polonezköy etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
polonezköy etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Mayıs 2020 Cumartesi

Bayram; hayaller, umutlar ve geçmişte kalanlar...

‘Korona salgını’ milyarlarca insanı evlerine kapattı. Hayat olağan akışı dışında seyrediyor bir süredir… Bayram da ‘kısıtlanmış’ olarak geçirilecek, ardından “kısmî normalleşme” umuluyor. Bu bayram belki dışarı çıkamıyoruz; ancak Mutluluk Destinasyonu olarak sere serpe piknik yaptığımız mutlu bayramları not etmemek olmazdı. ‘Bayram’ vesilesiyle geçmiş bayramları hatırlatırken; geleceğe de anı iliştirmeyi, hayal saklamayı düşünüyoruz.

2017’nin bayram günlerinde Koşuyolu Parkı’nda piknik yapan Albanita ile Bordolu Çocuk, 2018’de Fenerbahçe Burnu’nda kampetlerini kurarken; 2019’da ise İshaklı’da ağaçların kollarında, kuşların sırdaşlığında soluklandı. 

Mutluluğun başlangıç yeri olan Koşuyolu Parkı’nda küçük bir kilim üzerine oturan Albanita ile Bordolu Çocuk, sıralı ağaçlara ve bulutlara bakıyordu; dünya küçülerek sonunda sadece ikisinin oluyordu. Kediler, köpekler pikniğe eşlik ederken; bir kelebek naifliğiyle kâh omzuna kâh yanağına konuyordu Bordolu Çocuk, Albanita’nın. Birbirlerinden ayrı mıhlanıp kalan yelkovanlar, bir aradayken pervane gibi uçup gidiyor, içleri içlerine sığmıyordu.
Birbirlerini anlatırken; yanakları mis kokulu bir ekmek gibi kızarıyordu. Cümleye konu bu anlarda mahcup somurtuyor veya muzip sırıtıyorlardı. Keyiflendikçe gülüyor, hüzünlendikçe mahzunlaşıyorlardı. Tüm duyguları aynı anda, birlikte paylaşıyordu. Dünyanın en güzel yeri, onun yaşadığı yer, hayat onunla güzeldi ve bayramlar mutlaka Albanita’yla diz dize geçerdi. Koşuyolu’ndaki ilk piknik ‘sonsuz başlangıç’ oluyordu.

Sonrası elmalar pembe, kiremitler pembe, gökyüzü, yeryüzü, onun yüzü pembe artık… Kış günleri ilkbahar, güz mevsimi ilkbahar, ‘yaz’ dediğiniz ilkbahar artık…

Anadolu Yakası’ndaki Kalamış Marina’ya komşu “Fenerbahçe Parkı” da bambaşka bir bayramdı. Geçmiş zaman İstanbul’u hakkındaki hatıraları taptaze, diri tutan semt, her zamanki gibi şık, daima bakımlıydı. Semte de adını veren Fenerbahçe Burnu’ndaki Fenerbahçe Feneri, Osmanlı Dönemi’nde 1857’ye tarihlenerek yaptırılmış. ‘Geçmişte kaldı’ zannedilen huzur, eski evler, marina, sahilde sıralanan restoranlarıyla hâlâ canlı, kanlı bir semt Fenerbahçe.

İlkbaharın bıraktığı güzelliğiyle Fenerbahçe Parkı’ndaki yeşil çimenlerde papatyalar, çiçek açmış erguvanlar, asırlar devirmiş ağaçlar denize uzanıyor. Heybetli görüntüsüyle bir anıt gibi duran sakız ağacı, şöhretiyle Kadıköy’ün dışına taşıyor. Parkın içindeki Romantika Cafe’nin etrafında durup dinlenen yaş almışlar, sıcak bir şeyler içen gençler ve dondurma kovalayan çocuklarla, keyifli dakikalar yaşanıyor. Bisiklete binenler, kitap okuyanlar, gün batımıyla akşamın tadını çıkarmaya hazırlananlar, şehrin kalabalığından uzakta, Fenerbahçe Parkı’nda gün içinde her ânı apayrı güzelliklerle yaşıyor. Şair Yahya Kemâl’in dediği gibi; “İri bir zümrüt içindeydi bahar, Fenerbahçe’de.” 

