25 Kasım 2020 Çarşamba

Pierre Loti'nin izinde Eyüpsultan yollarında

Eyüpsultan İskelesi’nden çıkanlar, trafik ışıklarında bekliyor; karşıya geçmek için… Bulutlar şehrin üzerine çökmüş, gri bir hava ile örtülü İstanbul, yağmur bekliyor. Neyse ki ışıklar çabuk yeşile dönüyor, kurulmuş gibi insanlar duran arabaların önünden karşılıklı olarak birbirine tezat şekilde geçiyor. Mutluluk Destinasyonu bu hafta, Eyüpsultan’ı keşfe çıkıyor.


Kaptanpaşa Camii, bir mescid olarak dizayn edilmiş küçük bir yer. Eyüpsultan’ın giriş kapısı gibi konumlandırılmış cami, semtin kimliğini de ele veriyor. İki merdivenle çıkılan caminin altında ve yanında iki çeşmesi dikkat çekiyor. Camiyi, Sokullu Mehmed Paşa’nın oğlu İbrahim Han için kahyası Gürcü asıllı Mahmud Ağa, 1567’de yaptırmış. İç çatısı ahşap olan, içinde 1318’den kalma ‘altın’ işlemeli Ayet-i Kerimeler bulunan, sempatik minaresi ile “kare planlı” eski bir konağı andıran 453 yıllık mescid, asırlara uzanan görmüş geçirmiş bir yapısıyla, daha Eyüpsultan’a girmeden misafirlerini heyecanlandırıyor. Albanita ile Bordolu Çocuk da Eyüpsultan Camii’ne gelmeden bir süre hayranlık ile buraya bakıyor. Kaptanpaşa Camii semtteki birçok saklı güzelliği de fısıldıyor.

Kaptanpaşa Camii’ni geçip Eyüpsultan Camii’ne doğru düz devam etmek yerine solunuza dönerseniz, ahşap ve cumbalı konakların arasında kalacak ve kendinizi bugünkü dünyadan soyutlanmış, tarihler arasında bir yolculuğa çıkmış gibi hissedeceksiniz. Kendi kendinize oracıkta sorgulamaya başlayacaksınız, yaşayışınızı ve istemeden kalbinizden dökülecek cümle şu olacak konaklara bakarken: “Burası yaşadıklarını sananlar ile öldükleri sanıların sınır çizgisi.” Çünkü bizden asırlar önce yaşamış olanların standartlarının güzelliğine bugün bakarken; iç geçiriyorsak hâlâ pek hayatta olduğumuzu iddia edemeyiz.

Eski evler arasında dolanırken; Necip Fazıl Kısakürek’in ‘ahşap ev’ tasviri gelip kuruluyor Bordolu Çocuk’un zihnine… Hani şu; 3 katlı ahşap konakta torun ile büyükanne arasındaki ‘Batılılaşma’ ile derdini anlattığı dizeler… Sahi ne diyordu söze konu ‘Muhasebe’ şiirinde şair; “Üç katlı ahşap evin her katı ayrı alem! Üst kat: Elinde tespih, ağlıyor babaannem. Orta kat: Mavs oynayan annem ve aşıkları, Alt kat: Kız kardeşimin Tamtam da çığlıkları.”

Eyüpsultan belki de, daha ilk adımlarında Bordolu Çocuk ve Albanita’ya ‘imparatorluk’ Türkiye’si ile yeni doğum aşamasında imkânsızlıklar içindeki ‘Cumhuriyet’ rejimiyle yönetilen devletin dönüşümünü gösteriyordu. Reddimiras bugün ahşap konakların önünde biz ağlarken, aynaların bize güldüğünü işaret ediyor.

Geleni gideni, gezeni göreni çok olduğunu az ilerideki bir konağın kapısına koyulan not ile tebessüm ederek anlıyoruz. Evde bebek olduğuna dair bir pusula bırakan hane sahipleri, sosyal medya gençliğinden “Uzakta fotoğraf çekmelerini” rica ediyordu.

