Beykoz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Beykoz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Mayıs 2020 Cumartesi

Bayram; hayaller, umutlar ve geçmişte kalanlar...

‘Korona salgını’ milyarlarca insanı evlerine kapattı. Hayat olağan akışı dışında seyrediyor bir süredir… Bayram da ‘kısıtlanmış’ olarak geçirilecek, ardından “kısmî normalleşme” umuluyor. Bu bayram belki dışarı çıkamıyoruz; ancak Mutluluk Destinasyonu olarak sere serpe piknik yaptığımız mutlu bayramları not etmemek olmazdı. ‘Bayram’ vesilesiyle geçmiş bayramları hatırlatırken; geleceğe de anı iliştirmeyi, hayal saklamayı düşünüyoruz.

2017’nin bayram günlerinde Koşuyolu Parkı’nda piknik yapan Albanita ile Bordolu Çocuk, 2018’de Fenerbahçe Burnu’nda kampetlerini kurarken; 2019’da ise İshaklı’da ağaçların kollarında, kuşların sırdaşlığında soluklandı. 

Mutluluğun başlangıç yeri olan Koşuyolu Parkı’nda küçük bir kilim üzerine oturan Albanita ile Bordolu Çocuk, sıralı ağaçlara ve bulutlara bakıyordu; dünya küçülerek sonunda sadece ikisinin oluyordu. Kediler, köpekler pikniğe eşlik ederken; bir kelebek naifliğiyle kâh omzuna kâh yanağına konuyordu Bordolu Çocuk, Albanita’nın. Birbirlerinden ayrı mıhlanıp kalan yelkovanlar, bir aradayken pervane gibi uçup gidiyor, içleri içlerine sığmıyordu.
Birbirlerini anlatırken; yanakları mis kokulu bir ekmek gibi kızarıyordu. Cümleye konu bu anlarda mahcup somurtuyor veya muzip sırıtıyorlardı. Keyiflendikçe gülüyor, hüzünlendikçe mahzunlaşıyorlardı. Tüm duyguları aynı anda, birlikte paylaşıyordu. Dünyanın en güzel yeri, onun yaşadığı yer, hayat onunla güzeldi ve bayramlar mutlaka Albanita’yla diz dize geçerdi. Koşuyolu’ndaki ilk piknik ‘sonsuz başlangıç’ oluyordu.

Sonrası elmalar pembe, kiremitler pembe, gökyüzü, yeryüzü, onun yüzü pembe artık… Kış günleri ilkbahar, güz mevsimi ilkbahar, ‘yaz’ dediğiniz ilkbahar artık…

Anadolu Yakası’ndaki Kalamış Marina’ya komşu “Fenerbahçe Parkı” da bambaşka bir bayramdı. Geçmiş zaman İstanbul’u hakkındaki hatıraları taptaze, diri tutan semt, her zamanki gibi şık, daima bakımlıydı. Semte de adını veren Fenerbahçe Burnu’ndaki Fenerbahçe Feneri, Osmanlı Dönemi’nde 1857’ye tarihlenerek yaptırılmış. ‘Geçmişte kaldı’ zannedilen huzur, eski evler, marina, sahilde sıralanan restoranlarıyla hâlâ canlı, kanlı bir semt Fenerbahçe.

İlkbaharın bıraktığı güzelliğiyle Fenerbahçe Parkı’ndaki yeşil çimenlerde papatyalar, çiçek açmış erguvanlar, asırlar devirmiş ağaçlar denize uzanıyor. Heybetli görüntüsüyle bir anıt gibi duran sakız ağacı, şöhretiyle Kadıköy’ün dışına taşıyor. Parkın içindeki Romantika Cafe’nin etrafında durup dinlenen yaş almışlar, sıcak bir şeyler içen gençler ve dondurma kovalayan çocuklarla, keyifli dakikalar yaşanıyor. Bisiklete binenler, kitap okuyanlar, gün batımıyla akşamın tadını çıkarmaya hazırlananlar, şehrin kalabalığından uzakta, Fenerbahçe Parkı’nda gün içinde her ânı apayrı güzelliklerle yaşıyor. Şair Yahya Kemâl’in dediği gibi; “İri bir zümrüt içindeydi bahar, Fenerbahçe’de.” 

Sabahki Kalamış Marina’da ‘sürpriz karşılaşma’ ile geçirilen kahvaltı sonrası gün boyu Kadıköy’de gezip akşamüstü bir erguvan ağacı altında piknik yapan Albanita ve Bordolu Çocuk’un iştahı açılıyor, iştahı kapanıyor, iştahı şaşırıyor. O hüzünden bu neşeye konup kalkıyorlar laf arasında, Fenerbahçe Parkı’ndaki martılar gibi…İlerleyen dakikalarla beraber, kıyıya yakın bir yerde bu defa kamp sandalyelerini açıyor, geçen gemileri izliyorlar mutluluk halesi altında. Geçmişten, bugünden ve yarından konuşuyorlar. Gülüyor, eğleniyor, dakikaların neşesini alıyorlar.

Her şiirde onlardan bir şeyler bulunuyor, her filmde kendilerini anlatıyorlar, her romanda onlardan bahsediliyor, her çiçek onları açıyordu. Birkaç dakika içinde nedensiz küsüyorlar, sebepsiz affediyorlardı. 

