uçak bileti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
uçak bileti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Temmuz 2020 Cumartesi

Tuna Nehri'nin bekçisi Budapeşte

İstanbul'dan sonra dünyanın en güzel şehri diyebileceğimiz, Tuna Nehri'nin kıyısında; geçmiş ile günümüz arasında bir köprü gibi uzanan Budapeşte'ye gidiyoruz hepbirlikte. Budapeşte'ye nasıl gidilir, nerede kalınır, nereler gezilir - görülür, ne yenir - içilir hepsini derledik topladık, Mutluluk Destinasyonu'nun rotasını Budapeşte'ye çevirdik.

BUDAPEŞTE'YE NASIL GİDİLİR?

İstanbul'dan THY ile yapacağınız 2 saatlik bir yolculuğun ardından, Budapeşte Liszt Ferenc Uluslararası Havalimanı'na ulaşabilirsiniz. Biraz daha uygun fiyatlı bir yolculuk yapmayı tercih ederseniz; Pegasus, Swisair, KLM, Lufthansa gibi havayolları ile aktarmalı olarak uçabilir, bilet fiyatını dörtte bir oranında azaltabilirsiniz.

BUDAPEŞTE'DE NERELER GÖRÜLMELİ?

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra hem maddi hem de manevi olarak büyük hasar gören Budapeşte adeta baştan yaratıldı. Ancak bu baştan yaratılış aşamasında tarihe de saygı gösterildi. Tüm o ihtişamlı katedraller, binalar, taş kaplı yollar modern mimarının desteği ile aslına uygun olarak renove edildi. İşte bu büyük mücadele ile, Budapeşte Avrupa'nın gözbebeği haline geldi.

- Almanya'dan başlayıp, Karadeniz kıyılarına kadar Tuna Nehri, Budapeşte'nin tam ortasından geçer. Nehir kenarında balık yemeyi ve nehirde sandal sefası yapmayı ihmal ederseniz, Budapeşte'ye gitmiş sayılmazsınız.

- Şehir eski ve yeni, yani Buda ve Peşte olarak ikiye ayrılıyor. Her iki taraf da farklı güzellikler vaat ediyor. Buda Kalesi'ni ve kale ve civarındaki kiliseleri görmenizi şiddetle tavsiye ederiz.

- Neo-Rönesans mimarisiyle herkesi kendine hayran bırakan Aziz Stefan Bazilikası da görülmesi gerekenler listesinin üst sıralarında yer alıyor.

- Şehrein en güzel manzarasına sahip olan Balıkçı Tabyası'nda akşamın tadını çıkarabilir, Tuna Nehri'nin güzelliğini kesintisiz izleyebilirsiniz.

- Buda ile Peşte'yi birbirine bağlayan Zincir Köprü ve köprü üzerindeki aslan figürlerini yakından incelerseniz, antik kentin izlerini göreceksiniz.

- Kanuni Sultan Süleyman'ın ordusu ile Budapeşte'ye giden ve 10 yıl boyunca bu şehirde yaşayan Bektaşi dervişlerinden Gül Baba'nın türbesini ziyaret edebilirsiniz.

BUDAPEŞTE'DE NEREDE KALINIR?

Ulaşım noktalarına yakın ve güvenli bölge olması nedeniyle konaklama için; Citadella, Balıkçı Kalesi, Belvaros ve Lipotvaros tercih edilebilir. Gecelik konaklama fiyatı 300 Türk Lirası'ndan başlıyor. 5 yıldızlı oteller süper lüks bir konakla vaat ederken, 3 yıldızlı otellerde ise daha uygun fiyata da, güvenli ve konforlu bir tatil geçirebilirsiniz.

DİKKAT!

Tatil bölgesi olduğu için yankesicilere karşı dikkat edilmeli, özellikle sırt çantanızı ön tarafa takmalısınız. 
Metroya ücretsiz binebileceğiniz söyleyenler olacaktır, zira turnike vs. yok. Ancak bir durak sonra bilet kontrolü yapılmayacağının garantisi de yok. Bir bilet parası vermemek uğruna, tüm tatil paranızı ceza ödemek için kullanabilirsiniz.
Margaret Adası'na gidip vakit kaybetmeyin, İsanbul'daki Yıldız Parkı bile daha çok şey vaat ediyor.



