12 Şubat 2020 Çarşamba

Masal kapısı: Doğu Ekspresi

Mutluluk Destinasyonu sizi bu hafta, Doğu Ekspresi ile başkent Ankara’dan Türkiye’nin Kafkasya kapısı Kars’a götürüyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

İstasyon şefinin telsizden yaptığı, “Yolunuz açık olsun, hayırlı yolculuklar” anonsu ile makinist, romantik aracın pistonlarını harekete geçiriyor. Geride, Ankara Garı’nda yankılanan siren sesi kalıyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Doğu Ekspresi, Ankara’dan başlayıp Kırıkkale, Kayseri, Sivas, Erzincan, Erzurum ve Kars’a uzanan 54 istasyonluk güzergâh için karanlığı yararak hareket ederken, kondüktör nezaketle bilet kontrollerini yapıyor. Bu sırada trende, anlatılacak ve yaşanmış hikayeler kompartımanları dolduruyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

2 bin kilometrelik yol boyunca her vagonunda, her koltuğunda zamanın farklı bir dilimi yaşanan Doğu Ekspresi’nin pencerelerinde yerleşim yerlerinin, uzaktaki köylerin ışıkları bir beliriyor bir kayboluyor. ‘Doğu Ekspresi’ deyince hep akla, sosyal ağlardaki fotoğraf konsepti, şarkı repertuarı ve led ışıklarıyla dekore edilmiş kompartıman modası geliyor. Yataklı vagon yolcuları da istinasız özel hazırlık yapıyor zaten. Bunlardan biri de Albanita…

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Yine her zamanki gibi kusursuzca, her şeyi düşünmüş olarak yerleşiyoruz sayesinde. Son yıllarda bir akım haline dönüşen Doğu Ekspresi’nin özellikle yataklı vagonlarında yer bulmak için sizin de bir Albanita’ya ihtiyacınız var. Yoksa aylar öncesinden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Bu arada her istasyonda yeni yolcular, hikayelerini yükledikleri bavulları ile yerlerini alıyor, kimi ise ayrılıyor. Her istasyona zamanında varabilmek için hesaplamaların yapıldığı şef odasındaki demli çayların kokusu dışarı taşarken; uyuklayan yolcuların derin nefes alışları gecenin sessizliğinde yankılanıyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Soğuk demir yığını, istasyonlarda topladığı yolcuları ile adeta ruh bulurken; her mola bir son ve bir başlangıç oluyor. Yeni bir ses, yeni bir nefes, yeni bir hayat, yeni bir sevgi ve yeni bir hüzün Doğu Ekspresi’nin her seferinde dolup boşalıyor kompartımanlarda…

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Yolculuk uzadıkça mideniz kazınıyor, Doğu Ekspresi’nin mutfağından yükselen kokular burnunuza ulaşıyor. Her yerde yiyebileceğiniz yemekleri, hareket halindeki restoranda yemek ayrıcalığını Albanita ile Bordolu Çocuk da yaşıyor. Bu esnada pistonları yavaşlayıp makas değiştiren tren, bir başka hat üzerinde sefer yapan Mavi Tren’e yol verirken; makinistler karşılıklı sirenlerle birbirlerini selamlıyor, misafirlerini sağ salim ulaştırmak için kazasız yolculuk temennilerini iletiyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Duraklardan birinde Doğu Ekspresi yakıt almak için mola veriyor; 2 bin 250 beygir güç üreten dizel turbo şarj birkaç dakika içinde pompalanıyor. Bu ara yavaş yavaş süzülen kar taneleri de, kompartıman camlarına vuruyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Dünyanın en lüks oteli olmasa da bir beşik gibi sallanan tren yolculuklarında, uykunun tadı, başka hiçbir yerde böyle tatlı gelmiyor insanaPistonların çıkardığı ses masal gibi gelirken; yumuşak yumuşak sarsılan trende Albanita da uykuya yenik düşüyor. ‘Yataktan düşme’ korkusu yaşarken; haliyle Bordolu Çocuk, gece 3-5 nöbetini devralıyor. Romantik vasıta hızla yol alıyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu
Raylarda demirler birbirine sürterken, sallanan vagonda düşünceler ve hayaller çarpışıyor. Doğu Ekspresi şehirleri yutarken; gecenin sessizliğini, istasyon şefinin düdüğü yırtıyor. Havanın aydınlanmasına az bir süre kala, makine dairesinde 1973’te temeli atılan, 39 yılda tamamlanan Eriktaş Tüneli’ne girme hazırlıkları yapılıyor. 5 bin 473 metre uzunluğundaki tünel, Türkiye’nin en uzun dehlizi kabul edilirken; girişte karanlık olan hava çıkışta aydınlanıyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Yolculuğun yarısı gece karanlığıyla geride kalırken; önümüzde 12 saatlik yol kalıyor. Eriktaşı Tüneli’nden çıkınca; Albanita’nın uyarısıyla Bordolu Çocuk, başını sağ yamaç tarafında çevirerek tarihi İpekyolu’nu yerinde görüyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Uçsuz bucaksız bozkır ve bembeyaz kar örtüsüyle diğer yolcular da uyanıyor. Sıcaklığın eksi dereceleri gösterdiği anlarda Albanita’nın yaptığı kahveyi yudumlarken Bordolu Çocuk, fincandaki duman kompartıman camını buğulandırıyor. ‘Demirdağ Köprüsü’ geçildikten sonra Fırat Nehri’nin kolları kucaklıyor Albanita ile Bordolu Çocuk’u…

