seyahat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
seyahat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Kasım 2020 Çarşamba

Pierre Loti'nin izinde Eyüpsultan yollarında

Eyüpsultan İskelesi’nden çıkanlar, trafik ışıklarında bekliyor; karşıya geçmek için… Bulutlar şehrin üzerine çökmüş, gri bir hava ile örtülü İstanbul, yağmur bekliyor. Neyse ki ışıklar çabuk yeşile dönüyor, kurulmuş gibi insanlar duran arabaların önünden karşılıklı olarak birbirine tezat şekilde geçiyor. Mutluluk Destinasyonu bu hafta, Eyüpsultan’ı keşfe çıkıyor.


Kaptanpaşa Camii, bir mescid olarak dizayn edilmiş küçük bir yer. Eyüpsultan’ın giriş kapısı gibi konumlandırılmış cami, semtin kimliğini de ele veriyor. İki merdivenle çıkılan caminin altında ve yanında iki çeşmesi dikkat çekiyor. Camiyi, Sokullu Mehmed Paşa’nın oğlu İbrahim Han için kahyası Gürcü asıllı Mahmud Ağa, 1567’de yaptırmış. İç çatısı ahşap olan, içinde 1318’den kalma ‘altın’ işlemeli Ayet-i Kerimeler bulunan, sempatik minaresi ile “kare planlı” eski bir konağı andıran 453 yıllık mescid, asırlara uzanan görmüş geçirmiş bir yapısıyla, daha Eyüpsultan’a girmeden misafirlerini heyecanlandırıyor. Albanita ile Bordolu Çocuk da Eyüpsultan Camii’ne gelmeden bir süre hayranlık ile buraya bakıyor. Kaptanpaşa Camii semtteki birçok saklı güzelliği de fısıldıyor.

Kaptanpaşa Camii’ni geçip Eyüpsultan Camii’ne doğru düz devam etmek yerine solunuza dönerseniz, ahşap ve cumbalı konakların arasında kalacak ve kendinizi bugünkü dünyadan soyutlanmış, tarihler arasında bir yolculuğa çıkmış gibi hissedeceksiniz. Kendi kendinize oracıkta sorgulamaya başlayacaksınız, yaşayışınızı ve istemeden kalbinizden dökülecek cümle şu olacak konaklara bakarken: “Burası yaşadıklarını sananlar ile öldükleri sanıların sınır çizgisi.” Çünkü bizden asırlar önce yaşamış olanların standartlarının güzelliğine bugün bakarken; iç geçiriyorsak hâlâ pek hayatta olduğumuzu iddia edemeyiz.

Eski evler arasında dolanırken; Necip Fazıl Kısakürek’in ‘ahşap ev’ tasviri gelip kuruluyor Bordolu Çocuk’un zihnine… Hani şu; 3 katlı ahşap konakta torun ile büyükanne arasındaki ‘Batılılaşma’ ile derdini anlattığı dizeler… Sahi ne diyordu söze konu ‘Muhasebe’ şiirinde şair; “Üç katlı ahşap evin her katı ayrı alem! Üst kat: Elinde tespih, ağlıyor babaannem. Orta kat: Mavs oynayan annem ve aşıkları, Alt kat: Kız kardeşimin Tamtam da çığlıkları.”

Eyüpsultan belki de, daha ilk adımlarında Bordolu Çocuk ve Albanita’ya ‘imparatorluk’ Türkiye’si ile yeni doğum aşamasında imkânsızlıklar içindeki ‘Cumhuriyet’ rejimiyle yönetilen devletin dönüşümünü gösteriyordu. Reddimiras bugün ahşap konakların önünde biz ağlarken, aynaların bize güldüğünü işaret ediyor.

Geleni gideni, gezeni göreni çok olduğunu az ilerideki bir konağın kapısına koyulan not ile tebessüm ederek anlıyoruz. Evde bebek olduğuna dair bir pusula bırakan hane sahipleri, sosyal medya gençliğinden “Uzakta fotoğraf çekmelerini” rica ediyordu.