4 Haziran 2020 Perşembe

Türkiye'nin Amazon'u: Bördübet

Korona salgını sonrası normalleşme ile birçok yasak 1 Haziran’da kalktı. Bunlardan biri de şehirlerarası seyahat kısıtlaması… Tatil planları da böylece yavaş yavaş gözden geçiriliyor. Mutluluk Destinasyonu olarak size güzel bir teklifimiz var. Uzun bir süre evlerde kalarak bunaldık ve artık nefes almak istiyorsanız, sizleri Muğla’nın Marmaris semtindeki Bördübet Köyü’ne götürüyoruz. Tabii; yine de kurallara uymamız gerekiyor. ‘Sosyal mesafe’ uzaklığında, maske takarak en iyi izole olmuş yer olan Bördübet’in içlerine sokuluyoruz. Biraz enerji toplamak ve korona endişesini unutmak istiyoruz.

Marmaris’ten Datça’ya doğru giderken; Bördübet tabelası sağınızda kalacak. O yol sizi, ‘saklı cennet’ ile tanıştıracak. 20 dakika “çam ağaçları” arasından, köy yollarından geçeceksiniz. Sonunda sessizliğin ardında saklanmış turkuaz bir koy sizi karşılayacak. Kısa süre içinde huzur hücrelerinize dolacak. 

Uçsuz bucaksız çam ormanları, deniz seviyesine gelmeden tertemiz kokusuyla sizi yenileyecek. Yeşil ve mavi tonları burada birbirine karışırken; Bördübet’i en iyi anlatan kelime “şirinlik” olacak. Trafik, karmaşa, egzoz dumanı ve yüksek binaların olmadığı Bördübet, bitki, kuş ve hayvan çeşitliliğiyle sakin bir hayatın, yavaş temponun “iyileştirici” yanını yaşayacaksınız.

Hisarönü’ne bağlı olan Bördübet’te orman ve deniz birbirine karışmış olarak yaşanıyor. Kalabalıktan ve gürültüden arınmış Bördübet’te Gökova Körfezi’ne bakan manzara ile günler uzayacak, geceler kısalacak. Başka türlüsü olmadığı için sabah saat 7’de uyanacaksınız. Çünkü tabiat uyumanıza izin vermeyecek. Kuş, horoz ve diğer hayvanların sesleri, gün ışığı sizi uyanmaya hazırlayacak. Altında su akan balkonlarınızdan balıkçıların her sabah mekânlara taze lâğos, çipura, ve ahtapot bıraktıklarını görerek, yeni günü karşılayacaksınız.

Buraya adım attığınızda metropol telaşı, karmaşa, stresten uzaklaşacaksınız. Rüyanızda kimseyi kovalamayacak, hiçbir şeyden kaçmayacaksınız, deliksiz uykular çekeceksiniz. Kahvaltı yapmadan önce kolunuza taktığınız sepetle, meyve ve sebze bahçelerinde kendinizi bulacaksınız. Bördübet’in kazları, ördekleri, kuğuları keşfe çıktığınız yolculuğunuza eşlik edecek. Albanita ve Bordolu Çocuk gibi siz de domates, biber, salatalık, roka, maydanoz, fesleğen, nane ve envai çeşit meyveleri dalından toplayacak, temiz havayı içinize çekip doğanın tadını çıkarabileceksiniz. Sularda cıvıl cıvıl koşuşturan yavrular, onları toparlamaya çalışan anneleri göreceksiniz. Sizi fark edince su yüzeyine başını uzatan bir kaplumbağa görürseniz, merak etmeyin ‘ekmek’ istiyordur.

Biz metropol sakinleri, hayatı Bördübet’teki gibi sakin ve telaşsız yaşamayı beceremiyoruz; hiç değilse burada şehirdeymiş gibi yaşamamaya çalışıyoruz. Bu yüzden kahvaltı keyfini olabildiğince uzatmaya karar veriyoruz. Organik sebzeler, enfes tatlar ile bir lezzet şölenine dönüşüyor kahvaltı… Kümesten aldığımız yumurtaları, aşçıya verip omlet yapmasını rica ediyoruz. Albanita ve Bordolu Çocuk’tan başka böyle yapan var mı bilmiyorum; ama az evvel gezdiğimiz bahçedeki bergamut, portakal, yaban mersini ile yapılan reçeller, ‘arıcılık’ ile sağlanan geçim sebebiyle en kaliteli ballar, taze peynirler ile buluşup damağımıza ve ruhumuzu hitap ediyor. Burada ekmekler, anında pişirilip servis ediliyor. Bördübet’teyseniz, ‘Rodos inciri’ yemeden dönmeyin.

