şile etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
şile etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Nisan 2019 Pazar

Zamanın durduğu yer

İstanbul’un beton yığınlarından sıkıldıysanız, sizin için iyi bir teklifimiz var. Günlük hayatın stresi ve yoğunluğundan boğulduysanız, yeşillikler içinde bir hamakta ‘dağ esintisi’ duymak ister misiniz? Çimlerinde ve toprağında “çıplak ayak” ile gezebileceğiniz bir rota Polonezköy’deki Cumhuriyet Parkı’nda sizi bekliyor. Eğer asfalt yollar, taş kaldırımlarda yorulduysanız; buyurunuz doğanın kollarına…

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Albanita
’nın yayın bantları, ham program kayıtları, reji karanlığı ve üç kişinin sığamayacağı montaj setindeki ‘duman altı’ mesaisine mola vermek için “Hadi” dediğinde Bordolu Çocuk, nereye gideceklerini bilmiyorlardı aslında… Tekerleklerin istikametine güvenip, direksiyon kılavuzluğuna kendilerini bıraktıklarında, kısa süre sonra İstanbul’un kıyılarına açılmışlardı. Şehrin beton duvarları gittikçe azalırken; ufuk önlerinde yükselmekteydi. Gazeteciliğin stres ve yorgunluğunu arabanın penceresinden dışarı bıraktılar. Arabanın sağındaki ve solundaki ağaçlar, Albanita ile Bordolu Çocuk’a “yol arkadaşlığı” ederken; Polonezköy’e varmıştılar.

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Dışarı ilk adımlarını attıklarında yüzlerine mis gibi bir orman kokusu çarptı. Albanita, “Burada yaşayamaz mıyız” diye sordu. Cumhuriyet Parkı’nın içlerinde bir hamak, esintiyle sallanıyordu. Yeşillikler içindeki kış bahçesi, ilkbaharın müjdecisi bir havayla ayrı güzellik sunuyordu misafirlerine… Riva Deresi’nden neşeli bir şırıltı ile akan su sesleri, söz cambazı kuşların ötüşleriyle karışırken; masalsı dakikaları müjdeliyordu. Bu esnada; Albanita ile Bordolu Çocuk göz göze geldi. İkisi de aynı anda, aynı şeyi düşünüyordu.

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Daha önce hiç mangal yakmamışlardı ve bugüne kadar kömür ateşinde et pişirmemişlerdi. Kısa kararsızlık içinde bir başka yere gitmeyi düşündüler önce… Ardından Bordolu Çocuk’un “Hiçbir şey olmazsa, hatıramız olur” sözünden cesaret ile kolları sıvadılar. Siparişlerini verdikten sonra, ‘bekleme’ süresini odun ateşinde kahve içerek, çevreyi keşfederek değerlendirdiler.

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Neyse ki; mangal hazır olarak gelirken, etleri pişirmek için sonunda mahcup olmak pahasına Bordolu Çocuk, ‘sorumluluk’ aldı. İlk etleri kızgın mangal tellerinin üzerine bıraktı. Ateş ve duman ile karışan taze etlerin kokusu, ikisini de daha çok acıktırdı. Ardından bu anları sabitlemek için objektif ayarını yapan ve deklanşöre basan Bordolu Çocuk, Albanita’nın mangal başına da yakışan, hayranlık uyandıran pozlarını çekti.

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Bu esnada etler de yeterince pişerken; Albanita’nın gurur verici hüneri dudakların kenarında yer ediniyor; unutulmayacak hatıralar bırakıyordu. Cumhuriyet Parkı’nın ev sahibi kedileri ve köpekleri de masa ile etlerin kokusunun güzelliğine çoktan kendilerini zaten kaptırmıştı. Bir Albanita’nın ayaklarının etrafında bir Bordolu Çocuk’un yanında dolanıyorlardı.