Konakları gönül kırıklığı ile ardımızda bırakarak Eyüpsultan Camii’ni tavaf edip, dudaklarımızda mırıl mırıl temennilerimiz ve dualarımızla Piyer Loti Tepesi’ne çıkmak için teleferik istasyonu için adımlarımızı sıklaştırıyoruz. Yağmur ha yağdı, ha yağacak çünkü…

Dünya ile ölüm arasındaki bu yolculukta, mezarlıkların üzerinden tepeye çıkıyoruz; ancak toprak altındakilerinin ruhunun ise “gökyüzü ve üzerimizde olduğu” inancı ise ezberleri, dengeleri alt üst ediyor burada. Birkaç dakika içinde teleferik ile deniz seviyesinden 45 metre yüksekliğe ulaşıyor Albanita ve Bordolu Çocuk. Adet olduğu üzere teleferikten inen herkes gibi panoramik bir Haliç fotoğrafı çekiliyor. 

Adını Fransız Deniz Kuvvetleri’ndeki albay Pierre Loti mahlasıyla Julien Viaud’tan alan tepe, hafta sonu kalabalığa rağmen sakin bir gün geçiriyor. Belki de erken saatler olmasından  kaynaklanıyor.

Albanita ile Bordolu Çocuk, mavi kırmızı kareli masa örtüsüyle kapatılmış masalara oturuyor ve Pierre Loti üzerine konuşuyor. 1876’da subay olarak İstanbul’a geldiği bilinen Viaud’un “Osmanlılar’daki sosyal hayat ve Eyüp’ün sırtlarındaki ‘Altın Boynuz’ denilen Haliç manzarasından etkilenerek burada kaldığı” klişe sözleri ediliyor. Ancak Albanita farklı bir şey söyledi: “Bugün ‘Pierre Loti Çay Bahçesi’ denilen yer, Viaud’un sıklıkla uğradığı günlerdeki adı Rabia Kadın Kahvehanesi.” Albanita, ‘Hatta’ diyerek şöyle devam ediyor: “Pierre Loti’nin ‘Aziyade’ adlı romanında anlattığı kadın, aslında gerçekte aşık olduğu, Selanik göçmeni evli bir hanımefendi. İstanbul’a hayranlığından falan değil; bayağı kadına aşkından Eyüpsultan’a yerleşiyor.”

Albanita ile Bordolu Çocuk kahvelerini içerken; ilgi ve sevgiye muhtaç bir kedi gelip ayaklarına yapışıyor. Önce Albanita’nın kucağına sonra Bordolu Çocuk’un omuzlarına ve başına çıkan kedi, bir süre ayrılmalarına da müsaade etmiyor. Masalar arasında adeta maskot olan kendi, Pierre Loti gibi son konukları Albanita ile Bordolu Çocuk’u da Eyüpsultan’ın sırtlarında müdavim olarak tutmaya kararlı olsa da ilgisi ve sevgisiyle hemen yan masadakilere emanet edilerek, takribi 650 metrelik eğilip bükülen mezarlıklar arasındaki yoldan aşağı iniliyor.

19. Yüzyıl’da İstanbul’a gelen bütün Levantenlerin ve seyyahların uğrak yeri Pierre Loti’den veya Evliya Çelebi’nin Seyahâtnamesi’ndeki adıyla İdris Köşkü Mesiresi’nden uzaklaştıkça, Kaşgari Dergâhı’na ve tanıdık mezarlara yakınlaşılıyor. Hepsine ayrı ayrı selam verip dualar edilerek; yeniden Eyüpsultan Meydanı’na varılırken; Albanita’nın teklifiyle Balat’a geçiliyor.

Balat / Mutluluk Destinasyonu
Orada yaşamayanlar için girilmesi tehlikeli olan Lonca’dan dükkânların kapısında her an kullanılmaya hazır makineli silahların gölgesinden, ‘yadırgayan’ tehditkâr ve rahatsız eden bakışların arasından geçerek, Balat’a giriliyor. Göz kırpmasına, tebessüm edilmesine karşı kavga çıkabilme potansiyeli olan Lonca’daki baskıdan sonra Balat’taki rahatlık ile Albanita ile Bordolu Çocuk nefes alıyor. 

Balat / Mutluluk Destinasyonu
Bizans’tan miras semtte, gün yorgunluğu atılırken; yine gelecekten ve geçmişten söz açılıp zamanın demi alınıyor

Balat / Mutluluk Destinasyonu

Saatlerdir peşlerinde dolanan gri bulutlar ise Balat’ta soluklanırken; ‘rahmet’ olarak üzerlerine yağıyor. Ancak bir yol kenarı kafesi verandasına sığınmış olarak yağan yağmur, sadece romantizm oluyor. Keyifli bir gün daha ‘anı albümü’ için not diye işleniyor.

