vizesiz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
vizesiz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Eylül 2019 Cumartesi

Ucuz seyahatlerin püf noktaları

Siz de bizim gibi gezmeyi, yeni yerler ve lezzetler keşfetmeyi; ancak bütçenizi aşmadan tatil yapmayı seviyorsanız, bu rehber tam size göre. Mutluluk Destinasyonu bu hafta, ucuz tatil yapmanın püf noktalarını açıklıyor.
Mutluluk Destinasyonu
1-) Erken rezervasyon fırsatlarını kaçırmayın

Eğer yıllık izniniz önceden belli oluyorsa ya da hafta sonu kaçamaklarını seviyorsanız, erken rezervasyon fırsatlarını kaçırmayın. Tatilinizden 6 hafta önce yapacağınız otel rezervasyonları ya da alacağınız uçak biletleri en az "yüzde 30" oranında daha uygun fiyatlı olur.

2-) Son dakika fırsatları

Hiçbir otel, odaları boş kalsın ya da hiçbir firma uçağı boş uçsun istemez. Bu nedenle pek çok firma son dakika indirimine gider. Mesela bazı 5 yıldızlı büyük oteller akşam saat 22:00'dan sonra oda fiyatlarında indirim yapar. Eğer gezgin ruhluysanız, hava limanında son dakika bir uçağa binmeye karar verebilir ve boş koltukları en az yüzde 40 indirim ile alabilirsiniz.
Mutluluk Destinasyonu
3-) Rezervasyon uygulamaları

Yüzlerce rezervasyon uygulaması olsa da "en güvenilir" olanlarını tercih etmelisiniz. Zira, otel rezervasyonunuzu yaptırıp, paranızı ödediğiniz hâlde, otele gittiğinizde boş bir arazi ile karşılaşabilirsiniz. Biz genellikle hotels.com sitesini kullanıyoruz. Şimdiye kadar hayal kırıklığına uğramadık. Çoğunlukla otel fiyatlarının 'yüzde 25, yüzde 35' daha azını ödeyerek tatil yaptığımız gibi, 10 gece rezervasyonun ardından bir gece de 'bedava konaklama' hediyesi kazandık.

4-) Yeme içmeye dikkat

'Her şey dahil' sistem bir otelde kalmıyorsanız, yeme-içme masrafları bütçenizi eritecektir. Size tavsiyemiz, gideceğiniz yer hakkında önceden araştırma yapmanız. Tatil yöresinin yerel lezzetlerini, büyük restoranlar yerine yerel işletmelerde tadarsanız; hem bütçeniz sarsılmaz hem de esnaf kazanır.
Mutluluk Destinasyonu
5-) Kalabalık tatil

Tatile kalabalık bir grupla gitmek masrafı her zaman en az yarı yarıya düşürür. Birlikte araba kiralayabilir, otel yerine havuzlu ya da plaja yakın apartlar tutabilirsiniz. Böylece 2 kişinin yapacağı masrafla, en az 4 kişi tatil yapabilirsiniz.

6-) Cruise gemileri

Son yıllarda giderek popülerleşen 'dev yolcu gemileri' de "ucuz tatil" için bir alternatif olabilir. Eğer kumar oynamayan gruptaysanız, 300 Euro gibi bir fiyata 4 gün rüya gibi bir tatil yapmakla beraber, 4 güne 3 ülke ziyareti de sığdırabilirsiniz.
Mutluluk Destinasyonu
7-) Parası değersiz ülkeler seçin

Döviz kurundaki yükseliş nedeniyle yurt dışı tatilleri rüya gibi görünse de, doğru seçim yaparak yurt dışında da ucuza tatil yapabilirsiniz. Para birimi Türk Lirası'ndan düşük bir ülke seçerseniz, alışveriş bile lüks olmaktan çıkar. Mesela Ukrayna'nın 10 grivnası yaklaşık 1 Türk Lirası ediyor. Kendinizi zengin hissedebilirsiniz.

