31 Ağustos 2019 Cumartesi

Eylül ayında denize girilebilecek yerler

Yaz bitti, güz yüzünü gösterdi. Ama siz de bizim gibi yazın bitmesini kabullenemeyenlerdenseniz, güneşe doğru keyifli bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Yaprakların yavaş yavaş sararmaya başladığı Eylül ayında, hâlâ yazın etkilerini sürdürdüğü ve denize girilebilecek en iyi destinasyonları, Mutluluk Destinasyonu olarak sizler için derledik.

1-) GİRNE
Girne / Mutluluk Destinasyonu
Kıbrıs için bir seyahat planınız varsa, Eylül ayı "en iyi" tercih olacaktır. Kavurucu sıcaklar etkisini yitirdiği gibi, 30 derecelik güneşli havanın hâlâ yaz esintilerini hissettirdiği Girne kıyılarında hem denize girebilir hem tarihe tanıklık edebileceğiniz kısa turlar düzenleyebilir hem de leziz deniz ürünleri ile kendinize ziyafet çekebilirsiniz. Ada'nın en ince ucu olan Karpaz Bölgesi'nde denize girerseniz, buranın sunduğu güzelliklere aşık olacağınız garanti ediyoruz. Kıbrıs'ta tatil yapmanın püf noktalarını öğrenmek isterseniz buradan ulaşabilirsiniz.

2-) SİDE
Side / Mutluluk Destinasyonu
Antalya'nın en doğu ucundaki Side'de Eylül ayı bir başka geçiyor. Kalabalıkların çekildiği, masmavi suların tenhalaştığı ve fiyatların da epeyce düştüğü bu dönem, sonbahar tatili yapmak isteyenler için çok uygun. Deniz suyunun yaz boyunca 'banyo suyu' kıvamında olduğu Side'de sonbaharın ılıklığı ile huzurlu bir tatil geçirebilirsiniz. Hazır Side'ye kadar gitmişken, Aspendos'u da ziyaret etmeyi unutmayın.

3-) DATÇA
Datça / Mutluluk Destinasyonu
Her bir sokağı Can Yücel'in bir şiirinden fırlamış gibi duran Datça'da, Ekim ayının son günlerine kadar denize girmek mümkün. Ama bu eşsiz belde sadece deniz değil; sakinlik, huzur, enfes yemekler ve el değmemiş bir doğa vaadinde bulunuyor misafirlerine. Her giden aşık oluyor, herkes Palamutbükü, Hayıtbükü ya da Bozburun'da bir hayat kurmanın hayali ile dönüyor.


4-) SEFERİHİSAR
Seferihisar / Mutluluk Destinasyonu
Şehrin gürültüsünden kaçan emekliler kadar, son yıllarda sanatçıların da sığınağı olan Seferihisar; sonbaharı denizde geçirmek isteyenler için en iyi adreslerden biri. Tertemiz denizinin yanında, Sığacık gibi turistik merkezleri ile de dikkat çeken, İzmir'in bu şirin beldesini mutlaka güz rotanıza ekleyin.

5-) AKYAKA
Akyaka / Mutluluk Destinasyonu
Akdeniz'in gizli kalmış güzelliklerinden olsa da, son yıllarda giderek popülerleşen Akyaka, bir tatilden aradığınız her şeyi sunuyor. Denizi tertemiz, sokakları renk renk çiçeklerle kaplı, yemekleri leziz ve fiyatları uygun. Özellikle Eylül ve Ekim aylarında burada denize girmek yazı uzattığı gibi, sakinliği ile de huzur veriyor. Muğla denilince akla ilk Bodrum gelse de, Akyaka kısa bir zaman sonra Bodrum'un tahtını sallayacak gibi duruyor.

