ne yenilir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ne yenilir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Şubat 2019 Cumartesi

İnsanlığın tarihi: Ayasofya

Mutluluk Destinasyonu, İstanbul’un fethi sembolü olarak kiliseden camiye çevrilen Ayasofya’nın kapılarını aralıyor. Osmanlılar’ın ‘cami-i kebir’ dediği, Fatih’in yadigârı ulu cami Ayasofya’nın dün ve bugünlerini buyurun, beraber okuyalım.
Ayasofya - Mutluluk Destinasyonu
Senegal’den Kırgızistan’a, Beyaz Rusya’dan Kamerun’a, Avusturya’dan Hindistan’a, Çekya’dan Kenya’ya, Malezya’dan Portekiz’e kadar tohum atar gibi her tarafa serpilen kubbelerden biri de Ayasofya Cami’yle İstanbul’a atıldı. Ancak 24 milyon kilometrekarelik bir etki alanına hükmeden Osmanlı Türkiye’sindeki ‘özel camiler’ sıralaması yapacaksak eğer, tartışmasız olarak ilk 3 arasında “Ayasofya Camii” yer bulur.
Ayasofya - Mutluluk Destinasyonu
Mutluluk Destinasyonu tarih sahnesinde başı dimdik duran, 85 yıldır ise minareleri bükülen Ayasofya’nın kapılarını sizler ile birlikte aralıyor. Tüyleri üç kıtaya yayılan devleşmiş bir Osmanlı Türkiye’si, kendi öz evinde kapısı yüzüne kapanan Ayasofya’yla birlikte; adeta cüceleşti. 8 bin 500 yıllık kadim tarihiyle İstanbul’un ‘tapu senedi’ olarak Ayasofya, aslında bir patrik katedrali olarak yapılmıştı. Bizanslılar’ın benzersiz şekilde koruduğu İstanbul, 1453’te fethedildikten sonra güneş çapındaki bir pırlanta gibi Ayasofya da zapt edildi. 
Ayasofya - Mutluluk Destinasyonu
Eski kilise, yeni cami 1482 yıldır mahfuz tutularak 537’den bugünlere kadar ulaştırıldı. Doğu Roma İmparatoru I. Justinianus tarafından ‘bazilika’ planlıyla eski şehir merkezine inşa ettirilen Ayasofya, bin yıl boyunca ‘dünyanın en büyük kilisesi’ olarak kullanıldı.
Ayasofya - Mutluluk Destinasyonu
Nika İsyanı’nda 30 bin isyancıyı öldüren Justinianus, bugünkü Ayasofya’yı yaptırarak belki de günah çıkarıyor, milletine karşı diktatörlüğü örten dini bir masumiyet örüyordu.
Ayasofya - Mutluluk Destinasyonu
Pers Orduları’nı dağıtan Büyük İskender ve Roma’nın mutlak imparatoru Sezar’ın adeta ‘oda hizmetçiliği’ yapamayacağı görkemli hükümdar Fatih Sultan Mehmed Han’ın 1453’te ilk namazı kıldığı eski Bizans eseri Ayasofya’ya bugün gittiğinizde “dinlerin kardeşliği” görülebilir. Mihrabın üzerinde Meryem Ana’nın kucağında Hazreti İsa’yı tasvir eden resim bulunurken; sağ tarafta Arapça harfler ile ‘Allah’ yazısı dikkat çekiyor, sol tarafta ise “Hazreti Muhammed” yazıyor. 
Ayasofya - Mutluluk Destinasyonu
Batı duvarları bugün hâlâ ayakta ve havarileri sembolize eden kuzularıyla gelenleri karşılıyor. Roma’daki Panteon, Mısır’daki Piramitler ile kıyaslamak doğru mudur bilinmez; ama bin 500 yıldır sapasağlam ayakta duran böylesi bir dini yapı yoktur ve Panteon ile Piramitler, Ayasofya’nın yanında ‘sıradan’ kalabilir.
Ayasofya - Mutluluk Destinasyonu
İstanbul’daki Süleymaniye Camii, Edirne’deki Selimiye Camii, bunlara karşılık olarak da Roma’daki San Pietro Bazilikası, Paris’teki Notre Dame Katedrali ve daha niceleri, Ayasofya’nın ‘eşik taşına’ denk değil. Ayasofya bunların yanında kümes olsa bile daha kıymetlidir. İstanbul’un kalbi Ayasofya Camii, dünyada eşi olmayan madde ve mana âbidesi olarak ayrışıyor diğer örneklerinden…
Ayasofya - Mutluluk Destinasyonu
Buna rağmen dünyanın ilk 7 harikası arasında Ayasofya’nın olmaması, Hz. İsa’dan önce ilk 500 yılda onların belirlenmesi, kilisenin ise yaklaşık bin yıl sonra yapılmasıyla ilişkilendirilir. Ancak Osmanlı Dönemi’nde dünyanın 7 harikası da Türk topraklarında bulunuyordu. Bugün hâlâ, Efes’teki Artemis Tapınağı ile Bodrum Kalesi’ndeki Mausoleum da “iki harika” olarak sınırlarımızdadır. Son 7 harika içinde de Ayasofya’nın olmaması, ‘internet oylaması’ ile belirlendiği için ciddiyeti tartışılabilir. Tac Mahal, Çin Seddi ve Chichen Itza Piramidi’nin dünyanın 7 harikası içinde olması; Hindistan, Çin ve Meksika’nın nüfusu ile ilişkilendirilir… Gönlümüzün listesinde zaten “Ayasofya” hep ilk sırada…
Ayasofya - Mutluluk Destinasyonu
Öyle ya; Ayasofya’nın kapılarındaki “Ya Fettah” yazılı maden dökümlü tokmakları ile fethin sembolü niteliğinde… Hatta; Ayasofya’nın ruhunu kuşaklar boyu anlatılan efsaneler nasıl da yansıtıyor. Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde Ayasofya’nın malzemesinin Hızır (as) tarafından tedarik edildiği, “manevi işçilerin” çalıştığı ve orta kapısının Nuh Peygamber’in gemisinden yapıldığı yazıyor. 
Ayasofya - Mutluluk Destinasyonu
Fetihten sonra ise Ayasofya’da kılınan ilk Cuma namazında Fatih’in karşısında Kâbe’yi gördüğü ve Hızır (as)’ın terleyen sütuna parmağını sokarak Ayasofya’nın yönünü kıbleye doğru çevirdiği rivayet olunur. Yine Seyahatname’de Hz. Muhammed (sav)’in doğduğu yıl Ayasofya’nın kubbesinin yıkıldığı; ancak Hazreti Peygamber’in ağzının suyu ve zemzem ile karıştırılan kireçle tamir edilebildiği anlatılıyor.
Ayasofya - Mutluluk Destinasyonu
İlk olarak Konstantinus tarafından 390’da yapılan Ayasofya ahşap malzemeler ile yapılmış, geçirdiği yangın ile daha sonra yenilenmişti. İsim dizisi, Megali Ecclesia yani Büyük Kilise, Thea Sophia ve Hagia Sophia; yani Ayasofya olarak gelişmişti. Kubbenin üzerindeki haç indirildikten sonra fetih ile birlikte etrafından dört minare yükseltirerek, “cami” yapılmıştı. Bizans Dönemi’nde de Osmanlılar’da da en büyük paye ile imparatorluğun ‘ilk ibadet mekânı’ olarak görüldü.