12 Kasım 2020 Perşembe

Haliç Vapuru'nda iki aşık

 Mutluluk Destinasyonu bu hafta, Haliç Hattı’nda mini ‘mavi tur’ yapıyor. Albanita ile Bordolu Çocuk, su üzerinde tarihin peşinde “pupa yelken” açıyor. Haydi, ‘vira Bismillah!’

Haliç / Mutluluk Destinasyonu

Üsküdar Rıhtımı’nda iki kişi, “ıspanaklı börek ve Fransız sandviç” yiyor. Gözleri ise iskeleye yanaşmasını bekledikleri vapurda… Kaptanın ‘buyur’ eden davetkâr sirenini kollarken; “Nereye gitmek istersin” diye soruyor Albanita. “Sen olduktan sonra” diyor Bordolu Çocuk, “yer önemsiz...” Dumanı üzerindeki ince belli bardaktan bir yudum çay alırken; gözleri sevgiyle bütünleşiyor.

Üsküdar / Mutluluk Destinasyonu

Kuzguncuk ve Salacak’ın ortasında, önce Kınalıada’ya gitmeyi planlıyorlar, daha sonra Üsküdar’ın ruh eşi, ikiz kardeşi Eyüpsultan’da ‘karar’ kılıyorlar. Eyüpsultan Mezarlığı’na denk sayılır Karacaahmed Mezarlığı, öyle ya… Eminönü ve Haliç’e olan mesafesinden hesapla, “İstanbul’un Asya’ya en yakın kesimi olan” Üsküdar’da bırakarak Nurbanu Sultan ve Mihrimah Sultan Camii’ni, III. Ahmed Çeşmesi’ni Altın Boynuz’a doğru açılıyor Albanita ile Bordolu Çocuk. 

Haliç Vapuru / Mutluluk Destinasyonu

Kıyıdaki babalardan alınan halatlar, pupa üstü kasarada toplanıyor usta gemicilerin elleriyle. Bu esnada köşkündeki kaptan dümeni ortalayarak yola düşüyor, ardından sağ alabanda yaparak açılıyor. Sabahın erken saatlerinde güvertede pek yolcu yok. Yarı uykulu birkaç kişi gemi açığa çıkınca, denizdeki sert rüzgârı yüzünde hissedip uyanıyor. Üsküdar İskelesi’nden ardında köpükler bırakarak uzaklaşınca Haliç Hattı’nın ‘Fenerbahçe’ vapuru, “Kızkulesi” de kendini gösteriyor zarif güzelliği ve seçilmiş yalnızlığıyla…

Kız Kulesi / Mutluluk Destinasyonu

Yeni şeyler öğrenmeyi, öğrendiğini paylaşmayı seven Albanita, ‘Atik Valide Sultan Camii’ olarak bilinen Nurbanu Sultan Camii’ni işaret ederek, “Adına kitaplar falan bile yazılmıştır, ‘Sofia Baffo fakir bir köylü kızıyken; sultanlığa yükseldi’ diye; ama öyle değildir. Herkes Baffo’yu Safiye Sultan olarak biliyor; ancak Baffo, Nurbanu Sultan’dır. Nurbanu Sultan, Venedik’in en güçlü, en zengin ailelerinden Baffolara mensuptur. Babası da Korfu Valisi’dir. Yani III. Murad Han’ın eşi Safiye Sultan değil, annesi Nurbanu Sultan’dır Venedik gelini” diyor. 

Atik Valide Sultan Camii / Mutluluk Destinasyonu

Sözünü kadın dayanışması üzerinde toparlayıp, “Osmanlı Devleti’nde ülkeyi yönetme hakkı her ne kadar erkeklere tanınmış gibi görülse de kadınlar, yani anne ve eşlerin hakimiyetleri inkâr edilemez. Nurbanu Sultan da onlardan birisi işte. Hürrem Sultan çok meşhur olmuş; fakat Nurbanu Sultan da oldukça güçlü bir kadın” diyerek Bordolu Çocuk’un önünde kadınlığını yüceltiyor Albanita. 

