Unesco etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Unesco etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ağustos 2018 Salı

Suriçi'nde bir bayram sabahı


Bayramlıklarını giymiş torunlar, ‘köy kokulu’ sözleriyle evlatlar toplandığında Fethiye’deki ana ocağında, tozlanmış zaman perdesi açılıyor bir anda. 
Suriçi'nde Bayram / Mutluluk Destinasyonu
Tarih boyu Rum ve Yahudi nüfusun yaşadığı Balat ve Fener’in sırtlarındaki Çarşamba’ya bağlı Fethiye’de gözlerinizi kapatarak Haliç’i dinlerseniz eğer; ‘yaşanmışlıkları’ da duyabilirsiniz. İşte yamaçtaki 14 kilise ve 12 sinagog yine yükseliyor önünüzde… Fatih muhafazakârlığı temsil ediyorsa, Balat ve Fener ‘Batılılaşmayı’ çağrıştırıyor. Tepedeki Çarşamba’nın sokaklarında kediler geziyorsa, yamaçtaki Balat ile Fener’in caddelerinde köpekler fink atar. Çarşamba, alaturka bir Doğu ise Balat ve Fener de alafranga Batı’dır pekâlâ. Oryantalist Fethiye’deki o ‘Doğu evi’ de işte, bu sabah yıl boyu olmadığı kadar kalabalıktı. 
Suriçi'nde Bayram / Mutluluk Destinasyonu
Ahşap kapıdan girince ağızlardaki sözcükler hiç şaşırmadan, hemen “yerel şiveyle” bütünleşirken; aslında bu mütevazı evdeki insanlar, ‘Türkolog, medya grup başkanı, öğretmen, spor yazarı ve yazı işleri müdürü, senarist ve mizah yazarı’ olarak belli bir kesim insanlar için ilham kaynağı tanınmış yüzlerdi. Böyle olurdu, annenin karıncalanmış ellerine kavuştuğunda evlatlar ve torunları, bir anda taşralaşır ve bunu ‘ayrıcalık’ gibi yaşardı.
Suriçi'nde Bayram / Mutluluk Destinasyonu
Zıtlıklar ile kaim insan, ömründe kaç bayram görebilir ki? Veya bundan sonra görecekleri, geçmişte bıraktıklarının, bir daha geri getiremeyeceklerinin yanında ne ifade eder ki? Bir zaruş Zehra Anne de bayram sofrası için özel olarak küflendirilmiş çeçil peyniri, dumanı henüz üzerinde haşlama patatesleri, tarifini yalnızca kendisinin bildiği un helvası, ‘Kars usulü’ demli çayı, kıtlama şekeri ve lavaş ekmeği ile çocuklarına, bin 430 kilometre beride de “köy kahvaltısı” hazırlardı mutlaka. Yüreklerde ise Sarıkamış’ta bir başına kalmış baba mezarının hüznü dolaşırdı.

Ruhu olan sofra etrafında büyükler, kahvaltı atıştırmasını uzatır. Manevi iklimden maddi dünyaya ‘bilinçli’ hoşbeş ederken; şen kahkahalar yükselir, odayı sıcacık köy zılgıtlı hatıralar kaplardı. Çay bardakları dolar, boşalır; dumanı gözlük camlarında buğu bırakırdı. Sohbetin güzelliğindendir; bir süre sonra yorulan mimiklerde boncuk boncuk ter oluşur. Kolalı mendiller ile alınlar, yanaklardaki nem toplanır. Bahçedeki ağaçta kuş sesleri yankılanırken; şairliğiyle bilinen Zehra Anne, ev yapımı baklavaları getirerek, neşeli sohbetin üzerine şerbet dökerdi. 

Bayramlıkları ile küçük beyler ve küçük hanımların çığlıkları, sokaktaki seyyar salıncağın gıcırtısına karışır. Samimi eski günlerde, ‘çatapat, torpil ve kız kaçıran’ dedikleri masum cephanelik, yani haytalık da “bayram hoşgörüsü” ile mazur görülürdü. Masumiyet zamanlarında toz leblebiler, pamuk şekerler, kağıt helvalar ile, elma şekeri satanlar, baloncu, macun satıcılarının gözü de çocukların cebindeki harçlıklarında olurdu.
Suriçi'nde Bayram / Mutluluk Destinasyonu
Eskiden mübarek günler, ‘bayram gibi’ yaşanırken; ailenin en büyüğünde toplanılır, kahvaltı ile gün başlar, dualara muntazır olunurdu. Bugünlerde bayramlar, ‘tatil’ olarak kabul görüyor. Turizm firmaları; ‘tam pansiyon, her şey dahil, açık büfe’ diyerek adetlerimize ve hayatımıza ipotek koyuyor. Bayramların hangisi bayram olarak yaşanır ki daha? Kurban Bayramı kapıdayken, kaçınız çocukça heyecan duyuyor? Dolayısıyla kucağına atıldığımız hayatta, başımızı koyup ağlayarak acılarımızı paylaşacak bir göğüs ararken aslında ne kadar yalnız ve kimsesiz olduğumuzu da hissediyoruz; unuttuklarımız ölçüsünde. 

Söyleyin bana, bayram sabahı boynu bükük bilmem kaç öksüzün ayakkabı bedeli nedir? Bir hastane dolusu insanın acısını dindirecek ilaç tutarı ne kadardır? Tatil masrafınız kadar değil.