25 Ağustos 2019 Pazar

Köy içinde köy: Village Park

"İstanbul" denince turistik olarak öncelikle ‘Beşiktaş, Beyazıt, Beyoğlu’ akla geliyor olabilir. Biz ise sizi bambaşka bir İstanbul'a götüreceğiz. "Köy" tanımı İstanbulluların zihninde Kadıköy, Bakırköy ve Arnavutköy’ü canlanıyor belki. Oysa dört yanı dağlarla çevrili olan İshaklı, gerçek bir 'köy hayatı' sunuyor misafirlerine. Zaten İshaklı için 'saklı köy' de deniyor.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Gökdelenler, alışveriş merkezleri, metrolar ve metrobüsler ile şehirleşme "modernlik" olmayabiliyor her zaman… Tabiat içindeki İshaklı'yı görünce; 'modernleşme' ve 'şehirleşme' gibi kavramlardan soğuyoruz. Betonarme yapılar içinde aslında yaşamadığımızı, saatlerce trafikte ömrümüzü bitirdiğimizi, tramvayda itiş kakış ile ‘stres küpü’ olduğumuzu, İshaklı'daki güzellikler ve doğallığı keşfettikçe yeniden, yeniden anlıyoruz.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
İstanbul'un 151 köyünden biri İshaklı... Koca metropolün 39 ilçesinin 11'inde bulunan köyleri ile bir de "öteki yüzü" var. Bazılarını, Mutluluk Destinasyonu'nun arşiv bölümünden de okuyabilirsiniz. Gelin şimdi, İshaklı'nın dönemeçlerinde birlikte kaybolalım.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Bin 300 nüfuslu İshaklı'nın yüzde 80'ini Trabzonlular oluşturuyor. 'Emekli yeri' denilebilecek İshaklı, şehir merkezine 35 kilometre uzaklıkta konumlanıyor. Anadolu Yakası’ndan geliyorsanız, Şile, Ömerli, Riva’yı takip ederek, sırasıyla Hüseyinli, Polonezköy ve Cumhuriyetköy’ü geçerek İshaklı’ya ulaşabilirsiniz. Eğer Avrupa Yakası’ndan geliyorsanız, ikinci köprü istikametinde Kavacık sapağından çıkarak, Polonezköy yolunu takip ederek, Şile, Ömerli ve Cumhuriyetköy’ten yine İshaklı’ya varmanız mümkün… Albanita ile Bordolu Çocuk'un çam ormanları arasındaki İshaklı'da adresi, "Village Park" oluyor.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Yapımında hiç beton kullanılmayan huzur köşesinde, tabiatı dinlerken; hem vücudunuz hem ruhunuz arınıyor. Taş ve ahşap materyallerin öne çıktığı tatil yerinde, bedeniniz yenileniyor. Riva Deresi'nin şırıltısı, ağaç yapraklarının hışırtısına karışıyor. Sessizlik ile doğanın buluştuğu İshaklı’da beton yerine kerpiç, tuğla ve taş, size ‘köy doğallığı’ sunuyor.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
185 tür, 11 bin sayısından fazla bitki ile örtülmüş burası, kış aylarında da şömine sakinliği servis ediyor gelenlerine… Oksijen ve uzun doğa yürüyüşleri için elverişli İshaklı’da sağlık, köy sınırlarının dışına da taşıyor. Ortaçağ ve gotik tarzdaki Village Park, çam ormanları gölgesinde İstanbul’un “doğal” yüzünü vaat ediyor.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
1999’da dönemin başbakanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ağırlayan kompleks, lüksten uzak ‘saklı köşe’ olarak ayrılıyor diğer örneklerinden… “Örneği” aslında söz gelimi, zira Village Park’a geldiğinizde, anlıyorsunuz ki; bulunduğunuz yerin bir benzeri yok.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Doğayla barışık burası, 35 dönüm üzerine yayılmış bir tapınak gibi mahfuz… “Uzakdoğu” esintileri taşıyan mimarisi ile konfor anlayışınızı tamamen değiştiriyor. Ahşap, taş bileşimi ile konaklayanlara “sonsuz huzur” armağan eden Village Park, ‘köy içinde köy’ olarak konumlanıyor. Doğayla uyumu yakalayan yer, tüm zamanlarını mesleki koşuşturma içinde geçirenlerin sevdikleri ile bir arada olmanın tadına varacakları özel köşe...

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Başınızı kapalı mekânlardan dışarı çıkarıp yalın ayak ve sere serpe yeşilliklere uzandığınız İshaklı Köyü’ndeki Village Park’ta at, tavşan, kedi ve köpeklerin salına salına dolaşması ise 'zihinsel detoks' uyguluyor. Minimalist estetiğin öne çıktığı doğa otelinde ruhunuz tazeleniyor. Ahşap köprüler, yanı sıra tahta yollarda zaman, zihninize siz farkında olmadan "doğal terapi" uyguluyor.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Konakladığınız bölgenin her iki tarafı da ıhlamur ve gürgen ağaçlarıyla çevrilmiş ormanlara bakıyor. Doğanın tam kalbinde, temiz hava ile iştah da açılıyor haliyle… Village Park, lezzetleri ile de aklınızı çelecek. Geleneksel mezeleri, Rus spesiyaliteleriyle çeşitlendirebilirsiniz. Organik yemekleri, Hindu taş figürleri arasından geçilen yolları ve konforlu odaları ile sadece bir gün bile yetiyor dinlenmek için… Tabiata saygısızlık yapılmayan, betonlaşmadan uzak, gürültü kirliliğinin olmadığı küçük kasabadan ‘huzur’ yükseliyor.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Lüks yerine, doğanın enerjisini size sunmak üzere yoğunlaşmış ekolojik çiftlik, 7 ayrı tarzda düşünülmüş konaklama imkânları, bungalovlar, cumbalı odalar, ahşap odalar, nostalji odalar, küçük villalar, romantik odalar, lüks ve özel odalar ile zevkinize göre alternatif sunuyor. Gelirken omuzlarınızda taşıdığınız şehir yaşamının negatif enerjisi, giderken sırtınızdan herhangi bir çam ağacı gölgesinde bırakmış olarak dinlendirici bir deneyim ile “hafiflemiş” şekilde dağılıyorsunuz. İstanbul’a 35 kilometre uzaktaki arka bahçesinde, düşlere yolculuk yapabilirsiniz. Şehir merkezinden hiçbir şey düşünmeden arabanızla yolculuğa çıktıktan sonra ağaçların doğal bariyer görevi gördüğü Polonezköy’ün kıvrımlı, inişli çıkışlı yollarında adeta ‘mutluluk’ topluyorsunuz. Mesela Adampol’un hemen girişindeki yol kenarı, salaş ‘tost, köfte ve gözleme evi’ bunlardan birisi… Albanita ile Bordolo Çocuk, hafif bir kahvaltı ile günü karşılarken; az sonraki düşler bahçesinden tam anlamıyla haberdar değildiler. Hatta akıllarında ‘olumsuz’ tecrübelerin referansları uçuşmaktaydı.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Ancak Village Park’ın içine arabanın tekerleklerin girmesiyle büyülü dünyası, misafirlerini çabuk ve kolay teslim alıyor. Vestiyere bavulları bırakıp giriş işlemleri için biraz soluklanırken bile ‘yorgunluk’ diye bir şey kalmıyor zaten geriye… Tüm boğucu hisleri, yaşadığınız pürüzleri bahçe kapısı eşiğinde, dışarıda bırakıyorsunuz.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Köy ekmeklerinin ve kompleksin kendi bostanında yetiştirdiği taze mahsullerinin kokusu ‘buyur’ ediyor hemen, restoranın biraz ilerisinde ise anason ve malt bardakları birbirine karışmış yudumlanıyor. Havuz başında bir çift, gözleriyle konuşuyor. Bir çocuk saçlarından akan suyu saça saça koşuşturuyor. Çocuk neşesi de etrafa yayılıyor. Başkasının elinden çıkan kahveyi içerken Bordolu Çocuk müşahede ediyor ki; Albanita’nın getirdiği bir çay veya neskafe fincanı hiçbir şeye değişilmiyor.


Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
İstanbul’a 40 dakikalık mesafedeki Uzakdoğu’da “hayalleri” ile baş başa kalmanın keyfine varıyor ikili… ‘Sihirli kutu’ gibi bu yerde, akşam yemeğini uzatan Albanita ile Bordolu Çocuk saatlerin telaşını unutuyor.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Özenle seçilmiş ağaçlar ve çiçekli bitkilerin sırdaşlığında, ‘sağlıklı düşünme, ruhsal temizlik’ için şaşırtıcı sessizliğe doymuş olan Bordolu Çocuk’un huysuzlukla etraftakilere söz açması, Albanita’nın insandan kaçtığı yerde, “yeni insanları” masalarına ve balkonlarına çekiyor. Uyumlu yapısıyla Albanita ise Bordolu Çocuk’un haylazlığına şefkât ile eşlik ederken; tanımadığı insanlarla dakikalar boyunca hoşbeş ediyor; sözleri, gülüşleri, masadan masaya yankılanıyor.



İnsanın motivasyonunu artıran, üretkenliğine katkı sağlayan, tabiatın her rengini içinde barındıran Village Park Resort ve İshaklı Köyü’nden çıkıp da günlük rutinlere geri dönmek, sanırım hiç kimseye iyi gelmiyor. Albanita ile Bordolu Çocuk da hâlâ akılları orada, bedenleri şehir ortasında yeni ‘mutluluk rotaları’ için kum saati çeviriyor.

11 Ağustos 2019 Pazar

Ege'den öte, Ege'den beri: Bozcaada

Çanakkale'nin denize açılan yollarından birinden geçince şehrin kalbine ineceksin. Geyikli'nin batısında, Gökçeada'nın güneyinde kalan balıkçı kasabası Bozcaada'yı göreceksin. "Sakın şaşırma!" 
Bozcaada / Mutluluk Destinasyonu
Mutluluk Destinasyonu, Ege'nin serin sularında soluklanıyor bu hafta...

Türkiye'nin üçüncü, Ege Denizi'nin ikinci büyük adasına hoş geldiniz. Sürprizler ile dolu Bozcaada'nın uçsuz bucaksız bağları, rengarenk bağ evleri nefesinizi kesecek. Rüyadaymış hissi uyandıran kumsalları, berrak deniz suyu, küçük, saklı koyları, kekik kokan tepeleri, dalında böğürtlenleri, üzümleri, şarabın en lezzetlisi, ayrıca deniz ürünlerinin de en tazesi, size masal gibi bir dünyanın kapılarını aralayacak.
Bozcaada / Mutluluk Destinasyonu

Çanakkale Boğazı'nın 'giriş kapısı' sayılacak Bozcaada, "hoşgörü" ile dikkat çekiyor. Geyikli'ye bakan yerleşim yerindeki insan çeşitliliğinin anlayışları, birbirine saygısı yaşamayı güzelleştiriyor.
Bozcaada / Mutluluk Destinasyonu

Rüzgârlı koyları ile Bozcaada'nın adına, rüzgâra açık tepelerinde ağaç yetişmemesi yüzünden 'boz' denirken; 37 kilometrekarelik kara parçasında, 12 koy ve 12 burun sayılabiliyor. 38 kilometrelik Bozcaada'nın çevresinde, ilginç bir rastlantı ile '12' de adacık bulunuyor. Adadaki cılız su yolları, yalnızca kış mevsiminde hareketleniyor. Soğuk günler, evlerin kapılarından geçen şırıl şırıl "su sesi" ile ısınıyor adeta.
Bozcaada / Mutluluk Destinasyonu
Boğaz'ın çıkış noktasındaki Bozcaada, kuzey rüzgârlarının da geçiş noktasında bulunuyor. Dolayısıyla Albanita ve Bordolu Çocuk gibi sivrisinek fobisi olanlar için rahat bir dinlenme imkânı tanıyor. Rüzgârlar, Bozcaada'nın üzüm bağları ve şarap ile ünlenmesine de böylece vesile oluyor. Buradaki 5 günlük tatilde, hemen adapte oluyorsunuz hava şartlarına... Mesela rüzgârın poyraz mı yoksa lodos mu olduğunu anlıyorsunuz ki; buna göre, eğer kuzeyden rüzgâr esiyorsa Bozcaada'nın güneyinde, yok eğer güney yönünden esinti geliyorsa da kuzeyde denize giriyorsunuz. Eğer bunalmadan tatil yapmak istiyorsanız, Bozcaada'dan "daha iyisini" bulamazsınız.
Bozcaada / Mutluluk Destinasyonu
Tam 500 yıldır Türkler ile Rumların bir arada yaşadığı Bozcaada'nın tarihi, M.Ö. 3000 yılına dayanıyor. Adanın ilk sahipleri Pelasg'lar, son sakinleri ise Türkler. Bunların arasında ise Fenikeliler, Atinalılar, Yunanlılar, Persler, Büyük İskender, Bizanslar, Cenevizler, Venedikler sıralanıyor.