8-) Hediye seçimi

Özellikle yurt dışına çıkanlar, dönüşte eşe dosta hediye getirmek zorunda hissediyor kendisini. Siz de bu gruptansanız, tavsiyemiz mağazalar ve free shop'tan uzak durmanız. Bunlar yerine, yerel gece pazarlarını ya da gittiğiniz bölgeye özel marmelatlar, reçeller üreten şarküterileri gezmeniz. Alacaklarınızın gramajına da dikkat etmelisiniz. Aksi halde alışverişte yaptığınız tasarruftan çoğunu, uçaktaki bagaj sınırını aşınca ödeyebilirsiniz. 

9-) Döviz alımı

Döviz alımını mutlaka Kapalıçarşı gibi, para akışının yüksek olduğu bir yerden yapın ki; en düşük kurdan alabilesiniz. Hava limanından zorda kalmadıkça asla döviz almayın. Aradaki makas öyle açık ki; 100 dolar alabileceğiniz Türk Lirası ile ancak '80 dolar' olabilirsiniz.

22 Haziran 2019 Cumartesi

Garipçe, bir hayal…

Karadeniz’e komşu olan Garipçe Köyü, mükemmel manzarası ile eşsiz fotoğrafların doğal açısı… Küçük bir tepe üzerindeki yerleşim yeri, deniz seviyesinde keyifli anlar vaat ediyor. Brunch için veya uzun bir akşam yemeği için tercih edebileceğiniz Garipçe, doyasıya bir huzur ve sükûnet sunuyor gelenlere… 
Garipçe / Mutluluk Destinasyonu
İstanbul’un hâlâ saklı kalmış o kadar çok güzelliği var ki; her yeni rota ile hayranlığımız artıyor. Albanita dedi ki; “Üzerimizdeki beton ağırlıkları artık hafifletmemiz gerekmiyor mu?” Böylece yollara düştük, Sarıyer’in sırtlarına doğru… İstanbul’da ‘huzur’ deyince, aklımıza gelen birkaç alternatiften biri, Sarıyer oluyor. Belki de Fuat Paşa Yalısı'nda kalbimize yer etmiş, tatlı hatıralara gösterdiğimiz ahde vefa ile ilgili…
Garipçe / Mutluluk Destinasyonu
Koca metropolün canlı hayatına, kıyıdan köşeden Garipçe’den şahitlik ediyoruz. İstanbul’da İstanbul’a uzak olmak, gün be gün çekiştirilip sarsılan gönlümüze ferahlık veriyor. Kentin Kuzey yönündeki Garipçe ve civarı, deniz fenerlerine ev sahipliği yapıyor. Karadeniz’de dümen kıran kaptanların, rotasını tayin eden küçük fenerler, bölge insanları kadar yerel ve kadim. Uzun yıllardır bulundukları yerlerde kim bilir hangi yaşanmışlıklara tanık oldular. Biz ise sadece birkaç saatliğine nefes kesen Karadeniz manzarasına talim ediyoruz. Oysa hane sahibi ise bizden önce olduğu gibi, bizden sonra da tepeyi beklemeye devam ediyor.
Garipçe / Mutluluk Destinasyonu
İlk olarak, Garipçe Kalesi’ne çıkmadan kıyıdaki balıkçılarda soluklanıyoruz. Marmara’nın suları, Garipçe Koyu’na usulca sokulurken; duruluyor, durgunlaşıyor, adeta ağırlaşarak, kendine bir çeki düzen veriyor. Ancak kıyıdaki karayla kesiştiği birkaç saniyelik buluşma anında çıkardığı şırıltı ile geldiğini belli etmeden de edemiyor.
Garipçe / Mutluluk Destinasyonu