Galataport / Mutluluk Destinasyonu

Beşiktaş ve Beyoğlu kıyılarındaki tarihi yapılar üzerine konuşurken; Galataport’un soğuk inşaat sahası de geçilerek 15 dakika içinde Üsküdar’dan kalkan vapur, Karaköy’e varıyor. Betonlaşmanın en çirkin örneklerinden biri olan Tophane’deki 1,7 milyar Dolar’lık Galataport’un tarihi silueti paramparça ederek, bir anlamda İstanbul’un bağrını yırttığını ve Kılıç Ali Paşa Camii, Tophane Çeşmesi, Tophane-i Medrese-i Amire’yi, Nusretiye Camii’ni nasıl yok ettiğini acıklı şekilde görüyor Albanita ile Bordolu Çocuk. 

Karaköy İskelesi / Mutluluk Destinasyonu

Karaköy İskelesi’nde yeni bir ses, yeni bir nefes dolup boşalıyor vapurun güvertelerine… Birileri iniyor, başkaları biniyor. Galata Köprüsü’nün altından geçip Kasımpaşa’ya doğru demir alınırken; Albanita da yeniden Osmanlı Devleti’nin kadınlarından söz açarak, tarihin en genç hasekisi Valide Kösem Sultan, yani Mahpeyker Sultan’ı hatırlatıyor Sarayburnu’na dönerek… Çocuk yaşta tahta çıkan ve genç yaşta evlenen I. Ahmed’in eşi Kösem Sultan’ın inişli çıkışlı hayatını özetliyor. 

Albanita bilginin gücü dilinde, keyif alarak anlatıyor, “Padişah I. Ahmed Han, erken yaşta vefat edince eski saraya göç etmek zorunda kalan Kösem Sultan, oğulları IV. Murad, I. İbrahim’in tahta geçmesiyle yeniden Topkapı Sarayı’na, bu defa ‘valide sultan’ olarak döndü. Hatta torunu IV. Mehmed ile yine Topkapı Sarayı’nda ‘büyük valide’ olarak kaldı. Yani Romeo ve Juliet’i andıran aşk ile en başta 14 yıl yaşadığı Topkapı Sarayı’ndan 6 yıl uzak kaldıktan sonra çocukları ve torunu sayesinde tam 64 yıl zirvede, devlet yönetiminde etkili hayat sürmüştü” diyerek kadınlığın gururunu paylaşıyor.

Haliç Tersanesi / Mutluluk Destinasyonu

Adeta terk edilmiş bir virane gibi duran 565 yıllık Haliç Tersanesi, Kasımpaşa İskelesi ve deniz seviyesindeki Sosyal Tesisler’de sabahın ilk öğünü ile yeni bir gün için hazırlananlar, geride bırakılırken; bu arada Fenerbahçe Vapuru, Fener’e yaklaşıyor. 

Fener İskelesi / Mutluluk Destinasyonu

Sveti Stefan, nam-ı diğer Demir Kilise’nin bir gece içinde nasıl yapıldığını anlatıyor Albanita. Fatih Sultan Mehmed Han’ın bir gece mühlet verdiği kilise, Ortodokslara ‘hamilik’ yapmak üzere aynı gece içinde Bulgaristan’dan getirilen malzemeler ile inşa ediliyor. Albanita, dünyada ‘üç adet’ demir kilise olduğunu, bunların Türkiye, Avusturya ve Arjantin’de bulunduğunu söylüyor. Ahşap bir ev yanmasıyla üzerine inşa edilen iki katlı kilise içindeki her şey hakikaten “demir striksiyon” ile yapılmış. 

Demir Kilise / Mutluluk Destinasyonu

Fener İskelesi’nde her yıl tekrarlanan, Hz. İsa’nın doğumu ve vaftiz edilişini sembolize eden Haç Atma Törenleri’nden bahsediyorlar bir süre de Albanita ile Bordolu Çocuk. Fener’deki Rum Patrikhanesi’nin üstlendiği törenlerde her yıl ayin yapılıyor, ilahi, dualar okunduktan sonra Patrik Bartholomeos’un Fener İskelesi’nden Haliç’e bıraktığı ‘Haç’ Yunanistan ve Bulgaristan’dan gelen dalgıçlar tarafından çıkarılırken; hep bildik görüntüler yaşanıyor. Birileri soğuk havaların etkisiyle mutlaka baygınlık geçiriyor. Bunlar üzerine söz edilirken; Albanita, Patrik Bartholomeos’un ‘çok iyi’ derece Türkçe bildiğini; ancak asla konuşmadığını söylüyor. Bunu da kendi dil ve inancına gösterdiği saygı, verdiği “üstünlük” ile açıklıyor.