Konakları gönül kırıklığı ile ardımızda bırakarak Eyüpsultan Camii’ni tavaf edip, dudaklarımızda mırıl mırıl temennilerimiz ve dualarımızla Piyer Loti Tepesi’ne çıkmak için teleferik istasyonu için adımlarımızı sıklaştırıyoruz. Yağmur ha yağdı, ha yağacak çünkü…

Dünya ile ölüm arasındaki bu yolculukta, mezarlıkların üzerinden tepeye çıkıyoruz; ancak toprak altındakilerinin ruhunun ise “gökyüzü ve üzerimizde olduğu” inancı ise ezberleri, dengeleri alt üst ediyor burada. Birkaç dakika içinde teleferik ile deniz seviyesinden 45 metre yüksekliğe ulaşıyor Albanita ve Bordolu Çocuk. Adet olduğu üzere teleferikten inen herkes gibi panoramik bir Haliç fotoğrafı çekiliyor. 

Adını Fransız Deniz Kuvvetleri’ndeki albay Pierre Loti mahlasıyla Julien Viaud’tan alan tepe, hafta sonu kalabalığa rağmen sakin bir gün geçiriyor. Belki de erken saatler olmasından  kaynaklanıyor.

Albanita ile Bordolu Çocuk, mavi kırmızı kareli masa örtüsüyle kapatılmış masalara oturuyor ve Pierre Loti üzerine konuşuyor. 1876’da subay olarak İstanbul’a geldiği bilinen Viaud’un “Osmanlılar’daki sosyal hayat ve Eyüp’ün sırtlarındaki ‘Altın Boynuz’ denilen Haliç manzarasından etkilenerek burada kaldığı” klişe sözleri ediliyor. Ancak Albanita farklı bir şey söyledi: “Bugün ‘Pierre Loti Çay Bahçesi’ denilen yer, Viaud’un sıklıkla uğradığı günlerdeki adı Rabia Kadın Kahvehanesi.” Albanita, ‘Hatta’ diyerek şöyle devam ediyor: “Pierre Loti’nin ‘Aziyade’ adlı romanında anlattığı kadın, aslında gerçekte aşık olduğu, Selanik göçmeni evli bir hanımefendi. İstanbul’a hayranlığından falan değil; bayağı kadına aşkından Eyüpsultan’a yerleşiyor.”

Albanita ile Bordolu Çocuk kahvelerini içerken; ilgi ve sevgiye muhtaç bir kedi gelip ayaklarına yapışıyor. Önce Albanita’nın kucağına sonra Bordolu Çocuk’un omuzlarına ve başına çıkan kedi, bir süre ayrılmalarına da müsaade etmiyor. Masalar arasında adeta maskot olan kendi, Pierre Loti gibi son konukları Albanita ile Bordolu Çocuk’u da Eyüpsultan’ın sırtlarında müdavim olarak tutmaya kararlı olsa da ilgisi ve sevgisiyle hemen yan masadakilere emanet edilerek, takribi 650 metrelik eğilip bükülen mezarlıklar arasındaki yoldan aşağı iniliyor.

19. Yüzyıl’da İstanbul’a gelen bütün Levantenlerin ve seyyahların uğrak yeri Pierre Loti’den veya Evliya Çelebi’nin Seyahâtnamesi’ndeki adıyla İdris Köşkü Mesiresi’nden uzaklaştıkça, Kaşgari Dergâhı’na ve tanıdık mezarlara yakınlaşılıyor. Hepsine ayrı ayrı selam verip dualar edilerek; yeniden Eyüpsultan Meydanı’na varılırken; Albanita’nın teklifiyle Balat’a geçiliyor.

Balat / Mutluluk Destinasyonu
Orada yaşamayanlar için girilmesi tehlikeli olan Lonca’dan dükkânların kapısında her an kullanılmaya hazır makineli silahların gölgesinden, ‘yadırgayan’ tehditkâr ve rahatsız eden bakışların arasından geçerek, Balat’a giriliyor. Göz kırpmasına, tebessüm edilmesine karşı kavga çıkabilme potansiyeli olan Lonca’daki baskıdan sonra Balat’taki rahatlık ile Albanita ile Bordolu Çocuk nefes alıyor. 

Balat / Mutluluk Destinasyonu
Bizans’tan miras semtte, gün yorgunluğu atılırken; yine gelecekten ve geçmişten söz açılıp zamanın demi alınıyor

Balat / Mutluluk Destinasyonu

Saatlerdir peşlerinde dolanan gri bulutlar ise Balat’ta soluklanırken; ‘rahmet’ olarak üzerlerine yağıyor. Ancak bir yol kenarı kafesi verandasına sığınmış olarak yağan yağmur, sadece romantizm oluyor. Keyifli bir gün daha ‘anı albümü’ için not diye işleniyor.