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Toprağa çıplak ayak ile basanlardan, huzur içinde yeşil rengin her tonuyla geniş çimlere uzananlara;
‘at’ binenlerden, çocuk alanlarında oynayanlara kadar bir karnaval gibi bahçede, Albanita ile Bordolu Çocuk, adeta bir “lezzet şöleni” yaşıyordu. Piknikten sonra, ağaçların arasındaki yürüyüş parkurunda nefeslerini yarıştırırken; Riva Deresi’ndeki ‘soğuk su’ ile tabiatı tecrübe etti.

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Gönüllerince eğlenip huzur depoladıktan sonra doğanın kollarından çıkarak 103 kilometrelik yolculuğa koyulan Albanita ve Bordolu Çocuk, İstanbul’un bir başka köşesinde, bu defa Karadeniz’e değil de; Marmara Denizi’ne dönerek yüzlerini, akşamı gece, geceyi sabah ettiler ‘mutluluk’ ile…

23 Şubat 2019 Cumartesi

İstanbul’un kuzey yüzü: Şile

Mutluluk Destinasyonu sizi bu hafta, İstanbul’un kuzeyine götürüyor. Karadeniz’in fırtınalarına göğüs geren, azgın dalgaların kıyılarını dövdüğü, yüzü Ukrayna’ya dönük, sırtını yemyeşil doğa ve ormanlara vermiş Şile’de biraz soluklanmak ister misiniz?

Şile - Mutluluk Destinasyonu

Tabiat zenginliği, kültür varlıkları ve tarihi misyonu ile ‘turizm merkezi’ olan Şile, İstanbul’a yakın, aynı zamanda İstanbul’a uzak bir konumda bulunuyor. Çeşitli festivallerin yapıldığı Şile, özenle korunan yapısıyla ziyaretçilerini bekliyor. Nüfus yoğunluğuyla ‘aşırı’ gelişmiş devasa kentin yanı başındaki sakin semt, misafirlerine ‘huzur’ vaat ediyor. Öte yandan büyüleyici doğal ve kültürel değerlerini asırlardır bozmadan bugünlere aktarmış olmasıyla da, tarihi geçit töreni sunuyor. İstanbul’un sınır ilçesi, yaklaşık olarak 800 kilometrekarelik yüz ölçümü ile Kocaeli’nin ‘kapı komşusu’ olarak yaz günlerinde Karadeniz’in serinliğini taşırken; kış mevsimlerinde ise “soğukluğunu” yaşıyor.

Şile - Mutluluk Destinasyonu

İstanbul’un üçüncü büyük ilçesi olan Şile, Türkiye’nin kuzeybatısında, Marmara Bölgesi’nin kuzeydoğusunda bulunuyor. İstanbul’a uzaklığı 55 kilometre olan Şile’ye ‘yeni karayolu’ ile ulaşım kolaylığı da bulunuyor. Hafta sonlarını geçirmek için tercih edilebilecek Şile’ye “günü birlik” kaçamaklar da mümkün. Biz de bir gece yolun karanlığına teslim olarak, direksiyon kırdığımız Şile’ye doğru bizi kendine çeken şeritlere bıraktık arabayı…

Şile - Mutluluk Destinasyonu

Kilometrelerce uzunluktaki doğal plajları, yumuşak tepeleri, akarsuları, gölleri, göletleri, ormanları; özetle doğal güzellikleri ile Şile, kalbinizde keyifli bir tat bırakacak.
Florasında kestane, kayın, meşe, kızıl ve akça ağaçlarıyla çevrili olan Şile, oksijen deposu… Bu arada yeşil yapraklı, beyaz çiçekli ‘kum zambağı’ da Şile’nin ayrıştırıcı özelliği olarak biliniyor. Güzel kokusu, Şile’ye girilir girilmez; mutlaka kendisini hissettirir. Ağustos ile Eylül ayları arası Şile ve köyleri, “kum zambağı” kokuyor.

Şile - Mutluluk Destinasyonu

İstanbul’un en çok köy sayısı Şile’de bulunurken;
bu da doğal yaşamına dair ipuçları veriyor. Semte bağlı tam 57 köy varken; bunların yüzde 80’inde ormanlar arasında saklı yaşanıyor. Kalan köylerin bir kısmı deniz seviyesinde, diğerleri de ova üzerinde serpiştirilmiş olarak konumlanıyor. Bölgedeki ilk yerleşik kent olarak ‘Philee’ ismi “tarihi not” diye düşülebilir.