Bördübet ve Hisarönü Koyu’nda yüzebilir, at binebilir, Marmaris’i keşfedebilir, Reşadiye Yarımadası’nda trekking yapabilir, sörf ve yelken gibi su sporları ile adrenalin yükseltebilirsiniz. Çarşı ve pazarlarda yerel halkın tezgâh açtığı doğal ürünleri, yöresel tatları alabilir, hediyelik eşya, kıyafet ve takı vb. alışverişi yapabilirsiniz. Konakladığınız otelden temin edebileceğini oltalarla balık tutma deneyimi yaşayıp Snack Bar’da “mangal keyfi” yapabilirsiniz. Bizim gibi otomobiliniz ile geldiyseniz, ‘Mavi Yolculuğun’ karadan yapılanı Mavi Safari’ye çıkabilir, arabayla küçük koyları dolaşabilir, yüzebilir, istediğiniz kadar kalabilirsiniz. 

Hiçbir şey yapmasanız bile yöre halkı ile sohbet etme, Bördübet’i bir de sıcak, sempatik insanlardan dinlemenin keyfini çıkarabilirsiniz. Onlara sorarsanız; bölge ismi, İngiliz askerlerinden geliyor. Öyle ki; buraya saklanan İngilizler, kuş çeşitliliği ve seslerin güzelliği karşısında Bördübet için “bird the bed” demişler ve ismi de oradan kalmış.

Bördübet’te kendinizi bir masaldan daha güzel bir yerde hissedeceksiniz. Sessizliğin anavatanı, bakir kalabilmeyi başarmış bir yer; nefes alacaksınız. Endişe, kaygı, sıkıntı, korku, öfke, hayal kırıklığı; her türlü olumsuz duygu unutulacak. Burada birkaç gün geçirmek, birkaç ay ile eşitlenecek.

Begonvillerin süslediği, Japon güllerinin güzelliğine güzellik kattığı Bördübet’te arkanızı çam ormanlarına dayayacak, yüzünüzü önünüzde alabildiğine uzanan kumsal ve masmavi Gökova Körfezi’ne dönecek, sizden mutlusu olmayacak. Temiz ve nemsiz havasıyla Bördübet, Bordolu Çocuk gibi astım rahatsızlığı olanlara da ‘iyi’ geliyor. 

Geyikli’deki gibi sürekli bir esinti olduğu için yaz günlerinde bile bunaltan sıcakların hissedilmediği Bördübet’te Albanita parmak uçlarını yüzdürüyor sadece. Neyse ki; Marmaris’te ‘mavi bayraklı’ ve güvenliği teyit edilmiş ‘korona sertifikasyonu’ bulunan plajlar, imdada yetişiyor. Yorgunluğu; “patlıcan ezmeli pizza” ve “cevizli, mantarla salata” alıyor.

Uzun sahil şeridi boyunca bir sürü bakir koy, antik kent, aktivite seçenekleri sizleri bekliyor. Bördübet’te deniz, güneş ve çam ormanları adeta birbiriyle tutku içinde, aşkla dans ediyor gibi… Tabiat güzellikleri arasında kayboluyor, huzurlu zamanlar yaşıyorsunuz. Bördübet, modern köy hayatı vaat ediyor. Şehre dönmeyi unutmuşken; damaklarda ise ay ışığındaki piknikte tüketilen, organik üzümlerden yapılmış ev şaraplarının tadı kalıyor.

22 Mayıs 2020 Cuma

İspanya'nın kartal yuvası: Ronda

Yüksek kayalık üzerindeki “Ronda” tarihi bir şehir. Saat farkı nedeniyle Türkiye’den bir saat geride zamanı yaşayacağınız Ronda’da eski, yaşlı yapılar, tarihi sokaklar ile aslında asırlar öncesinde bir gezinti yapacaksınız. 

Farklı mimarisi, köprüleri ve kendine has kültürüyle Ronda’da Puente Nuevo, Plaza de Toros, Santa Maria Kilisesi, eski şehir, eski köprü, Alameda del Tajo, Mondragon Sarayı, Şarap Müzesi, Casa del Rey Moro ve Banos Arabes sizleri “3 günlük” misafirliğe davet ediyor.