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Anadolu’yu boydan boya kat eden Doğu Ekspresi, adeta bir zaman tünelinden geçiyor.

Kimi zaman dağları yaran, kimi zaman dağların içinden geçen demir yığını, kendisine paralel uzanan Fırat Nehri’ni kovalıyor sanki. Anadolu’nun bağrına uzanırken; kayalıklar arasından geçiliyor, bu arada hız da düşürülüyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu
Ankara’dan Kars’a bir tam gün boyunca ulaşılıyor, yolcular sabrı öğreniyor. Dağların üzerinden kendini gösteren güneş, tren camlarından içeri süzülerek, vagonları dolaşıyor. Yolculuk sırasında gelecek ve geçmiş kendini gösterirken; istasyonlar misafirlerin bazıları için evlere varış, bazıları için evden uzaklaşma anlamı taşıyor. Fırat Nehri de Doğu Ekspresi de bu esnada engin dağlara karşı amansız bir mücadele veriyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Pencerede her an değişen manzaranın seyrine doyum olmuyor, hiçbir şeyi kaçırmayayım isterken, yorgun düşüyorsun. Sanki kaybettiğimiz, aslında belki de hiç sahip olamadığımız, eskilerin büyülü dünyasını araladığımız Doğu Ekspresi’nde Anadolu’nun ücra köşelerini keşfediyoruz.


Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu
Bir köşede bir genç elindeki kitabı okurken; bir başkası gazete sayfalarında gündemi takip ediyor, öte yanda ise bir kadın film izliyor. Yani aynı trende, aynı seferde, her köşede zaman farklı işliyor. Ray sesleri arasında yolculuk, bazen istediğiniz cevapları söylüyor size, bazen de duymak istemediklerinizi düşüncelerinizde… Erzurum’a yaklaştıkça tren, tipi ile mücadele etmek zorunda kalıyor. Kar beyazı bitki örtüsünden geçerken; tren ardında kristal kar tozu bırakıyor. Beri yanda lokomotif camına vuran kar, görüş mesafesini düşürüyor. Öte tarafta ise güneş, kompartıman penceresine vuruyor.



Fırat Nehri’nden sonra Erzurum-Kars Karayolu’ndaki araçlar eşlik ederken Doğu Ekspresi’ne, gökyüzündeki mavilik de yerini kızıl tonlarına bırakıyor, Kars’a ulaşmadan akşamüstü oluyor. Kars’a varmak üzereyken de tünellerin birine girip diğerinden çıkılırken; yalnızlığı iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Zaman kavramı biterken; hayat duruyor adeta zifiri karanlıkta

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Karanlık çökerken; tren ışıkları aydınlatıyor zangır zangır sarstığı kar beyazı zemini… Yolun sonu gelirken; Doğu Ekspresi ile çok özlediğimiz, hep hayal ettiğimiz huzurlu o dünya, ‘masalların kapısı’ aralanıyor.