Ayasofya - Mutluluk Destinasyonu
Osmanlılar’ın son dönemlerinde ‘10 milyon kilometrekare’ olan imparatorluk toprakları, yaklaşık ‘700 bin kilometrekare’ zemine düşerken; Ayasofya’nın duvar sıvaları da kazınarak lahitleştirildi. Ayasofya’nın gözü dönmüş şehvetlisi Yunanlılar, bir asra yaklaşan zamandır iştahla ağzından salya akıtırken; 1935’te minareleri fiyonklu bir kurdele yapılmış olarak burayı şımarıkça ‘hediye kutusu’ kabul etti. Bir bakış ile Ayasofya’nın kapıları demirlenerek, İstiklâl Savaşı’nın temiz ruhu lekelenirken; adeta ‘istiklâl’ de tersine çevrildi gibi duruyor. Adeta maskara edilmiş haliyle bir taş yığını olarak Ayasofya’nın kapılarıyla bir milletin de sanki ruhunu kilitlediler, Ayasofya’yla birlikte kalpleri mühürlediler. 
Ayasofya - Mutluluk Destinasyonu
Şöhretli mimar Filippo Brunelleschi’nin Floransa’daki Duomo Katedrali’nin çatısı, ‘dünyanın en görkemli kubbesi’ kabul edilir. Ancak Ayasofya’nın kubbesi, Duomo’dan tam bin yıl önce ve sadece 5 yıl gibi kısa bir süre içinde yapılmış olarak, dönemin şartları da göz önüne alınır ise aslında daha büyük övgü hak ediyor. Ayrıca Hristiyan inançlar ile yapılsa da içinde Paganist semboller de bulunuyor. Mesela Poseidon’un figürleri, üçlü mızrağı ve balıkları Ayasofya’nın duvarlarında kendine yer bulmuş. Demek ki; Ayasofya’yı ‘Hristiyanlık’ şanı ile yaptıran Justinianus’un işçileri arasında hâlâ gizli Pagan olanlar vardı, geleneksel bağlılığını burada da duvarlara işlemişti. Ayrıca Helenistik Döneme ait mermer küpler de yer alır. 
Ayasofya - Mutluluk Destinasyonu
Bugünkü tahammülsüzlüklerin aksine dönemin ‘hoşgörüsü’ İstanbul’un fethiyle de sürdürülmüştü. Örneğin karaların ve denizlerin hakanı Mehmet Han, Ayasofya’yı cami olarak dönüştürürken; “Fatih Camii” demek yerine Ayasofya ismini muhafaza ederek, alçak gönüllülük sergilemişti. Nihayetinde Ayasofya isim kökü olarak, ‘kutsal bilgelik kilisesi’ anlamı taşıyor. Yani Hazreti İsa’nın kutsal bilgeliğinden bahsediyor.
Ayasofya - Mutluluk Destinasyonu
Ayasofya’ya girerken; “Terleyen Sütun” olarak bilinen dilek taşına parmağınızı yerleştirerek gönül muratlarınızı istemeyi unutmayın. Rivayet o ki; tarihlerin birinde imparator Justinianus, hasta ve dayanılmaz baş ağrısı çekiyor. Kilisedeki bir sütun dibine oturuyor, başını koyduğu anda ağrıları diniyor. Bu sebepledir ki; buraya bir kutsiyet atfediliyor. Ayasofya sadece kilise papazlarını, patrikhane yöneticilerini ve rahipleri barındırmaz; avlusunda çok sayıda rahibenin de yaşadığı bir manastır bulunurdu. Osmanlı Dönemi’nde bir sıbyan mektebi, bir muvakkithane, iki sebil, üç yüzlü bir çeşme, devasa orta şadırvanın yanında küçük duvar şadırvanı, bir büyük imaret, bir medrese, iki güneş saati yer alırdı.
Ayasofya - Mutluluk Destinasyonu
Ayasofya’nın kedisi Gli ile fotoğraf çektirmeyi de unutmayın. Gerçi sizin dalgınlığınıza gelse bile o bir mermer sütun üzerine çıkarak sizin ölümsüz karenizde yerini alarak kendisini elbette size hatırlatacaktır. Sevimli kedi ‘Gli’ genellikle Bizans imparatorlarının tahta geçtiği, ayin esnasında oturdukları “onfalion” köşesinde oturur, yani yerini de bilir. Reenkarnasyon inançlarımıza aykırı ama; yoksa Gli, “Bizans imparatoru” ruhuyla Ayasofya’da yaşıyor mu?
Ayasofya - Mutluluk Destinasyonu
Roma, Bizans ve Osmanlı gibi üç imparatorluğa ev sahipliği yapmış, iki kıta üzerine yayılan, içinden deniz geçen tek şehir Konstantiniyye’nin ve İstanbul’un gönlüydü Ayasofya. Dışından bakınca ulu, içinden bakınca ziynetli görünür. Komutan Henricus Dandolo’nun dışında başka imparatorlar ile, peygamber müjdesine mazhar olmuş ‘kutsal’ bilinen Ayasofya’da padişahlar II. Selim, III. Murat, III. Mehmet, I.Mustafa, I.İbrahim’in de türbeleri de bulunuyor. Padişahların gömülü olduğu bölüm, aslında eski vaftizhane olarak biliniyor.
Ayasofya - Mutluluk Destinasyonu
6’ncı yüzyıl yapısı Ayasofya’daki Narteks koridorunda ‘imparator kapısı’ vardır. Söz konusu geçişin sağında bir mermer çıkıntı bulunur. Burası dehlizlere, mahzenlere iner ki; bilen bilir İstanbul’un üstü gibi altında da engin bir hayat vardır. İstanbul’un dehlizleri imparatorların kaçış yolu olarak birçok yere çıkar. Mesela Ayasofya’nın dehlizleri Sultan Ahmed Camii’nin yanındaki Hipodram’a ve daha arkadaki, sahilde yer alan Çatladıkapı’da ‘at nalı’ biçimindeki Sphendone Bölgesi’ne kadar uzanır. 
Ayasofya - Mutluluk Destinasyonu
Yine de gücümüze gidiyor; bizden öncekilerin başlarını secdeye koyup da ibadet ettikleri yerlere ayakkabılar ile basılıyor olması bugünlerde… “Kılıç hakkı” diye bir kabul var savaşlar tarihinde… İstanbul’un fatihi Sultan Mehmed Han’ın Ayasofya Vakfiyesi’ndeki vasiyetinde geçen, “Kim ki bu vakfın şartlarından birini değiştirirse Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti üzerlerine olsun” ifadelerinden sonra ne yazılabilir ki daha?
Resim yazısı ekle
Bir şehrin sahibi; üzerinde yaşayanlar değil, altında yaşayanlardır. Bu böyledir! Uzaktan Ayasofya’yı seyrediyor; ama içine girip de iki rekât namaz kılamıyorsak, nasıl ‘bizim’ olabilir ki? Yani hepimize ‘emanet’ olan Ayasofya eğer “esir” ise İstanbul da hür değildir. Sizin için de bu işte bir yanlışlık yok mu; Ayasofya bizdeydi de “bizim” miydi sahi?