Mutluluk Destinasyonu bu hafta, korona sonrası için Endülüs Bölgesi’ndeki Malaga’nın 100 kilometre batısında yer alan Ronda’yı ayağınıza getiriyor. Deniz seviyesinden 750 metre yüksekteki kent, kış aylarında sert soğuklar ve yağışlar alıyor. Bunaltıcı yaz sıcaklarında ise serin bir hava vaat ediyor.

Türkiye’den Malaga Havaalanı’na, oradan da tren veya otobüs ile küçük, sevimli bir kasaba hayatı için Ronda’ya ulaşmak mümkün. Kar beyaz evleri, dar sokakları, renkli mimari yapıları, tarihi eserleri ile Ronda’nın geçmişi tâ Cilalı Taş Devri’ne kadar uzanıyor. İslamî çizgilerin de fark edildiği Ronda, masallardaki ‘küçük kasaba’ olarak tarif edilebilir. Ronda’yı araç kiralamadan başından sonuna kadar yürüyerek gezebilirsiniz.

550 otel bulunan Ronda’da her bütçe için kalitesine göre; alternatifler mevcut. Sarayları, kiliseleri, müzeleri ile Ronda her köşesinde fotoğraf çekebileceğiniz eşsiz manzaralar sunuyor. ‘Boğa güreşleri’ tüm İspanya’da olduğu gibi, Ronda’da da önemli yer tutuyor. Güzel mağazalar, şık restoranlarıyla Ronda, aslında boğa güreşlerinin çıktığı yer olarak biliniyor. Birçok yazar, şair, ressam ve sanat insanı için ilham olmuş burada “sıkılmak” mümkün olmayacak.

İspanyol mutfak kültüründe yaygın olarak yer alan “paella, gazpacho, tapas” lezzetlerini Ronda’da deneyebilirsiniz. Albanita ve Bordolu Çocuk’un tercihi, çok sevdikleri atıştırmalık tabağı, meze ve kanepelerden oluşan ‘tapas’ oluyor.

Ronda ‘festival şehri’ diye anılıyor. Büyük kalabalıkları ağırlayan, küçük şehir için festivallerin ilk 4’ü arasında; “Virgin de la Paz, Feria de la Raconquista ve La Virgen de la Cabeza ile Feria de Pedro Romero” geliyor.

Ronda’nın İstiklâl Caddesi, Calle Espinel’de alışveriş yapabilir, ‘hediyelik anı’ toplayabilir, yemek yiyebilirsiniz. Yerel sanatçıların eserlerini sergiledikleri galerileri gezebilir, “Flamenko” performanslarını izleyebilirsiniz.

La Cuidad ve El Mercadillo, yani “eski şehir” ve ‘modern şehir’ olarak ikiye ayrılan Ronda, dağlarla çevrili İspanya’nın en eski yerleşim yerlerinden birisi.

Albanita ile Bordolu Çocuk, La Cuidad Bölgesi’ne aşık olurken; bir akşamüstü El Tajo Kanyonu’na doğru gün uğurlamak, ömrünüze ömür katacak. 35 bin nüfusu ile bir spor salonu kadar insan yaşayan Ronda’da huzur etrafınızı ‘hale’ olarak saracak. 

Kent simgesi Puento Nuevo, “yeni köprü” demek olsa da tarihi 14. Yüzyıl’a kadar gidiyor. Yapımı 200 yıl süren köprü, Ronda’nın eski ve yeni iki yakasını bir araya getiriyor. 

İspanya’nın belki en büyüğü değil; ama şüphesiz en eski ‘boğa güreşi arenası’ Plaza de Toros, 18. Yüzyıl’dan bugüne miras… Tamamen taş ile yapılan arena, 136 sütun ve 68 kemerin üzerinde yükselirken; güreşlerin kurallarını koyan Francisco Romero ve torunu efsane matador Pedro Romero’nun da mabedi aynı zamanda… 

“Arap Hamamı” diye tercüme edilen Banos Arabes, eski şehir surlarının hemen dışında konumlanıyor. 13. Yüzyıl’ın izlerini burada sürebilirsiniz.