Kars’a vardığınızda, sanki herkes sizi bekliyormuş zannediyorsunuz. Trenden inerken; ‘Bolşevik Komutanı German Sterligov’ gibi halkı selamladığınızı düşünüyorsunuz.


Nostalji yolculuğunun ne demek olduğunu Kars’a vardığınızda anlıyorsunuz; 1878-1918 arasında Ruslar’ın egemenliği altında kalmış serhat kenti, mimari yapısıyla, Türkiye’nin diğer şehirlerinden hemen ayrılıyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Izgara sistemindeki birbirine paralel caddeleri ile devasa bir mazgalı andıran Kars, göz kamaştıran estetik harikası binalarıyla sizi kendine hayran bırakıyor.

Doğu Ekspresi’nin ilgi çekici yanı, belki tren nostaljisi ve kar olabilir; ama bunda kesinlikle Rusların izlerini taşıyan Çarlık yapılarının etkisi çok büyük… Zira Kars’a ayak basınca, kendinizi bir anda St. Petersburg’ta hissediyorsunuz.


Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Bir yere varmaktan ziyade, yolculuğun kendisini anlamlı kılan Doğu Ekspresi, her gün Kars – Ankara – Kars arasında gidip gelirken; hiç kuşku yok ki bugünkü şöhretini, Albanita ile Bordolu Çocuk’u da kendisine çeken popülaritesini, sosyal medyadaki paylaşımlar ile yakalıyor. 2017’de başlayan akımla, bizim gibi yolcular adeta fotoğraf çekmeye doyamıyor.

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu
25 saatlik yolculuk başka hangi vasıta ile yapılsa sıkıcı olabilir, otelde kalsanız bu kadar saat boğulabilirsiniz. Ama Doğu Ekspresi yolculuğu böyle olmuyor; karşınıza sürekli ‘yeni sürprizler’ çıkarıyor. Yeni arkadaşlıklar belki de…

Doğu Ekspresi - Mutluluk Destinasyonu

Bir gün süren yolculuk sonunda hissettiğiniz duygu, ‘Keşke bitmeseydi’ oluyor. ‘Neden hat biraz daha uzun değil, az daha ileri gidemez miydik’ diye hayıflanıyorsunuz. Makinistlere kızıyorsunuz, ‘Sanki daha yavaş yol alınamaz mıydı; daha çok vakit geçirseydik” diye… Mutluluk Destinasyonu olarak da size aynı deneyimi yaşamanızı şiddetle tavsiye ediyoruz.

