluk Destinasyonu

İlçenin tarihi hamamlarını ve merkezinde bulunan 300 yıllık çınar ağacını da görmenizi şiddetle tavsiye ederiz. Bir diğer önerimiz ise gezi sıralamasıyla ilgili olabilir. Zira önce plajlara giderseniz, serin ve temiz suların etkisinden kurtulup, kültürel gezilere vakit ayırmanız zor olabilir.

Ünye - Mutluluk Destinasyonu

ÜNYE'DE NEREDE KALINIR?

Ünye küçük bir ilçe olduğu için çok fazla konaklama seçeneği yok. Ama var olanlar da birbirinden şık ve temiz. Size önerebileceğimiz 2 otel var.
Ünye - Mutluluk Destinasyonu

1-)Sebile Hanım Konağı

Ünye merkezde bulunan Sebile Hanım Konağı, hem fiyat olarak uygun, hem de son derece temiz ve düzenli. Tarihi havayı ciğerlerinize çekebileceğiniz otelin çalışanları da güler yüzlü ve ilgili. 

2-)Kalibya World Resort

Atatürk Mahallesi'ndeki Kalibya World Resort geçirdiği tadilattan sonra A Plus bir otele dönüşmüş. Temiz, düzenli ve hem gözü, hem mideyi doyuran bir kahvaltı menüsü var. Fiyatı ise makul denebilecek bir seviyedeydi.

Ünye - Mutluluk Destinasyonu


SON NOT

Mavi ve yeşile gelmiştik, binbir tonuna şahit olduk. Mavinin ötesindeyse, ruhumuzun özlem duyduğu nice renkler bulduk. Güzel Ünye... Yeninden görüşmek üzere...

15 Eylül 2018 Cumartesi

Samatya’nın sesleri


  Şehrin ihtişamlı tarihinden izler taşıyan Samatya’da farklı kültürlerin iklimi yayılıyor. Dinlerin ve milletlerin buluşma yeri olan burası geçmiş kokuyor, deniz mahsülleri kokuyor, hayat kokuyor. Balıkçıların sesine, Müslümanlık ile Hristiyanlık ritüellerinin tınısı karşıyor.
Samatya / Mutluluk Destinasyonu
İstanbul’un derin tarihi kıyıya vuruyor. Samatya’nın üzerine yığılan zamanı, belediyenin temizlikçisi küçük meydanda, sabahın ilk ışıklarında süpürüyor. Eski insanlar ile bugünküler arasında bir araya getirilemez fark olsa da aynı meydanda hep bir samimiyet yankılanıyor. Bir zamanlar; Ermeniler, Rumlar ve Museviler’in yaşadığı Samatya’nın mozaği çoktandır kırılmış duruyor. Aynı temizlik işçisi, öğlene doğru bu cam kırıklarını da topluyor. 