Şile - Mutluluk Destinasyonu

Hititlerin, Frigyalılar, Romalılar, Lidyalıların, Perslerin, Bithynialıların, Bizans, Selçuklular ve Osmanlılar’ın yaşadığı Şile’nin tarihi, milattan önce 7’nci yüzyıl tarihlerine kadar uzanıyor. Şile’ye ilk olarak Trakya kökenli ‘Bitinler’ diye bir topluluğun yerleşmesi sebebiyle, bölgenin ilk adı “Bitinya” olarak hatırlanıyor. Ancak Grekler ile ün kazanan Şile’ye Türkler ise Osmanlılar ile yerleşirken; tarih yaprakları 1350’yi gösteriyor. Orhan Gazi Dönemi’nde Şile’nin çevresine gelen Türk boyları, bir asır sonra Yıldırım Beyazıd Dönemi’nde ise Şile’nin hâkimi oldu. Bu yüzdendir ki; Şile’nin merkezindeki ‘mahalle adları’ Yıldırım Beyazıt’ın akıncı beyleri adları ile anılıyor. 500 yıl süreyle Osmanlılar’ın hükmettiği Şile’nin, 1918’deki Mondros Antlaşması ile İngilizlere bırakıldıktan sonra ‘4 yıl içinde’ yeniden Türklerin egemenliğine girmesine “Kurtuluş Savaşı” adı verildi. Selçuklular ise Şile ile 1050 yılında tanışmıştı.

Şile - Mutluluk Destinasyonu

‘Dört’
tarihi kale bulunan Şile’de en meşhur olanı ise limandaki, Ocaklıada üzerinde bulunan Cenevizliler’den miras Şile Kalesi’dir. …ki, kimisi ‘Ocaklı Kale’ de diyor buraya. Ocaklı Kale kendisini, diğerlerinden ayıran silueti ile Şile’nin simgesi zaten. Biz de Şile Kalesi’ne bakan, Karadeniz’in sularının odamıza kadar ulaştığı bir konumda sabahladık ve güne başladık.

Şile - Mutluluk Destinasyonu

Beyaz renkteki ‘kireç taşları’ ile inşa edilmiş kale, 4 katlı olarak, 12 metre yüksekliğinde…
Deniz saldırılarına karşı emniyet sağlamak üzere düşünülmüş kale, Bizans İmparatoru Andronikas tarafından yaptırılmışsa da zaman içinde Osmanlılar tarafından da kullanılmıştı. Ancak rivayet o ki; Bizans’tan çok önce, ta 2 bin yıl evvel Cenevizlilerce inşa edilmişti. Dolayısıyla bir saldırı kalesi olarak değil de aslında ‘gözetleme kulesi’ mantığıyla yapılmıştı.

Şile - Mutluluk Destinasyonu

Bizanslıların ve Osmanlıların elden geçirdiği kale veya kule, 20 askerin mevzi alabileceği şekilde dizayn edilirken; define avcıları duymasın, ama efsanelere göre, altında ‘hazine’ de saklı tutuluyor. Ayrıca Şile’de Kalem Kalesi, Heciz Kalesi ve Sarıkavak Kalesi de bulunuyor. Hepsi Bizans eseri olan kaleler, tarihi yarımadadaki İstanbul’u korumak üzere planlanmış.