11 Ağustos 2018 Cumartesi

Bir yeryüzü cenneti: Ömerli

Mevsimin bütün hücrelerinize göz kırpacağı bir adres ile karşınızdayız! Gündüzü ayrı, gecesi başka… En güzel manzaralar belki de burada görülebilir. Sanki yaz, önce Ömerli’ye geliyor. Mütevazı yaşamı, huzurlu iklimi, göz alıcı yeşili, konuşkan kuşları, mutlu mesut aşıkları ile burası, sizi de kendine çekecek.
Ömerli / Mutluluk Destinasyonu
  İstanbul’a en yakın kamp merkezi Ömerli, bir hafta sonu ‘soluklanmak’ için ideal seçenek olabilir. ‘Hem İstanbul’da olup hem İstanbul’da olmamak’ demek, Ömerli’yi keşfetmektir. Çünkü Ömerli’ye girdiğinizde sizi bekleyen ilk duygu, sanki ‘İstanbul’da değilmişsiniz’ düşüncesi oluyor. Mutluluk Destinasyonu olarak siz bize birkaç dakika ayırırsanız; biz de size, kendinize zaman ayıracağınız yeni lokasyon tanıtmak üzere hazırız!

DOĞAL BİR REHABİLİTASYON

  İstanbul’un köylerinden şirin kasaba; şehir gürültüsü, kirli hava, sıkışık trafik ve stresten bıkıp yorulanlar için açık adres… Şile yolu üzerinde bulunan ‘küçük levhası’ bile Ömerli’nin sevimliliğine dair ipuçları taşıyor. Yeşil ve ağaçlık bölge, adeta kurtarılmış bir belde olarak metropol oburluğundan ayrılıyor. At çiftlikleri, yürüyüş yolları, kamp bölgeleri, piknik alanları, büyükbaş hayvanları ve küçük canlıları ile naturâl bir yaşam var Ömerli’de…
Ömerli / Mutluluk Destinasyonu
  Doğa tutkunlarının, doğal insanların buluşma yeri olan burası, henüz hak ettiği ilgi ve değeri görmüyor. Bizim gibi hafta içi gittiyseniz tabiat ile baş başa kalıyor, dört yanınızı huzur ve sükûnet sarıyor. Yok eğer hafta sonu gidecekseniz; sizin gibi, küçük bir kalabalığa kendinizi hazırlamanız gerekebilir. Ancak yine de her koşulda dönerken, yaşamınıza farklı, bambaşka, yenilenmiş başlayacaksınız. 
  Ömerli, doğal bir rehabilitasyon alanı… 

YÖRÜK ÇADIRI SİZİ BEKLİYOR

  Yol kenarındaki sıra sıra yörük çadırlarında buz gibi yayık ayranı içmeyi, leziz gözlemeler yemeyi, organik yemekleri tatmayı, sıcacık, dumanı üzerinde köy ekmeklerini, doğal sebze ve yeşillikler ile salatalarını keşfetmeyi, sadece kokusu için bile demli bir çay söylemeyi, mis gibi etler ile bütünleşmeyi; aman ihmâl etmeyin.
Ömerli / Mutluluk Destinasyonu
  Ömerli’de, yaşamı diğer canlılar ile paylaşıyor, onlara saygıyı hassasiyet ile hatırlıyorsunuz. Göz göze geldiğiniz hayvanlara bakarken; bugün onlara zalimce davranan yaratıkların varlığını hatırladıkça ruhunuzda merhamet ve vicdan rüzgarları esiyor, hissedebilen insanların yüreği fena rüzgar alıyor o an…
Ömerli / Mutluluk Destinasyonu
  Patika ve dağ yollarında kalabalıklardan uzakta birkaç saat geçirmek, tüm şehri geride bırakarak, yoğun oksijen ve sevdiğinizin eğlenceli bakışları altında nefes almak size iyi gelecek. Burada su, rüzgar, kuş, kurbağa ve sevdiğiniz kişinin aşk dolu tınısından başka bir şey duymanız mümkün değil.

İSTANBUL’UN “SAKLI” SARNICI

  İstanbul’un Anadolu Yakası ile Avrupa’nın doğu semtlerinin su ihtiyacını karşılayan Ömerli Barajı’nda kısa bir mola vermeyi unutmayın. İzole bu yer, huzurlu bir durak olarak güzel fotoğraf karesi yakalamak için fırsatlar sunuyor. Biz, bana kalırsa en güzel çift hatıramızı burada sabitledik.
Ömerli / Mutluluk Destinasyonu
  Esenceli Köyü’nden ulaşılan Ömerli Barajı yolu, adeta masalların içine karışmanızı sağlıyor. Yarım ada biçimindeki baraj ve bölgesi, hem sahilde aynı zamanda hem de orman içinde olarak, bulunmaz bir konuma sahip.
Ömerli / Mutluluk Destinasyonu
  Ömerli Barajı’nı görmeden dönmek çizdiğiniz rota için haksızlık sayılır. Burada yüzünüze anlamsız bir gülümseme oturacak, içinize tarifsiz sevinç dolacak. Stres seviyenizin düştüğü, üretkenliğinizin arttığı, zihinsel aktivitelerinizin düzenlendiği Ömerli’de herkes kendine ait maceracı ruhuyla farklı şeyler keşfedebilir. Daha önce hiç yapmadığınız bir şeyi yaparak, hayata bir ‘tirat’ atabilirsiniz mesela. Çünkü bu vaveyla, yalnızca tabiatta yankılanacak, başka duyan olmayacak. Hatta trap ve skeet atışları, avcılık için de doğal parkur, Ömerli’nin eğimli arazisi… Avcılık tutkunları Ömerli’nin tepelerine çıkarak, ormanların derinliklerine girerek duygusal ve fiziksel gerginliklerini, farklı biçimde atıyor.