Günlük sıradan konuşmalarla etraflarından birileri geçiyor, bir bebek ağlıyor, bir çocuk kan ter içinde arkadaşlarını gol olduğuna ikna etmek için bağırıyor, iki genç gürültüyle tartışıyor, Marmara Denizi’nin sularından bir gemi sireni duyuluyor, karşı kıyıda havai fişekler patlıyor, derinlerden müzik çalınıyor, bir grup telefonda maç izliyor, Fenerbahçe Stadı’ndan gol sesi yankılanıyor, dışarıda adeta yer yerinden oynuyor; ancak Albanita ve Bordolu Çocuk’u zerre ilgilendirmiyordu. İkisi de ayaklarına ulaşan dalgaları dinleyip ay ışığını gözlerken; birbirleri için ‘uğruna ödenmeyecek bedel, gidilmeyecek yol, vazgeçilmeyecek konfor yok’ diye düşünüyordu.

Sabırsız, sınırsız ve doyumsuz bir tutkuyla birbirlerini mutlu, memnun etmek istiyorlardı satıcılar geçerken, “Şunu ister misin, bunu alayım mı” diyerek…

En güzel yılların, acı tatlı hatıraların ortakları Albanita ile Bordolu Çocuk, İstanbul’un arka bahçesi İshaklı’da ise bir başka bayram günlerini karşılıyor, yine elbette bir bütün olarak… Riyasız, çıkarsız ve karşılıksız bir sevgiyle birbirlerine bağlı olan Albanita ile Bordolu Çocuk, sınırsız ve nihayetsiz duygularla birbirlerine sarılıyor; o anlarda “ölmek var, ama dönmek yok.”

İstanbul’un öteki yüzünde, çam ormanları kokusu eşliğinde akşam yemeği yeniyor. Sofrada kediler, bir küçük kız çocuğu ve aralıklarla bir köpek sesi dolanıyor Albanita ile Bordolu Çocuk’tan başka… Çatal ve bıçağın tabakta bıraktığı tıkırtılara karışıyor, havaya kaldırılmış kadehlerin birbirine vurunca çıkardığı ses… Sessizlik ile doğanın buluştuğu doğallıktaki özel bu köşede, sonsuz bir huzur yaşanıyor. Yalın ayak, sere serpe yeşilliklere uzandıkları masumiyet dünyasında Albanita ve Bordolu Çocuk, başlarını kaldırdıkları kapalı mekânlardan sonra tabiat ile iç içe bir “zihinsel detoks” yaşıyor. 

Ihlamur ağaçlarının kokusu masaları dolaşırken; gürgen ve çam ağaçları serinlik taşıyor. Doğanın tam kalbinde temiz hava iştah açıyor hâliyle… Akşam yemeği saatlere yayılıyor, sohbet derinleşiyor, “saatlerin telaşı” unutuluyor. Havuz başında gözleri ile konuşuyorlar. Sözleri, gülüşleri de sofralarını aşıyor. Tanımadıkları insanlar bile gelip oturuyor yanlarına…

Ertesi sabah dönüş yolunda, kıvrımlı, inişli çıkışlı Polonezköy’ün içlerinde hafiflemiş olarak yeniden şehir hayatının temposuna karışıyor Albanita ile Bordolu Çocuk, yeni tip koronavirüs Kovid-19 Salgını’ndan habersizce…