Şile - Mutluluk Destinasyonu

Şile’de geçim, bir asırdır ipekçilik, keten ve pamuk dokumacılığı ile sağlanıyor.
Elbette “balıkçılık” da geçim sahaları arasında yer alıyor. ‘Şile bezi’ adı, buradan geliyor. Ayşe teyze anlatıyor ve diyor ki; karışmış iplikleri açmak zahmetli olduğundan bunlara ‘çile’ deniyor. Yani çile iplikleri, ‘çiriş’ dedikleri un ile karılarak kaynamış bir su içinde ıslatılıyor, hamur ile karıştırılıp güneşte kurutuluyormuş. Çileler, yani ‘iplikler’ çıkrıklardaki masuralara sarılıp dokunuyor ve böylece uluslar arası meşhur “Şile bezleri” üretiliyormuş. El emeği, göz nuru bezler, kireç kaymağına batırılarak, denizde yıkanıyor ve kum üzerine serilerek yeniden kurutuluyormuş ve “Şile bezi” için ayrıcalık demek olan ‘özel doku’ böyle elde ediliyormuş. Yani her Şile bezinde, Şile’nin kumları ve Karadeniz’in az tuzlu suları bulunuyor. Son olarak kasnağa gerilen bezler, Şile’deki hanımların zarif motiflerini, oya işlemelerini taşıyor.

Şile - Mutluluk Destinasyonu

Şile
’deki ‘Tahlisiye Teşkilatı’ görülebilecek tarihi yerlerden biridir. En köklü denizcilik kurumlarından biri olan teşkilat, bugünlerde “Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri” adıyla faaliyet gösterse de, kökleri 1866’ya uzanıyor. ‘Müze’ özelliği taşıyacak değeriyle, İngilizlerin yaptığı bilinen tarihi binaların; Karadeniz’de, boğazın her iki yakasında “numunesi” bulunuyor. Tahlisiye İdaresi’nde eski kurtarma malzemeleri tecrübe edilebilir.

Şile - Mutluluk Destinasyonu

Kent merkezindeki istasyon, koğuşlar, kayıkhane ve rokethane de gezilebilir. Şile’nin sembollerinden olan değerler, zamanın yıpratıcı etkisinden nasibini almışsa da geçmişe götürüyor, ziyaretçilerini… Şile’nin 150 yıllık ‘denizcilik’ kültürünü yansıtan bolca sembol, kuşaklar boyudur buralarda yaşatılıyor. Şile Limanı çevresinde bir tur yaparak; Kumbaba, Göçe ve Göksu ile Kabakoz Köyü’ne uğrayarak, tarihsel dokunun korunduğu bölgelerde unutulmaz hatıralar kazanabilirsiniz. Ormanlık bölgelerde trekking yapabilirsiniz.

Şile - Mutluluk Destinasyonu

Karadeniz’den Marmara’ya geçen balıkların güzergahındaki Şile’de daha çok taptaze mezgit, istavrit, çinekop ve zargana yiyebilirsiniz. Elbette ‘palamut’ da eylül ayındaki avlanma yasağının kalkmasıyla Şile’nin sofralarındaki yerini alır. Şile palamudunun şöhreti zaten sadece Türkiye sınırlarında kalmamıştır. Soğuk havalarda ise Rize’deki, Trabzon’daki kadar olmasa da ‘hamsi’ tercih edilebilir. Ayrıca ismini çok kişinin bilmediği bir sürü balık çeşidi de Şile’nin leziz sofralarının başköşesinde yer alır. Tam da bu yazıya konu olan dönemde, yani ekim ve mart ayları arası Şile’de mezgit ve tekir balığı mevsimidir. Ayrıca balıkçımızın referansına göre; levrek ve kefal balığını her mevsim burada bulmanız mümkün…

Şile - Mutluluk Destinasyonu

Şile’nin kendine özgü mutfağı da var;
ancak Bordolu Çocuk gibi yeni tatlara karşı temkinliyseniz, şanssızsınız. Ancak Albanita’ya güvenerek; “erikli çorba, su mancarı salatası, kabaklı börek, üzerli sarma ve öre” ile bir yerel masa tavsiye edebiliriz. Bunların yanında ‘sirke tatlısı’ da tadımlık olsun.