ŞİFA MERKEZİ BİR ESKİ DİYAR

  Ömerli’de İstanbul’dan ayrılmadan, ‘başka kentlerin’ kokusunu alacaksınız. “Herkes tatilde, biz İstanbul’da kaldık” diye beton duvarlar arasında, taş yollarda ‘sıkışmışlık’ hissi yaşamayın, sıkılmayın. Çünkü Ömerli’yi görmediniz daha… Suları, ormanları, doğal güzellikleri, eğlenme ve dinlenme alanları, mesire yerleri, bol oksijenli temiz havası ile Ömerli, dertliler için şifa merkezi adeta… Öyle ki; Osmanlılar’ın padişahları ile yerli ve yabancı devlet adamlarının hem eğlence hem şifa bulmak üzere tercih ettiği yer “Ömerli” olarak kayıtlarda sabit.
  Yol kenarındaki çeşmeler, tabipleri aratmıyor zira…

 
Ömerli / Mutluluk Destinasyonu


        Osmanlılar Dönemi’nde Ömerli’deki insanlar, odun ve kömürcülük ile geçimlerini sağlarken, bugün taş ocakları ve madenler bulunuyor. Ancak tarım ve hayvancılığa müsait bölge, tarihsel geçmişindeki gibi bugün de birçok çiftliğe sahip olmasıyla farklılık oluşturuyor. Ömerli’de dünyanın hiçbir yerinde göremeyeceğiniz 37 ayrı ender bulunan bitki türü ‘koruma’ altında tutuluyor.

MUHAFIZ ÖMER BEY BELDESİ

  Osmanlı İmparatorluğu henüz bir beylik olarak bilinirken; 1329’da Orhan Gazi’nin Bizans’a karşı kazandığı zafer sonrası Ömerli’nin de içinde olduğu bölge, Türkler’in himayesine girdi. Ancak Ömerli’deki yaşama dair tapu kayıtlarına ulaşabilmek için yaklaşık 200 yıl beklememiz gerekiyor. Buradaki ilk yerleşik hayat, Kanunî Sultan Süleyman Han’ın saltanatı dönemi içinde kayıtlara geçmiş. 1520’den öncesi için ‘çoğunluklu yarı göçebe bir düzen’ diye, biz tahminlerimizi tartıştık.
Ömerli / Mutluluk Destinasyonu
  Şimdilerde Ömerli olarak bahsettiğimiz bölge, tarihi vesikalarda “Yoros (Beykoz) Kalesi, Kocaeli Sancağı’na tabii” diye dikkat çekiyor. Bahsettiğimiz askeri bir pusula elbette ki… Ömerli, adli olarak ise o günlerde Üsküdar Kadılığı’na bağlıydı. Merkeze uzak Ömerli Bölgesi, ‘tımar sistemi’ ile vergilerden muaftı. Kendi kazancı içinde “eşitlik” ve üretim sürekliliği ile dönüyordu. Köy ismi ise Yoros Kalesi muhafızlarından Ömer Bey’den geliyordu.

  Bahçelerinden meyve kokularının taştığı, doğanın içindeki tamamen natürel, o muazzam kahvaltısını, tabiatın sakinlik saçan seslerini bırakıp yeniden Kadıköy’e ve insanların arasına dönmek kolay değil elbette… Ancak hayat devam ediyor. Bir başka huzur istasyonunda buluşmak üzere…

11 Temmuz 2018 Çarşamba

Kapadokya: Tarihin gizemli mirası

Cezbedici görüntüsü, büyüleyici gün doğumu, leziz yemekleri, mistik otelleri ve taşlarla örülü sokaklarıyla, hakkında pek çok rivayette bulunulan Kapadokya'dayız.

Kapadokya/Mutluluk Destinasyonu
Anadolu'nun orta yerinde, tarihin tam da göbeğindeyiz. İstanbul gibi büyük metropolden uçağa biniyor, tam 1 saat 20 dakika sonra Nevşehir'e ayak basıyorsunuz. Yarım saatlik bir araç yolculuğunun ardındansa teknoloji çağını geride bırakarak, taş devrinin ihtişamı arasında buluyorsunuz kendiniz.
Kapadokya/Mutluluk Destinasyonu
Kapadokya ve Peri Bacaları hakkında yıllardır söz edilen rivayetlerden, dedikodulardan ve garip söylentilerden hiç söz etmeyeceğiz size. Bizim amacımız burada geçireceğiniz birkaç günü nasıl en keyifli hale getirirsiniz, ona dair tüyolar vermek. Bir yandan bavulunuzu toplamaya başlayın ama bir yandan da gözünüz Mutluluk Destinasyonu'nda olsun. Kapadokya'da ne yapılır, nereye gidilir, ne yenir hepsini tek tek anlatacağız.

Haydi başlayalım öyleyse...
Kapadokya/Mutluluk Destinasyonu

1-) NEREDE KALINIR

Önce kendimize kalacak bir yer ayarlamalıyız değil mi? Bizim size ilk tavsiyemiz kesinlikle Sacred House. Anlamı kutsal ev. Daha avlusundan içeri girer girmez kendinizi başka bir zamanda, başka bir dünyada gibi hissediyorsunuz. Otel Kapadokya kadar eski olmasa da, 250 yaşında bir çınar ile akran.
Kapadokya/Mutluluk Destinasyonu
Mermer heykelleri, pirinç yatakları, şömineleri, orta çağı anımsatan tabloları ve mistik havayı daha da güçlendiren mumları ile daha çabuk havaya girerek, tarihin doğuşuna tanıklık etmiş bu yörenin moduna girmenizi hızlandırabilir. 
Kapadokya/Mutluluk Destinasyonu
Avanos'taki Agarte Cave Hotel ve Gamirasu Cave Otel de diğer seçenekleriniz olabilir. Fiyatlar ise geceliği 250 TL ile 650 TL arasında değişiyor. Ama inanın bize yaşadığınız deneyim, ödediğiniz paraya değiyor. Bu arada hatırlatmakta fayda var, pek çok otelin Nevşehir hava limanından otele kadar ücretsiz servisi bulunuyor. Yani yollarda kendinizi yormanıza gerek yok.