Geniş avluları, çeşmeleri ve sulama kanalları ile Kraliçe I. Isabelle ve Kral Ferdinand’ın kullandığı Mondragon Sarayı, Ronda’da en çok ziyaret edilen yerlerin başında geliyor. 1314’te Kral Ebu Malik’in yaptırdığı saray, Ronda’nın olduğu kadar Endülüs’ün de tarihi yansıtıyor.

El Tajo Kanyonu’na inilen kayalıklarda, şehre su taşıyabilmek için oyulmuş 231 basamaklı merdiven, dibindeki küçük kale ve bahçelerden oluşuyor.

Casa del Rey Moro yani “Mağribi Kral’ın evi” olarak anılsa da küçük kale ve bahçelerinde aslında hiçbir Arap hükümdarı yaşamamış. Hata bugün görülen yapı, 18. Yüzyıl’da inşa edilmiş. Kale kısmı Müslümanlık’tan kalma ve savaşta kimseye görünmeden şehirden kaçabilmek için tasarlanmış. Öyle ki; burası gerçekten de “şehrin kapısı” sayılan eski köprü, yani Arap Köprüsü’nden görülmüyor.


Alameda del Tajo, efsaneler ile anılan bir yer. Kimine göre; Kral Ebu Malik’in hazineleri burada yatıyor, kimine göre duvarların öyle bir akustiği var ki; odanın ortasında konuşulanlar köşelerden bile duyulmuyor.

Endülüs tarihi boyunca cereyan eden savaşlardan en çok etkilenen yer Ronda, buna göre hayli korunaklı inşa edilmiş. Zaten kent, yüksek kayalıklar üzerine konumlandırılmış. Şehir kapıları ve güvenliğini sağlayan surları hâlâ aynı ihtişamıyla yükseliyor.

Ducuesa de Parcent Meydanı’ndaki Santa Maria Kilisesi için en etkileyici ibadethane denilebilir. Emevî hakimiyetinde ‘cami’ olarak kullanılan yapı, daha sonra “kilise” olarak dönüştürülmüş. Ancak kiliseden ziyade bir kaleye benziyor. Kent surlarının bir parçası olarak inşa edilen Santa Maria’nın tarihi 1505’i gösteriyor.

İspanya’nın en önemli bağcılık ve şarap üretim merkezlerinden biri olan Ronda, Bordolu Çocuk gibi şarap sevenlerin kalbinde ayrı, özel yer ediniyor. Şarap Müzesi de bu yüzden uğrak yer olarak öne çıkıyor.

Mutluluk Destinasyonu’nu da dikkatle takip eden Ronda Belediye Başkanı, zarif hanımefendi Mari Paz Fernandes, sizi de korona günlerinden sonra güzel ve soylu kente bekliyor.