25 Ağustos 2019 Pazar

Köy içinde köy: Village Park

"İstanbul" denince turistik olarak öncelikle ‘Beşiktaş, Beyazıt, Beyoğlu’ akla geliyor olabilir. Biz ise sizi bambaşka bir İstanbul'a götüreceğiz. "Köy" tanımı İstanbulluların zihninde Kadıköy, Bakırköy ve Arnavutköy’ü canlanıyor belki. Oysa dört yanı dağlarla çevrili olan İshaklı, gerçek bir 'köy hayatı' sunuyor misafirlerine. Zaten İshaklı için 'saklı köy' de deniyor.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Gökdelenler, alışveriş merkezleri, metrolar ve metrobüsler ile şehirleşme "modernlik" olmayabiliyor her zaman… Tabiat içindeki İshaklı'yı görünce; 'modernleşme' ve 'şehirleşme' gibi kavramlardan soğuyoruz. Betonarme yapılar içinde aslında yaşamadığımızı, saatlerce trafikte ömrümüzü bitirdiğimizi, tramvayda itiş kakış ile ‘stres küpü’ olduğumuzu, İshaklı'daki güzellikler ve doğallığı keşfettikçe yeniden, yeniden anlıyoruz.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
İstanbul'un 151 köyünden biri İshaklı... Koca metropolün 39 ilçesinin 11'inde bulunan köyleri ile bir de "öteki yüzü" var. Bazılarını, Mutluluk Destinasyonu'nun arşiv bölümünden de okuyabilirsiniz. Gelin şimdi, İshaklı'nın dönemeçlerinde birlikte kaybolalım.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Bin 300 nüfuslu İshaklı'nın yüzde 80'ini Trabzonlular oluşturuyor. 'Emekli yeri' denilebilecek İshaklı, şehir merkezine 35 kilometre uzaklıkta konumlanıyor. Anadolu Yakası’ndan geliyorsanız, Şile, Ömerli, Riva’yı takip ederek, sırasıyla Hüseyinli, Polonezköy ve Cumhuriyetköy’ü geçerek İshaklı’ya ulaşabilirsiniz. Eğer Avrupa Yakası’ndan geliyorsanız, ikinci köprü istikametinde Kavacık sapağından çıkarak, Polonezköy yolunu takip ederek, Şile, Ömerli ve Cumhuriyetköy’ten yine İshaklı’ya varmanız mümkün… Albanita ile Bordolu Çocuk'un çam ormanları arasındaki İshaklı'da adresi, "Village Park" oluyor.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Yapımında hiç beton kullanılmayan huzur köşesinde, tabiatı dinlerken; hem vücudunuz hem ruhunuz arınıyor. Taş ve ahşap materyallerin öne çıktığı tatil yerinde, bedeniniz yenileniyor. Riva Deresi'nin şırıltısı, ağaç yapraklarının hışırtısına karışıyor. Sessizlik ile doğanın buluştuğu İshaklı’da beton yerine kerpiç, tuğla ve taş, size ‘köy doğallığı’ sunuyor.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
185 tür, 11 bin sayısından fazla bitki ile örtülmüş burası, kış aylarında da şömine sakinliği servis ediyor gelenlerine… Oksijen ve uzun doğa yürüyüşleri için elverişli İshaklı’da sağlık, köy sınırlarının dışına da taşıyor. Ortaçağ ve gotik tarzdaki Village Park, çam ormanları gölgesinde İstanbul’un “doğal” yüzünü vaat ediyor.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
1999’da dönemin başbakanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ağırlayan kompleks, lüksten uzak ‘saklı köşe’ olarak ayrılıyor diğer örneklerinden… “Örneği” aslında söz gelimi, zira Village Park’a geldiğinizde, anlıyorsunuz ki; bulunduğunuz yerin bir benzeri yok.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Doğayla barışık burası, 35 dönüm üzerine yayılmış bir tapınak gibi mahfuz… “Uzakdoğu” esintileri taşıyan mimarisi ile konfor anlayışınızı tamamen değiştiriyor. Ahşap, taş bileşimi ile konaklayanlara “sonsuz huzur” armağan eden Village Park, ‘köy içinde köy’ olarak konumlanıyor. Doğayla uyumu yakalayan yer, tüm zamanlarını mesleki koşuşturma içinde geçirenlerin sevdikleri ile bir arada olmanın tadına varacakları özel köşe...

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Başınızı kapalı mekânlardan dışarı çıkarıp yalın ayak ve sere serpe yeşilliklere uzandığınız İshaklı Köyü’ndeki Village Park’ta at, tavşan, kedi ve köpeklerin salına salına dolaşması ise 'zihinsel detoks' uyguluyor. Minimalist estetiğin öne çıktığı doğa otelinde ruhunuz tazeleniyor. Ahşap köprüler, yanı sıra tahta yollarda zaman, zihninize siz farkında olmadan "doğal terapi" uyguluyor.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Konakladığınız bölgenin her iki tarafı da ıhlamur ve gürgen ağaçlarıyla çevrilmiş ormanlara bakıyor. Doğanın tam kalbinde, temiz hava ile iştah da açılıyor haliyle… Village Park, lezzetleri ile de aklınızı çelecek. Geleneksel mezeleri, Rus spesiyaliteleriyle çeşitlendirebilirsiniz. Organik yemekleri, Hindu taş figürleri arasından geçilen yolları ve konforlu odaları ile sadece bir gün bile yetiyor dinlenmek için… Tabiata saygısızlık yapılmayan, betonlaşmadan uzak, gürültü kirliliğinin olmadığı küçük kasabadan ‘huzur’ yükseliyor.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Lüks yerine, doğanın enerjisini size sunmak üzere yoğunlaşmış ekolojik çiftlik, 7 ayrı tarzda düşünülmüş konaklama imkânları, bungalovlar, cumbalı odalar, ahşap odalar, nostalji odalar, küçük villalar, romantik odalar, lüks ve özel odalar ile zevkinize göre alternatif sunuyor. Gelirken omuzlarınızda taşıdığınız şehir yaşamının negatif enerjisi, giderken sırtınızdan herhangi bir çam ağacı gölgesinde bırakmış olarak dinlendirici bir deneyim ile “hafiflemiş” şekilde dağılıyorsunuz. İstanbul’a 35 kilometre uzaktaki arka bahçesinde, düşlere yolculuk yapabilirsiniz. Şehir merkezinden hiçbir şey düşünmeden arabanızla yolculuğa çıktıktan sonra ağaçların doğal bariyer görevi gördüğü Polonezköy’ün kıvrımlı, inişli çıkışlı yollarında adeta ‘mutluluk’ topluyorsunuz. Mesela Adampol’un hemen girişindeki yol kenarı, salaş ‘tost, köfte ve gözleme evi’ bunlardan birisi… Albanita ile Bordolo Çocuk, hafif bir kahvaltı ile günü karşılarken; az sonraki düşler bahçesinden tam anlamıyla haberdar değildiler. Hatta akıllarında ‘olumsuz’ tecrübelerin referansları uçuşmaktaydı.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Ancak Village Park’ın içine arabanın tekerleklerin girmesiyle büyülü dünyası, misafirlerini çabuk ve kolay teslim alıyor. Vestiyere bavulları bırakıp giriş işlemleri için biraz soluklanırken bile ‘yorgunluk’ diye bir şey kalmıyor zaten geriye… Tüm boğucu hisleri, yaşadığınız pürüzleri bahçe kapısı eşiğinde, dışarıda bırakıyorsunuz.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Köy ekmeklerinin ve kompleksin kendi bostanında yetiştirdiği taze mahsullerinin kokusu ‘buyur’ ediyor hemen, restoranın biraz ilerisinde ise anason ve malt bardakları birbirine karışmış yudumlanıyor. Havuz başında bir çift, gözleriyle konuşuyor. Bir çocuk saçlarından akan suyu saça saça koşuşturuyor. Çocuk neşesi de etrafa yayılıyor. Başkasının elinden çıkan kahveyi içerken Bordolu Çocuk müşahede ediyor ki; Albanita’nın getirdiği bir çay veya neskafe fincanı hiçbir şeye değişilmiyor.


Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
İstanbul’a 40 dakikalık mesafedeki Uzakdoğu’da “hayalleri” ile baş başa kalmanın keyfine varıyor ikili… ‘Sihirli kutu’ gibi bu yerde, akşam yemeğini uzatan Albanita ile Bordolu Çocuk saatlerin telaşını unutuyor.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Özenle seçilmiş ağaçlar ve çiçekli bitkilerin sırdaşlığında, ‘sağlıklı düşünme, ruhsal temizlik’ için şaşırtıcı sessizliğe doymuş olan Bordolu Çocuk’un huysuzlukla etraftakilere söz açması, Albanita’nın insandan kaçtığı yerde, “yeni insanları” masalarına ve balkonlarına çekiyor. Uyumlu yapısıyla Albanita ise Bordolu Çocuk’un haylazlığına şefkât ile eşlik ederken; tanımadığı insanlarla dakikalar boyunca hoşbeş ediyor; sözleri, gülüşleri, masadan masaya yankılanıyor.



İnsanın motivasyonunu artıran, üretkenliğine katkı sağlayan, tabiatın her rengini içinde barındıran Village Park Resort ve İshaklı Köyü’nden çıkıp da günlük rutinlere geri dönmek, sanırım hiç kimseye iyi gelmiyor. Albanita ile Bordolu Çocuk da hâlâ akılları orada, bedenleri şehir ortasında yeni ‘mutluluk rotaları’ için kum saati çeviriyor.

7 Nisan 2019 Pazar

Zamanın durduğu yer

İstanbul’un beton yığınlarından sıkıldıysanız, sizin için iyi bir teklifimiz var. Günlük hayatın stresi ve yoğunluğundan boğulduysanız, yeşillikler içinde bir hamakta ‘dağ esintisi’ duymak ister misiniz? Çimlerinde ve toprağında “çıplak ayak” ile gezebileceğiniz bir rota Polonezköy’deki Cumhuriyet Parkı’nda sizi bekliyor. Eğer asfalt yollar, taş kaldırımlarda yorulduysanız; buyurunuz doğanın kollarına…

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Albanita
’nın yayın bantları, ham program kayıtları, reji karanlığı ve üç kişinin sığamayacağı montaj setindeki ‘duman altı’ mesaisine mola vermek için “Hadi” dediğinde Bordolu Çocuk, nereye gideceklerini bilmiyorlardı aslında… Tekerleklerin istikametine güvenip, direksiyon kılavuzluğuna kendilerini bıraktıklarında, kısa süre sonra İstanbul’un kıyılarına açılmışlardı. Şehrin beton duvarları gittikçe azalırken; ufuk önlerinde yükselmekteydi. Gazeteciliğin stres ve yorgunluğunu arabanın penceresinden dışarı bıraktılar. Arabanın sağındaki ve solundaki ağaçlar, Albanita ile Bordolu Çocuk’a “yol arkadaşlığı” ederken; Polonezköy’e varmıştılar.

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Dışarı ilk adımlarını attıklarında yüzlerine mis gibi bir orman kokusu çarptı. Albanita, “Burada yaşayamaz mıyız” diye sordu. Cumhuriyet Parkı’nın içlerinde bir hamak, esintiyle sallanıyordu. Yeşillikler içindeki kış bahçesi, ilkbaharın müjdecisi bir havayla ayrı güzellik sunuyordu misafirlerine… Riva Deresi’nden neşeli bir şırıltı ile akan su sesleri, söz cambazı kuşların ötüşleriyle karışırken; masalsı dakikaları müjdeliyordu. Bu esnada; Albanita ile Bordolu Çocuk göz göze geldi. İkisi de aynı anda, aynı şeyi düşünüyordu.

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Daha önce hiç mangal yakmamışlardı ve bugüne kadar kömür ateşinde et pişirmemişlerdi. Kısa kararsızlık içinde bir başka yere gitmeyi düşündüler önce… Ardından Bordolu Çocuk’un “Hiçbir şey olmazsa, hatıramız olur” sözünden cesaret ile kolları sıvadılar. Siparişlerini verdikten sonra, ‘bekleme’ süresini odun ateşinde kahve içerek, çevreyi keşfederek değerlendirdiler.