Albanita'nın anlattığına göre; Bozcaada'yla ilgili en çarpıcı hikâye ise Akhalar ile Troyalılar arasındaki savaşta, burada geçen bir hile ile savaşın kazanılması...
Bozcaada / Mutluluk Destinasyonu

Şimdi Albanita'dan dinliyoruz: 
"Antik Çağ'da 'Leukophrys', Yunan Mitolojisi'nde ise 'Tenedos' denilen Bozcaada, Homeros’un Troya Savaşları'nı anlattığı İlyada Destanı'nda da geçiyor. Troya, Bozcaada'nın karşısındaki Hisarlık tepesinde zengin bir kent... Savaş ise Yunanistan Yarımadası'ndan gelen Akhalar ile Anadolu'da yaşayan Troyalılar arasında malûm. 'Krallar kralı' olarak kabul edilen Agememnon'un idaresindeki Akha Donanması yiyecek ve içecek bulmak için Bozcaada'da karaya çıkıyorlar. Onların yaptıkları tahta at, yani 'Troya' surlarının önünde içeri sokulmayı beklerken; Akhalar da Tenedos'un güneyinde, yani Bozcaada'nın arkasındaki herhangi bir koyda saklanıp pusuya yatıyorlar. Savaş işte bu hileyle kazanılıyor. İşte Bozcaada, İlyada Destanı'ndaki Troya Savaşı'nın meydanı aslında..."
Bozcaada / Mutluluk Destinasyonu
Rüzgâr türbinlerinin de Bozcaada'nın bir sakini olduğu, Adalılar'a ve Çanakkale'ye enerji sağlayarak 'yoldaşlık' ettiği gelince fark ediliyor. Ayrıca gece beyaz kırmızı ışıkları ile gündüz devasa bir rüzgar gülü gibi salınması, kimsesizlerin 'kahramanca' yalnızlığını da temsil ediyor. Adadaki 'yel değirmenleri' ile göz temasında olan anakaradaki rüzgar türbinleri, değişen koşulların ironisi gibi de duruyor.

Bozcaada / Mutluluk Destinasyonu
Ada içinde isterseniz her köşe başındaki ince detayları görmek için yürüyerek keşif yapabilirsiniz. Ancak kısa süre içinde heyecan, şaşkınlık ve mutluluktan enerjiniz azalabileceği için; bu tercih, eksik bırakacağınız "görülesi yerler" bakımından pek yeterli olmayabilir. Dolayısıyla araba, motosiklet veya bisiklet kiralayabilir. Bir taksi tutabilir ya da minibüsleri seçebilirsiniz.
Bozcaada / Mutluluk Destinasyonu
Birçok yeni destinasyon keşfederken; şansımız hep yaver gitmişti.

Bozcaada da yılda bir defa gerçekleştirilen kutsal ayin Aya Paraskevi Günleri'ne denk geldik. Biz iştahla ve merakla ada sokaklarını dolaşırken; küçük bir manastırda bir araya gelen Rumlar, azize Aya Paraskevi'ye atfen bugünü geçirirken; Türkler de evlerindeki bahçelerinde kurdukları uzun masalarda yemekler yiyerek onlara eşlik ediyordu. 'Kutsal su' anlamına gelen Ayazma Manastırı'ndan mülhem halk arasında 'Ayazma Panayırı' da denilen özel güne şık kıyafetler, özenli makyajlar ile insanlar ne kadar önem verdiklerini gösteriyor.

Yunanistan'dan gelmiş müzik gruplarının derinlerden bir yerden sirtaki ezgileri de kulaklarımıza çalınıyor. Öte yandan tahta masalardan çatal bıçakların, tabaklara değdikçe çıkardığı sesler yankılanıyor. Türkler, Rumlar'la bir coşkuyu paylaşıyor, iki halk yüzyıllar boyunca olduğu gibi yine kaynaşıyor, Albanita ile Bordolu Çocuk ise bu keyifli anlara farkında olmadan Bozcaada'nın iç kısımlarında tanık oluyor.
Bozcaada / Mutluluk Destinasyonu