12 Ocak 2020 Pazar

Eski İstanbul’dan kalan ışıltı: Kuzguncuk

Mutluluk Destinasyonu sizi bu hafta, mavisi, yeşili ve kedileri ile meşhur Kuzguncuk’a götürüyor. İstanbul’un tüm dik yokuşlarının birleştiği küçük sahil kasabasında, size de kediler ev sahipliği ve rehberlik yapacak. Hadi takılın bize, hafta boyu biriktirdiğimiz yorgunlukları beraber hafifletelim.
Kuzguncuk - Mutluluk Destinasyonu
Musevilerin, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki ilk toprakları burası… Daha sonra Ermeniler, Rumlar ve Müslümanlara da kucak açıyor Kuzguncuk. Semttekilerin en çok övündükleri de barış içinde ‘kardeşçe’ kalabilmeleri… İki sinagog, üç kilise ve iki cami bulunan Kuzguncuk, dinlerin de buluşma noktası adeta.
Kuzguncuk - Mutluluk Destinasyonu
Albanita’nın bir akşam, ‘Perihan Abla, Süper Baba, Ekmek Teknesi ve Hayat Bilgisi’ni yeniden yaşamak ister misin’ teklifiyle çıktığımız yolda, bizi bir kültür mozaiği, manevi zenginlik karşıladı.
Kuzguncuk - Mutluluk Destinasyonu
Semt ismiyle ilgili rivayetlerin iki olduğu söyleniyor. Bunlardan ilki, II. Justinianus’un yaptırdığı ‘altın kiremit’ anlamındaki Hrisokeramos Kilisesi’nden geldiği şeklinde… Bir diğeri ise İstanbul’un fatihi Sultan Mehmed Han Dönemi’nde buraya yerleşen ‘Kuzgun Baba’ adlı bir veliden geldiği şeklinde…
Kuzguncuk - Mutluluk Destinasyonu
Bir tarih demek olan Arnavut taşlarına basmaya kıyamayacağınız, rengârenk ahşap konaklardan gözlerinizi alamayacağınız Kuzguncuk’ta, eğer başınızı kaldırıp asırlık çınarların kapattığı gökyüzüne bakarsanız saçlarınıza huzur yağdığını hissedebilirsiniz.
Kuzguncuk - Mutluluk Destinasyonu