2 Şubat 2020 Pazar

Metropol kıyısında

İstanbul’un diğer bütün semtleri ölümdür; ama ‘Arnavutköy’ insan var oldukça yaşayacaktır sanıyorum. Kokteyllerin, brunch’ların, tatil gecelerinin mekânı Arnavutköy’ün eteklerinde herkese yer var. Tarihi köşkleri, alımlı bir kadının ayağını suya sokması gibi; Arnavutköy’de zarafet içinde kayıkhaneleri Boğaziçi’nin akıntısında gezdiriyor. Kazıklı yol boyunca adeta bir dantelmişçesine işlenmiş ‘Art Nouveau’ desenleriyle rengârenk yalılar, “mimari festival” gibi uzanıyor. 
Arnavutköy - Mutluluk Destinasyonu
Mutluluk Destinasyonu bu hafta, İstanbul’un havalı semti, sahil güzeli Arnavutköy’de…
Arnavutköy - Mutluluk Destinasyonu
Eski bir balıkçı köyü olan Arnavutköy, bin 500 yıllık yerleşim yeri… Rumlar ve Museviler, semtin kimlik kartını ellerinde bulunduruyorlar. Öyle ki çeşitli sebeplerle göç ederlerken; arkalarında göz kamaştıran ahşap konaklar, dikkat çeken kiliseler ve fark edilen sinagoglar bırakarak, “Arnavutköy’ün sahibi” olarak çekilmişler. ‘Arnavutköy Rum İlkokulu’ ise kalan birkaç öğrencisi ile hüzünlü fotoğraf sunuyor.
Arnavutköy - Mutluluk Destinasyonu
Boğaziçi’nin eski balıkçı köylerinden biri olan Arnavutköy’de, yine balıkçılar olta atıyor. Sahil boyunca arabaların kornaları, bölgedeki soylu görüntüden tezat bir gürültü yayıyor. Misina ucuna bağladıkları kurşunları avare avare sallayan balıkçılar, yürüyüş yapanları da avlayacak gibi kendilerini kaybediyor. 
Arnavutköy - Mutluluk Destinasyonu
Köşklerin, konakların, yalıların Marmara Denizi ile kaynaştığı “Arnavutköy’ün ‘Arnavutlar’ ile pek bir ilgisi yok” diyenler yanılıyor. Semt ismini 16. Yüzyıl’da Arnavutlar’ın buraya yerleştirilmesinden alıyor. Daha evvel Rum ve Museviler’in yaşadığı buralara, “Arnavutlar’ın köyü” anlamında ‘Arnavutköy’ denmesiyle ilgili olarak bir başka rivayet ise Sultan Abdülmecid Han Dönemi’ne dayanıyor. Padişah, semtteki Arnavut taş ustalarını İstanbul’un kaldırımlarını restore etmekle görevlendirince hem semt ismi hem de kaldırımları yenileniyor. O güne dek ‘Horasmoto’ yani “melekler şehri” olarak anılan bölge, ‘Akıntı Burnu’ anlamıyla Megalou Reumatos ve ‘Büyük Akıntı’ anlamıyla Mega Revma diye de biliniyor.
Arnavutköy - Mutluluk Destinasyonu
Bir kahvaltı, bir akşam yemeği, bir kahve molası, bir gün gecelik konaklama için tercih edilen Arnavutköy’de uzun uzadıya gezilecek bir rota çıkarılamaz belki… İstanbul sermayesinin yaşadığı semt, misafirlerine de mekânsal olarak hoş vakitler vaat ediyor. Bunlardan biri olan Alexandra’da şehri ve kendinizi dinlerken; huzur buluyor, yenileniyorsunuz mesela.
Arnavutköy - Mutluluk Destinasyonu
Bebek-Ortaköy arasındaki sabah yürüyüşü sonrası ahşap ağırlıklı konseptiyle Any Kafe’de bir kahvaltı yapmak veya kahve içmek pırıl pırıl başlangıç için bulunmaz imkânlar sunuyor. Ancak burayı aslında öne çıkaran, ‘a la carte’ sunumuyla Pazar brunch’ları kuşku yok ki… Albanita’yla geciktirilmiş bir hafta sonu kahvaltısı için tercih ettiği Any’de Bordolu Çocuk, deniz kokusu eşliğinde şölen tadında dakikalar geçirmişti. 
Arnavutköy - Mutluluk Destinasyonu
Mahalle barı Kavanoz, saklı bir bahçe gibi “çevre dostu” şeklinde dizayn edilmiş. Sokak köpeklerine bile kapısı açık olan Kavanoz’un ismi girişinde satılan mumlar ve oda kokularından geliyor. Kuruçeşme’ye doğru Gabfoods’ta sağlıklı tercihlerde bulunabilirsiniz.