Albanita, Bozcaada'daki evlerin mimari farklılıklarından "Türk mü Rum mu" mahallesinde olduğumuza dair bilgilerini sergiliyor. Rum mahallesi, evleri ve sokakları ile daha bakımlı, daha dikkat çekici görünüyor. Mahallenin orta yerinde ayrıştıcı bir kilise ve saat kulesi kendini gösteriyor. Eski tavernalar, meyhaneler, kahvehaneler, bugünlerde mavi beyaz gösterişli restoranlar olarak hizmet veriyor. Bunlardan birinde dakikaların demini alıyor, aşk tazeliyor, mutluluğu dinliyor, sevginin kokusunu içimize çekiyoruz. Kıvrımlı sokakları, ahşap, cumbalı evleri ile Türk mahallesi de daha geride kendini belli ediyor.
Bozcaada / Mutluluk Destinasyonu
Bozcaada'nın kargaları da insanları kadar sıcakkanlı... Oturduğunuz masanıza gelip konacak kadar cesur ve yakın hissediyorlar kendilerini size... Tiz sesleri ile akşam seremonileri ise hiç sekmiyor. Bir çatıdan diğerine, kale surlarından meydandaki anıt üzerine topluca uçarak, adeta serenat yapıyor misafirlerine...
Bozcaada / Mutluluk Destinasyonu
Geyikli'den bindiğiniz feribot ile karşı kıyıya yanaşırken; ihtişamlı Bozcaada Kalesi karşılıyor gelenlerini... Adayla kalenin büyüklüğü tezat oluştursa bile, aslında yapı zengin tarihini fısıldıyor konaklayanlarına... Fenikeliler, Cenevizler, Venedikliler, Osmanlılar'ın kullandığı kalenin bugünkü görünümü, II. Mahmud Dönemi'ne ait. İskele kenarında mehtaba karşı Albanita ile Bordolu Çocuk, dibek kahvesi içerken; şezlongtan sandalyelerine Ege'nin suları vuruyor, kalede ise 'Yalın' konser veriyor.
Bozcaada / Mutluluk Destinasyonu

Göztepe'den gün batımı ile adadaki bütün güzellikleri; yükseltileri, düzlükleri, bağları, çamlıkları, evleri, rüzgar güllerini ve etrafındaki küçük adacıkları da görmek mümkün. Ayrıca Semadirek Adası, Çanakkale Boğazı ve Midilli Adası da buradan rahatlıkla seçilebiliyor. Rüzgar gülleri yönünde güneş batarken; anakara yönünde doğan dolunay, unutulmaz bir manzara sunuyor. Aynı anda güneş ve ay "nöbet değişimi" yaşarken; siz de sevdiğiniz ile el ele, göz göze, sarmaş dolaş bir mutluluk yaşıyorsunuz. Albanita gibi soğuğa karşı hassassanız, rüzgar burada daha çok hissedildiği için üstünüze mutlaka fazladan bir şeyler almayı unutmayın.
Bozcaada / Mutluluk Destinasyonu
Meryem Ana Kilisesi, Bozcaada Kalesi, Köprülü Mehmed Paşa Camii, Alaybey Hamamı, Namazgah ve Yel Değirmenleri; bağcılık, şarapçılık ve balıkçılık ile geçimin sağlandığı Bozcaada'da görülmesi gereken yerler arasında sıralanabilir. Ayrıca Bozcaada'da şnorkel ve gözlük ile yüzmeyi denerseniz, deniz altında da birbirinden güzel canlıları keşfedebilirsiniz. Akdeniz mutfağı ve gurme lezzetler de damağınızda unutulmaz tatlar bırakacak burada.

Albanita'nın 'tosthane' hayalinin ise Bozcaada'da dillere destan uzun kuyruklar oluşturması, Bordolu Çocuk'un omuzlarına 'buruk' duygular yüklenmesine yol açtı. Siz de burada, her biriniz eğer bir sandviç almaktan kaçınırsanız, onun sırtındaki ağırlığı merhamet ile hafifletebilirsiniz.
Bozcaada / Mutluluk Destinasyonu
Son söz; her şeyden uzakta bir tatil için Bozcaada'da kısa süre içinde rehabilite olabilir... Hayatın huzur dolu seslerini, en güzel renklerini, etkileyici kokularını depolayabilir... Denizin etkileyiciliği, adanın kendine has dokusuna kendinizi çabuk kaptırabilir... Sınırlayıcı koşullardan bağımsız, yeryüzünün belki de en güzel üç adasından biri olan Bozcaada'nın muhteşem panoramik görüntüsüyle özgürlüğün keyfine varabilir... Çok kültürlü bir yaşamın hâkim olduğu Bozcaada'da, sanatın da her çeşidini her an deneyimleyebilirsiniz. Öyle ki; Albanita ile Bordolu Çocuk, 'keşif' merakının getirdiği sonuçla, sonradan "otel" olarak dönüştürülmüş eski bir şarap mahzenindeki resim sergisinde birkaç dakika boyunca dünyayı dolaştı.
Bozcaada / Mutluluk Destinasyonu
Çeşitli ada otlarının tadına bakabilir, Albanita'nın tavsiyesi ile 'kekikli ahtapot' ve denizden çıktığı gibi midye dolma, kalamar tava yiyebilirsiniz. Rumlar'ın kaybolmaya yüz tutmuş pastacılık gelenekleri burada hâlâ yaşatılırken; mesela "bademli kurabiye, sakızlı dondurma, domates reçeli" deneyebilirsiniz. Sonunda Albanita gibi yüzünüzde bir "anason masumiyeti" ile dönüş yoluna koyulabilirsiniz.

BOZCAADA'YA NASIL GİDİLİR?
Bozcaada / Mutluluk Destinasyonu

Çanakkale Geyikli İskelesi'nden her saat başı kalkan feribot ile Bozcaada'ya ulaşabilirsiniz. Çanakkale Otogarı'na otobüs ile ulaşmanız durumunda, feribot iskelesine 15 dakika arayla gelen minibüsleri kullanabilirsiniz. Edremit Hava Limanı'nı kullanırsanız, yine yanı şekilde saat başı kalkan Geyikli otobüslerini sizi adaya ulaştıracaktır. Özel aracınızla da Bozcaada'ya gidebilirsiniz. Ancak feribot ücretleri ve adadaki otopark fiyatları pahalı olduğundan, aracınızı Geyikli'de bırakmanızı tavsiye ederiz.,2019 yılı feribot ücretleri araç için 115 TL, yayalar için ise 11 TL.