3 Aralık 2018 Pazartesi

Ahşap kokulu sokaklar: Heybeliada


Mutluluk Destinasyonu sizi bu hafta, sakin ve süslü bir adrese, Heybeliada’ya götürüyor. Yanınıza sadece fotoğraf makinenizi alın, diğer her şeyi burada bulacaksınız. Vapurda bir bardak çay ve çantanızdaki bir simit yeter güzelliği keşfetmek için. Ardından ver elini Heybeliada’daki tatlı yorgunluğa…
Heybeliada-Mutluluk Destinasyonu

‘Adalar’
denince; çoğunluk için “deniz, güneş ve yaz ayları” hatırlanır. Oysa Albanita ve bordolu çocuk için ise ekseriyet ile kış mevsimlerine denk gelir, adalar kaçışları… Burgazada seyahati de bir aralık günlerine tesadüf ederken; Heybeliada da öyle oldu. Yaz akşamlarında oldukça kalabalık olan ada sokakları, kış döneminde ise daha sakin, romantik ve huzur dolu geliyor bize… Üşüten bir soğuk altında gezerken; aslında her bir detayı ayrı özen ve zariflik sunan ada izlenimleri sıcacık duygular hissettiriyor.
Heybeliada-Mutluluk Destinasyonu

Büyükada’
dan sonra en büyük ada olarak Heybeliada’da atların nalları, fayton çıngırakları her köşe başında yankılanıyor.