Sabahki Kalamış Marina’da ‘sürpriz karşılaşma’ ile geçirilen kahvaltı sonrası gün boyu Kadıköy’de gezip akşamüstü bir erguvan ağacı altında piknik yapan Albanita ve Bordolu Çocuk’un iştahı açılıyor, iştahı kapanıyor, iştahı şaşırıyor. O hüzünden bu neşeye konup kalkıyorlar laf arasında, Fenerbahçe Parkı’ndaki martılar gibi…İlerleyen dakikalarla beraber, kıyıya yakın bir yerde bu defa kamp sandalyelerini açıyor, geçen gemileri izliyorlar mutluluk halesi altında. Geçmişten, bugünden ve yarından konuşuyorlar. Gülüyor, eğleniyor, dakikaların neşesini alıyorlar.

Her şiirde onlardan bir şeyler bulunuyor, her filmde kendilerini anlatıyorlar, her romanda onlardan bahsediliyor, her çiçek onları açıyordu. Birkaç dakika içinde nedensiz küsüyorlar, sebepsiz affediyorlardı. 

Günlük sıradan konuşmalarla etraflarından birileri geçiyor, bir bebek ağlıyor, bir çocuk kan ter içinde arkadaşlarını gol olduğuna ikna etmek için bağırıyor, iki genç gürültüyle tartışıyor, Marmara Denizi’nin sularından bir gemi sireni duyuluyor, karşı kıyıda havai fişekler patlıyor, derinlerden müzik çalınıyor, bir grup telefonda maç izliyor, Fenerbahçe Stadı’ndan gol sesi yankılanıyor, dışarıda adeta yer yerinden oynuyor; ancak Albanita ve Bordolu Çocuk’u zerre ilgilendirmiyordu. İkisi de ayaklarına ulaşan dalgaları dinleyip ay ışığını gözlerken; birbirleri için ‘uğruna ödenmeyecek bedel, gidilmeyecek yol, vazgeçilmeyecek konfor yok’ diye düşünüyordu.

Sabırsız, sınırsız ve doyumsuz bir tutkuyla birbirlerini mutlu, memnun etmek istiyorlardı satıcılar geçerken, “Şunu ister misin, bunu alayım mı” diyerek…

En güzel yılların, acı tatlı hatıraların ortakları Albanita ile Bordolu Çocuk, İstanbul’un arka bahçesi İshaklı’da ise bir başka bayram günlerini karşılıyor, yine elbette bir bütün olarak… Riyasız, çıkarsız ve karşılıksız bir sevgiyle birbirlerine bağlı olan Albanita ile Bordolu Çocuk, sınırsız ve nihayetsiz duygularla birbirlerine sarılıyor; o anlarda “ölmek var, ama dönmek yok.”

İstanbul’un öteki yüzünde, çam ormanları kokusu eşliğinde akşam yemeği yeniyor. Sofrada kediler, bir küçük kız çocuğu ve aralıklarla bir köpek sesi dolanıyor Albanita ile Bordolu Çocuk’tan başka… Çatal ve bıçağın tabakta bıraktığı tıkırtılara karışıyor, havaya kaldırılmış kadehlerin birbirine vurunca çıkardığı ses… Sessizlik ile doğanın buluştuğu doğallıktaki özel bu köşede, sonsuz bir huzur yaşanıyor. Yalın ayak, sere serpe yeşilliklere uzandıkları masumiyet dünyasında Albanita ve Bordolu Çocuk, başlarını kaldırdıkları kapalı mekânlardan sonra tabiat ile iç içe bir “zihinsel detoks” yaşıyor. 