BOZCAADA'DA NEREDE KALINIR?

Bozcaada bir otel cenneti desek yeri. Her konsepte uygun bir otel bulabilirsiniz. Bizim favorimiz, posthaneden otele çevrilen ve Rum mimarisinin eşsiz bir örneği olan Posthane Otel . Ancak adadaki oteller, anakaradaki otellere göre biraz daha pahalı. Ben bütçemi yemeye, içmeye ve gezmeye harcamak istiyorum diyorsanız, Geyikli'de kalabilir 30 dakikalık bir deniz yolculuğu ile Bozcaada'ya geçebilirsiniz. Geyikli'de kalacaksanız da, denize yakın, havuzu ve eşsiz manzarası ile insanı kendine hayran bırakan, üstelik çok da makul fiyatı olan Grand Geyikli Resort Hotel 'i tavsiye ederiz.

BOZCAADA'DA NE YAPILIR, NELER ASLA YAPILMAMALI?

Bozcaada'ya gidenler mutlaka 'Gün Batımı' tepesinde şarap içmeli, Ayazma Plajı'nda denize girmeli, ve tarihi kalenin karşısında dibek kahvesinin tadına bakmalı. Çiçek Pastanesi'nde kahvaltı etmeyi, pazardan çeşit çeşit reçel almayı unutmayın.
Bozcaada / Mutluluk Destinasyonu
Pazarlık etmeden adım atmayın! Özellikle kadifemsi renkleri sizi hipnotize edecek şarapların, ve anasonun kokusuna kapılmayın. Eğer meyhaneler sokağına giriyorsanız, fiyat bilgisi almadan, pazarlık etmeden masaya oturmayın. Yoksa bizim gibi 1 duble rakıya, 3 mezeye 280 lira ödersiniz.
Bozcaada / Mutluluk Destinasyonu
Turistik bölge olduğundan taksi fiyatları da uçuk olabiliyor. Mümkünse toplu taşıma kullanın, zaten adada her yer birbirine yakın, taksi kullanacaksanız da, mutlaka fiyat bilgisi alın.





14 Temmuz 2019 Pazar

Şehrin habercisi: Rumeli Kavağı

İstanbul'un stresi, kalabalığı ve mesleki yorgunluk, insanların üzerine bir 'karabasan' gibi çöküyor. Hepimiz, başımızın üzerinde küçük küçük "karabulutlar" ile geziyoruz adeta. Mesela bir gün iş çıkışı, evinize değil de yolunuzu Sarıyer tarafına düşürürseniz; sizin için Mutluluk Destinasyonu olarak harika bir tavsiyemiz var.

Rumeli Kavağı / Mutluluk Destinasyonu

Arabanıza atlayıp İstanbul'un kuzey yönüne doğru yol alın, Sarıyer'in sırtları Karadeniz'e kapılarını aralıyor. Devasa şehrin arka kıyısındaki küçük balıkçı köyü, yani Rumeli Kavağı aradığınız, özlediğiniz huzurun adresi... Eşsiz deniz manzarasına sahip masumiyet köyünde, zevkinize göre çeşitli alternatiflerdeki restoranlarda, dalga sesleri, gemi sirenlerine, kadeh çınlamaları, çatal bıçak seslerine karışıyor, dakikaların sonunda 'neşeli kahkahalar' baskın çıkıyor.

Rumeli Kavağı / Mutluluk Destinasyonu

Pencere kenarındaki masanızda değil; sanki gönül sofranızda, sevdiğinizin gözlerinin minesinde kaybolmanın mutluluğuna, karşı kıyıdaki ağaçlardan yayılan tertemiz orman havası, Karadeniz'in sularının taşıdığı serinlik de ekleniyor. Bu arada Marmara'nın sularında, balıkçılar ağ topluyor. Limandaki canlılık da azalıyor, gün çekilirken...

Rumeli Kavağı / Mutluluk Destinasyonu

Mutluluk Destinasyonu olarak bir akşamüstü kaçamağı olarak üzerimizdeki ağırlıkları hafifletmek için sığındığımız Rumeli Kavağı, "Albanita" ve 'Bordolu Çocuğu' kadim bir ev sahibi gibi karşıladı. Daha köyün dinginliğine kavuşmadan, Sarıyer'den çıktıktan sonra başlıyor, insanın 'iç rahatlığı' ağaçlar arasındaki yol boyunca...

Rumeli Kavağı / Mutluluk Destinasyonu

Birbirinden güzel anları sabitlemek Albanita'nın parmaklarının tasarrufundayken; Bordolu Çocuk da bu arada gaz pedalı ve hız göstergesi ile kavga ediyor! Bu arada Albanita'nın meşhur ikazı yetişiyor hemen imdada, "Biraz yavaşlasak mı; ne dersin? Sanki fren pedalı ile aranız pek iyi değil gibi, niye küstünüz?"

Rumeli Kavağı / Mutluluk Destinasyonu

Rüzgarla yarışmasına aslında gerek olmayan Bordolu Çocuk, saat ve kilometre dengesini düşürürken; özel seri arabanın hakkını, Albanita'dan kaçırarak birkaç dakika da olsa teslim etmiş olmanın gönül huzuru ile "Caniko! Yol kenarındaki yaprakları bile kıpırdatamayacak kadar yavaş gidiyoruz" diyerek kendini savunuyor, iddiasızca...