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Neyse ki; mangal hazır olarak gelirken, etleri pişirmek için sonunda mahcup olmak pahasına Bordolu Çocuk, ‘sorumluluk’ aldı. İlk etleri kızgın mangal tellerinin üzerine bıraktı. Ateş ve duman ile karışan taze etlerin kokusu, ikisini de daha çok acıktırdı. Ardından bu anları sabitlemek için objektif ayarını yapan ve deklanşöre basan Bordolu Çocuk, Albanita’nın mangal başına da yakışan, hayranlık uyandıran pozlarını çekti.

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Bu esnada etler de yeterince pişerken; Albanita’nın gurur verici hüneri dudakların kenarında yer ediniyor; unutulmayacak hatıralar bırakıyordu. Cumhuriyet Parkı’nın ev sahibi kedileri ve köpekleri de masa ile etlerin kokusunun güzelliğine çoktan kendilerini zaten kaptırmıştı. Bir Albanita’nın ayaklarının etrafında bir Bordolu Çocuk’un yanında dolanıyorlardı.

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Toprağa çıplak ayak ile basanlardan, huzur içinde yeşil rengin her tonuyla geniş çimlere uzananlara;
‘at’ binenlerden, çocuk alanlarında oynayanlara kadar bir karnaval gibi bahçede, Albanita ile Bordolu Çocuk, adeta bir “lezzet şöleni” yaşıyordu. Piknikten sonra, ağaçların arasındaki yürüyüş parkurunda nefeslerini yarıştırırken; Riva Deresi’ndeki ‘soğuk su’ ile tabiatı tecrübe etti.

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Gönüllerince eğlenip huzur depoladıktan sonra doğanın kollarından çıkarak 103 kilometrelik yolculuğa koyulan Albanita ve Bordolu Çocuk, İstanbul’un bir başka köşesinde, bu defa Karadeniz’e değil de; Marmara Denizi’ne dönerek yüzlerini, akşamı gece, geceyi sabah ettiler ‘mutluluk’ ile…

21 Aralık 2018 Cuma

Mutluluk Destinasyonu: 2018 Almanak

Mutluluk Destinasyonu, 9 ay boyunca bir kıta, 7 ülke, 24 şehir ve 42 mutluluk istasyonu biriktirdi. 297 günlük yayın hayatında blog editörleri, dünyanın çevresinde bir tam tur yaparak, 44 bin mil kat ederek, sizin için nefes alınabilecek mola yerleri keşfetti.
Mutluluk Destinasyonu
Avrupa Kıtası’ndaki etkileyici köşeler arasında özel deneyimler yaşayarak, sizlere de 2018’i uğurladığımız bugünlerde; yeni umutlar, yeni rotalar ve yeni mutluluklar listesi derledik. Yılbaşı arefesinde hazırladığımız “en iyiler” belki birkaç günlük kaçamak için iyi bir fikir olabilir. Buyurunuz; Mutluluk Destinasyonu'nun 2018 Almanak’ı:

EN İYİ MANZARA:

1- Tirilye

Marmara’nın sonsuz maviliğine bakan manzarasıyla, sırtını zeytinliklere vermiş Tirilye, doğanın bütün güzelliklerini aynı anda size sunabilecek tek adres sayılabilir.
Mutluluk Destinasyonu
Eski Rum evleri arasındaki Osmanlı yalısını andıran Tirilyalı Butik Otel, unutulmaz bir yıl dönümü için doğru durak olacaktır. Deniz kıyısındaki odanızda gün doğumu ve güneşin batışını izlemek için size 250 TL yeter. “Cennet’ten bir köşe” ifadesinin örneği olarak Tirilye, balıkları ve şaraplarıyla da diğerlerinden ayrışıyor. Bursa’nın sırrına Tirilye’de erebilirsiniz, sevdiğiniz ile göz göze bakarken...

2- Sarıyer

Tarih boyunca dünyada hüküm sürmüş imparatorluklarının gözünün üzerinde olduğu İstanbul Boğazı’nın en eski yerleşim yerlerinden Sarıyer’de görkemli bir durak sizi bekliyor 2018’in son gününde…
Mutluluk Destinasyonu
İstanbul’un Avrupa Yakası’nın Karadeniz’e açılan kapısı Sarıyer’deki Fuat Paşa Yalısı, eski yılların ihtişamını yükleniyor. Doyumsuz ‘Boğaz’ silüeti karşısında kendinizi ayrıcalıklı hissebileceğiniz tarihi yapı, Sultan Abdülaziz Han Dönemi’nde Hariciye Nazırı olan Keçecizade Fuat Paşa’nın malikanesi... Sadece 350 TL’ye sizi de “üst düzey” bir konukluğa davet ediyor.

3- Burgazada

Yandan çarklı vapurlarla “İstanbul’un Ege’si” Burgazada, kollarını açmış misafirlerini bekliyor. Yalçın kayalar üzerinde adeta bir kale gibi görünen Pyrgos Butik Otel, göz kamaştıran manzarasıyla şehir hatları vapurlarını selamlıyor.
Mutluluk Destinasyonu
Pencerelerine martıların misafir olduğu Burgazada, size sakinlik vaad ediyor. Sükûnetinin yanında romantizm de taşıyor her köşe başından Marmara’nın sularına… Özgürlüğün mekanı Burgazada, hoşgörü, sevgi ve barış rotası olarak da öne çıkıyor. 2019’a ‘ada’ modası ile girmek isteyenlerin 250 TL’yi kenara ayırması gerekiyor.