Boğaz’ın “Karadeniz” girişine hâkim olarak ‘deniz mahsulleri’ kokan masamızda çatal ve bıçak seslerini köyün sakinliğine karıştırıyoruz. Balıkçılar ise biraz ötede, taze balık avında ağ atıyor, ağ çekiyor. İskele kenarındaki bir genç adam da restore edilmiş kayığı boyuyor. Akşam için hazırlık yapıyor lokantalar, temiz havayı masa masa bölüştürerek… Ahşap evler, güngörmüş sokaklar, kıvrımlı yokuşlar ve merdivenleri ile Garipçe, el değmemiş güzellikleri misafirlerine sunuyor. Ancak Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün yapımı ile betonlaşma, Garipçe’nin ufkunu da taşlaştırmış gibi duruyor. Rumeli Feneri ile Rumeli Kavağı arasındaki şirin köy, hem bir ‘burun’ aynı zamanda da ‘koy’ olarak deniz boyunca uzanıyor.
Garipçe / Mutluluk Destinasyonu
Kimisi kendi sessizliğine gömülmüş yamaçlardaki, bir avuç içinde etrafa saçılmış gibi duran evler, uzaktan baktığında ‘yalnızlığı’ yüklenirken‘huzur’u temsil ediyor. İstanbul’un kötülüklerinden ve kirlerinden arındırılmış buradaki natürel ve pastoral yaşam, Albanita ile Bordolu Çocuk’u kendine çekerken; ihtimal olarak ‘sıkılmak’ da tedirgin ediyor.
Garipçe / Mutluluk Destinasyonu
Yüksek ve sarp kayalıkların yerleşim bakımından sınırladığı ‘Garipçe’ ismi, belki de birkaç hanelik nüfusu ve “balıkçılık” dışında bir gelir kapısı bulunmamasından ileri geliyor. Kırmızı-beyaz ve mavi-beyaz ‘kare’ desenli örtüler serilen masalar, rengarenk sandalyelerde bunun üzerine fikir yürütülürken; Albanita, “Mitoloji’de lanetlenmiş Kral Phineas, burada yaşamış” diyerek gün görmemiş bir bilgi bırakıyor salata tabağının yanına… Kartalların ve akbabalarının yuvaladığı eski tarihlerin köşesinde, bugün Bordolu Çocuk’la karşılıklı yemek yerken Albanita, “Osmanlıca’da ‘yakın, yakında olan, yer ve zamana yakın, soyca yakın’ anlamında ‘karib’ diye bir kelime var” diyor. Garipçe adının köküne dair en makûl ilgiyi de böylece buluyor.
Garipçe / Mutluluk Destinasyonu
Bizans ve Osmanlılar’a ait tarihi eserlerin bulunduğu Garipçe’de Sultan III. Mustafa Han’ın yaptırdığı, 1557’den kalma kale bugün, doğal film platosu olarak değerlendiriliyor. Mesela bizim hafta sonu kaçamağımız esnasında, dijital medya içerik pazarlama platformunda yayınlanan “Hakan: Muhafız” dizisi çekiliyordu. Eskilerin güvenlik ve gözlem yeri olarak inşa ettiği Garipçe Kalesi’nde Çağatay Ulusoy yine şehrimizi ölümsüz bir düşmandan koruyordu. Macar asıllı Fransız mimar François de Tott’un yaptığı kale, görmeniz gereken “ilk” mekânlardan… ‘Büyük Liman’ olarak tarif edilecek yerde; hamam, kilise, yarı sağlam ‘kale duvarı’ ile birçok ev yıkıntısı da hüzün yayıyor. Büyük Liman’da Osmanlılar zamanında bir de tersane varmış. Bugünlerde hiçbir ‘kalıntı’ yok.
Garipçe / Mutluluk Destinasyonu
Deniz kenarındaki çeşme kitabesinde, tersane için Hasan Paşa tarafından 1199’da yaptırıldığı yazıyor. Soğuksu Çeşmesi ve Hacı’nın Suyu Çeşmesi de not edilebilecek eserler arasında…