Haç Çıkarma Töreni / Mutluluk Destinasyonu

Balat İskelesi’ne geçilirken; yeniden hayaller su yüzeyine yansıyor. Derme çatma, ufak, sevimli bir balıkçı teknesi ile Balat’taki iki katlı, cumbalı bir evde günbatımı ve Haliç’teki mehtabın seyredildiği akşamların düşleri, güvertedeki martıları bile mutlu ediyor sanki. 

Balat / Mutluluk Destinasyonu

Haliç’in kuzeyindeki Hasköy’e doğru manevra yapan vapur, eski Galata Köprüsü’nün yakınından geçerken; mekanik tarihi yaşatan Rahmi M. Koç Müzesi’ne doğru su kat ediyor. Hava, deniz ve demiryolu ulaşımındaki kilometre taşları ile iletişim araçları, bilimsel aletler, makineler, özel koleksiyonlar ve oyuncaklar, özetle nostaljik dünya adeta müzeye sığmamış, Haliç’e taşmış gibi duruyor.  

Rahmi Koç Müzesi / Mutluluk Destinasyonu

Hasköy’den sonra Ayvansaray’a ilerlenirken; Bizans Sarayı’nın izleri sürülüyor sırtlarda… İstanbul’un dehlizlerinden, sarnıçlarından tarihin sesi duyuluyor, kokusu sızıyor dışarı… Meryemî Kilisesi’nde son bulan Prenses Maria’nın acıklı hikâyesini tekrar hatırlıyor Albanita ile Bordolu Çocuk. Yaşadığı dönemin en güzel kadını olan imparator kızı Maria’nın Ayvansaray’dan Galata’ya kadar dehlizlerden gizlice geçip antikacı aşkı Carlos’a koştuğu öyküsü, daha önce Mutluluk Destinasyonu’nun sayfalarında yer bulmuştu. 

Ayvansaray / Mutluluk Destinasyonu

Üsküdar’dan başlayarak, Ayvansaray’da Maria’yı selamlayıp Sütlüce’ye, oradan da Eyüpsultan’a 55 dakika içinde varılıyor. Sütlüce İskelesi’nde, Halıcıoğlu Askerlik Lisesi’nin hemen önünde “sultan kayıkları” ile nostaljik duygular canlı kanlı yaşatılıyor hâlâ… 

Sultan Kayığı - Sütlüce / Mutluluk Destinasyonu

Denizcilik kulüplerinin Fenerbahçe Burnu’ndan Altın Boynuz’a dek uzanan kano idmanları ise Haliç Hattı’ndaki yolculuk boyunca Albanita ile Bordolu Çocuk’a eşlik ediyor. 

Haliç Vapuru / Mutluluk Destinasyonu

Denizci kızı ile yapılan mini Mavi Tur, tarih söyleşisi, bugünlerin muhakemesi, inanç sohbeti, hayaller ve hatıralar ile sanki kısa sürüyor, keyfi ve tadı da gönülde kalıyor. Mutluluk Destinasyonu size en eğlenceli toplu ulaşım rotasını tavsiye ediyor. 


Rüzgârınız bol olsun.

30 Ağustos 2020 Pazar

10 Paradise island you must see

Planning your next trip but you do not know where to start? You have come to the right place; Mutluluk Destinasyonu have selected for you the best paradise islands you should visit.


10- Palawan – Philippines


Palawan is a stunning archipelago that has been ranked as the most beautiful island in the world multiple times. Famous for diving, hiking, beaches, and fishing, this is one of the best tropical travel destinations in Southeast Asia.

9- Bora Bora, French Polynesia


Shaped like a giant sombrero, this lush volcanic island stars in countless South Pacific fantasies. The focal point and best asset of this tropical beauty is its ravishing lagoon in technicolor turquoise. Fish, turtles, sharks, and rays swim in the clear waters, and tiny islets or motus dot the lagoon.