EN İYİ AKŞAM:

1- Balat

Vodina Caddesi’ndeki Agora Meyhanesi’nden aşk dolu sözler, Greek müzik tınıları ve mutlu kahkahalar sokağa yayılıyor. Yeni yıl için Asteri’den Stelyo’ya uzanan neredeyse bir buçuk asırlık meyhane harika mezeleri, nostalji kokan görüntüsüyle sizi ‘buyur’ ediyor.
Mutluluk Destinasyonu
Kendi zamanlarını aşıp bugünlere kadar ulaşan aşk şarkısına ilham olmuş Agora, yeni yıl kutlaması için doyumsuz bir tercih olabilir; eğer erken davranırsanız. ‘Burası Agora Meyhanesi’  diyor, duygu dolu anıları size bırakıyoruz. Bordolu çocuk kadar şanslıysanız, bir Albanita’nın gözlerinde divane olabilirsiniz.

2- Büyükada

Misafirlerini kendine hayran bırakan Büyükada için mevsimlerin, hava koşullarının bir önemi yok. Öyle ki; soğuk kış günlerinde sıcacık, romantik duygular yaşatıyor. 
Mutluluk Destinasyonu
Doya doya deniz mahsulleri tüketebileceğiniz Marmara’nın kıyısında, yakamozlar göz alıcı şekilde kadehlerinize vuruyor. Kalamar, karides ve güveç gibi ara sıcakları, taze mezeleri, lezzetli balıkları ile By Şükrü, Fedon’un alt solistlerinin de yeri… Uzun yıllardır balıkçılık ile uğraşanlar, tecrübesini kanıtlamak için hazır. Veganlara bile balığı sevdirebilecek restoranlardaki, ada aidiyeti ise keyifli deneyim yaşatıyor.

3- Kumkapı

Mutluluk Destinasyonu’ndan ‘selam’ getirerek; Tarihi Kumkapı Restoranı Historical’da buranın ruhunu yaşayabilirsiniz.
Mutluluk Destinasyonu
İlgili hizmeti, lezzetli et ve balık tercihleriyle misafirleri için her şeyi düşünmüş olan burada, her defasında memnun kalacaksınız. Mezeleri, salataları dillere destan restoran için gitmeden rezervasyon yaptırmanız yerinde olabilir. Malûm yılbaşı akşamı için talep çok olacaktır. Sonunda hayal kırıklığı yaşamayın. Deniz kokusu eşliğinde tarihi yarımada içinde daha masaya oturmadan mutluluk etrafınızda sarhoş olacak.

EN İYİ ROTA:

1- Kars

Mükemmel bir hafta sonu kaçamağı olarak Doğu Ekspresi, iyi bir yılbaşı rotası olabilir. Yeni yıla karlar altında girmek isterseniz Kars, Ermeni ezgileri, Kürt müzikleriyle sizleri bekliyor. 26 saatlik eşsiz bir deneyim ile tren yolculuğu yaparak Kars’a ulaştıktan sonra Selçuklu, Osmanlı ve Rus mimarisinin egemen olduğu topraklardaki taş otellerde, kristalize kar yağarken; kan kırmızı duygular sizi bekliyor.
Mutluluk Destinasyonu
Yeni yıl demek elbette Batı değil, Doğu’da da bambaşka bir yılbaşı geçirmek size farklı, yaşanmamış hatıralar bahşedecek.

2- Kocaeli

İstanbul’a uzak, İstanbul’a yakın rota, Marmara Bölgesi’nin en büyük üçüncü şehri, yeni yıl kutlamaları için renkli bir başka duraklardan biri olabilir. 
Mutluluk Destinasyonu
Bizim için yarım bir hikaye, ancak en unutulmaz hatıra olarak zihnin kıvrımlarında kendini gösteren Kocaeli, 2018 Almanak’ı içinde yer almasa, kendimize haksızlık olacaktı. Ancak yarım hikayesi bile ‘en çok okunan yazılar’ arasında başı çekiyorsa, tamamlanmış olsaydı, siz eğlencenin doyumsuzluğunu bir düşünün bakalım. İznik, Maşukiye, Kartepe ve Körfez de yeni yıl alternatifleri olarak çevresinde saçılmış duruyor.

3- Ömerli

Saklıgöl ve Şile arasındaki Ömerli de farklı tercihler arasında sıralanabilir. Öyle ki; kamp ve doğa tutkunları için sıradışı bir yılbaşı deneyimi sunuyor.
Mutluluk Destinasyonu
Ömerli, İstanbul’un köylerinden biri… Siz de doğal ve mütevazi bir arayış içindeyseniz, göl kenarındaki bungalovlar ışıltılı görünüyor. Ateş etrafında aşk dolu dakikalar artık sizlere kalmış. Ne içer, ne söyler, nasıl bakışırsınız; orasına biz karışamayız elbette. Ama Ömerli, etkileyici bir destinasyon olarak dikkat çekiyor. Tecrübe ile sabit olarak bu kadarına hakkımız var. Doğanın sunduğu huzur ile Ömerli’den mutlu yıllar…

EN İYİ KAHVALTI:

1- Gölyazı

Ulubat Gölü’nde balıklar suya girip çıkarken; eski hâl çarşısında mezat yapılıyor. Balıkları zıplamayana para verilmiyor burada. Gün yeni doğmuş olsa da, avlanmadan dönen balıkçılar bir köşede yırtılan ağları dikiyor.
Mutluluk Destinasyonu
Bordolu çocuk ile Albanita ise daha önce tatmadığı reçelleri, peynirleri deneyimliyor. Otantik bir ortamda, nefis gözlemeler, taze kahvaltılıklar, ezmeler, organik sebzeler, binbir çeşit ürünler ile 2019’un ilk öğünü uzun süren bir ritüel olabilir pekâlâ. Taze demlenmiş çaydanlığın dibi gelene kadar da hoş sohbet ve huzur size kâr kalır.