2-) AKTİVİTELER

Asurlular'dan, Medler'e, Persler'den Hititler'e, Selçuklu'dan Osmanlı'ya kadar pek çok medeniyete kucak açan Kapadokya, aslında volkanik bir vaha. Kızılırmak ve Yeşilhisar ile Erciyes Dağı ve Hasan Dağı'nın çevrelediği bölgede, dağlardan esen tüflerin aşındırdığı volkanik kayalar, yörenin şöhretinin asıl kaynağı. Peri Bacaları pek çok gezgin için 'ölmeden görülmesi gereken yerler' listesinin başında geliyor.

Kapadokya/Mutluluk Destinasyonu
'Peri Bacaları'nın içlerine oyulmuş evleri, otelleri, dükkan ve restoranları gezerken kimi zaman şaşkınlıktan, kimi zaman hayranlıktan ağzınız açık kalacak eminiz. Size tavsiyemiz her anı fotoğraflamanız ve her mekanın tadını ayrı ayrı çıkarmanız. Ihlara vadisinde gün doğumunu izlemeyi, kaplıcalarda şifa bulmayı ve tabii ki meşhur balon turuna çıkmayı asla ihmal etmeyin. 
Kapadokya/Mutluluk Destinasyonu
Bu arada Kapadokya bölgesinin şarapları da pek meşhur. Zaten gittiğiniz her yerde tatmanız için size mutlaka şarap ikram edeceklerdir. Geri çevirmeyin ama dikkat de edin. Kadehler küçük de olsa, özellikle hava sıcaksa bir süre sonra fena çarpıyor bizden söylemesi.

Kapadokya/Mutluluk Destinasyonu
Balon turları gün doğarken ya da batarken yapılırsa ayrı bir keyif veriyor. Sepete binerken insan biraz tedirgin olsa da, balon yükseldikçe karşılaştığınız manzarayla birlikte tedirginliğiniz yerini hayranlığa bırakacak, garanti ediyoruz. Ancak bu balon turları biraz pahalı. Kişi başı ortalama 400 TL ile 900 TL arasında değişiyor. Tavsiyemiz sıkı bir pazarlığa oturmanız.

3-) GEZİLECEK YERLER


- Göreme Açıkhava Müzesi
Kapadokya/Mutluluk Destinasyonu
Müzeye girmek için bir turnikeden geçmeniz gerekiyor. İşte o turnikeden geçtiğiniz ada dünyanız değişecek. Yakın zaman Unesco koruması alınan Göreme Açıkhava Müzesi bildiğiniz klasik müzelerden değil. Bünyesinde Kızlar-Erkekler Manastırı, Elmalı Kilise, Yılanlı Kilise gibi pek çok yapıyı saklayan bir kent müzesi aslında. 

- Güvercinlik Vadisi
Kapadokya/Mutluluk Destinasyonu
Aşıksanız, sevdiğinizin elinden tutun ve hemen Güvercinlik Vadisi'ne koşun. Buranın sanki taşından toprağından aşk fışkırıyor. Buraya kiminle el ele gittiyseniz, ondan bir daha ayrılmanız mümkün değil.

- Zemi Vadisi
Kapadokya/Mutluluk Destinasyonu
Bir yanım tarih bir yanım doğa olsun diyenler için muazzam bir seçenek. Göreme'ye çok yakın bir noktada bulunan Zemi Vadisi'nin kolay kat edilecek bir yürüyüş parkuru var. Yürüyüş yaparken de hem peri bacalarını daha yakından inceleyebilir hem de ilginç bitki örtüsü ile ciğerlerinize mis gibi kokular dolmasını sağlayabilirsiniz.


Son Not:
Kapadokya/Mutluluk Destinasyonu
Uç Hisar ve Avanos'a uğramadan şehirden ayrılırsanız Kapadokya'yı gezmiş sayılmazsınız. Krater göllerini, Uç Hisar'ın eşsiz manzarasında şarap yudumlamayı ve vakit bulursanız Dervent Vadisi'nde hayat boyu saklayacağınız birkaç kare fotoğraf çekmeyi ihmal etmeyin.


4 Mayıs 2018 Cuma

Bir ‘sevgili’ diyar: Arnavutluk


Doğa sporları, deniz turizmi ile Arnavutluk, size Avrupa’da aradığınız her şeyi sunuyor. Üstelik daha hesaplı… Tarihsel dokusu, çok kültürlü yapısı ile Arnavutluk, Balkanlar’ın orta yerinde bir huzur adresi… Biz aşk ile gittik, sizi de aşk için davet ediyor. Bizden söylemesi…
Arnavutluk/Mutluluk Destinasyonu
Mutluluk Destinasyonu bu defa, ata yurdumuz Arnavutluk’un kapılarını aralıyor. Türk Hava Yolları’nın TK1078 sefer sayılı uçağı ile İstanbul’dan Tiran’a gidiyoruz. Yeşilin her tonunu içinde barındıran doğası, uzun sahilleri, leziz yemekleri ile Adriyatik Denizi ile İyonya Denizi’nin kıyısındaki bir düş ülkesi Arnavutluk’tayız. Bir Albanita ile, yani ‘Arnavut kızı’ ile onun ülkesini gezme heyecanı, mutluluğu yaşarken; ister istemez tarihsel geçmişinden öte, siz de bir aidiyet hissediyorsunuz buraya.