Yaşları 150 ile 250 yıl arasında değişen evler önünde fotoğraf çekme yarışındakiler, hemen misafir olduklarını ele veriyor. Öyle ya, hiçbiri bir Nusret Baba, Perihan Abla, Fikret, Afet Hoca değil ki… Burası adeta bir açık hava platosu gibi… 
Kuzguncuk - Mutluluk Destinasyonu
Sosyal medya telaşındaki sanal kalabalığı geride bırakıp ilerlerseniz İcadiye Caddesi boyunca, İlya’nın Bostanı’na varacaksınız. Şehrin ortasında bir ‘köy hayatı’ garip gelebilir; ancak İlya’nın dileği böyle, toprak her yıl ekip biçmeye meraklı olanlara kurayla pay ediliyor. İçinde bir çocuk parkı var. Yaz akşamları film gösterimleri yapılan şehir çiftliğinin tepesindeki sıralı rengârenk evler ise güzelliği taçlandırıyor.
Kuzguncuk - Mutluluk Destinasyonu
Albanita’nın “Mahalle duygusunu seviyorum. Komşulukları seviyorum. Esnaf samimiyetini seviyorum” sözlerindeki devamlılık ve istikrar hissiyatını Kuzguncuk’ta anlıyor Bordolu Çocuk. Siz de buyurun; ‘muhabbet’ nedir anlayacaksınız. Mütevazı alışveriş dünyası Kuzguncuk’ta yaşamaya devam ediyor. Semtin sokaklarında yürürken; küçük dükkânlar, berberler, bakkallar ve manavlar görebilirsiniz.
Kuzguncuk - Mutluluk Destinasyonu
Çarşamba günleri, halk pazarı kuruluyor Kuzguncuk’ta devrile, kıvrıla… Bir de her daim açık, organik ürünler satan Köy Pazarı var. Küçük ve sempatik bir dükkân burası, sadece fotoğraf çekmek için önünden geçilebilir. Atölyeleri, sanat galerileri, antikacıları, butikleri ile Kuzguncuk, hep bir açılış töreni ile renk cümbüşünde…
Kuzguncuk - Mutluluk Destinasyonu
Sahil boyunca Üryanizade Camii, minimal mimarisi, ilginç minaresi ile dikkat çekerken; yamaçtaki Cemil Molla Köşkü ise estetik zevkin zirvesi gibi duruyor. Köşk ve cami Kuzguncuk’un zarif ruhunun vesikası olarak konumlanırken; Nusret Baba’nın ekmek teknesi kadar iddialı Dilim Pastanesi’nden ise az ileride güzel kokular yayılıyor. Ancak daha çok yaz aylarında dondurmalarıyla biliniyor.
Kuzguncuk - Mutluluk Destinasyonu
Eski İstanbul’un iyi korunmuş; ama yorgun ahşap ve taş evleri geçmişin izlerini taşıyor. Bu yönüyle Kuzguncuk, Bordolu Çocuk ve Albanita’ya içsel huzur veriyor. Sahile inen bir kıyı kasabası olan Kuzguncuk, renkli merdivenleri ile de ruhundaki yaşam enerjisini cömertçe saçıyor. Örneğin Bican Efendi Sokağı’ndaki merdivenlerin başında oturup Boğaz’ı ve panoramik İstanbul’u izlerseniz, adeta ‘doğal terapi’ yaşayacaksınız. Mesela bir kitap bir sıcak kahve eşliğinde herhangi bir kafede huzur depolayacaksınız.
Kuzguncuk - Mutluluk Destinasyonu
Albanita ve Bordolu Çocuk gibi yazı işleriyle uğraşıyorsanız eğer; kent kalabalığından uzaklaşıp ruhunuzun ilham bulacağı yer, burası… Geleneksel hayat çizgisinin uzantısı olan küçük incelikleri bulabileceğiniz Kuzguncuk’un eski İstanbul’dan kalan ışıltıları hâlâ var.
Kuzguncuk - Mutluluk Destinasyonu
Boğaz’ın suyuyla birlikte akıyor hayat, saatlerin telaşından kurtuluyorsunuz. Bakir kalmış yeşil tepeleri, konakları, kedileri ve sarmaşıkları ile özel bir dünya Kuzguncuk. Tüm tebessümüyle, insanı huzur dolu bir geniş zamanın ortasında bırakıyor. Bugünde, geçmiş zamanın tam ortasında kalakalıyorsun.

10 Kasım 2019 Pazar

Büyük İskender'in kayıp kenti

Tapınakları, taş döşeli caddeleri, okulu, tiyatrosu, stadyumu, küçük hamamı, çeşmeleri, suyolu ve limanı ile Alexandria Troas’ta tarihin izlerini sürelim mi? Albanita’nın rehberliğinde, Bordolu Çocuk bir akşamüstü Dalyan’dan Kestanbol’a doğru, güneş ışıklarını takip ediyor.

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
Milattan önce 310’da Büyük İskender’in komutanı Antigonos Monophtalmos tarafından ‘Antigoia’ adıyla kurulmuş antik kent için hız göstergesi, tekerlekler ile yarışıyor; araba 2 bin 330 yıl öncesine gidiyor.

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
Mutluluk Destinasyonu bu hafta, tarihe satır aralıyor. Dünyanın en büyük hükümdarlarından İskender’in Babil’deki ölümü ile Lysmimakhos tarafından “Troas’taki İskender’in kenti” olarak adı yenilenen Alexandria Troas, aradan 21 yüzyıl geçmesine rağmen hâlâ canlı gibi nefes alıp veriyor. Taşları daha sıcaklığını koruyan antik kentteki, heyecanlı yarışların coşkusu, tiyatrodaki tiratlara karışıyor. Stadyumda gladyatörler, vahşi hayvanları alt etmek için canını ortaya koyarken; hamamdaki buhar ile görüş de kapanıyor sanki. Olimpiyatların nüvesi burada atılıyor.

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
390 hektarlık antik kent boyunca 8 kilometre uzunluğundaki sur duvarları, zamana yenik düşse bile taşları yine de kalıntıların güvenliğini sağlayacak kadar emniyet veriyor. Gün batmak üzereyken İskender’in şehrine gelen Albanita ile Bordolu Çocuk, uğurladıkları güneş ile bir anlamda tarihin de batışına dokunarak, hissederek tanıklık ediyor.