2- Anadolu Kavağı

Marmara’nın suyunun Karadeniz’e karıştığı Anadolu Kavağı’nda kar beyazı örtüler, iddiasız; ama zarif sandalye ve masalarda kahvaltı, en keyifli atıştırmalık... 
Mutluluk Destinasyonu
Henüz vapur seferlerinin başlamasına birkaç saat olsa da mahmur bakışlar arasında kıyıdaki evlerin kayıkhanelerine dalgalar vururken; kediler ve kuşlar ile cömert bir yeni yıl yeni gün başlangıcı yapabilirsiniz. Birçok alternatif bulunan küçük iskele meydanında İstanbul’un doyumsuz manzarası ise gözlerinize hitap ediyor. Balıkçılar denizde rüzgar ve dalgalarla mücadele ederken, siz ılık, sıcacık anlar yaşayabilirsiniz.

3- Cumalıkızık

700 yıllık Osmanlı köyü Cumalıkızık, Uludağ’ın eteklerinde konumlanıyor. Şirin köy hayatı, natural dokusuyla burada hakim renk tabiatından mülhem yeşil olsa da, ahşap evler rengarenk. Dolayısıyla her rengin hüküm sürdüğü Cumalıkızık’daki Bulanlar Konağı’ndaki kahvaltı da öyle... Doğal hayatın ihtişamını geçit töreni yapıyor. Çeşit çeşit lezzetleri ile her damak zevkine hitap eden tercihler sunulurken, samimi, saygılı bir ortam mevcut.
Mutluluk Destinasyonu
Yeni yıl için ‘köy kokulu’ bir armağan olarak “Cumalıkızık” not edilebilir. 2018’in son gecesi sonrası afyon patlatmak için ancak böyle bir doğa gerekir.

EN EKONOMİK:

1- Arnavutluk

En cazip rotaların başında elbette Albanita’nın diyarı Arnavutluk geliyor. Mütevazı bir bütçeyle vizesiz olarak Tiran’a THY ile her gün, Pegasus ile haftanın 4 günü uçabilirsiniz. 230 Euro’luk bir maliyet, Balkanlar’ın ortasında bir yerde size huzur sunuyor. Sadece huzur değil elbette, renkli bir eğlence hayatı da vaad ediyor.

Mutluluk Destinasyonu
Aşk ile gidebileceğiniz, aşk yaşayacağınız ve aşk ile döneceğiniz bir mutluluk rotası Arnavutluk, yeni yıl için de gelinlik kız gibi süslenmiş. Karadağ, Sırbistan, Makedonya ve Yunanistan’ın orta yerine, Rumeli’de yeni yıl kutlamasına buyurun.

2- Bosna Hersek

Büyük acıların yaşandığı topraklarda görkemli kutlamalar ile 2019’u karşılamak, geçmiş üzüntülere haksızlık gibi gelebilir; ama yaşanan travmaları da bastırmak gerekiyor bir yerde. Bosna Hersek vize istemiyor olsa da, prosedür yerini bulsun diye ‘220 Euro’ talep ediyor.
Mutluluk Destinasyonu
Bunun yanında da Boşnaklar, Hırvatlar ve Sırplar’la doyasıya eğlence sunuyor. Birbirinden güzel mekanların işletmesi malum olduğu üzere Hristiyanlar’a ait. Müslümanlar için kepenkleri erken indirmek yazılı olmayan bir adet… Ayrıca bira, şarap ve brendy dışında seçenek olmadığını da bilmelisiniz.

3- Kıbrıs

Yeni yıl için en özel rota elbette ki; Kıbrıs. Akdeniz’in güzelliği üzerine sinmiş Lefkoşa’da, Girne’de ve her kentte eğlencenin sınırı yok.
Mutluluk Destinasyonu
Genç, yaşlı herkesi kendine çeken Kıbrıs, ‘eğlence’ denince ilk akla gelen köşelerden biri… Ancak çok sayıda alternatif olduğu için avantajlı fırsatlar da sunuyor. Konserler, casinolar, ünlü sanatçılar, lüks programlar, özel organizasyonlar, kaliteli oteller, ılıman bir iklim… Hangisini söyleyelim. Kıbrıs’ta yılbaşı tecrübesi yaşamalısınız, ancak limitinizi fazla da yükseltmeden. ‘Ekonomik rota’ derken; “yılbaşı özeldir” parafı da düşelim.

Mutluluk Destinasyonu Ailesi olarak biz de hepinize huzurlu, eğlenceli bir yıl dileriz. 2018’den daha güzel bir yıl olsun 2019. Yeni ‘mutluluk istasyonları’ için bizi takipte kalın.