Bordolu Çocuk, levrek üzerinde çatal ve bıçak oynatırken; Albanita, ‘konaklamak’ için arayış içinde garson tecrübesini yokluyor. Kırık dökük karakteri ile mahcup adam, “Yaz günlerinde bazı köy evleri ‘mevsimlik’ olarak kiralanabiliyor” diyor.
Garipçe / Yunusların Dansı / Mutluluk Destinasyonu
Bir hafta sonu istirahâti olarak burada kalamayacağımızı anlıyoruz. Yine de İstanbul’a yakınlığı nedeniyle Garipçe Köyü, bir öğün, birkaç saatlik kaçışlar için ideal konumda bulunuyor. Yaz-kış ‘taze balık’ yemek istiyorsanız eğer, siz de “Mutluluk Destinasyonu” tavsiyesi olarak Garipçe’yi görmelisiniz. Tarihi, doğası, kültürel yaşamı ile yüzlerce gizi barındırıyor sınırları içinde Garipçe... Tabii; ızgara-tava balık çeşitlerini, mezeleri, bahçeden yeni toplanmış malzemeler ile yapılan salataları ve ev baklavaları da tercihiniz üzerine sizi pişman etmeyecektir.

31 Mayıs 2019 Cuma

İstanbul’un en iyi piknik alanları

Herkes tatile gitti, şehir sakinleşti. İstanbul’da kalmayı tercih edenler için Mutluluk Destinasyonu olarak sizin için 'keyifli' bir liste hazırladık. İşte şehrin en iyi sayfiye ve piknik alanları...

1-) Ayvat Bendi
Belgrad Ormanı - Ayvat Bendi
2011 yılı itibariyle ‘tabiat parkı’ sıfatını alan ve Belgrad Ormanı içinde bulunan Ayvat Bendi (mesire alanı) İstanbul’un en güzel dinlenme alanlarından biri... İçinde bisiklet yolları, doğa yürüyüş parkurları bulunan Ayvat Bendi, oksijene doyacağınız, aynı zamanda sıcaktan bunaldığınızda rahatça dinlenebileceğiniz bir alan.

2-) Göknarlık Tabiat Koruma Alanı – Beykoz 
Tokatköy - Göknarlık
Beykoz’a bağlı Tokatköy’de bulunan Göknarlı Tabiat Koruma Alanı’nda şehrin göbeğindeyken şehrin tüm stresinden uzakta olabilirsiniz. Kestane ağaçlarının çoğunlukta olduğu onlarca çeşit ağacın arasında spor yapabilir, piknik yapabilir, hayatın yükünü geride bırakarak hafifleyebilirsiniz.

3-) Değirmenburnu – Heybeliada
Heybeliada - Değirmenburnu
Marmara Denizi’nin masmavi sularını aşarak, keyifli bir vapur yolculuğunun ardından ulaşacağınız Heybeliada’daki Değirmenburnu Tabiat Parkı, huzurun adresi olabilir sizin için. Deniz ve ormanın ortasında kalan bu alanda, hem tertemiz denizde serinleyebilir, hem de ormanın gölgesinde dinlenebilirsiniz. İstirahat sırasında sizlere sincapların, tavşanların, çeşit çeşit kuşun eşlik edeceğini de unutmayın.

4-) Fatih Tabiat Parkı – Maslak
Maslak - Fatih Tabiat Parkı
Tatilde hem şehirden uzaklaşmayayım, hem orman havası alayım hem de piknik yapayım diyenler için ilk adres Maslak’taki Fatih Tabiat Parkı olabilir. İçinde bulunan uygun fiyatlı kafelerde leziz yemekler yiyebilir, ormanda yürüyüş yapabilir, özel alanlarda bisiklete binebilirsiniz. Eğer hiç ağaçkakan görmediyseniz, burada göreceğinizi garanti edebiliriz. Eğer mangal yapmakta hünerlerinize güveniyorsanız, tabiat parkının içinde, özel bir de piknik alanı bulunuyor.