The island, of course, is distinctly French, with mouthwatering cuisine to match. Diving and snorkeling are excellent in the surrounding reefs, and hiking trails weave through the palm-studded forests.

8- The Maldives


These little coral islands are surrounded by excellent diving, snorkeling, and white sand beaches, and are filled with friendly locals. Private resorts litter the islands, and a vacation here is also very pricey. Luckily, Bangkok Airways offers cheap flights to and from Thailand.

The best time to go to the Maldives is from November to May, when the weather is cool and dry. June through October sees wetter and hotter weather due to the monsoon season.

7- Seychelles


Seychelles lies off the coast of East Africa and forms an archipelago of 115 islands featuring idyllic beaches and crystalline blue waters. With its untouched nature, it became one of the favorite destinations for honeymooners.

6- Santorini – Greece


Encircling a sea-filled caldera, spectacular Santorini scores top points for its dramatic beauty. Bleached white villas tumble down volcanic cliffs. Blue-domed churches rise against the sparkling sea, and bright sprays of bougainvillea add to the eye-popping palette of color.

Perched atop the black lava cliffs, the settlements of Firá and Oia are the island's most picturesque - and pricey, destinations - and Oia ranks among the most photographed locations in the world.

5- Hawaii


Hawaii is an archipelago of breath-taking beauty; its pristine beaches and stunning scenery makes it a perfect paradise destination for many travelers. There are plenty of things to do in Hawaii. Go surfing, watch dolphins, fly on an helicopter, explore the amazing landscapes, witness the stargazing and enjoy this unique experience!

4- Bali and the Gili Islands


This tourist mecca is voted one of the best islands in the world year after year. There’s enough room on Bali for everyone, the surfing is great, the food amazing, it’s dirt cheap, the parties are great, the locals are some of the friendliest in the world, there’s a volcano to climb, and there are temples to see.

3- Saint Lucia


Located in the Eastern side of the Caribbean, Saint Lucia is home to volcanic beaches, reef-diving sites, luxury resorts and fishing villages. It is simply an ideal destination for romance or relaxation. But you can take part in many other activities in Saint Lucia: it is also very famous for sailing trips, diving, and explore the nature.

2- The Cook Islands


If you've ever dreamed of being a castaway in the South Pacific, the Cook Islands are for you. Strung between French Polynesia and Samoa but with strong ties to New Zealand, the archipelago's 15 islands are among the most beautiful islands in the South Pacific.

Among the islands' top attractions are enticing aquamarine lagoons, palm-fringed beaches, and volcanic peaks. Best of all, the locals are among the friendliest in the South Pacific.

1 – Barbados


Barbados is a vibrant island with a great nightlight. Bridgetown is one of the nightlife capitals of the area, so if you’re looking to stay up until the wee hours then this might be the island for you! You’ll also find some world-class surfing. The food here is amazing, and you’ll be able to enjoy expensive, delicious meals alongside cheap local food.




25 Ağustos 2020 Salı

Türkiye'nin en lüks ve pahalı otelleri


Turizm konusunda dünyanın sayılı merkezlerinden biri haline gelen Türkiye'de, bazı oteller lükste sınır tanımıyor. Kendinizi kral ve kraliçe gibi hissedeceğiniz, rüyalarınızda bile göremeyeceğiniz hizmetlerin ve lüksün sunulduğu bir liste ile karşınızdayız. İşte Türkiye'nin en pahalı 10 oteli.

10- St. Regins - İstanbul

Nişantaşı’nda yer alan lüks otel St. Regis Istanbul 1.700 liradan başlayan fiyatıyla iki kişilik kusursuz bir konaklama imkanı sunuyor. Şehrin kültürel zenginliklerinin yanı sıra ultra lüks olanaklarıyla da benzersiz bir tatile sizleri davet ediyor. 

9- Four Seasons Hotel at Bosphorus - İstanbul 

İstanbul Boğazı'nın hemen kenarında yar alan ve tüm İstanbul'un güzelliklerini baştan sona görme şansı veren otelin gecelik fiyatı 2.800 TL'den başlıyor.