Arnavutluk/Mutluluk Destinasyonu
Karadağ, Sırbistan, Makedonya ve Yunanistan’ın ortasında bir ‘Güney Avrupa’ ülkesine götürüyoruz sizi... Ülkenin kuzey tarafı alpler, yeşillik ve doğa; güney kısmı ise kıyı, deniz ve kumsal…

Rinas Havalimanı’na ayak basar basmaz, ‘kızıl’ renkli bir zemin üzerine “çift başlı kartal” figürlü bayrak; SSCB, Çin ve Kuzey Kore’ye ait olumsuz hatıraları anımsatıyor bilinç altında… Haksız da sayılmıyorum; çünkü… ‘Çift başlı kartal’ motifi, her ne kadar bu toprakların kökü olan Illyrialılar’dan geliyor olsa da onu kızıl bir zemin üzerine kondurmak ‘sosyalist’ bir iç güdü… Zira Arnavutluk, SSCB etkisi ve işgali altına girmeden ‘sosyalist’ olan tek Balkan ülkesi…

Tiran’daki İskender Meydanı’nda yer alan Ethem Bey Camii’nin küçüklüğü ile st. Procopius Kilisesi’nin büyüklüğü, Arnavutlar’ın etkileşimini aynı kare içinde kadrajlıyor. Müslüman nüfusun ağırlıkta olduğu Arnavutluk’ta Ortodoks ve Katolik Kiliseleri’ne mensup Hristiyanlar da yaşıyor. İki din arası evlilikler, bazı bölgelerde “kural” olarak yaşanıyor. Ancak din algıları keskin değil; burada yaşayanlar için din aslında ‘Arnavutluk’tur.’
Arnavutluk/Mutluluk Destinasyonu
Arnavutluk seyahati, size sadece Arnavutları değil; eski Türkleri, Yunanlıları ve İtalyanları da ‘tanıma’ olanağı sağlıyor. Antik kalıntılar, camiler, kaleler, manastırlar, katedraller; Bizans, Roma ve Osmanlı imparatorluklarına dair doyumsuz bir tarih sunuyor. Seyahat boyunca Arnavutluk’un çok kültürlü tarihi yapısı içinde kayboluyorsunuz. Yüksek mimari özellikler taşıyan eşsiz güzellikteki tarihi yapıların örneklerine çoğunlukla başkent Tiran’da rastlıyorsunuz.
İtalyan sanatçıların tasarladığı Tiran; doğal parkları, tarihi müzeleri, gurme restoranları, alışveriş mekanları ile modern bir şehir görünümü veriyor misafirlerine…
Arnavutluk/Mutluluk Destinasyonu
Neredeyse her köşe başında ‘kumarhane’ bulunan başkent, eğlencesine düşkün insanların buluşma adresi… Gece hayatı özellikle eski başkent Durres ve yeni başkent Tiran’da canlı ve renkli... Arnavutlar geceleri en iyi şekilde giyinerek, hiçbir şey yapamasa dahi caddelerde yürümeyi seviyor. Yol boyu Slav, İtalyan ve Yunan karışımı birbirinden güzel ‘Arnavut hanımlar’ arz-ı endam ediyor. Sizin de aklınız, başınızı terk ediyor. Bu yüzden ‘çift’ olarak gitmemekte fayda olabilir. 

Arnavutluk/Mutluluk Destinasyonu
Tiran ve Durres arası mutlaka ‘tren yolculuğu’ yapın, mutluluk ile nostalji kalsın hafızanızda… Ayrıca ‘şüpheli’ sayıdaki fazlalığıyla Arnavutluk, belki de Almanya’da bu kadar fazla bulunması zor olabilecek, devasa bir Mercedes galerisi… Otoyol kenarlarında tavşan satan çocuklarıyla, adım başı ‘lavazh’ yani araba yıkama merkezleri ile köpüklü bir ülke… Dikkat çekici bir başka ayrıntı; trafik ışıkları ‘yok’ denecek kadar az, köprüler de sınırlı sayıda bulunuyor. Her büyük şehirdeki gibi, Tiran’da da ‘trafik’ bir çile… 7 km. mesafe bazen bir saatte kat edilebiliyor. Tiran’da ‘Bu kadar fazla kötü şoför nasıl bir araya gelmiş’ diye de düşünebilirsiniz. Zira şoför değil, akrobatların yol boyunca her türlü akıl almaz manevra yaptığına şahit olabilirsiniz. Ki; yollarda trafik kazalarında ölenlerin ‘büstleri’ de dikkat çekiyor, belki farkındalık için… Ölüm bir sahne olarak otoyol kenarlarında sergileniyor adeta.
Arnavutluk/Mutluluk Destinasyonu
Coğrafi konumu dolayısıyla dikkat çekici derecede yüksek güneş ışığına sahip olan Arnavutluk’ta insanların mutluluk eşiği doğal seviyesinde, doğayla irtibatlı... Geniş yeşil alanları ile Arnavutluk Alpleri’nde mutlaka doğa yürüyüşleri yapın; çünkü tabiat ve yeşillik arayanlar için burası ideal bir toprak bütünü… 

Arnavutluk/Mutluluk Destinasyonu
Olası nükleer saldırılar için sığınak olarak yapılmış Bunk’er Art, saat kulesi ve opera binası da dönüş bileti tarihi gelmeden uğramanız gereken duraklardan… Akrofobiniz yoksa eğer, Dajti Dağı’nda bin 615 metre yükseklikte teleferik deneyimi yaşamak da tabiat güzelliklerini farklı açıdan sunacak, Tiran’a tepeden bakma imkânı bulacaksınız.

Başkent Tiran ve 11 büyükşehir, 24 kent, 61 semt ile yönetilen Arnavutluk’ta İşkodra; ekonomi, eğitim, sanayi ve kültür merkezi; ‘kale’ demek olan Elbasan, tarihi bir şehir, arkeolojik kazılar ile açık hava müzesi gibi, Durres ise bir sahil ve liman kenti olarak öne çıkıyor. Buradan İtalya’ya ticari ve turistik seferler düzenleniyor.