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
Anadolu’nun en büyük gymnasium, yani antik jimnastik okullarından birinde sanki yeni yetmelerin neşesi duyuluyor. Çeşmeden akan su, tarihler boyunca kesilse bile, adeta yeniden duyuluyor ve serinlik verirken; yine yolunu buluyor. Eski su yolunu takip ederek, iç limanı aşıp dış limana ulaşıyor. Albanita ile Bordolu Çocuk’un önünde eski çağlar ‘geçit töreni’ yapıyor. Havanın kararması ile eski taşlar ve doğadaki hışırtılar ile baş başa kalan Bordolu Çocuk, tedirginlik hissederken; ona kalpten bağlı olan Albanita ise dile getirilmemiş endişeleri anlıyor.

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
Bordolu Çocuk, Roma İmparatorluğu’nun iki şehri İstanbul’un ölümsüzlüğünü korurken; Alexandria Troas’ın onun için kendini feda etmiş olduğunu düşünüyor. Albanita, buranın adının zaten ‘eski İstanbul’ olduğunu kayda düşüyor. Geyikli’ye 3 kilometre mesafedeki Alexandria Troas’ı, Büyük İskender ve Sezar’ın ‘imparatorluk başkenti’ yapmak istediğini anlatan Albanita, “Ancak İstanbul baskın çıkıyor” diyor.

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
Burada bir parantez açarak, Helenistik Dönem’deki dünya ve bulunduğumuz yerin önemi hakkında birkaç ansiklopedik bilgi not edelim. Büyük İskender’in ölümü sonrası komutanları imparatorluğu paylaşıyorlar. Birçok değişiklik de böylece beraberinde geliyor. ‘Tek gözlü’ lakaplı komutan Antigonos, o dönem ‘Antigoia’ denilen Alexandria Troas’ı kendi isminden mülhem, Ege’nin tek egemen kenti yapıyor.

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
Gargara, Hamaxitos, Kebren, Kolonai, Larisa, Neandria ve Skepsis gibi kentler, Antigoia’ya; yani Alexandria Troas’a bağlanıyor. Şehrin önemi o kadar artıyor ki; küçük ölçekli kentler boşaltılarak; yaşayanlar, ‘göç politikası’ gereği Alexandria Troas’a taşınıyor. Helenizm merkezi bir anda “Alexandria Troas” oluyor; aslında Antigoia oluyor. İşte Albanita ile Bordolu Çocuk, tam 21 yüzyıl sonra milyarca insan arasından bu tarihi toprakları gelip buluyor.

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
İskender’in topraklarını paylaşan komutanları, Antigonos, Ptolemaios, Seleukos ve Lysimakhos’un hanedanları çok geçmeden birbirleriyle çatışıyorlar. Antigoia’nın da kaderi burada değişiyor, Alexandria Troas’a dönüşüyor. Sadece dokuz yıl içinde Antigonos’un orduları, Afyon-Konya yolu üzerindeki İpsos’ta, Lysimakhos ve Seleukos’un ordularına yeniliyor. Antigonos ölürken; kent de “Alexandria Troas” adıyla Lysimakhos’un egemenliğine giriyor.

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
Parantezi kapatarak; haddi aşmadan Albanita’ya sözü bırakırsak, ‘İstanbul’ hikâyesi ile ilgili sözleri şöyle tamamlanıyor: “İskender ve Sezar’ın Roma başkenti yapmak istemesinden olacak ki; Alexandria Troas, Augustus’un imparatorluğu ile hareketleniyor. Helenistik kalıntılar üzerine tapınaklar yapılıyor. Anadolu’dan Avrupa’ya misyonerlik Troas Limanı’ndan açılıyor.”

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
Öte yandan Hadrianus Dönemi’nde Kaz Dağları’ndan Alexandria Troas’a devasa kemerler ile su taşınıyor. Hamamlarda “termal sular” şifa dağıtıyor. Tarih sayfalarına bakılacak olursa; Roma İmparatorluğu’ndaki en büyük hamam, burada inşa ediliyor.

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
Alexandria Troas’ın Constantinople’ün gölgesinde kalmasını ve gün geçtikçe önemini yitirerek, bugün artık İstanbul’un yanında “taş kalıntı” durmasının yolunu Konstantinus açıyor. Tercihini İstanbul’dan yana kullanıp iki şehrin kaderi ile dünyanın da gidişatını şekillendiriyor aslında… Hatta İstanbul’a yakınlığı yüzünden, ‘yeni başkent’ yanında baskın gelmemesi için buradaki tarih, dini yapılar tahrip ediliyor. Alexandria Troas adeta yağmalanıyor. Öyle ki; oradan getirilen parçalar İstanbul’un imar faaliyetlerinde kullanılıyor. Eğer kalpleriniz ile gözlerinizden ötesini görmeyi biliyorsanız; Eminönü’ndeki Yeni Camii’de bugün bile Alexandria Troas’tan getirilen parçaları görebilirsiniz.