8- Ariana Sustainable Luxury Lodge - Kapadokya

Maviliklerle çevrelenmiş tesisleri bir kenara bırakıp, Kapadokya’nın güzelliklerini gözler önüne seren Ariana Sustainable Luxury Lodge oteliyle listemize devam ediyoruz. İki kişilik, gecelik fiyatı 2.900 liradan başlayan bu etkileyici tesis, 2015 Condé Nast Traveler Hot List adındaki prestijli listeye adını yazdırmayı başardı. Tam donanımlı 11 odası, spor merkezi, restoranı ve etkileyici manzarasıyla fiyat/kalite bakımından Uçhisar’ın en iyi otellerinden bir tanesidir.

7- D-Hotel Maris -Marmaris

Datça Yarımadası'nın kıyında, yeşil ve mavinin buluştuğu otelde kalmak için gecelik kişi başı 3 bin lirayı gözden çıkarmanız gerekiyor. Ama özel plajları, odalara özel havuzları ve ünlü şeflerin hazırladığı yemekler buna değiyor.

6-) Amanruya Resort - Bodrum

Pedasa Antik Kentine, Tarihi Amfi tiyatroya, Myndos Geçidi’ne oldukça yakın bir konumda bulunan bu Bodrum oteli, gecelik 3 bin liralık fiyatıyla da dikkat çekiyor.

5-) Mandarin Oriental - Bodrum

En güzel Bodrum otellerinden biri olan Mandarin Oriental, Göltürkbükü’nün benzersiz doğasına ulaşabilmenizi sağlıyor. Güzellik merkezi, çocuk kulübü, profesyonel animasyon ekibi ve 129 odasıyla etkileyici bir tatil deneyimi sunan Mandarin Oriental Bodrum, 4.262 TL’den başlayan fiyatlarıyla eksiksiz bir yaz tatili geçirmek isteyen seçkin misafirlerini bekliyor.

4-) Regnum Carya Golf - Spa Resort - Belek

Antalya’nın parlayan güneşi, Regnum Carya Golf & Spa Resort, Türkiye’nin en iyi otellerinden biri olarak listemizi süslüyor. Ultra her şey dahil konseptiyle sınır tanımayan bir tatil sunan Regnum Carya Golf & Spa Resort Belek, 5.740 TL’den başlayan fiyatlarıyla da rüya gibi günler geçirmenizi sağlıyor. Açık ve kapalı havuzlarının yanı sıra 7 farklı restoranı, pastaneleri ve açık hava tiyatrosuyla da büyülü bir dünyaya kapılarını açıyor.

3-) Argos In Cappdocıa - Kapadokya

Güvercinlik Vadisi’nin olağanüstü manzarasını da gözler önüne seren Argos In Cappadocia; yeraltı odaları, lüks restoranı, şarap mahzeni ve sayısız aktivitelere olanak tanıyan yapısıyla da misafirlerini kendisine hayran bırakmayı başarıyor. En az 5 gece konaklamanız gerekiyor ve 5 gecelik fiyatlar ortalama 7 bin liradan başlıyor.

2-) Maxx Royal Resort - Kemer

Belki de Kemer’in en pahalı ve en güzel oteli olan Maxx Royal Kemer Resort, 8 bin liradan başlayan  fiyatıyla aklımızı başımızdan alıyor. Ultra her şey dahil konseptiyle hizmet veren bu Kemer otelinin sahip olduğu olanaklar saymakla bitmiyor. Toplamda 290 adet odasıyla lüks bir tatil yaşamanıza imkan tanıyor. Ayrıca Türkiye’nin de en iyi otelleri arasında bulunuyor.

1-) Jumeirah Palace - Bodrum

Türkiye’nin ve Bodrum’un en iyi otelleri arasında yer alan Jumeirah Bodrum Palace, Torba Koyu’nun büyüleyiciliğini, masalsı tarzıyla gözler önüne seriyor. Her şeyin düşünüldüğü tam donanımlı 135 odası, dünya mutfaklarından lezzetlerin sunulduğu lüks restoranları ve farklı tasarımıyla hayranlık uyandıran bu tatil köyü, listemizi süsleyen en güzel otellerden biri olarak huzurlarınıza geliyor. Gelelim merak edilen konuya. Bu otelin villalarında bir gece konaklamanın bedeli tam 145 bin lira.