Arnavutköy - Mutluluk Destinasyonu
Gayrimüslimlerin ağırlıklı yaşadığı Arnavutköy’ün sahil yolunun hemen arkasında yer alan ana caddesinde ve yüksekten alçağa doğru her noktasında irili ufaklı pek çok ayazma, kilise bulunuyor. İyileştirici gücüne inanılan başmelek Mikail’e atfedilen 1899 tarihli Taksiarhis bunlardan birisi… Çan kulesi suskunluğa gömülse de II. Mahmud Han tarafından yaptırılan 1838 tarihli Tevfikiye Camii, hâkim dini egemenliği işaret ediyor.
Arnavutköy - Mutluluk Destinasyonu
Şehzade Tevfik’ten ad alan Osmanlı mimarisi caminin yanında ise Süslü Arnavutköy Karakolu konumlanıyor.
Arnavutköy - Mutluluk Destinasyonu
Körkadı Sokak’ta 19. Yüzyıl yapısı Profitis İlias Kilisesi ve ayazması var. Şapel, Hz. İlyas’a adanmış; ziyaret için özel izin gerekiyor. Dar sokaklarından yukarı doğru çıkarken; semtin hatıraları da sizinle birlikte gelir. Arnavutköy’ün tepe yerinde, Sadrazam İzzet Mehmed Paşa tarafından III. Selim Han için yaptırılmış İzzetabad Kasrı yer alıyor. Boğaz manzarası gözlerin önüne seriliyor. Yine Arnavutköy’ün tepelerinde ‘Amerikan usulü’ eğitim için 1863’te açılan Robert Kolej bulunuyor.
Arnavutköy - Mutluluk Destinasyonu
‘Kazıklı yol’ geçilince gelen kıvrım, burun gibi çıkıntılı olduğu için buraya “Akıntı Burnu” deniyor. Boğaz’ın en kuvvetli akıntılarından biri, karşı kıyıdaki Kandilli ile Akıntı Burnu arasından geçerken; Marmara’nın en derin yeri olan burada, tarihin çeşitli zamanlarında ‘deniz kazaları’ yaşanmıştı.
Arnavutköy - Mutluluk Destinasyonu
Boğaz’ın sularının en hızlı aktığı Akıntı Burnu’nda, eski adıyla Mega Revma’da yengeçler bir zamanlar karadaki taşlar üzerine çıkıp yollarında ilerliyormuş.
Arnavutköy - Mutluluk Destinasyonu
‘Mega Revma’ diye bilindiği günlerde Arnavutköy’deki Rumlar geçimlerini balıkçılık ile kazanırmış. Gündüz tutulan taze balıklar, akşam olunca Rumlar’ın işlettiği meyhanelerde servis edilirmiş. Akıntı Burnu’ndan başlayarak Ortaköy’e doğru sıra sıra balıkçılar dizilirken; “Rumlar’ın meyhane kültüründen kesinlikle anladıkları” hakkını teslim ediyor Albanita. Arnavutköy’ün meşhur balık lokantalarından çıkan kokular sizi kendisine çekiyor. Bunlardan birinde, duvarında “Balık oltayla, insan tatlı dille avlanır” yazılı Adem Baba’da yer bulmanız şanstır.
Arnavutköy - Mutluluk Destinasyonu
Öte yandan bir zamanların Rum köyü olan Arnavutköy’deki Rum meyhanesi Maestros’ta tarih kokusu deniz kokusuna karışıyor. Hudson ve Halet-i Ruhiye de ‘kokteyl bar’ kültürünü yansıtıyor. Bodrum Mantı ise Arnavutköy’ün klasiği olarak biliniyor. Butik adres Girandola’ya uğrayıp Albanita’nın tavsiyesi ‘narlı’ dondurmanın da tadına bakmalısınız.
Arnavutköy - Mutluluk Destinasyonu
Arnavutköy’ün sokakları yürümekle bitmiyor. Francalacı Caddesi boyunca gördüğünüz evleri ayrı ayrı izlemeye kalkasınız, gün biter, yeniden güneş doğar. Caddenin bitiminde birbirine paralel uzanan Bakkal ve Mumhane sokaklarını da görmeden buradan ayrılmayın. 
Arnavutköy - Mutluluk Destinasyonu
Boğaz’ı kucaklayan yalıları, dar sokaklarına sırt vermiş ahşap evleri ve her bir noktasından farklı güzellik çıkan manzarasıyla Arnavutköy, sizleri de bekliyor.