  Balık pazarında deniz mahsulleri yüksek ses ile satılırken, sokaktaki tabureleri dolaşıyor közdeki kahvelerin kokusu… Bir köşede sohbet derinleşirken, diğer taraftan neşeli kahkahalar yükseliyor, bu yanda el ele tutuşmuş iki aşık gözleriyle anlaşıyor. İç içe geçmiş dükkanlar, sırtlarını tarihi surlara dayamış uzanıyor. Samatya, kapısından denize dökülüyor.
Samatya / Mutluluk Destinasyonu
  Mutluluk Destinasyonu’nun pusulası, kiliselerin gölgesindeki beş sokağın birleştiği Samatya’nın küçük meydanını işaret ediyor. Yeni günün habercisi güneş, bulutların arasında kendini gösterirken; sevgiyle yoğrulmuş iki yürek, deniz kıyısındaki kahvaltı sofrasında selamlıyor onu. Muhabbetlerine ‘yeni anılar’ ekleyen çift, takipçilerine de notlar biriktiriyor. 
Samatya / Mutluluk Destinasyonu
  Mesela Samatya Sahaf, mahalledeki konuşulan dillerde yazılmış kitaplar satan küçük bir dükkan olarak varlığını koruyor. Mimar Sinan’ın Abdi İbrahim Camii ve Ağa Hamamı tarihin güzelliğini bugüne taşıyor. Ayaküstü birileri sohbet ediyor, hızlı adımlar ile yürüyor bir genç kız… Yanından ağır aksak ilerleyen yaşlı kadın, yılların omuzlarında ve sırtında biriktiği dertleri taşıyamıyor, döke döke ilerliyor, yoruluyor, duruyor; devam ediyor.
Samatya / Mutluluk Destinasyonu
  Surlardaki Samatya Kapısı’ndan bulduğu boşluktan güneş denize düşüyor. Tarihî Midyeci, eskiden, çok eskiden; tâ Bizans Dönemi’nde ‘sur karakolu’ olarak konumlanmış. 1796’da yaptırılan tarihî çeşme, arpacılık yapan ‘Mehmed Efendi’ adını taşıyor. 
Samatya / Mutluluk Destinasyonu
  Samatya’da ışıklar, sesler ve kalabalıklar çoğalırken; akşam olmak üzere artık… ‘Memur’ olduğu bileklerine taktığı küçük çantasından ve kısa kollu gömleğinin cebindeki kaleminden belli olan adam, Gümüş Yüksük Sokak’ın başındaki merdivenlerden inmiyor, adeta yuvarlanıyor. Yorgunluk saçlarından yüzüne boncuk boncuk akan adam, evinin yolunu arşınlıyor Samatya’da boydan boya… Ona ters istikametten hızlı adımlarla genç, ama bakımsız bir hanım yaklaşıyor. Meyhaneler için hazırladığı mezeler ellerinde, yolunu kesiyor adamın. Küçük meydanda hayat, olağan ritmiyle akıyor. Ahşap konakların güzelliği onların dikkatini çekmiyor. Bir ‘biz ikimiz’ farkındayız sanki, tarihin tanığı bu klasik evlerin... 
Samatya / Mutluluk Destinasyonu
  Saygıyla tahtadan yapıları izliyoruz, yaşanmışlıklarını hissederek... Albanita diyor ki; “Ne kadar vefasız davranmışız insanlarına da evlerine de.” Haksız sayılmaz elbette. ‘Fatih’ olarak hatırlanan Sultan Mehmed Dönemi’nden Bursa’dan getirilen Ermeniler’in yaşadığı Samatya’da Surp Kevork Kilisesi’nin çanları çaldığında, karşıdaki Büyükada’dan duyuruldu. Kimsenin aklına ‘din elden gidiyor’ diye ayaklanmak gelmemişti. Episkopos Hovagim’in Ermeniler’in patriği olduğu burada, zaman duygulandıran bir hoşgörüyle dönüyormuş bir zamanlar. 
Samatya / Mutluluk Destinasyonu
  ‘Bordolu Çocuk’ işaret parmağıyla Matya Kafe’yi göstererek, bir başka vefasızlığa dokunuyor. Geçmişte Aya Nikola Kilisesi’ndeki görevlilerin yaşadığı 165 yıllık ahşap konak, bugün de 1970’lerdeki bir ev salonu gibi nostaljik dursa da, içinde misafir ettikleri, nasıl da antika değerine duyarsız görünüyor. Ötedeki Midyeci Arap’ın etrafında halka halka insanlar çoğalıyor bu arada. Yeşilçam’ın efsanevi isimleri Şener Şen ile Türkan Şoray’ın başrollerini paylaştığı İkinci Bahar dizisinin platosu Ali Haydar Ocakbaşı ile Develi Restoran arasındaki çekişme; masumiyet, samimiyet ile kurumsal soğukluğun numunesi gibi çarpışıyor geride.  
İkinci Bahar
  Samatya, “İkinci Bahar” dizisi dışında; görkemli yönetmen Yavuz Turgul’un Gönül Yarası, Nuri Bilge Ceylan’ın Üç Maymun, kendisi de Samatya doğumlu olan Cem Yılmaz’ın Av Mevsimi filmlerine de doğal plato olmuştu. Gezerken; The Beatles, Pink Floyd, Deep Purple, Rolling Stones’ın zillerini tedarik eden Ermeni Zilciyan Ailesi’ne de bir “merhaba” deyin mutlaka; hâl, hatırlarını sorun, gönüllerini kazanın. 
Zilciyan Ailesi
  Tren yoluna paralel uzanan İçkalpakçı Yolu, herhangi bir yere çıkmasa da, iki yanında pembe, mavi ve rengarenk cumbalı evler dizilmiş sıralanıyor. Narlıkapı Çıkmazı’na doğru ilerleyince; başka güzellikler, ahşap sürprizler keşfediliyor. Meryem Ana Kilisesi’nin çan kulesi, adeta şamandıra gibi yükseliyor, rayların yanından… Aya İoannes Kilisesi, Studio Manastırı’ndan bozma İmrahor Camii de tarih boyu dinler arası çekişmenin Samatya’daki merkezi konumda bulunuyor. Bu arada Aya Mina Kilisesi’nin duvarlarına çarpan gürültü, kulaklarımıza kadar ulaşıyor. Oraya yönelince anlıyoruz ki; semt pazarı kurulmuş, kalabalığın içine doğru karışıyor ve yok oluyoruz.
Samatya / Mutluluk Destinasyonu
  Asırlar önce Marmara’nın kıyısındaki bir balıkçı köyü olan Samatya, yine deniz ürünleri kokuyor. 1990’larda Samatya’nın kıyılarında kayıkçı barınakları varken; kim ne tuttuysa onu satardı, kalanları da kendileri oturur etrafındakiler ile beraber yerdi. Belki de İstanbul’un en azman kedileri burada bulunuyor. Kedilerin toplanma yeri Samatya’nın adı, Rumca ‘kumluk’ anlamındaki Psamathion’dan geliyor. Tarihlerin birinde, sahil boyu kumlarla kaplı bu yerde artık kilometre göstergeleri şaşmış otomobiller ‘sürat’ denemesi yapıyor adeta. Ancak Samatya her şeye rağmen yıllanmış güzelliğinden bir şey kaybetmemiş arz-ı endam ediyor.

Çengelköy: Boğaz'ın kenarında asırlık bir çınar

Boğaziçi’nin esintileri, yalıların alt katına, cumbalı üst katlara misafir oluyor. Bahçesi “deniz” olan Muazzez Hanım Yalısı, Server Bey Ya...