İşkodra’da aynı adlı nehir kıyısındaki
Arnavutluk/Mutluluk Destinasyonu
resort ve kamp merkezlerinde yeşil ve mavi tonlarına doyuyorsunuz.
Sığ suları, çam ormanları ve uzun kumsallarıyla meşhur olmuş cömert bir tatil beldesi… Elbasan’da ‘trekking ve dağcılık’ yapılabilir. Kartallar’ın diyarında, hem temiz havanın hem de huzurun keyfine varacaksınız. Dağların hikâyesini de insanından dinleyebilir, yaşanmışlığına kaçınılmaz olarak hayranlık duyabilirsiniz.

Avrupa’nın deniz turizmi zenginliği yüzünden plajları gözden kaçırılmış Arnavutluk’un sahilleri ve kıyı şeridini de keşfetmeyi unutmayın. Berrak ve durgun sularıyla, tertemiz kumsalları ile Arnavutluk’un, kesinlikle Avrupa’nın en güzel plajlarına sahip olduğunu fark edeceksiniz.
Arnavutluk/Mutluluk Destinasyonu

Bizans, Roma ve Osmanlı etkisiyle tarihi bir mozaik oluşturan Arnavutluk, el değmemiş doğal güzelliklere de sahip… Tarihi dokusu korunmuş bir eski çağ ülkesi Arnavutluk’ta zaman bir asır geriye gidiyor. Mesela Berat şehrindeki beyaz evler, Osmanlı’nın mimari yorumu olarak gösterilebilir.

Arnavutluk/Mutluluk Destinasyonu
Buradaki Osum Nehri’nin ışıltısı, Berat Kalesi’ndeki gün batımı sevgiliniz ile unutulmaz bir romantizm yaşatacak. Beyaz şehrin kale tarafında arabalara izin veriliyor, zaten cafe ve restoranlar da bu kıyıda… Ancak Gorica Köprüsü ile Osum Nehri’ni geçince büyüleyici yerleşim yeri başlıyor, burada ise araç trafiği yasak… Taşların şehrindeki bu güzelliği, ‘egzoz dumanı’ ile kirletmek haksızlık olurdu zaten. UNESCO’nun ‘bin pencereli şehir’ olarak adlandırılan burayı, Dünya Mirası Listesi’nde kabul etmesini hak ediyor. Nehrin bir yakası Müslüman diğer yakası ise Hristiyan köyü olması dolayısıyla, ilgi çekici bir destinasyon sunuyor. Berat şehri, bu topraklardaki bir zamanın ihtişamlı imparatorluğu Illyria Krallığı’nın da ‘merkezi kalesi’ olma özelliği taşıyor.

Arnavutluk/Mutluluk Destinasyonu
Arnavutlar’da kahvaltı kültürü zayıf… Burada günlük ilk öğün, öğleden sonra başlıyor; sabah ise çoğunlukla, ince çekilmiş kahve ile köpürtülmüş süt Macchiato içerek geçiştiriliyor.Elbasan tava’ bir Arnavut yemeği, zaten bu ülkenin mutfağında etli yemekler meşhur... Avrupa’nın en eski şarap üreticisi Arnavutluk’ta, gözlerinde kendinizi gördüğünüz biriyle, bir kadeh içmeden günü uğurlamayın. Doğu ve Batı kültürlerinin birlikteliğinden doğan Arnavut mutfağı, daha çok Akdeniz etkisinde… Berat şehrindeki ödüllü zeytinleri, ıspanaklı böreği, tulumba tatlıları ile Arnavut lezzetleri, gözünüz ve midenize hitap ediyor.
Arnavutluk/Mutluluk Destinasyonu
Bu arada ne Arnavut ciğeri ne Arnavut taşının ‘Arnavutluk’ ile bir ilgisi var. Albanita’nın yalancısıyım. Öyle söyledi. “İhtimâl Dersaadet’te Arnavut olan bir aşçıbaşı tarafından yapılan yemek, onun etnik aidiyeti ile bugünlere uzanıyor. Taş meselesi ise eskiden yol döşemelerinde Arnavutlar’ın ustalığından ileri gelmektedir” diye yorumladık kendi aramızda...
Arnavutluk/Mutluluk Destinasyonu
Ülkede çok sayıda ‘kartal yuvası’ olması dolayısıyla Arnavutlar, kendilerine “Kartal’ın oğlu” diyor. Ancak öyle ‘cinsiyetçilik’ mavraları ile oturduğunuz yerde sarsılmayın. Çünkü burası, özgürlüklerin ve eşitliğin çatısı… Polislerin bir kısmının silah taşımadığı ‘barışçı’ bir ülke... Sakin ve huzurlu bir dünya… Müstağni insanların toprakları… Yaşlıların bile iki dil konuştuğu Arnavutluk’ta insanlar, ‘İngilizce, İtalyanca, Rumca, Türkçe, Fransızca, Almanca, Sırpça, Rumence’ gibi zengin bir dil skalasına sahip. Bu arada Arnavutluk’ta başınızı sağ ve sol tarafa salladığınızda, bir şey onayladığınız; öne arkaya salladığınızda ise ‘itiraz’ ettiğinizin düşünüldüğünü şaşkınlıkla öğrendik.
Arnavutluk/Mutluluk Destinasyonu
Adriyatik kıyısındaki ülke, dağları, el değmemiş tabiatı, fantastik doğa etkinlikleri ile tercih sebebi olabilir. Göller ve akarsuları ile milli parkları görülmeye değer. Tarihi yapıları ve eski kentleri korumayı başarmış vefalı insanların ülkesi Arnavutluk. Koşullar mükemmel olmasa da Arnavutluk kanaatkâr ve mütevazı bir ülke… Sıcacık bir ortam için, güler yüzlü, ilgili insanları dolayısıyla, istila edilmemiş doğallığı sayesinde, bozulmamışlığın meskeni olarak, leziz yemekleri, uygun fiyatları ile Arnavutluk’u size de tavsiye ediyoruz. Bizim için de gidin, görün, gezin…