Rumeli Kavağı / Mutluluk Destinasyonu

Sonunda varılan Rumeli Kavağı'nda, sakinlik karşılıyor Albanita ve Bordolu Çocuğu, "şehir kargaşası" kilometrelerce geride kalıyor. Köy girişinden balıkçı barınaklarına, oradan da deniz seviyesine doğru kıvrıla kıvrıla inen iki aşık, her dönemeçten 'huzur' topluyor.

Rumeli Kavağı / Mutluluk Destinasyonu

Ekonomik bir köşe olan Rumeli Kavağı Köyü'ndeki işletmeler de misafirlerine karşı oldukça hoşgörülü ve 'sabırlı' davranıyor. İsterseniz daha erken bir vakitte, mesela sabah kahvaltısını Rumeli Kavağı'nda uzun tutacak bir saatte gelerek, öğleden sonra tekne ile açılarak Karadeniz'in saklı ve bakir kalmış koylarını da keşfedebilirsiniz.

Rumeli Kavağı / Mutluluk Destinasyonu

Midyeciliğin kuşaklar boyu süregeldiği Rumeli Kavağı'nda midye dolması ile "çok özel" bir ilişkisi olan Albanita, kendisini kaybetmek üzereyken; Bordolu Çocuk bayılmaktan onu alıyor. Midye tava ile yetinen Bordolu Çocuk'un ise soğuk biranın köpüklerinden dudakları kayboluyor adeta.

Rumeli Kavağı / Mutluluk Destinasyonu

Gün yorgunluğu salaş bir balıkçı restoranında taze ve leziz 'deniz ürünler' ile atılırken; bu arada Altınkum, Elmaskum, Aile Plajı ve Askeri Plaj'dan dönenler de beraberinde deniz kokusu ve genizleri yakacak kadar tuz taşıyor. Albanita bu sırada diyor ki; "Midyeci deyince, benim aklıma Ethem Efendi geliyor. Midyeciliği sıfır seviyesinden başlatarak geliştirip balıkçılıkta bir işkolu olarak yaymış. Bugün burada midyecilik yapan Romanlar, onun ekmeğini yiyor. Biz de bu sayede doyuyoruz."

Rumeli Kavağı / Mutluluk Destinasyonu

Altınkum Plajı ile ilgili şu notu da düşelim; Adalet Nazırı Molla Necmeddin Efendi bir tarihte Fransa'ya gider ve burada Manş Denizi'nin kıyısında gördüğü bir plajın aynısını, Rumeli Kavağı'nda yaptırır. İşte o tarihi plaj, Altınkum'dur.

Rumeli Kavağı Köyü, küçüklüğüne tezat bir 'büyük vazife' görüyor. Öyle ki; çarşısı bile küçük bu köy merkezinden Türkiye'nin pek çok şehrine taze midyeler taşınıyor. İstanbulluların özellikle hafta sonları eğlence ve dinlence için tercih ettikleri köydeki, herhangi bir akşamüstü, iş çıkışı birkaç saatlik kaçamak da bizi yeniliyor, tazeliyor.

Zamana yenilmemiş ruhu ile Rumeli Kavağı, arada modern mimari ile restore edilmiş yapılarına rağmen ahşap ve taş evleriyle de hâlâ orijinalliğini koruyor. Manzaraya doymak için, İstanbul'a bir defa daha aşık olmak için Rumeli Kavağı, güçlü bir bahane olarak öne çıkıyor. Balıkçı motorları, balıkçı takaları, küçük kayıklar, irili ufaklı midyeci tekneleri, her daim çekiciliğini gösteriyor. Rumeli Kavağı, haşmetli limanı ile yükseliyor.

Rumeli Kavağı / Mutluluk Destinasyonu

Bizans Dönemi'nde "Hieoron Romelias" denilen bölge, Cumhuriyet Rejimi'nin ilk çeyrek asırlık zamanı boyunca 'askerî amaçlar' için kullanıldı. İstanbul'un kuzeydeki giriş kapısı olan Rumeli Kavağı Köyü'ndeki hisarlar ve kale, koca şehrin güvenliğini sağlamak gibi ağır bir sorumluluk üstleniyordu o zamanlarda. Son olarak Sultan IV. Murad Han'ın yaptırdığı tarihi kale duvarları ve hisarlar bugün de görülebilir.

Rumeli Kavağı Kalesi'nin bir başka özelliği ise Osmanlı İmparatorluğu'nda askerî alanda, "yenilik" yapılırken; Yeniçeri Ocakları'nda ilk isyan burada yaşanmıştır. Kale çavuşu Mustafa Efendi, ayaklanan isyancıları ile Rumeli Kavağı'ndan İstanbul'a kadar yürüyüp Topkapı Sarayı'nda III. Selim Han'ı hâl ederken, yerine IV. Mustafa Han'ı tahta oturttular. Bir süre sonra devlet erkânı II. Mahmud Han'ı "Daha münasip" diyerek IV. Mustafa Han'ın yerine 'padişah' olarak seçtiler. Böyle de bir yaşanmışlığı var kalenin... Daha yüksek tepede de bir kale var; 12'nci yüzyıl eseri... "Aslında gerçek Rumeli Kavağı Kalesi orası; burası onun devamı" deniyor; ancak onun yerinde yeller esiyor. Daha sonra yapılan mevcut kale için 'Kale Hisarı' da deniliyor, ama çoğunluk 'Rumeli Kavağı Kalesi' diye biliyor.