25 Ocak 2020 Cumartesi

İstanbul’un yabancısı

İstanbul’u eski sokakları olmadan sevmeniz mümkün değil. Dünyadaki hiçbir şehri de alçak gönüllü eski sokakları olmadan sevmeniz imkân dahilinde değil. Mutluluk Destinasyonu bu hafta, Galata’nın sokaklarında dolanıyor. Şahkulu, Lüleci Hendek, Serdar-ı Ekrem ve diğerlerinde demlenmeye, Galata’yı birlikte adımlamaya ne dersiniz?

Galata - Mutluluk Destinasyonu
Bazı semtler, kentleri kadar şöhretlidir. Galata da bunlardan biri… Bizans ve Osmanlılar’a başkentlik yapmış imparatorluklar şehri ‘İstanbul’ denince, “Galata” olmadan eksik kalır.

Galata - Mutluluk Destinasyonu
Batı Akdeniz’i ve hatta Atlantik’i temsil eden Galata’ya bir "Doğulu" olan İstanbul, Bizans Dönemi’nde de Osmanlılar zamanında da hep mesafeli yaklaştı. Uzaktan güzel görünüyordu; fakat ‘yabancı’ görünümlüydü. Bizans buraya, “karşı” anlamında ‘Pera’ dediler. Osmanlılar ise ‘merdivenli yol’ tamlaması olarak “Galata” demeyi tercih etti. Bizans için Galata, sevimsiz Venedik tüccarlarının yaşadığı bölgeyken; Osmanlılar’da da gayr-i müslimler yaşardı.

Galata - Mutluluk Destinasyonu
Konstantinopolis halkı ile Pera’dakiler, 1185’te uzun süre çatıştılar. Hatta Venedikliler’in düzenlediği 1204’teki Haçlı Seferleri’nde hedef Konstantinopolis, hesap ise Pera’daki intikamdı. Osmanlılar’da da zaten imparatorluğu parçalayacak ihanet hesapları, Galata’da planlanıyordu; buna inanılıyordu. Tarihi geçmişi de Galata’yı, ancak İstanbul kadar şöhretli yapıyor.

Galata - Mutluluk Destinasyonu
Şişhane, Tünel ve deniz arasındaki surlar ile çevrili bölge için Bizanslılar, ‘Pera’ diyordu. İstanbul’un fethi ile yerleşim sur dışına da taşarak Galata’nın yüz ölçümü enine boyuna genişledi. Galata surlarının dışındaki Beyoğlu’nun da ‘baglio’ yani Venedik Elçisi’ne izafeten böyle anıldığı rivayet edilir. Benzeri, daha ihtişamlısı Roma’da bulunan Palazzo Venezia, bugün restoranların sıralandığı Galata’daki bir eski saray aslında.

Galata - Mutluluk Destinasyonu
Evliya Çelebi’nin notlarında ‘Denizden Galata’ya bir saatte çıkılır’ diye yazdığı mesafe, Tünel’den birkaç dakika ile geçiliyor. Albanita ile Bordolu Çocuk, Cenevizlilerin inşa ettiği kuleden İstanbul’un yedi tepesini de aynı anda görebiliyor. Boğaziçi’nden Haliç’e, Haydarpaşa’dan Suriçi’ne, tarihî yarımada gözler önüne seriliyor boydan boya.

Galata - Mutluluk Destinasyonu
Galip Dede Caddesi boyunca enstrüman satan çok sayıda müzik market, hediyelik eşya dükkânları, halıcılar ve kafeler, gece kulüpleri arasında yorulan Albanita ile Bordolu Çocuk, Viyana Kahvehanesi’nde biraz soluklanırken; Büyük Hendek Caddesi’nde birbirlerinin kadrajlarına girse de bir sürü insan Galata Kulesi’yle aynı fotoğraf karesi içine sığmaya çalışıyor.

Galata - Mutluluk Destinasyonu
İstanbul’un en eskisi ve en büyüğü olan Galata Mevlevihanesi’nden sanki ney, kudüm ile rebab sesleri yükseliyor. Aynı anda Beatles, Pink Floyd ve U2’nin de kullandığı 'Zilciyan' marka ziller kulakları tırmalıyor. Bir yerlerde saz çalıyor, akordeon körüğündeki hava dokunaklı ezgiler sızdırıyor. Galata’da müziğin bin bir çalgısı birbirine karışıyor. Galata’dan ilhamla Albanita da bir mağazadaki piyano taburesine oturmak için izin isteyip ışıl ışıl gözleriyle, “Für Elise” çalıyor. Müziğin evrenselliği, Galata’da herkesi buluşturuyor.

Galata - Mutluluk Destinasyonu
Daha sonra Albanita’nın mihmandarlığında Habib Gerez Atölyesi’nde renklerden bir dünyanın kapısını aralıyoruz. Bırakıp gitmeyerek Galata’ya sahip çıkan Gerez Ailesi, 15. Yüzyıl’dan bu yana burada yaşıyormuş. Seferad Yahudisi olan Gerez’in resim atölyesini görmek, adeta yaşayan bir anıt olarak kendisiyle de tanışmak isterseniz eğer, Neve Şalom Sinagogu’nun yakınlarında bulabilirsiniz.