Burada kuşlar için uçmak bir zahmet, onlar da sizin bizim gibi yürüyor yollarda… Köpekleri ve kedileri de sizinle birlikte doyuyor, sofranıza ortak oluyor. Osmanlı Devleti’nin hiyerarşik yapısında ‘albay’ olan İsmet Paşa, yeni Türkiye’nin ilk Başbakanı, ikinci Cumhurbaşkanı ve Heybeliada’nın sakinlerinden biri olarak, hatıralarıyla sizleri karşılıyor. Sokağın edebiyatını yapan, ‘Batılı’ bakışıyla tanınan Hüseyin Rahmi Gürpınar ve ‘İstanbul beyefendisi’ tarifinin vücut bulmuş ismi, İstanbul’un yazarı, tarihçi Ahmet Rasim'in yaşamını sürdüğü Heybeliada'da onlardan izleri bulabilirsiniz.


İlginçtir, Heybeliada’da yaşamış, Heybeliada’da medfun bulunan ve İstanbul’un her köşesi hakkında kalem oynatan Ahmet Rasim, burayla ilgili, ‘Heybeliada’ için hiçbir şey yazmamıştı. Belki de kendi mahrem dünyasının keşfedilmesinden endişe ile burayı edebi ustalığından mahrum bırakarak, sadece kendisine özel kalmasını istediyse de Ahmet Rasim, İstanbul’daki inşaat ve ‘dönüşüm’ iştahı Heybeliada’ya da çivi çakacak bir tehdit gibi duruyor.

Şehirlerarası veya yurt dışı seyahatlerinizde uçakla üzerinden geçtiğinizde anlayacağınız gibi; Heybeliada’nın ismi, adanın yere bırakılmış bir heybeye benzemesinden geliyor. Ancak Yunanca ‘bakır’ tabirinden mülhem, “Halki” de ismiyle ilintili olsa gerek. 7 bin kişilik nüfusuyla Heybeliada, aldığı misafir kapasitesiyle özellikle yaz aylarında 55 bin kişi sayısını bularak, İstanbul’un en özel duraklarından biri olarak ayrışıyor. Doğası, temiz havası, güzellikleri ayrı ayrı yazı konusu; ama biz bir çırpıda sıkıştırmaya çalışıyoruz, siz mutlaka gidip yerinde görün. 19’uncu yüzyıldan bu yana aralıksız süren vapur seferlerinin yapıldığı Heybeliada, geçmişte zengin Rum ailelerin yaşadığı bir yer olarak hatırlanıyor.
Heybeliada-Mutluluk Destinasyonu

Yandan çarklı ada vapuru, Heybeliada İskelesi’ne yanaşırken; ilk gözünüze çarpan Heybeliada Deniz Lisesi’nin ihtişamlı görünümü oluyor. Gezi notları konusundaki şansımız burada da yaver gidiyor ve Deniz Harp Okulu’nun kutlama yıl dönümüne denk geliyoruz. Denizaltılar, savaş gemileri, askeri helikopterler, bando takımı, bahriyeliler ve rütbeleri birbiriyle yarışan komutanlar önümüzde arz-ı endam ediyor.


245 yıllık tarihî yapı bembeyaz görünümüne ek olarak Deniz Harp Okulu kuruluş kutlaması dolayısıyla süslenirken, “gelinlik kızı” hatırlatıyor.
Donanma envanterindeki askeri araçlar bir anlamda insanın göğsünü kabartırken, aynı anda da asilliğiyle 245 yıllık Deniz Lisesi ve Deniz Kuvvetleri duygusallık da taşıyor.
Heybeliada-Mutluluk Destinasyonu

Değirmen Tepesi’nin eteğindeki Deniz Lisesi
’nin sınırları içinde kalan Kamariotissa’nın, Heybeliada’nın fethinden önce inşa edildiği düşünülüyor. Adalar’daki tek Bizans Kilisesi olması hasebiyle ve Albanita’nin mahallesi Balat ile Fener’in arasındaki Aya Maria dışında, ‘dört yapraklı yonca’ modelinde yapılmış tek kilise olması dolayısıyla, önemli bir dini yapı Kamariotissa. Kiliseyi, Bizans’ın son İmparatoriçesi Maria Komnena’nın yaptırdığı sanılıyor. Bu kıyıda; yani Çam Limanı koyu boyunca bir de Ayios Yeorgios Manastırı bulunuyor. Büyükada’ya bakan konumdaki Aya Yorgi, Heybeliada’nın yamacında yer alıyor ve “uçurum manastırı” da deniliyor. “Pembe” rengiyle yapı cezbedici bir güzellikteyken; burada Aziz Ioannikos’a adanmış bir ikona ve Rus eserleri de görülebilir. İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth’in elçisi Edward Barton’ın mezar taşının da burada bulunduğunu hatırlatalım.