Ihlamur ağaçlarının kokusu masaları dolaşırken; gürgen ve çam ağaçları serinlik taşıyor. Doğanın tam kalbinde temiz hava iştah açıyor hâliyle… Akşam yemeği saatlere yayılıyor, sohbet derinleşiyor, “saatlerin telaşı” unutuluyor. Havuz başında gözleri ile konuşuyorlar. Sözleri, gülüşleri de sofralarını aşıyor. Tanımadıkları insanlar bile gelip oturuyor yanlarına…

Ertesi sabah dönüş yolunda, kıvrımlı, inişli çıkışlı Polonezköy’ün içlerinde hafiflemiş olarak yeniden şehir hayatının temposuna karışıyor Albanita ile Bordolu Çocuk, yeni tip koronavirüs Kovid-19 Salgını’ndan habersizce…

25 Ağustos 2019 Pazar

Köy içinde köy: Village Park

"İstanbul" denince turistik olarak öncelikle ‘Beşiktaş, Beyazıt, Beyoğlu’ akla geliyor olabilir. Biz ise sizi bambaşka bir İstanbul'a götüreceğiz. "Köy" tanımı İstanbulluların zihninde Kadıköy, Bakırköy ve Arnavutköy’ü canlanıyor belki. Oysa dört yanı dağlarla çevrili olan İshaklı, gerçek bir 'köy hayatı' sunuyor misafirlerine. Zaten İshaklı için 'saklı köy' de deniyor.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Gökdelenler, alışveriş merkezleri, metrolar ve metrobüsler ile şehirleşme "modernlik" olmayabiliyor her zaman… Tabiat içindeki İshaklı'yı görünce; 'modernleşme' ve 'şehirleşme' gibi kavramlardan soğuyoruz. Betonarme yapılar içinde aslında yaşamadığımızı, saatlerce trafikte ömrümüzü bitirdiğimizi, tramvayda itiş kakış ile ‘stres küpü’ olduğumuzu, İshaklı'daki güzellikler ve doğallığı keşfettikçe yeniden, yeniden anlıyoruz.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
İstanbul'un 151 köyünden biri İshaklı... Koca metropolün 39 ilçesinin 11'inde bulunan köyleri ile bir de "öteki yüzü" var. Bazılarını, Mutluluk Destinasyonu'nun arşiv bölümünden de okuyabilirsiniz. Gelin şimdi, İshaklı'nın dönemeçlerinde birlikte kaybolalım.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Bin 300 nüfuslu İshaklı'nın yüzde 80'ini Trabzonlular oluşturuyor. 'Emekli yeri' denilebilecek İshaklı, şehir merkezine 35 kilometre uzaklıkta konumlanıyor. Anadolu Yakası’ndan geliyorsanız, Şile, Ömerli, Riva’yı takip ederek, sırasıyla Hüseyinli, Polonezköy ve Cumhuriyetköy’ü geçerek İshaklı’ya ulaşabilirsiniz. Eğer Avrupa Yakası’ndan geliyorsanız, ikinci köprü istikametinde Kavacık sapağından çıkarak, Polonezköy yolunu takip ederek, Şile, Ömerli ve Cumhuriyetköy’ten yine İshaklı’ya varmanız mümkün… Albanita ile Bordolu Çocuk'un çam ormanları arasındaki İshaklı'da adresi, "Village Park" oluyor.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Yapımında hiç beton kullanılmayan huzur köşesinde, tabiatı dinlerken; hem vücudunuz hem ruhunuz arınıyor. Taş ve ahşap materyallerin öne çıktığı tatil yerinde, bedeniniz yenileniyor. Riva Deresi'nin şırıltısı, ağaç yapraklarının hışırtısına karışıyor. Sessizlik ile doğanın buluştuğu İshaklı’da beton yerine kerpiç, tuğla ve taş, size ‘köy doğallığı’ sunuyor.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
185 tür, 11 bin sayısından fazla bitki ile örtülmüş burası, kış aylarında da şömine sakinliği servis ediyor gelenlerine… Oksijen ve uzun doğa yürüyüşleri için elverişli İshaklı’da sağlık, köy sınırlarının dışına da taşıyor. Ortaçağ ve gotik tarzdaki Village Park, çam ormanları gölgesinde İstanbul’un “doğal” yüzünü vaat ediyor.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
1999’da dönemin başbakanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ağırlayan kompleks, lüksten uzak ‘saklı köşe’ olarak ayrılıyor diğer örneklerinden… “Örneği” aslında söz gelimi, zira Village Park’a geldiğinizde, anlıyorsunuz ki; bulunduğunuz yerin bir benzeri yok.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Doğayla barışık burası, 35 dönüm üzerine yayılmış bir tapınak gibi mahfuz… “Uzakdoğu” esintileri taşıyan mimarisi ile konfor anlayışınızı tamamen değiştiriyor. Ahşap, taş bileşimi ile konaklayanlara “sonsuz huzur” armağan eden Village Park, ‘köy içinde köy’ olarak konumlanıyor. Doğayla uyumu yakalayan yer, tüm zamanlarını mesleki koşuşturma içinde geçirenlerin sevdikleri ile bir arada olmanın tadına varacakları özel köşe...