Sığınak bunker’lerden, “aşk odalarına”

  Arnavutluk; diktatör Enver Hoca’nın Komünizm rejimiyle 40 yıl, baskıyla dış dünyadan kopuk, kapalı duvarlar altında yönetilince Avrupa’nın da görece gerisinde kalmış. Bu dönemde ülkenin her yerine ‘bunker’ korunak veya korugan denilen askeri mevziler inşa edilmiş. Tank saldırılarına dayanıklı olduğu söylenen beton koruganlar, Arnavutluk toprakları içinde 800 bin adet olduğu ifade ediliyor. Dikta rejimi geride kaldı; artık turistik amaç ile değerlendirilen koruganlar, gençlerin de baş başa kalmak için sığınağı denilebilir. Zaman içinde çoğu kaldırılmış olsa da bazıları internet cafe, bazıları dövme salonu, kimisi çöp kutusu, kimisi tuvalet olarak değerlendiriliyor.

Askeri taktik hata, kayıp ve ‘küçümseme’

 
435 yıl Osmanlı İmparatorluğu’nun himayesinde kalan Adriyatik ülkesi Arnavutluk’un; Batı Trakya, Bulgarlar ve Makedonya, Yunanlılar tarafından işgal edilince merkezi yönetim ile bağları kopmuş. Aslında Arnavutluk, dönemin Türkiye’sinden ayrılmayı hiç istememiş. Bu şekilde bir ‘strateji hatası’ ile elden çıkan bölgeyi, bir devlet olarak ‘Arnavutya veya Arnavutistan’ gibi gerçek bir ülke ismi yerine, o günkü politikalar gereği, aslında küçümsemek için “Arnavutluk” diye alçaltıcı ifade kullanılmış. Hâl böyle olunca; Osmanlı’dan ayrılmak istemeyen, askeri taktik hata ile kopmak zorunda kalan Arnavutlar ile Türkler arasına zamanla, ‘isim’ tamlaması yüzünden soğukluk ve uzaklık girmiştir.

Arnavutluk bizimdir, biz Arnavutluk’un

 
Arnavutluk/Mutluluk Destinasyonu
1913’te Bükreş Antlaşması ile Osmanlılar’dan kopan Arnavutluk, 1385’teki Savra Savaşı ile Türkleşmişti. Arnavutlar, Boşnaklar’la beraber, Balkan halkları arasında Osmanlı egemenliğinde “Müslümanlığı” seçen istisnalardan kabul ediliyor. Buna mukabil Köprülüler ve Kavalalılar gibi Arnavut aileleri, imparatorlukta kritik görevlere getirilmiş, ‘sadrazamlık’ makamına kadar yükseltilmişti. İtalyan etkisi altındaki küçük ülke, sınır komşuları Yunanlılar, Sırplar ve Makedonlar’la sorunlar yaşamakta... Yüzde 90’a varan bir Arnavut nüfusa hâkim Kosova, ‘Kıbrıs’ Türkiye için her ne ise Arnavutluk için odur. Arnavutluk bize benzer, biz Arnavutluk’a… Siyasi sorunlarımız, uluslararası problemlerimiz gibi…

28 Nisan 2018 Cumartesi

Tarihte yolculuk ‘Cumalıkızık’

  İflâh olmaz bir maziperest ve doğa tutkunuysanız eğer, siz şöyle buyurun… Dev yapılardan göz gözü görmezken, ufuk çizgisinin kaybolduğu gri günlerde Cumalıkızık Köyü sizlere, yeşillikler içinde birkaç yüzyıl önceki ‘huzurlu konakları’ vaad ediyor. Ne dersiniz?