5-) Polonezköy Tabiat Parkı
Polonezköy Tabiat Parkı
İstanbul’un kuzey ucunda bulunan Polonezköy Tabiat Parkı, tam anlamıyla cennet bir köşe... İçinde bulunan yapay gölün kenarında piknik yapabilir, ormanda yürüyüşe çıkabilirsiniz. Devekuşları, tavşanlar, ponyler, kuzular da sofranıza misafir olabilir. Daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

6-) Göktürk Fidanlığı
Göktürk Fidanlığı
İstanbul’un gelişmekte olan yerleşim alanlarından Göktürk’te bulunan fidanlıkta, bir taşla iki kuş vurmak mümkün. Ormanlık alanın huzur dolu havasında spor yapabilir, piknik alanında keyifli vakit geçirebilirsiniz. Eve dönerken de, bahçenizi ya da balkonunuzu renklendirecek çeşit çeşit bitkiyi buradan alabilirsiniz.

28 Nisan 2019 Pazar

Cunda’nın kokuları

Bir an için duruyor ve 180 derece dönüyoruz. Etrafta; sahil boyunca sıralanmış restoranlar, kafeler ve müstakil evler uzanıyor. Biraz ileride ise büyük bir ‘yat limanı’ var. Bir taraftan Türkçe ezgiler yükselirken; öte yandan Yunanca müzikler duyuluyor. Melodiler birbirine karışıyor. Mutluluk Destinasyonu, Cunda’da…

Cunda Adası / Mutluluk Destinasyonu

Hayatın akışına bir ‘dur’ diyerek, kısa mola için zeytin ağaçları arasından temiz havayı takip ederek, lezzetli yemeklerin kokusuna ulaşıyoruz. Hemen her köşede bir tarihi kalıntı kendini gösterirken; mütevazı bir balıkçı kasabası önümüzde yükseliyor.

Cunda Adası / Mutluluk Destinasyonu

Cunda
’ya ulaşmak için kat ettiğimiz yol boyunca, Burhaniye’de kızarmış ekmek üzerinde ‘baharatlı’ zeytinyağı ve Ayvalık’taki tostların etkisi hâlâ damağımızda duruyorsa da midemiz kazınıyor. Yeni lezzetler ile barışık Albanita, Cunda Adası’na özgü, küçük sardalya denilebilecek, ‘papalina’ söylüyor. Ege’nin binbir çeşit otlarından oluşturulan mezeler ve zeytinyağlıları da Bordolu Çocuk’un doyması için yetiyor. Yemeğin sonunda Taş Kahve’deki dibek kahvesi ve sakızlı Girit dondurması ise adeta bir lezzet şöleni oluyor.

Cunda Adası / Mutluluk Destinasyonu

Biz Cunda’ya karayolu ile ulaşıyoruz; ama siz ‘deniz sefası’ istiyorsanız eğer, Ayvalık’tan da tekneler ile geçilebiliyor. Pateriça Koyu’nda tazelenmek için sakinliği dinliyoruz ardından.

Cunda Adası / Mutluluk Destinasyonu

Arnavut taşları üzerinde avare adımlarla varacağınız biraz ilerideki Bıyıklı’da, denizin üzerine kurulmuş masalarda ayağınıza dalgalar vururken; aşk ile bakışmak da ‘benzersiz’ duygular hissettiriyor. Restoranlardan yola taşan zeytinyağı ve ‘taze balık’ kokuları Albanita ile aklımızı çelerken; bir taraftan da sıra sıra evlere bakıp “Keşke hep burada yaşasak” diye içimizden geçiriyoruz. Yüksek tavanlı bir mekân olan Taş Kahve’den de buram buram “kahve” kokusu yayılıyor sokağa bu arada… Kafenin tam orta yerine konumlandırılmış “kömür sobası” misafirlerini geçmişe doğru bir yolculuğa çıkarıyor.

Cunda Adası / Mutluluk Destinasyonu

Kahvedeki bütün sandalyeler denize doğru çevrilmişken
; bazıları sırtını manzaraya dönüp oturuyor. Hâliyle anlıyorsunuz ki; bunlar Cunda Adası’nın sakinleri… Haklı olarak onlar için denize doğru kahve içmenin çok bir özelliği yok.