Şile - Mutluluk Destinasyonu

Yeşilçay, Göksu ve Kabakoz akarsularında tekne turları ve huzurlu bir ortamda balık ziyafeti çekebilirsiniz.
Şile Kalesi gibi, Şile Feneri de, kentin sembollerinden birisi… 150 yaşındaki fener, göz alıcı bir güzelliğe sahiptir. İnanmayan denizcilere sorabilir. Dünyanın ‘en büyük’ ikinci feneri olan Şile Feneri, 60 metre rakımda ve 19 metre yükseklikte konumlanıyor. Fener, Kırım Harbi için yapılmış. Karadeniz’den İstanbul Boğazı’na girecek gemilerin rotası için pusula olan Şile Feneri, Anadolu Feneri’nden sonra Sultan Abdülaziz Han tarafından yaptırılmış. Taş kısımları İstanbul’da tasarlanan Şile Feneri’nin metal aksamı ve mercek kristal sistemi ise Paris’ten getirilmiş. Sekizgen şeklindeki Şile Feneri, orijinal hâliyle günümüzde de kaptanların gece arkadaşı… Fener bugün denizcilik kimliğinin yanında “müze” özelliği de taşıyor.

Şile - Mutluluk Destinasyonu

Asırlık ahşap evleri, yıllanmış kiliseleri, tarihi çeşmeleri ve hamamları ile Şile, günü birlik kaçamak ile veya hafta sonu istirahâtleri için kent kalabalığından, gürültüsünden uzakta sakin bir mola yeri
olarak doğru adres. 138 ahşap ev, kilise harabeleri, eski köprü kalıntıları, Bizans yapısı ‘tatlı su’ çeşmeleri, Osmanlılar’ın hamamları ve Yalı, Uçurumaltı, Tavanlı Mağaraları gibi sayısız mağaralarıyla Grekler’in ‘Mercanköşk’ dediği Şile, geçmişten bugüne Philee, Shila, Aschil, Artena, Kilio ve Kalpe isimleriyle de anılmıştı. Cilalı Taş Devri’nden beri birilerinin yaşadığı düşünülen bölgeyi siz, ‘Şile’ diye gezebilirsiniz. Ancak burada; , nice talanlar, akınlar, istilalar, kuşatmalar ve savaşlar yaşandığını, farklı kültürlerin egemenlik kurduğunu unutmayın. Son olarak panoramik Şile manzarası için de “Aşıklar Tepesi’ne bir uğrayın” diyelim. Yanınıza fotoğraf makinesi almayı da ihmâl etmeyin.