Heybeliada Sanatoryumu
, cumhuriyet yıllarının ilk yapılarından biri olarak dikkat çekiyor. Yıllardır ‘kapalı’ tutularak kaderine terk edilse bile ve belki de bu yüzden hâlâ el değmemiş güzelliğini koruyor. Akciğer hastalarının tedavi edildiği eski kompleks, komplekssiz olarak şık ve gösterişsiz görünüyor. Dedesini veremden kaybetmiş olan bordolu çocuk için ayrı bir duygu yüklü burası, bir dönem rant peşindekilerin peşine düştüğü göz alıcı manzarasıyla Çam Limanı’nda uzanıyor. Hemşire lojmanları ve idari bölümlerin ortasındaki balkonlu hasta yatakhanelerinden kim bilir nice insanlar şifa aradı, tertemiz bir hava, ekmek, et, bal, ve süt ile… Her dönem için böyle değil midir; temiz hava ve kuvvetli gıda bakımı, hastalığın iyileşmesi için temel koşul olarak... Şifa bulmaya gelenlerden üç tanınmış yüzü biliyoruz. Bunlardan biri elbette İsmet İnönü, diğeri büyük yazar Rıfat Ilgaz ve şair Ece Ayhan.
Heybeliada-Mutluluk Destinasyonu

Rum nüfusun başlıca dini eğitim merkezi olan Ümit Tepesi’ndeki Ruhban Okulu’nu ayrıca birlikte gezeceğimizi not ederek, diğer ‘mutluluk’ duraklarına devam edelim. Dünyevi eğitim merkezinin de Fener’deki patrikhane olduğunu zaten biliyorsunuz. Eski adıyla “Papaz Tepesi” olan ve Yunanistan’dan, dahi Rumlar’ın yaşadığı dünyanın her yerinden çocukların okumaya geldiği buradan mezun olarak kiliselere dağıldığını unutmadan; okula çıkan yollarda birbirinden güzel fotoğraflar çekebileceğinizi de satır arasına iliştirelim.
Heybeliada-Mutluluk Destinasyonu

Biz, sizi 1924’te rahatsızlandıktan sonra nekahat dönemini geçirdiği Heybeliada’daki eski Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün evine götürelim.
Heybeliada-Mutluluk Destinasyonu

Gazi Mustafa Kemal Paşa
tarafından eşyaları alınan evdeki mobilyaların bugün sadece yüzleri değiştirmişse de orijinalleridir. Paşa hastalanınca Mavromatakis Ailesi’nden kiralanan ev, İnönü Ailesi’nin daha sonra satın almasıyla uzun yıllar istirahâtgah olarak kullanmıştı.

Edebiyatımızın önemli isimlerinden Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın 32 yılını geçirdiği evi de Heybeliada’da görülmesi gereken duraklardan biri olarak ayrışıyor. Bakımsız görünse de aslı gibi duran güzel yapı, yazarın özel eşyalarının bulunduğu müze evi olarak sizi bekliyor. 350 Türkçe eser, 305 Fransızca kitap, dergi, mecmua ve ciltler dolusu eski gazete bulunan burası bugünlerde bitmeyen restorasyon yüzünden ‘kapalı’ duruyor. Siz buraya gelirken; Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç ve Gulyabani’nin burada yazıldığını biliniz.

Son olarak Değirmenburnu da yaz aylarında harika bir serinlik vaat ediyor. Deniz Hamamı denilebilecek koy boyunca piknik yapabilir, plajlarında Marmara’nın keyfini yaşabilirsiniz. Eskiden Heybeliada’nın bostanlığı olarak değerlendirilen burada, kış mevsiminde ise hüzünlü bir terk edilmişlik hakim. Ancak deniz ve çam kokusuyla masalarında unutulmaz bir yemek yemeniz mümkün elbette. Yaz aylarında kır gazinosu açılan Değirmenburnu’nda stresten uzak bir Marmara manzarasında seyir zevki de yaşayabilirsiniz.

Heybeliada-Mutluluk Destinasyonu

Dört tepeden oluşan ve adaların ortasındaki konumuyla Heybeliada’da iki ‘tur yolu’ var. Birine büyük, diğerine ‘küçük tur’ denilmiş. Faytoncular, küçük tur için “aşıklar yolu” da diyor. Ancak atların sırtından sermaye elde eden acımasız sömürü düzenine karşı Albanita ve merhameti el vermeyen bordolu çocuk, ısrarlı bu tur tekliflerini geri çevirirken; bir yandan da ‘iki aşık’ olarak aynı güzergahı yürüyerek tamamladık.
Heybeliada-Mutluluk Destinasyonu

Yoldayken yalnız yaşayan, konuşacak biri olsa diye sokaktan geçenleri gözleyen hem yaşlı hem yaslı Muazzez Teyze ile ayaküstü dertleştik,
halleştik. ‘Nasılsınız’ deyince, döküldü; anlatacak çok sözü varmış, bizim üzerine bir şey söylememize gerek kalmadı.

Onun da zaten sadece birinin kendisini dinlemesine ihtiyacı varmış.
Yıllardır dört duvar arasında bir başına yaşamaktan ve konuşacak kimsesi olmamasından, sesi kısılmış Muazzez Teyze anlattı, Albanita ölümsüzleştirdi, bordolu çocuk için ise sadece susmak kaldı. Oğlunun öğretmenliği, yetiştirdiği bugünkü bakanlar, valiler, belediye reisleri ve eğitmenlerinden, Heybeliada’daki hatıralarına, Giresun’daki ailesinden, soylu günlerinden ve CHP’nin yönetimine kadar birkaç dakika içine uzun bir ömür sığdırdı, gözleri zaman zaman nemlendi. Acıyla sesi kısıldı, coşkuyla yeniden yükseldi. Tek dostunun kediler olduğundan bahsetti.