Cunda Adası / Mutluluk Destinasyonu

Denizden iç kesimlere doğru adımlıyoruz Albanita ile… Karşımıza Cunda’nın simgelerinden değirmenler çıkıyor. Fotoğrafçılar için deklanşöre basmanın yeterli olacağı bir tembellik burada, güzel bir kare yakalamak…

Cunda Adası / Mutluluk Destinasyonu

Kurtuluş Savaşı yıllarında Yunan Ordusu’na ilk kurşunu sıkan Ali Bey’den mülhem
, Cunda’ya "Alibey Adası" da deniliyor. Taş yollarında yürürken; bunların ardındaki tarihi de hissediyorsunuz. Masmavi ve temiz Marmara Denizi’nin önünüzde selam durdurduğu Cunda Adası’nda tarihi ve doğal güzellikleri her karışta bulabilirsiniz.

Cunda Adası / Mutluluk Destinasyonu

Tek kubbeli bazilika tipindeki Taksiyarhis Kilisesi, Cunda’nın kimliği gibi her yerden görülüyor. Adeta bütün bir adayı koruyan görüntüsüyle Taksiyarhis, Cunda’nın demografik yapısı hakkında fikir verirken; tarih boyunca Rumların baskın geldiğinin de numunesi gibi…

Cunda Adası / Mutluluk Destinasyonu

1873’te inşa edilen Taksiyarhis, Anakent Kilisesi’nin kalıntıları üzerinde yer buluyor. Koruyucu melekler Cebrail ve Mikail Aleyhiselam’a ithaf edilen Taksiyarhis, Cunda’nın da uhrevî emniyet merkezi sanki. Dikdörtgen düzendeki kilise, 1927’de bir minare eklenerek, “cami” olarak dönüştürülmüş.

Cunda Adası / Mutluluk Destinasyonu

1870’den beri ayakta olan Saatli Cami de güzelliği ve zarifliği ile kendinden söz ettiriyor. Ayos İanni Kilisesi’nin camiye çevrilmesiyle hayat bulan Saatli Camii, 1928’den bu yana Müslümanların ibadet yeri olarak hizmet veriyor. Aslında yaşı yetenler arasında Cunda’daki “en büyük ikinci kilise” olarak da biliniyor. Zaten Saatli Camii’nin mimari planı da ‘Haç’ şeklinde… Öyle ki; ismi dahi ‘çan kulesi’ üzerindeki saatten gelmekte…

Cunda Adası / Mutluluk Destinasyonu

1850’de inşa edilen “Panaya Kilisesi” kalıntıları da Cunda Adası’nın süsü gibi… Tarihi kilise bugüne bütünü korunarak ulaştırılamasa da sadece üç duvarı bile geçmişte büyük törenlere nasıl ev sahipliği yaptığını fısıldıyor.

Cunda Adası / Mutluluk Destinasyonu

Huzurlu ve sakin bir adres olan Cunda Adası, doğa ve dinginlik arayanları da ‘yenilenmek’ sorumluluğu içinde misafirliğe bekliyor. Hâlâ çiçeklerin sarıp sarmaladığı samimi karakterini koruyan, pembe ve mavi panjurlu evleri ile sıcak insanların yeri Cunda’da gönlünüze ve ekonomik durumunuza göre her türlü konforu bulacaksınız. Güzelliği, manzarası ve "kokuları" ile Bordolu Çocuk ve Albanita’nin gönlünde özel bir yer edinen Cunda Adası, size de unutulmaz deneyimler yaşatacak, bizden söylemesi...

Çengelköy: Boğaz'ın kenarında asırlık bir çınar

Boğaziçi’nin esintileri, yalıların alt katına, cumbalı üst katlara misafir oluyor. Bahçesi “deniz” olan Muazzez Hanım Yalısı, Server Bey Ya...