23 Şubat 2020 Pazar

Tanrıların ve tapınakların kenti: Katmandu

Albanita’nın yorgun başı omzunda olan Bordolu Çocuk, merakla uçak camından dışarı bakıyor. 6 saat sonunda sarp zirveler, bembeyaz dağların aydınlığı yansıyor kabin içine… Himalayalar, Mutluluk Destinasyonu’na adeta “Hoş geldiniz” diyerek geçit sunuyor. 
Katmandu - Mutluluk Destinasyonu
Sevgiyle Albanita’nın saçlarını okşayan Bordolu Çocuk, yeşil tepelerden aşağı irtifa düşüren pilot manevrasıyla onu uyandırıyor. Uçak tekerleklerini Katmandu’ya indirdiğinde, tertemiz bir hava karşılıyor. 
Katmandu - Mutluluk Destinasyonu
Nepal’deki tek uluslararası havalimanı olan Tribhuvan’ın Pasaport Kontrol Noktası’ndaki memuru “Namaste” diye selamlıyor Albanita. Gururlu askerleriyle şöhret bulmuş Gorkha’lardan dağ köylüsü Şerpa’lara kadar 60 ayrı etnik kökeni bünyesinde yaşatan, ‘hoşgörü’ diyarı Nepal’deyiz. Farklı etnik grupları sayesinde yıl boyu birçok festival düzenlenen Katmandu’da yine rengarenk günler yaşanıyor; “Dasain” günlerinde…
Katmandu - Mutluluk Destinasyonu
Muhteşem dağ yollarından geçerek, bir labirenti andıran eski sokaklara karışıyoruz. Katmandu’daki kozmopolit kafe ve restoranlarda, deriler ve lisanlar birbirine karışıyor. Nepal ufak bir kara ülkesi; ancak inanç turizmi ve dünyanın en yüksek dağları Himayalar, burayı bir çekim merkezi yapıyor. Ancak buraya şunu da ekleyelim: 2015’te korkunç deprem geçiren Nepal’de binlerce yıllık tapınakların sapasağlam olması, akılları baştan alıyor. Katmandu’da hiçbir şey yapmadan bir kafede oturup insanları izleseniz de sıkılmazsınız. 
Katmandu - Mutluluk Destinasyonu
“Katmandu’da görülecek yerler” deyince Bordolu Çocuk ve Albanita’nın çıkardığı listedeki; ilk üç sırayı, Boudha Tapınağı, Narayanhiti Sarayı ile Garden of Dreams alıyor.
Katmandu - Mutluluk Destinasyonu
Devasa beyaz kubbe üzerinde çok renkli dua bayrakları dalgalanan Boudha, kızıl kumaşlar giymiş keşişlerin, anıt etrafında ritmik şekilde dönerken; dua tekerleklerini çevirdikleri yer. Eski kraliyet sarayı ihtişamıyla misafirlerini büyülerken; Garden of Dreams’te yeşillikler, çeşmeler, renkli çiçekler arasında verilecek mola, hareketli gün yorgunluğunu alıyor.
Katmandu - Mutluluk Destinasyonu
“Katmandu’da ne yenir” sorusunun cevabı basit. Öyle ki; ünlü ‘Momo’ hamurunun yanı sıra Nepal mutfağının vazgeçilmezi olan pirinç ve köri olan yemekler her yerde karşınıza çıkacak. Çin, Tay, İtalyan ve Avrupa mutfaklarından seçkiler sunan Katmandu, lezzet şöleni gibi… Albanita ile Bordolu Çocuk ise otantik bir yer olan Thamel House’u seçiyor. Mercimek ve ıspanak ile servis edilen Nepal körisi Dhal Baatz’ı tadıyoruz.
Katmandu - Mutluluk Destinasyonu
Katmandu’da ulaşım seçenekleri arasında taksi ve otobüs dışında; bir de ‘rikşalar’ var. Motorlu, pedallı veya sürücünün çektiği alternatifler ile ilginç yolculuklar yapabilirsiniz. ‘Rikşa’ adlı taşıtlar sizi şehrin tepesindeki Maymun Tapınağı Swayambhunath’a çıkaracak.
Katmandu - Mutluluk Destinasyonu
Java Adası’ndaki Borobudur Tapınağı’yla birlikte dünyanın en eski Budist mabetlerinden biri olan Swayambhunath’a ‘rikşalar’ dışında ulaşabileceğiniz bir başka yol bulunmuyor. Tarihi milattan önce 500’lere kadar giden Swayambhunath’a Buda heykellerinin dizildiği tam 350 basamak aşılarak çıkılıyor. Albanita ile Bordolu Çocuk, Anadolu Kavağı’ndaki Yoros Kalesi’nden sonra 5300 kilometre beride, Swayambhunath Tapınağı’nda yoruluyor.
Katmandu - Mutluluk Destinasyonu
“Katmandu’da ne yapmalı” diye merak ediyorsanız; vadi dışına yürüyüşler düşünülebilir. Böylece nefes kesen ‘Himalayalar’ manzarasının sizi beklediğini kulağınıza fısıldayalım. Katmandu’ya gelmişken; en popüler şarkıların yükseldiği turistik bölge Thamel’in 7 km. dışındaki Palan’a bir uğrayın. Zira müzesi, heykelleri, saraylarıyla sizi pişman etmeyecektir.
Katmandu - Mutluluk Destinasyonu
Eğer Albanita ile Bordolu Çocuk gibi kış aylarında Katmandu’daysanız. ‘Hazırlıklı’ gelmeniz gerekiyor; öyle ki, burada sıcaklık ‘sıfır’ derecelerine kadar iniyor. Yaz mevsimindeyseniz; zaten mevsim normallerinde bir ısıyla gezebilirsiniz.
Katmandu - Mutluluk Destinasyonu
2 bin yıllık geçmişiyle egzotik bir şehir olan Katmandu’da “Ne alabilirim” diyorsanız, çokça etnik öğelerle bezenmiş hediyelik eşyalar, halılar, kilimler, kumaşlar düşünülebilir.
Katmandu - Mutluluk Destinasyonu