Cumalıkızık/Bursa/Mutluluk Destinasyonu
Gölyazı’dan sonraki ‘mutluluk’ durağımız Uludağ’ın eteklerindeki Cumalıkızık... Bursa’nın Nilüfer ilçesinden Yıldırım ilçesine geçtiğimizde, 64 kilometre arasında Türkiye’nin prototipi ile karşılaştık. Hemen başta not düşelim; geride bıraktığımız balıkçı kasabasında ‘özgürlük ve yakınlık’ ile ağırlanırken; yeşillik ve doğanın içindeki yeni adresimizde ise “disiplin ve mesafe” hissettik.
Cumalıkızık/Bursa/Mutluluk Destinasyonu
  Çoğunlukla 3 katlı ahşap evlerde, cumbalı ve kafesli pencereler dikkat çekiyor, bazılarında mevcut olan asma katlar depo, kiler olarak değerlendiriliyor. Evlerin mutlaka bir avlu kısmı var ve dış dünya ile bağı çevrelenmiş burası, ‘bir mahremiyet’ taşıyor. Hanelere giriş, sokakta akan hayat ile doğrudan irtibatlı değil; bu iç avludan geçerek ancak mümkün olabiliyor. Cumalıkızık Köyü’ne hoş geldiniz. Şimdiki takvimden 7 asır geriye doğru sarıldı, zaman makinesi; bu doğal film platosunda…
Cumalıkızık/Bursa/Mutluluk Destinasyonu
  Cumalıkızık’da listelenemeyecek, göz alıcı birçok güzellik var. Osmanlı’nın sivil mimarisinin en görkemli örneklerine burada tanık olabilirsiniz. Ancak ayrıntılar, başka güzellikler de barındırıyor. Mesela ahşap kapı kulpları, birbirinden güzel tokmaklar ve demir dövmelerden oluşuyor. Cumalıkızık’ta sadece kapı tokmaklarını fotoğraflayıp, geniş bir koleksiyon oluşturmak da mümkün… Buraya her gelişinizde yeni bir şey keşfedebilir, her an başka sürpriz ile karşılaşabilirsiniz. 
  Yüzyıllar boyu sadece yaşanmışlıklarını, Arnavut taşlarını kimlerin adımladığını düşünseniz de içiniz titriyor. Kerpiç evlerin duvarlarına sinmiş sevdalıların gözyaşlarının bıraktığı hüzünler, yeni doğan çocukların gözyaşları, asırlar önce hayatlarını kaybedenlerin kalanlarının metanet ile ‘ölümü’ karşılayıp içine akıttığı gözyaşları… Evlerden sokağa akıyor eski insanların yaşadıkları, yaşayamadıkları; yerdeki taşlarda havayla karışıp buhar oluyor hisseden için ‘hatıralar’ ve az sonra gökyüzünden yağmur olup dökülüyor Cumalıkızık Köyü’nün misafirlerinin başından aşağı...
Cumalıkızık/Bursa/Mutluluk Destinasyonu
   Ihlamur kokuları altında doğanın kollarında dinginleşirken, Uludağ’ın dik etekleri ve vadileri arasında sıkışıp kalmış, bu yüzden de ‘yağışlı havası’ ile Cumalıkızık Köyü sizi içinize, varlık özünüze döndürüyor. Bir tarafta ise taş ocakta pişirilen köy ekmeğinin kokusu, ahşap pencereden odaya sızıyor.
  Eski tarihlerden kalma antika köydeki evlerin ısınma ihtiyacı ocaklarla sağlanıyor. Alaturka kiremitten çatıları, geniş saçakları ile Cumalıkızık’taki yapılar; ağaç, kerpiç ve çamurdan müteşekkil ‘doğal güzellik’ sunuyor. Klasik, sadelik ve nostalji değeri, burada her metrekarede hissediliyor. UNESCO da bunun farkında olarak, temmuz 2014 itibariyle en eski Osmanlı köyü, Cumalıkızık’ı Dünya Mirası Listesi’ne dahil ederek “koruma” altına aldı.
  Kültür varlıkları bir yana, doğal varlıkları ile de Cumalıkızık farklı bir deneyim yaşatıyor misafirlerine… Öyle ki; Uludağ’ın tepelerinden köyün sokaklarına salına salına, gürül gürül akan Deliçay, başka hiçbir yerde göremeyeceğiniz, hayatın durmaksızın akışını, sonsuzluğu, insan ömrünün gelip geçiciliğini temsil ediyor tarih ve tabiatın kaynaştığı bu diyarda...

Bizans İmparatorluğu’ndan, yaklaşık 700 yıl önce Osmanlı Beyliği’ne geçen bu topraklar, size sadakât, vefa da gösteriyor. Çünkü tam 8 asır önce inşa edilmiş bir kilise hâlâ varlığını sürdürmekte… Öte yandan Hamamlıkızık, Derekızık, Fidyekızık ve Değirmenlikızık gibi çevre köylerin, Müslümanlığın hususiyet atfettiği ‘Cuma günü’ toplanıp namazlarını kıldığı buraya, bu sebepten “Cumalıkızık” denildiği rivayet ediliyor.
  Köy hamamı, Cumalıkızık’ın her metre karesi gibi orijinallik taşırken; ahşap revaklı camisi, Selçuklu izleri hissettiren kubbesi ile 350 yaşındaki kare biçimli bu mescid, Osmanlılar’ın mütevazılığının numunesi adeta… Tarihi mezarlıkta, bizden öncekilerin ölülerine saygısını, ölenlerin yaşamdaki statülerini mezar taşlarından fark edebilir; dolayısıyla farklı bir tecrübe de edinebilirsiniz.
Cumalıkızık/Bursa/Mutluluk Destinasyonu
Burada görüntü kirliliğine asla yer yok. Şimdiki zamandan çıkıp, geçmiş zamanın orta yerine düşüyorsunuz rengârenk otantik yapılar arasında dolanırken… Taş döşemeli dar sokaklarda adım atmak cambazlık istese de, modern zamandan bıkanların, kaybedilen masumiyetin peşinde büyük keyif alacağı bu yürüyüşlerde, hemen iki üç köpek yanı başınızda bitiyor, “rehberlik” için... Tahmini 300 kadar ev ve 10’larca sokak arasında siz, çağlar arasında geçiş yaparken; onlar da hiç usanmadan sizinle duruyor, bazen biraz ileri gidiyor, kimi zaman geride kalıyor; ancak hiçbir zaman göz temasını kaybetmiyor, adeta konuk olduğunuz bu yerde, güvenliğinizi sağlıyor.
  Birbirinden leziz marmelatları, tadını hayatınız boyunca unutamayacağınız turşu karışımları, çeşit çeşit peynirleri, her şeyi doğal ve sağlıklı organik sebzeleri, bölgesel ürünleri, mükemmel çay kokusu için Cumalıkızık’a sadece ‘kahvaltı’ desek; bu güzelliği büyüterek haksızlık etmiş sayılmayız, belki az söylemiş bile olabiliriz. Burada kahvaltı, öğün doldurmak değil; saat alan müthiş bir ritüel...



Nerede Kalınır?

  Cumalıkızık’a popülerlik kazandıran ‘Kınalı Kar’ dizisinin çekildiği Bulanlar Konağı, “konaklamak” için öncelikli adres olabilir. Güler yüzlü hizmeti, temiz odaları, tarihi yapısıyla burası, sizi tabiat ile iç içe bir deneyim yaşamaya, ağaçların arasında doğanın sesini dinlemeye çağırıyor. Küçük meydandaki pazar yerinden el yapımı marmelat, turşu karışımları, taze meyve, bitki çayları veya hatıra ürünleri almayı unutmayın.

Çengelköy: Boğaz'ın kenarında asırlık bir çınar

Boğaziçi’nin esintileri, yalıların alt katına, cumbalı üst katlara misafir oluyor. Bahçesi “deniz” olan Muazzez Hanım Yalısı, Server Bey Ya...