25 Ocak 2019 Cuma

İki nehir, bir deniz: Ağva

İstanbul, eşsiz güzelliğini denizine borçlu bize kalırsa... Elbette Marmara Denizi’nin ışıltısıyla aydınlanan İstanbul için tarihî yalılar, saraylar, limanlar, mesire yerleri ve camiler de ayrıştırıcı ihtişam sunuyor. Ancak İstanbul, bunlardan daha fazlası… İstanbul, Marmara’dan ibaret olamaz kesinlikle. Çünkü İstanbul’un kuzey sırtlarında, otantik güzelliklerini koruyan birçok sahil kasabası ve balıkçı köyleri arz-ı endam ediyor. Bunlardan biri de Ağva. Mutluluk Destinasyonu’nun pusulasına takılıp siz de buyurmaz mısınız? İşte huzurun kıyısındaki Ağva…
Ağva - Mutluluk Destinasyonu
İş hayatının rutini ve şehrin kalabalığından kaçıp nefes almak isterseniz eğer, iki dere arasındaki Ağva, her mevsim ziyaretçilerine yemyeşil bir sakinlik sunuyor. İstanbul’un yanı başında, Karadeniz’in kıyısındaki Ağva’da kahvaltı ritüelini uzatarak, serin ormanlarında trekking ve kamp yaparak ve yeşilliklere uzanarak miskinlik yapıp akrep ve yelkovanların tik takını dinleyebilirsiniz. 
Ağva - Mutluluk Destinasyonu
Latince ‘aqua’ yani “su” demek olan Ağva, Kocaeli’nin Çal Tepesi’nden gelen Yeşilçay ve Göksu derelerinin buluşma noktasında bulunuyor. Sazlıkların arasındaki Ağva’da kısa bir tatil molası, minik kaçamak size kendinizi iyi hissettirecek, yenilenmenize yardımcı olacak. Sevgiliniz ile romantik saatler geçirebileceğiniz en doğru yer Ağva. İnanmayan Albanita’ya sorsun. Özellikle yaz geceleri, renkli ve eğlenceli sürprizlere hazırlıklı olun. 
Ağva - Mutluluk Destinasyonu
İstanbul’a 1,5 saatlik bir uzaklıkta konumlanan Ağva’ya, Ümraniye üzerinden ulaşmanız mümkün. Nehir kıyısında bir şeyler atıştırabilir veya kahve keyfi yapabilirsiniz. Aşıklar Koyu, Kilimli Koyu ve Kadırga Koyu, aşıklar için görülmesi gereken özel köşeler… Nehir üzerinde tekne gezisi yapabilir, sazlıkların kenarında balık tutabilir veya ağaçlar arasında bisiklet sürebilirsiniz. Piknik yapabilir ya da salaş bir restoranda balık yiyebilirsiniz.
Ağva - Mutluluk Destinasyonu
Cenevizliler’den kalma Ocaklı Kale’yi, Hacıllı Köyü’ndeki mağara ve şelaleleri, Sungurlu Dağ Değirmeni ve Hisartepe’deki kale kalıntılarını, Ağlayan Kaya ve Saklıgöl’ü, Şile Feneri ve Papaz Çeşmesi’ni görmeden dönmeyin. Ağva’da Karadeniz mutfağına ait lezzetleri tadacak, her çeşit balık ve etleri ile köy ekmeklerini unutamayacaksınız.
Ağva - Mutluluk Destinasyonu
Konaklamak için Robin’s Nest Hotel’i tercih edebilirsiniz. Akşamları caz müziği eşliğinde, nehirdeki yakamoz ve ay ışığı ile dans edebilirsiniz. Ihlamur ve çam ağaçlarıyla çevrelenmiş bungalov tipi odalarında tabiatın seslerini dinleyebilirsiniz. Doğaya özlem duyanlar için tartışmasız lokasyon olan Ağva, misafirlerine dingin, kuralsız ve samimi bir davet sunuyor. 
Ağva - Mutluluk Destinasyonu
Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Rum toplumunun izlerini bulabileceğiniz Ağva’da daha önce Hititler’den Frigyalılar’a, Romalılar’dan Cenevizliler’e kadar pek çok farklı kültür yaşadı. Resmi adı Yeşilçay olan Ağva’nın ismine dair rivayet o ki; nehirler arasında yer almasından mülhem, “iki nehir” yani Ağva denilmiş buraya… Odunculuk ve balıkçılığın yaygın olduğu Ağva’da Cilalı Taş Devri’nden bu yana birileri hep huzur ile yaşıyor. Deniz Feneri altında ise Truva’nın hazinelerinin yer aldığı iddia ediliyor.
Ağva - Mutluluk Destinasyonu
Zengin bitki örtüsü sayesinde Ağva, yıl boyu farklı kuş türlerini de ağırlıyor. Ağva’ya Göksu gibi, balıkçıl kuşlar, kaplumbağalar, yalıçapkınları, sakalar, karabataklar, çulluk ve bülbüllerin sesleri de hayat veriyor. Böyle bir faunayı keşfetmek için ya sazlıkların etrafında yürüyeceksiniz ya da su üzerinde kürek çekeceksiniz.
Ağva - Mutluluk Destinasyonu
Ağaçların çizdiği rotalardaki yolları ile benzersiz kaya oluşumları ile eşsiz ve bakir plajları ile efsaneye göre savaşlarda on binlerce askerin saklandığı mağaraları ile göller bölgesi Ağva, Bizans öykülerini dinlemek isteyenleri bekliyor.

Çengelköy: Boğaz'ın kenarında asırlık bir çınar

Boğaziçi’nin esintileri, yalıların alt katına, cumbalı üst katlara misafir oluyor. Bahçesi “deniz” olan Muazzez Hanım Yalısı, Server Bey Ya...