Galata - Mutluluk Destinasyonu
Çok kültürlü yapısıyla Galata’daki Yüksek Kaldırım’dan bir 24 saat içinde Müslüman, Hristiyan, Musevi, Budist aynı anda geçiyor. Arnavut, Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Ermeni, Rum, Yahudi yüzyıllardır bu basamakları arşınlıyor. Bizans Dönemi’nde Latinlerin ağırlıkta olduğu Galata’da, Osmanlılar’ın zamanında ise Rumlar nüfuz sahibiydi. Ancak halk hangi dil ve dinden olursa olsun, 'İstanbullular' olarak bilinirdi.

Galata - Mutluluk Destinasyonu
Hatta bir dönem İtalyanlar burada; Santa Anna, San Benedetto, San Giovanni, San Sebastiani, San Antonio, San Giorgio, Santa Maria ve San Francesco’da ibadetlerini yaparmış. Karaköy’deki yıkımlarla sahil açılınca, göze çarpan Arap Camii de işte o günlerden kalma… Dinler de Galata’da sırt sırta yaşıyor.

Galata - Mutluluk Destinasyonu
Galata Kulesi, Bahriye Hastanesi, Saint Pierre ve Saint Paul kiliseleri, elbette St. George Lisesi, semtin kimliği adeta… Saint Pierre Hanı, Galata Bedesteni, Kamondo ve Kurşunlu Han’ı da unutmamak lazım. Buralar eski Galata’nın canlı ve hüzünlü örneklerini taşıyor.

Galata - Mutluluk Destinasyonu
Bankalar Caddesi, Osmanlılar’dan miras finans kapital merkezi… Lüleci Hendek Sokak hâlâ Ceneviz, Venedik ve tabii ki Bizans kokuyor. Bir dönem Levantenler’in yeri olan buralarda, hayal ederseniz hâlâ han girişlerinde beyaz eldivenli kapıcılar görebilirsiniz.

Galata - Mutluluk Destinasyonu
Bir dönemin liman semti, İstanbul’un ithalat ve ihracat kapısı; eğlence ve suç bölgesine de zaman içinde dönüştü. 19. Yüzyıl’da tüccarlar ile gemiciler ve savaş yıllarında ise askerlerin doluştuğu Galata’da İtalyanlar, Fransızlar, Araplar, Çinliler, Koreliler, İngilizler, Almanlar, özetle dünya milletleri, turistler konuşa konuşa Yüksek Kaldırım’da yürürken; kendi seslerini bırakıyor bugünlerde… Galata’daki yüksek kaldırım, bir yere çıkmıyor. Gezmek, dolaşmak için bir alan… Herhangi bir cadde veya sokak değil orası… Gökyüzü ile yeryüzü sanki burada el sıkışıyor.

Galata - Mutluluk Destinasyonu
Karaköy Rıhtımı, Tersane Caddesi, Tophane, Perşembe Pazarı’nda da semtin izlerini göreceksiniz. Batı Akdeniz kentlerinin havasını taşıyan Galata’nın yıkılan surlarının içinde hâlâ Yahudi kültürü yaşanmaya devam ediyor. Albanita ile Bordolu Çocuk da yorgunluğu unutmak için Anemon Hotel’deki Galata Kulesi’yle camdan cama fısıldaşmak, tarihten bahsetmek için odalarına çekiliyor.

Galata - Mutluluk Destinasyonu
Galata Kulesi’nin sol yanında Kız Kulesi, arkasında Beyazıt Kulesi görünüyor. Notları, fotoğrafları derleyip günü değerlendirirken otel odasında, kuleler arasında Bordolu Çocuk’un aklına, Bedri Rahmi’nin dizeleri geliyor, "Şu Kız Kulesi’nin aklı olsa Galata’ya varır, bir sürü çocukları olur" diye mırıldanıyor. 

Galata - Mutluluk Destinasyonu
Bu arada Kule Çıkmazı Sokak’ta bir kadın gül kurutuyor, kokusu Anemon’un odalarını dolaşıyor.

Çengelköy: Boğaz'ın kenarında asırlık bir çınar

Boğaziçi’nin esintileri, yalıların alt katına, cumbalı üst katlara misafir oluyor. Bahçesi “deniz” olan Muazzez Hanım Yalısı, Server Bey Ya...