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
Alexandria Troas’ izlenimleri sonunda Bordolu Çocuk, Neandria Kapısı’nda Albanita’ya hiç ayrılmamacasına sarılıp dudağına bir ateşli öpücük bırakıyor.

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
Alexandria Troas’ın eski ihtişamına saygıyla, tarihi taşlarına dokunarak, yeniden konakladıkları Geyikli’ye dönerken; Albanita ve Bordolu Çocuk, rüzgara karışıyor.

Alexandria Troas / Mutluluk Destinasyonu
Siz de İstanbul’dan “6 saatlik” bir yolculukla, tarihin akışı eğer farklı seyretseydi; bugün Constantinople’ün yerine ‘dünya başkenti’ olacak Alexandria Troas’ı bir görün.

29 Eylül 2019 Pazar

Abant'a en çok 'sonbahar' yakışıyor

Sonbahar geldi, yapraklar yavaş yavaş sararmaya, yazın renkli anıları da çiçekler gibi solmaya başladı. Ama havalar soğusa da tatil planları yapanların içi sıcacık. Bu hafta Mutluluk Destinasyonu sizi Sonbahar'ın en çok yakıştığı yere, Abant'a götürüyor.
Abant / Mutluluk Destinasyonu
ABANT'A NASIL GİDİLİR?

Karadeniz'in en güzel noktalarından biri olan Abant'a hem İstanbul'dan hem de Ankara'dan gitmek çok kolay. Her iki şehrin de otogarından, neredeyse her gün Abant'a giden bir otobüs kalkıyor. Bolu şehir merkezine 40 km. uzaklıkta olan Abant'a kendi şahsi aracınızla giderseniz, İstanbul'dan 3 saatte, Ankara'dan ise 2 saatte ulaşabilirsiniz.
Abant / Mutluluk Destinasyonu
ABANT'TA NERELER GEZİLİR, NELER YAPILIR?

Her adım attığınızda bir 'açıkhava müzesinde geziyormuşsunuz' hissi oluşturan Abant'ta bize göre mutlaka görmeniz gereken 7 yer var. Eğer buraları ziyaret etmezseniz, Abant'a gitmiş sayılmazsınız. Zaten hepsi birbirine yakın olduğundan hızlandırılmış turla bir günde ya da biraz keyfini çıkara çıkara 2 günde gezebilirsiniz.
Abant / Mutluluk Destinasyonu
ABANT'TA MUTLAKA GÖRMENİZ GEREKEN 7 YER

1-) Abant Tabiat Parkı
2-) Örmeci Yaylası
3-) Sinekli Yaylası
4-) Samandıra Şelalesi Tabiat Anıtı
5-) Abant Köy Pazarı
6-) Güzeldere Şelalesi
7-) Akkaya Travertenleri
Abant / Mutluluk Destinasyonu
ABANT'TA NEREDE KALINIR?

Son yıllarda Karadeniz turizminin yaygınlaşmasıyla birlikte cazibe merkezi haline gelen Abant'ta pek çok büyük otel olsa da, biz sizlere butik otelleri ve pansiyona dönüştürülmüş "eski konakları" tavsiye ederiz. Madem doğaya karışacağız, kalacağımız yerde doğa ile koyun koyuna olsun değil mi? Abank Köşk Hotel'i ise özellikle tavsiye ediyoruz. Çünkü hem fiyatları makûl, hem manzarası enfes.

ABANT'TA NE YENİR?

Karadeniz'e gidilip de balık yenmeden dönülmez elbet. Her yörenin meşhur bir yemeği mutlaka vardır. Abant'ınki "alabalık." Hem de kırmızı beneklisinden.
Abant / Mutluluk Destinasyonu
YAPMADAN DÖNMEYİN
1-) Abant Gölü kenarında fotoğraf çektirin.
2-) Sinekli Yaylası'nda bol köpüklü ayran için.
3-) Eğer korkmuyorsanız; Örmeci Yaylası'nda at binin.
4-) Güzeldere Şelalesi yanında alabalıkların tadına bakın.