8 Eylül 2018 Cumartesi

İmkansız bir aşk... Anadolu Hisarı

Sakince akan bir nehrin, yarenine kavuşurmuş gibi denize usul usul sokulduğu noktada, yemyeşil ağaçların şık bir çerçeve gibi sarılıp sarmaladığı Anadolu Hisarı, tüm heybetiyle hem şehrin göbeğinde duruyor hem de imkansız bir aşk gibi kendisine yaklaşılmasına izin vermiyor. Ne kadar yaklaşabilir, ne kadar dokunabiliriz bilmiyoruz ama Marmara Denizi'nin son gardiyanı, Karadeniz'in ilk kalesi Anadolu Hisarı'na doğru yola çıkıyor Mutluluk Destinasyonu.
Anadolu Hisarı / Mutluluk Destinasyonu
Burası; Beşiktaş, Kadıköy, Eminönü gibi şehrin tüm merkez noktalarına eşit mesafede. Nereden yola çıkarsanız çıkın 40 dakika sonra Anadolu Hisarı'nın örme taşları Beykoz'un girişinde, Kavacık'ın çıkışında, Göksu Deresi'nin denize döküldüğü noktada sizi karşılıyor.

Bizim gibi, bir yılan misali kıvrılan ağaçlıklı yollardan geçerek arabayla da Anadolu Hisarı'na gidebilir ya da şehrin farklı noktalarından kalkan vapurlarla, martıları peşinize takarak da eski İstanbul'un bittiği yere ulaşabilirsiniz.
Anadolu Hisarı / Mutluluk Destinasyonu
1395 yılında Yıldırım Beyazid tarafından yapılan bu kale ile İstanbul Boğazı kontrol altına alındığı gibi tüm Osmanlı padişahlarının hayalini kurduğu Konstatinapolis'i yakından izlemek için de eşsiz bir mekan. Üstelik Yıldırım Beyazid bu hisarı yaptırarak, 58 yıl sonra torunu Mehmed Han'ın, Fatih Sultan Mehmed olarak anılmasını sağlayacak fetih için de ilk adımı atmış oldu.

Dönelim günümüz Anadolu Hisarı'na. Size ilk tavsiyemiz rahat spor ayakkabılar giymeniz. Çünkü epeyce yürüyeceksiniz. Göksü Deresi'nin her iki tarafında da birbirinden şık ve zengin menülü kafeler açılmış. O kafelerde soluklanacağız ama önce eski sokaklara dalalım.
Anadolu Hisarı / Mutluluk Destinasyonu
İstanbul'un kadim semtlerinden Beykoz'a bağlı Anadolu Hisarı'nda tarihi yapı modern tekniklerle renove edilerek korunmuş. Evlerin her birinin bir kişiliği var sanki. İstanbul Boğazı'ndaki yalıların birer minyatürü gibi duran evlerin avluları Göksu Deresi'ne açılıyor. Tahta verandalar, camlardan sarkan begonviller, ahşap kepenkli kapılar... Siyah beyaz bir Türk filmi gibi nehrin kenarından göz kırpıyor evler insana. 

Neredeyse her evin önünde bir tekne var. Çünkü burada yaşayanların ulaşımı; otobüs, minibüs, araba değil tekneler. Belki her evde araba yok ama her evde mutlaka bir tekne var. Tabii sadece şahıs tekneleri değil, gezi tekneleri de var. Saati 250 TL gibi bir ücret karşılığı Göksu Nehri'nden süzülerek Marmara Denizi'ne karışabilirsiniz. 
Anadolu Hisarı / Mutluluk Destinasyonu
Göksu Nehri üzerindeki minik köprüde fotoğraf çektirmeyi sakın unutmayın. Bir yanınız Marmara bir yanınız Karadeniz olacak.  Sınır fotoğrafları çok meşhurdur ya, bizce bu fırsatı kaçırmayın.

Anadolu Hisarı'nın tam karşısında, nehrin kıyısında bir de 700 yıllık mezarlık var. Mezarlıklar hep hüzünlüdür ama burası bir başka yakıyor insanı. Çünkü tüm mezarlar çocuklara, bebeklere ait. Belki de bundan dolayı halkın eli hep mezarlığın üzerinde. Bakımını, temizliğini bizzat kendileri yapıyorlar.
Anadolu Hisarı / Mutluluk Destinasyonu
Ve turistlik her yerin başına gelen o malum olay. Kafe istilası. Verandası nehrin üzerine taşan onlarca kafe var burada. Özellikle atıştırmalık tabakları zengin ve lezzetli. Ama baştan uyarmakta fayda var, doğanın armağanı olan manzarayı size parayla izlettirmeyi görev edinmiş o kafeler; 2 çay 2 kahve için, sizden 1 aylık mutfak masrafınız kadar para talep edebilir.

Son bir tavsiye daha. Anadolu Hisarı'na bakabildiğiniz kadar uzaktan bakın. İhtişamını, mimari kusursuzluğunu uzaktan görmek çok daha kolay. Her şeyde olduğu gibi Anadolu Hisarı'nda da yaklaştıkça kusurlar göze batıyor. 

Çengelköy: Boğaz'ın kenarında asırlık bir çınar

Boğaziçi’nin esintileri, yalıların alt katına, cumbalı üst katlara misafir oluyor. Bahçesi “deniz” olan Muazzez Hanım Yalısı, Server Bey Ya...