Matematiğine inandığım, yön duyguma güvenmeyen; sonunda dediğime gelen Albanita’nın tahminleriyle “eni 3 bin, boyu bin 500 metrelik” Heybeliada’da size de yürümeyi veya bisiklet ile seyahat etmeyi tavsiye ediyoruz. Böylece kontrol sizde olurken; dokunarak, hissederek, dinlenerek, dinleyerek, yaklaşarak, yaşayarak Heybeliada’yı gezebilirsiniz.

Yorulduysanız da iskele sokağın sağındaki Çatkapı Lokanta’da ‘hamın eli’ değmiş yemekleri tatmanızı önerebiliriz. Sempatik görünümü, güler yüzlü işletmesi, samimi karşılaması ve daha önemlisi harika mantısı, ızgara köftesi ile kışkırtıcı bir adres burası. İşletme sahibi Metin Bey’in tavrı, konuşma tarzı, bizde CHP’nin önemli siyasetçilerinden Muharrem İnce’yi hatırlatsa da; yemeklerinin lezzeti Heybeliada’nın dışına taşıyor.
Heybeliada-Mutluluk Destinasyonu

Heybeliada İskelesi’nin solunda ise çarşı, meyhaneler ve kahveler uzanıyor. Yukarı doğru ise Büyük Rum Kilisesi yer alıyor. Heybeliada Sanatoryumu’na gelmeden sizi karşılayan ‘kırmızı’ görünümlü Ayios Nikolaos Kilisesi’ndeki not oldukça dikkat çekici…
Heybeliada-Mutluluk Destinasyonu

Burası dini bir merkez; fotoğraf çekmek ve turistik gezi için başka yerleri görmenizi tavsiye eden zarif bir hatırlatma yapılıyor.
Denizcileri koruduğuna inanılan 14’üncü yüzyıl yapısı burası, ‘haç’ biçiminde ve dört fil ayağı üzerine oturtularak, bir kubbe ile kapatılmış olarak hâlâ ihtişamlı görünüyor.
Heybeliada-Mutluluk Destinasyonu

Dönüş vapurunu beklerken; ağırlığı kadınların oluşturduğu müşterileri ile Bahar Kafe’de bir çift olarak “iki tek” attık. Buradaki ‘tek’ tavladaki, Albanita’ya kaybettiğim manasıyladır. Çakırkeyif zamanlar için ‘erken saat’ sayılabilir henüz ikindi vakti…


Bahar Kafe’deki yenilgi için bahanem; yan masada oturuyor.
Birbirinden içten bir avuç hanım ve aralarındaki kaygısız sohbet. Biri birine söylediği sözden alınmazken, öteki berikinin yıllanmış dertlerinin şahidi olarak çok açık bir ilişkileri var ki; kimseden de saklamıyorlar. 

Mutluluk Destinasyonu, yeni mutluluk rotaları için ‘pusula’ olmak üzere el ele diz dize geri yola koyuluyor. Kahvenin günübirlik misafirleri olarak bordolu çocuk, tavlada yenilirken; onlarla dertleniyordu mesela. Albanita da kapı üstüne kapılanarak söke söke kazandığını düşünüyordu elbette bu arada…Ve o sırada iskeleye yanaşan vapur sesi, ‘geldiğini’ haber veriyor bizim gibi yolunu bekleyenlerine…

3 Kasım 2018 Cumartesi

Hollanda'nın outleti Rotterdam

Kübik evleri, insanın ufkunu açan müzeleri ve tabii ki Avrupa'nın en ucuz alışveriş noktası olmasıyla meşhur Rotterdam'dayız. İstanbul'da sıcak bir sonbahar sabahını geride bırakarak, kışa çoktan adım atmış şehrin sokaklarında kaybolmaya hazır mıyız? Mutluluk Destinasyonu bu hafta da kuzey ışığını takip ediyor.

Rotterdam - Mutluluk Destinasyonu
ROTTERDAM'A NASIL GİDİLİR?

Amsterdam'dan sonra Hollanda'nın ikinci büyük kenti olan Rotterdam'a ulaşmak için İstanbul Havalimanı'nda başlayan 3 saat 40 dakikalık bir yolculuğu göze almalısınız. Normal şartlarda uçak biletleri 100 Euro ile 250 Euro arasında değişiyor. Erken rezervasyonda ise bu fiyatları 80 Euro'ya kadar çekebilirsiniz. The Hague Havalimanı şehir merkezine yakın olduğundan, bu Avrupa kentini uçaktan iner inmez gezmeye başlayabilirsiniz.

Rotterdam - Mutluluk Destinasyonu

Eğer Amsterdam'a uygun bilet bulursanız da sakın kaçırmayın.
Zira Rotterdam - Amsterdam arası yaklaşık 1 saat 30 dakika sürüyor. Üstelik bu vesile ile rotanıza farklı bir şehir de eklemiş olursunuz.

ROTTERDAM'DA NERELER GEZİLİR?