21 Eylül 2019 Cumartesi

Ucuz seyahatlerin püf noktaları

Siz de bizim gibi gezmeyi, yeni yerler ve lezzetler keşfetmeyi; ancak bütçenizi aşmadan tatil yapmayı seviyorsanız, bu rehber tam size göre. Mutluluk Destinasyonu bu hafta, ucuz tatil yapmanın püf noktalarını açıklıyor.
Mutluluk Destinasyonu
1-) Erken rezervasyon fırsatlarını kaçırmayın

Eğer yıllık izniniz önceden belli oluyorsa ya da hafta sonu kaçamaklarını seviyorsanız, erken rezervasyon fırsatlarını kaçırmayın. Tatilinizden 6 hafta önce yapacağınız otel rezervasyonları ya da alacağınız uçak biletleri en az "yüzde 30" oranında daha uygun fiyatlı olur.

2-) Son dakika fırsatları

Hiçbir otel, odaları boş kalsın ya da hiçbir firma uçağı boş uçsun istemez. Bu nedenle pek çok firma son dakika indirimine gider. Mesela bazı 5 yıldızlı büyük oteller akşam saat 22:00'dan sonra oda fiyatlarında indirim yapar. Eğer gezgin ruhluysanız, hava limanında son dakika bir uçağa binmeye karar verebilir ve boş koltukları en az yüzde 40 indirim ile alabilirsiniz.
Mutluluk Destinasyonu
3-) Rezervasyon uygulamaları

Yüzlerce rezervasyon uygulaması olsa da "en güvenilir" olanlarını tercih etmelisiniz. Zira, otel rezervasyonunuzu yaptırıp, paranızı ödediğiniz hâlde, otele gittiğinizde boş bir arazi ile karşılaşabilirsiniz. Biz genellikle hotels.com sitesini kullanıyoruz. Şimdiye kadar hayal kırıklığına uğramadık. Çoğunlukla otel fiyatlarının 'yüzde 25, yüzde 35' daha azını ödeyerek tatil yaptığımız gibi, 10 gece rezervasyonun ardından bir gece de 'bedava konaklama' hediyesi kazandık.

4-) Yeme içmeye dikkat

'Her şey dahil' sistem bir otelde kalmıyorsanız, yeme-içme masrafları bütçenizi eritecektir. Size tavsiyemiz, gideceğiniz yer hakkında önceden araştırma yapmanız. Tatil yöresinin yerel lezzetlerini, büyük restoranlar yerine yerel işletmelerde tadarsanız; hem bütçeniz sarsılmaz hem de esnaf kazanır.
Mutluluk Destinasyonu
5-) Kalabalık tatil

Tatile kalabalık bir grupla gitmek masrafı her zaman en az yarı yarıya düşürür. Birlikte araba kiralayabilir, otel yerine havuzlu ya da plaja yakın apartlar tutabilirsiniz. Böylece 2 kişinin yapacağı masrafla, en az 4 kişi tatil yapabilirsiniz.

6-) Cruise gemileri

Son yıllarda giderek popülerleşen 'dev yolcu gemileri' de "ucuz tatil" için bir alternatif olabilir. Eğer kumar oynamayan gruptaysanız, 300 Euro gibi bir fiyata 4 gün rüya gibi bir tatil yapmakla beraber, 4 güne 3 ülke ziyareti de sığdırabilirsiniz.
Mutluluk Destinasyonu
7-) Parası değersiz ülkeler seçin

Döviz kurundaki yükseliş nedeniyle yurt dışı tatilleri rüya gibi görünse de, doğru seçim yaparak yurt dışında da ucuza tatil yapabilirsiniz. Para birimi Türk Lirası'ndan düşük bir ülke seçerseniz, alışveriş bile lüks olmaktan çıkar. Mesela Ukrayna'nın 10 grivnası yaklaşık 1 Türk Lirası ediyor. Kendinizi zengin hissedebilirsiniz.

8-) Hediye seçimi

Özellikle yurt dışına çıkanlar, dönüşte eşe dosta hediye getirmek zorunda hissediyor kendisini. Siz de bu gruptansanız, tavsiyemiz mağazalar ve free shop'tan uzak durmanız. Bunlar yerine, yerel gece pazarlarını ya da gittiğiniz bölgeye özel marmelatlar, reçeller üreten şarküterileri gezmeniz. Alacaklarınızın gramajına da dikkat etmelisiniz. Aksi halde alışverişte yaptığınız tasarruftan çoğunu, uçaktaki bagaj sınırını aşınca ödeyebilirsiniz. 