Rumeli Kavağı / Mutluluk Destinasyonu

Rumeli Kavağı Kalesi'nin cümle kapısı girişinde ise 850 yıllık bir 'anıt ağaç' dikkat çekiyor. Gövde içi tepe noktasına kadar kovuk olan ikiye ayrılmış bu ağaç, dış kabuğundan beslenirken; koruma altında tutuluyor. Kim bilir Rumeli Kavağı'na adını veren ağaç da bu olabilir mi?

Zira 'Rumeli Kavağı' isminin, bölgedeki çınar ağaçlarına halk arasında "kavak ağacı" denmesinden geldiği rivayet ediliyor. Hatta ilçe merkezindeki köy kahvesinde anlatılan bir efsaneye göre; zamanların birinde Rumeli Kavağı'nda asker olan bir Yeniçeri, gönlünü köydeki bir kıza kaptırır. Bakışmalar, nazlanmalar, sözleşirler; akşam olunca kale girişindeki ağaç dibinde buluşacaklardır. Gün çekilir, yalnızlık basar sokakları ve köyü, asker gelir bekler ağaç dibinde sevdiğini... Kızın babaevinden çıkması öyle kolay olmaz, herkesin uyumasını bekler. Yatsı ezanı okunur, namazlar kılınır; hane halkının uyumasını fırsat bilen sevdalı kız vurur kendini kale dibindeki çınar ağacına doğru... Ancak geldiğinde kimseyi göremez. Bir umut bekler asker sevdiğini, bir süre sonra erken yatmaya alışkın kız, yenik düşer temiz havaya ve uyuyakalır ağaç dibinde...

Yeniçeri Ocağı'nda asker olan sevgili de aynı esnada kız gelsin diye beklerken; koca çınar ağacının sırt kısmında uyumuştur zaten. İki seven birbirine kavuşamamış olmanın hayal kırıklığı ve sızlanmaları ile geri dönerler, geldikleri yere... Bu yüzden; seven yüreklerin ayrılık ateşine dayanamadığı söylenen asırlık çınar, yanar içten içe... Adı kalır, "ağlayan çınar" diye... İşte; o 850 yıllık ağaç, Rumeli Kavağı'ndaki kalenin cümle kapısında gelenleri selamlıyor hâlâ asker gibi, dimdik.

Rumeli Kavağı / Mutluluk Destinasyonu

"Türkiye'nin balıkçılıktaki kalbi" denilse Rumeli Kavağı'na, kimsenin hatırı kalmaz herhalde. Çünkü burada tutulan balıklar, sadece İstanbul'un değil, Marmara Bölgesi'nin değil, yakın İç Anadolu şehirlerinin de ihtiyaçlarını karşılıyor. Zaten küçük köy içindeki 50'ye yakın balıkçı lokantası da 'bereketi' işaret ediyor. Ama bu balıkçılar arasında ikisi diğerlerinden ayrışıyor. 'Rumeli Kavağı'nda ne yenir, nereye gidilir' diye düşünüyorsanız; bunlardan ikisinden biri Kahraman Balık diğeri ise Ayder Restoran. Tercih sizin... İskele Lokantası'nı da es geçmeyelim tabii... Deniz ürünleri üzerine adeta bir yayla burası...

Rumeli Kavağı'nda Bizans Dönemi yapısı olan Mavramoloz Manastırı'nın da yüzlerce yıl, keşişler, papazlar ve din adamı yetiştirdiği anlatılıyor. Şimdi onun yerinde bir mescid yükseliyor. Putperestlik yıllarında ise Rumeli Kavağı'nda büyük bir tapınak olduğu, tarihi vesikalara kayıt düşülmüş. Yusuf Ağa Camii ve İbrahim Efendi Çeşmesi de bölgenin geçmişinden izler taşıyor. Fakat tarihi hamam, bugünlere ulaştırılamamış ne yazık ki... Ancak tarihi iskele yine canlı kanlı yaşıyor.

Rumeli Kavağı / Mutluluk Destinasyonu

Mavramoloz Manastırı ile ilgili bir efsane de kayıt edilmeden geçilemez cinsten... Manastırdaki rahibelerden birisi, bir Türk balıkçı gence aşık olur. Bir sürelik aşklaşmanın ardından birlikte kaçmaya karar verirler; ancak 'Telli Tabya' mevkiinde kız, daha fazla heyecana dayanamayarak ölür. Delikanlı şaşkın, ağlar. Bir süre sonra da rahibe kızı, bulunduğu yerdeki uygun bir yere gömer ve geri döner. Telli Baba Türbesi'nin yakınlarında "Telli Gelin" diye anılan kız, Hristiyan rahibedir işte. Sevenlerin hatırına onun da gönlünü etmeden dönmeyin.

Tarihi yapılar dışında Rumeli Kavağı'nda, iki cadde, bir geçici sokak, 16 sokak, bir site, bir lojman bulunuyor. İncir kokuları arasındaki Rumeli Kavağı'nda balıkçılık, midyecilik, dokumacılık, bağ ve bahçecilik, çiçekçilik de başlıca 'geçim kaynakları' olarak sıralanıyor. İstanbul'un en yakışıklı balıkçıları da kent bekçisi Rumeli Kavağı'nda yaşıyor. Siz de Boğaz'ın habercisi Rumeli Kavağı'na buyurun.

Çengelköy: Boğaz'ın kenarında asırlık bir çınar

Boğaziçi’nin esintileri, yalıların alt katına, cumbalı üst katlara misafir oluyor. Bahçesi “deniz” olan Muazzez Hanım Yalısı, Server Bey Ya...