Hatırı sayılır Türk nüfusu ile küçük bir İstanbul'u andırsa da, Rotterdam aslında bir açık hava müzesi gibi. Sadece su kenarında oturup bir fincan kahve içerken bile birbirinden ilginç manzaralar içinde bulabilirsiniz kendinizi.

Rotterdam - Mutluluk Destinasyonu

1-) KÜBİK EVLER


Kendine özgü mimari anlayışıyla Rotterdam'a adım atar atmaz kendinizi bir Picasso tablosunda gibi hissedebilirsiniz. Empresyonizmin sonunu kübizm akımı ile getiren Picasso'nun ilham olduğu bir mimarın 1970'lerde tasarladığı bu evler hala kentin simgelerinden biri.

Rotterdam - Mutluluk Destinasyonu

2-) ERASMUS KÖPRÜSÜ


1940 yılında Nazi saldırısı ile yerle bir olan Rotterdam'ın yeniden inşası 1970'e kadar büyük ölçüde tamamlansa da, 1996 yılında yapımı tamamlanan Erasmus Köprüsü; şehrin yeniden ayağa kalktığının bir simgesi olarak boy gösteriyor. Köprü üzerinden şehir manzarasını kesintisiz izlemek de mümkün.

Rotterdam - Mutluluk Destinasyonu

3-) BOIJMANS VAN BEUNINGEN MÜZESİ


Şehrin sokakları açık hava müzesi gibi görünse de, tarihe tanıklık eden pek çok müzeye de ev sahipliği yapıyor Rotterdam. Mesela Beuningen Müzesi'nde; Van Gogh, Dali, Monet ve Rembrabt gibi pek çok dahi sanatçının eserini yakından görebilirsiniz. Öte yandan bu müze, yeni ve çağdaş sanata da yer ayırarak, eski ve yeni arasına köprü kuruyor.

4-) BÜYÜK ROTTERDAM KİLİSESİ

Modernizmin başkenti Rotterdam'da Ortaçağ'dan kalan tek eser olan Saint Laurenskerk, Nazi saldırısı ile büyük hasar alsa da, 1952'de ki restorasyonla eski ihtişamına kavuştu.

Rotterdam - Mutluluk Destinasyonu

ROTTERDAM'DA ALIŞVERİŞ


Bu kısım özellikle hanımların ilgisini çekecektir. En başta da dediğimiz gibi Rotterdam, Avrupa'nın outleti. Her markanın, modelin en ucuzunu burada bulmak mümkün. Ama baştan uyarmakta da fayda var; ucuzluğun büyüsüne kapılıp sepetleri tıka basa doldurursanız yekün belinizi bükebilir. Zira biz, 1 Euro'ya, 3 Euro'ya satılan muhteşem kıyafetlerin etkisine kapılıp, kasada toplam 200 Euro faturayı görünce ufak çaplı bir kriz yaşadık.

Rotterdam - Mutluluk Destinasyonu

Meent
 ve Pannekoekstraat'taki butiklerin fiyatları oldukça uygun, çeşit de istemeyeceğiniz kadar çok. Mücevher tutkunuz varsa, Galerie Puur'a da mutlaka uğrayın. Gece hayatını doya doya yaşamak isteyenler de Soho ile Off-Corso'yu es geçmemeli. Son bir ek yapalım, mutlaka ama mutlaka Spido tekneler ile Rotterdam Limanı'ndan tura çıkın. Dünyanın en büyük limanına sahip kentine gelip, denize açılmamak olmaz.

27 Ekim 2018 Cumartesi

Geleceğini arayan ülke: Bosna Hersek


Barış içinde kendi halinde huzurla yaşamak isteyen Bosna Hersek’te sizi duygulu bir yolculuğa davet ediyoruz. Yere basarken, vatan toprağının ağırlığını hissedeceğiniz bu diyarda, nice güzelliklerin ardındaki hüzünlere de tanıklık edeceksiniz.

Bosna Hersek / Mutluluk Destinasyonu

İçinden 7 devlet çıkaran Yugoslavya’dan büyük acılar, büyük bedeller ödeyerek bağımsızlığını kazanan Bosna Hersek, bu haftaki gezi durağımız...

Boşnakların kalabalık olarak yaşadığı topraklarda Sırplar da azımsanmayacak kadar fazla… Az sayıdaki Hırvatlar ile Yugoslavlar da diğer etkin motifleri oluşturuyor. Yanı sıra ‘Ortodoks, Katolik, Protestan’ mezhebi kökenlerin birleştiği Hristiyanlık, 51 bin kilometrekarelik topraklarda Müslümanlığa ağır geliyor.

Bosna Hersek / Mutluluk Destinasyonu

Aralık 1995’te Paris’te imzalanan anlaşmayla bin 500 kilometrelik sınır uzunluğunun sadece 23 kilometre kadar bir kısmı, yani koca Adriyatik’te ayağını suya sokabilecek kadar bir alan deniz hududunu oluşturuyor. Balkanlar’ın ortasında sıkışıp kalmış ülke, geçmişte uzun yıllar görkemli ve mağrur şekilde yaşamıştı oysa.