9-) Döviz alımı

Döviz alımını mutlaka Kapalıçarşı gibi, para akışının yüksek olduğu bir yerden yapın ki; en düşük kurdan alabilesiniz. Hava limanından zorda kalmadıkça asla döviz almayın. Aradaki makas öyle açık ki; 100 dolar alabileceğiniz Türk Lirası ile ancak '80 dolar' olabilirsiniz.

31 Ağustos 2019 Cumartesi

Eylül ayında denize girilebilecek yerler

Yaz bitti, güz yüzünü gösterdi. Ama siz de bizim gibi yazın bitmesini kabullenemeyenlerdenseniz, güneşe doğru keyifli bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Yaprakların yavaş yavaş sararmaya başladığı Eylül ayında, hâlâ yazın etkilerini sürdürdüğü ve denize girilebilecek en iyi destinasyonları, Mutluluk Destinasyonu olarak sizler için derledik.

1-) GİRNE
Girne / Mutluluk Destinasyonu
Kıbrıs için bir seyahat planınız varsa, Eylül ayı "en iyi" tercih olacaktır. Kavurucu sıcaklar etkisini yitirdiği gibi, 30 derecelik güneşli havanın hâlâ yaz esintilerini hissettirdiği Girne kıyılarında hem denize girebilir hem tarihe tanıklık edebileceğiniz kısa turlar düzenleyebilir hem de leziz deniz ürünleri ile kendinize ziyafet çekebilirsiniz. Ada'nın en ince ucu olan Karpaz Bölgesi'nde denize girerseniz, buranın sunduğu güzelliklere aşık olacağınız garanti ediyoruz. Kıbrıs'ta tatil yapmanın püf noktalarını öğrenmek isterseniz buradan ulaşabilirsiniz.

2-) SİDE
Side / Mutluluk Destinasyonu
Antalya'nın en doğu ucundaki Side'de Eylül ayı bir başka geçiyor. Kalabalıkların çekildiği, masmavi suların tenhalaştığı ve fiyatların da epeyce düştüğü bu dönem, sonbahar tatili yapmak isteyenler için çok uygun. Deniz suyunun yaz boyunca 'banyo suyu' kıvamında olduğu Side'de sonbaharın ılıklığı ile huzurlu bir tatil geçirebilirsiniz. Hazır Side'ye kadar gitmişken, Aspendos'u da ziyaret etmeyi unutmayın.

3-) DATÇA
Datça / Mutluluk Destinasyonu
Her bir sokağı Can Yücel'in bir şiirinden fırlamış gibi duran Datça'da, Ekim ayının son günlerine kadar denize girmek mümkün. Ama bu eşsiz belde sadece deniz değil; sakinlik, huzur, enfes yemekler ve el değmemiş bir doğa vaadinde bulunuyor misafirlerine. Her giden aşık oluyor, herkes Palamutbükü, Hayıtbükü ya da Bozburun'da bir hayat kurmanın hayali ile dönüyor.


4-) SEFERİHİSAR
Seferihisar / Mutluluk Destinasyonu
Şehrin gürültüsünden kaçan emekliler kadar, son yıllarda sanatçıların da sığınağı olan Seferihisar; sonbaharı denizde geçirmek isteyenler için en iyi adreslerden biri. Tertemiz denizinin yanında, Sığacık gibi turistik merkezleri ile de dikkat çeken, İzmir'in bu şirin beldesini mutlaka güz rotanıza ekleyin.

5-) AKYAKA
Akyaka / Mutluluk Destinasyonu
Akdeniz'in gizli kalmış güzelliklerinden olsa da, son yıllarda giderek popülerleşen Akyaka, bir tatilden aradığınız her şeyi sunuyor. Denizi tertemiz, sokakları renk renk çiçeklerle kaplı, yemekleri leziz ve fiyatları uygun. Özellikle Eylül ve Ekim aylarında burada denize girmek yazı uzattığı gibi, sakinliği ile de huzur veriyor. Muğla denilince akla ilk Bodrum gelse de, Akyaka kısa bir zaman sonra Bodrum'un tahtını sallayacak gibi duruyor.

Çengelköy: Boğaz'ın kenarında asırlık bir çınar

Boğaziçi’nin esintileri, yalıların alt katına, cumbalı üst katlara misafir oluyor. Bahçesi “deniz” olan Muazzez Hanım Yalısı, Server Bey Ya...