“Katmandu’ya nasıl gidilir” diye merak edenler için ‘Türk Hava Yolları’yla haftanın değişen iki günü hariç, İstanbul’dan uçulabilir; Pazar ve Çarşamba günleri hariç diğer günlerde de dönüş yapılabilir’ şeklinde not edelim.
Katmandu - Mutluluk Destinasyonu
Göz alıcı başkent Katmandu’da karlı tepeler, yaban hayatı, sakin göller ve eşsiz bir deneyim sizleri bekliyor. Hindistan’ın bereketli ovaları ile dünyanın en yüksek sıradağlarının kesiştiği yerdeki Katmandu, hızla büyüyen bir metropol olmasının yanında küçük yerleşim yerlerine ait sıcaklığını da korumayı başarmış görünüyor. Şehrin hemen her köşesinde ilginçlik sizleri beklerken; yerel halk, geleneklerine bağlılıklarını seremoniler ile yaşıyor.
Katmandu - Mutluluk Destinasyonu
Budizm ve Hinduizm’in etkilerini yoğun olarak hissedeceğiniz Katmandu’da tütsü kokusu başlarda rahatsız edici olsa da çabuk adapte olacaksınız. Katmandu’nun kalbi sayılabilecek Durbar Meydanı’nda Malla Krallığı’nın izlerini sürecek, çiçekçiler, turuncu renge bürünmüş Sadhular, hacılar, inekler, yıkık Hindu mabetleri ile Orta Çağ’dan kalma saraylar arasında dolaşacaksınız. Ardından tapınakları keşfe çıkabilirsiniz. 
Katmandu - Mutluluk Destinasyonu
Bunlara birkaç örnek vermek gerekirse, ‘Rüyalar Bahçesi’ anlamına gelen Swapna Bagaicha, en geniş Budist avlusu Itum Bahal, eski şehrin ana tapınağı Jaisi Deval anılabilir.
Katmandu - Mutluluk Destinasyonu
Indra Chowk, Kathesimbhu Stupası, Krishna ve hem Budistler hem Hindular için kutsiyet atfedilen Machhendranath da Albanita ile Bordolu Çocuk’un tavsiye listesinde yer alıyor. Hepsini görmek mümkün değil belki, ama istediğinize bakabilirsiniz. Ayrıca 17. Yüzyıl yapısı Hanuman Dhoka Sarayı ve Taleju Tapınağı da görülesi yerler arasında bulunuyor. ‘Katmandu’ adeta bir masaldan fırlamış gibi yaşanıyor.
Katmandu - Mutluluk Destinasyonu
Pokhara Bölgesi’ndeki Fewa Gölü’nde kayıkla gezinti yaparsanız; sizi sürpriz karşılayacak. Mesela göl ortasındaki Varahi Tapınağı ilginizi çekebilir. Yine göl kıyısında konumlanmış Dünya Barış Tapınağı’nı ziyaret edebilirsiniz. Gupteshwar Mahadev Mağarası da sonunda bir başka sürpriz ile sizleri bekliyor. Şahane bir şelale, doğanın görkemini sunacak.
Katmandu - Mutluluk Destinasyonu
Eğer hâlâ vaktiniz ve enerjiniz varsa, Tibet’teki mültecilerin köyleri de ilginç hatıralar bırakabilir anı hafızanıza… 
Katmandu - Mutluluk Destinasyonu
‘Katmandu’da nerede kalınır’ sorusunun cevabı ise Thamel’deki beton binalar arasında yükselen Guesthouse, bahçesi ‘kadife çiçekler’ ile bezenmiş bir Rana Sarayı. Kozmopolit bir bölge burası… Geceleri daha da hareketleniyor. Himayalar’ın beşiği Nepal’in başkenti Katmandu, Asya Pasifik’te dağlardan daha fazlasını sunuyor.

Çengelköy: Boğaz'ın kenarında asırlık bir çınar

Boğaziçi’nin esintileri, yalıların alt katına, cumbalı üst katlara misafir oluyor. Bahçesi “deniz” olan Muazzez Hanım Yalısı, Server Bey Ya...