Yemyeşil Bosna Hersek, tertemiz akarsu ve gölleri, bol ağaçlıklı doğasıyla bir parça İsviçre’yi anımsatıyor misafirlerine… Adriyatik Denizi’nden aldığı pay, zenginliği açısından fikir veriyor belki; ama içimizi acıtan asaleti başkaSoykırım unutulmazken, savaşın izleri de hâlâ canlı duruyor. Biraz ‘Türk ve Rum’ diye ayrılan Kıbrıs’a benzeyen Bosna Hersek’te Müslümanların yaşadığı Saraybosna Bölgesi masumiyet yüklenirken; Hristiyanların yaşadığı Banja Luka ise modernite taşıyor. Saraybosna bir Anadolu şehri olarak dikkat çekerken; buna karşılık Banja Luka da Avrupai görünümüyle fark ediliyor.

Bosna Hersek / Mutluluk Destinasyonu

Kan donduran zulümleriyle soğuk duygular hissettiren Bosna Hersek, beri taraftan tarifsiz vahşet ve gözyaşlarına dayanmış olmasının getirdiği sıcaklık ile de yakıp kavuruyor. Boşnakları, Balkanlar’daki insanları tanımak istiyorsanız eğer, tam tanımı da böyle olabilir belki de; dışarıdan soğuk görünseler bile içleri sıcacıktır, yürekleri yufka gibi…

İçleri, derinliği hüzün; dışı mutluluktur Bosna Hersek. Yaşlıları bile süslenip püslenip sokaklarında gezer, meşhur börekçileri neşeyle dolar taşar. Yaşanmışlık ve acıların getirdiği izler, sıcaklık ile örtülmüş buralarda… Basit düşünen, rahat ve güzel insanları, yaz aylarında yeşiller içinde kış mevsiminde ise beyazlar içinde yaşamayı sürdürmekte, hiçbir çabanın asla boşa gitmeyeceğini, sonunda kazanmanın muhakkak olduğunu bilerek…

Bosna Hersek / Mutluluk Destinasyonu

Bosna Hersek’te tuhaf olabilecek bir not ise ikindi namazından sonra dükkanların kepenkleri indirilmesi olarak fark edilebilir. Esnaf, hava kararmadan evinin yolunu tutacaktır ki; cebinde börek alacak kadar parası olması onlar için kafîdir, çünkü Boşnaklar kanaatkârdır, sebatkârdır. Bosna Hersek’te saçları boyasız, bakımsız kadın görmeniz de çok olağan değildir. Zira onlar savaş yıllarındaki yaşadıkları ağır travmaları böyle bastırıyor, yaraları hâlâ açık olsa dahi… Hüzünlü bir ülke Bosna Hersek, makyajından bile acı akıyor.

Bosna Hersek / Mutluluk Destinasyonu

Mermi izleriyle dolu binaları, park ve bahçelerinde, hatta futbol sahalarında bile ‘şehitlikleri’ ile, caddelerindeki sembolik kan izleriyle Bosna Hersek, direniş ve ülke sevgisi sembolü olarak duruyor Bulgaristan ve Sırbistan’ın ötesinde…

Bosna Hersek / Mutluluk Destinasyonu

Butmir Bölgesi’ndeki ‘Umut’ isimli Savaş Tüneli görülmesi gerekir. Sida Kolar adındaki bir kadın evini bağışlar ve aylarca kazılarak açılan tünel insanlar için bir kaçış yolu olur. “Bosna’nın ağzı” da denilen buradan yiyecek, içecek, mühimmat geçirilir ve iletişim için de kullanılır.
Neretva Nehri üzerindeki Mostar Köprüsü de Kanunî Sultan Süleyman Dönemi yadigarı. Albanita, “Mimarı kim?” diye sordu. Bütün bilmişliğim ile “Mimar Sinan” dedim; düzeltti:
Hayır, Mimar Hayrettin. Mimar Sinan’ın talebesi.

Bosna Hersek / Mutluluk Destinasyonu

1566’da “Taş Kesilmiş Ay” biçiminde inşa edilen köprü, 1992’de Sırplar tarafından tahrip edilirken; bir yıl sonra Hırvatlar tarafından tamamen yıkılmıştı. 2004’te Türklerin yeniden inşa ettiği Mostar, 2005’te Dünya Mirası Listesi’ne girerek ihya edildi.

Bosna Hersek / Mutluluk Destinasyonu

Bakırcılar Çarşısı, Gazi Hüsrev Bogava Camii, Saat Kulesi, İsa Katedrali de görülmesi gereken adresler olarak sıralanabilir. Buralarda Osmanlılar’ın izleri hissedilirken; Yugoslavya’yı Nazilere karşı ayakta tutan Tito’nun konuşma yaptığı yerdeki ateş hâlâ yanıyor. Partizanlar her gün oraya çiçek bırakmayı bir vefa borcu olarak görüyor.

Buna Nehri ve buradaki Blagay Tekkesi’ni de gezmelisiniz. Ahşap süslemeleri ve hamamıyla tam bir tarih mirası… Begova çorbası, Saraybosna kebabı ve Boşnak kahvesini de tatmadan dönmeyin.

Çengelköy: Boğaz'ın kenarında asırlık bir çınar

Boğaziçi’nin esintileri, yalıların alt katına, cumbalı üst katlara misafir oluyor. Bahçesi “deniz” olan Muazzez Hanım Yalısı, Server Bey Ya...