18 Temmuz 2020 Cumartesi

Tuna Nehri'nin bekçisi Budapeşte

İstanbul'dan sonra dünyanın en güzel şehri diyebileceğimiz, Tuna Nehri'nin kıyısında; geçmiş ile günümüz arasında bir köprü gibi uzanan Budapeşte'ye gidiyoruz hepbirlikte. Budapeşte'ye nasıl gidilir, nerede kalınır, nereler gezilir - görülür, ne yenir - içilir hepsini derledik topladık, Mutluluk Destinasyonu'nun rotasını Budapeşte'ye çevirdik.

BUDAPEŞTE'YE NASIL GİDİLİR?

İstanbul'dan THY ile yapacağınız 2 saatlik bir yolculuğun ardından, Budapeşte Liszt Ferenc Uluslararası Havalimanı'na ulaşabilirsiniz. Biraz daha uygun fiyatlı bir yolculuk yapmayı tercih ederseniz; Pegasus, Swisair, KLM, Lufthansa gibi havayolları ile aktarmalı olarak uçabilir, bilet fiyatını dörtte bir oranında azaltabilirsiniz.

BUDAPEŞTE'DE NERELER GÖRÜLMELİ?

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra hem maddi hem de manevi olarak büyük hasar gören Budapeşte adeta baştan yaratıldı. Ancak bu baştan yaratılış aşamasında tarihe de saygı gösterildi. Tüm o ihtişamlı katedraller, binalar, taş kaplı yollar modern mimarının desteği ile aslına uygun olarak renove edildi. İşte bu büyük mücadele ile, Budapeşte Avrupa'nın gözbebeği haline geldi.

- Almanya'dan başlayıp, Karadeniz kıyılarına kadar Tuna Nehri, Budapeşte'nin tam ortasından geçer. Nehir kenarında balık yemeyi ve nehirde sandal sefası yapmayı ihmal ederseniz, Budapeşte'ye gitmiş sayılmazsınız.

- Şehir eski ve yeni, yani Buda ve Peşte olarak ikiye ayrılıyor. Her iki taraf da farklı güzellikler vaat ediyor. Buda Kalesi'ni ve kale ve civarındaki kiliseleri görmenizi şiddetle tavsiye ederiz.

- Neo-Rönesans mimarisiyle herkesi kendine hayran bırakan Aziz Stefan Bazilikası da görülmesi gerekenler listesinin üst sıralarında yer alıyor.

- Şehrein en güzel manzarasına sahip olan Balıkçı Tabyası'nda akşamın tadını çıkarabilir, Tuna Nehri'nin güzelliğini kesintisiz izleyebilirsiniz.

- Buda ile Peşte'yi birbirine bağlayan Zincir Köprü ve köprü üzerindeki aslan figürlerini yakından incelerseniz, antik kentin izlerini göreceksiniz.

- Kanuni Sultan Süleyman'ın ordusu ile Budapeşte'ye giden ve 10 yıl boyunca bu şehirde yaşayan Bektaşi dervişlerinden Gül Baba'nın türbesini ziyaret edebilirsiniz.

BUDAPEŞTE'DE NEREDE KALINIR?

Ulaşım noktalarına yakın ve güvenli bölge olması nedeniyle konaklama için; Citadella, Balıkçı Kalesi, Belvaros ve Lipotvaros tercih edilebilir. Gecelik konaklama fiyatı 300 Türk Lirası'ndan başlıyor. 5 yıldızlı oteller süper lüks bir konakla vaat ederken, 3 yıldızlı otellerde ise daha uygun fiyata da, güvenli ve konforlu bir tatil geçirebilirsiniz.

DİKKAT!

Tatil bölgesi olduğu için yankesicilere karşı dikkat edilmeli, özellikle sırt çantanızı ön tarafa takmalısınız. 
Metroya ücretsiz binebileceğiniz söyleyenler olacaktır, zira turnike vs. yok. Ancak bir durak sonra bilet kontrolü yapılmayacağının garantisi de yok. Bir bilet parası vermemek uğruna, tüm tatil paranızı ceza ödemek için kullanabilirsiniz.
Margaret Adası'na gidip vakit kaybetmeyin, İsanbul'daki Yıldız Parkı bile daha çok şey vaat ediyor.



Çengelköy: Boğaz'ın kenarında asırlık bir çınar

Boğaziçi’nin esintileri, yalıların alt katına, cumbalı üst katlara misafir oluyor. Bahçesi “deniz” olan Muazzez Hanım Yalısı, Server Bey Ya...