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Başınızı kapalı mekânlardan dışarı çıkarıp yalın ayak ve sere serpe yeşilliklere uzandığınız İshaklı Köyü’ndeki Village Park’ta at, tavşan, kedi ve köpeklerin salına salına dolaşması ise 'zihinsel detoks' uyguluyor. Minimalist estetiğin öne çıktığı doğa otelinde ruhunuz tazeleniyor. Ahşap köprüler, yanı sıra tahta yollarda zaman, zihninize siz farkında olmadan "doğal terapi" uyguluyor.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Konakladığınız bölgenin her iki tarafı da ıhlamur ve gürgen ağaçlarıyla çevrilmiş ormanlara bakıyor. Doğanın tam kalbinde, temiz hava ile iştah da açılıyor haliyle… Village Park, lezzetleri ile de aklınızı çelecek. Geleneksel mezeleri, Rus spesiyaliteleriyle çeşitlendirebilirsiniz. Organik yemekleri, Hindu taş figürleri arasından geçilen yolları ve konforlu odaları ile sadece bir gün bile yetiyor dinlenmek için… Tabiata saygısızlık yapılmayan, betonlaşmadan uzak, gürültü kirliliğinin olmadığı küçük kasabadan ‘huzur’ yükseliyor.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Lüks yerine, doğanın enerjisini size sunmak üzere yoğunlaşmış ekolojik çiftlik, 7 ayrı tarzda düşünülmüş konaklama imkânları, bungalovlar, cumbalı odalar, ahşap odalar, nostalji odalar, küçük villalar, romantik odalar, lüks ve özel odalar ile zevkinize göre alternatif sunuyor. Gelirken omuzlarınızda taşıdığınız şehir yaşamının negatif enerjisi, giderken sırtınızdan herhangi bir çam ağacı gölgesinde bırakmış olarak dinlendirici bir deneyim ile “hafiflemiş” şekilde dağılıyorsunuz. İstanbul’a 35 kilometre uzaktaki arka bahçesinde, düşlere yolculuk yapabilirsiniz. Şehir merkezinden hiçbir şey düşünmeden arabanızla yolculuğa çıktıktan sonra ağaçların doğal bariyer görevi gördüğü Polonezköy’ün kıvrımlı, inişli çıkışlı yollarında adeta ‘mutluluk’ topluyorsunuz. Mesela Adampol’un hemen girişindeki yol kenarı, salaş ‘tost, köfte ve gözleme evi’ bunlardan birisi… Albanita ile Bordolo Çocuk, hafif bir kahvaltı ile günü karşılarken; az sonraki düşler bahçesinden tam anlamıyla haberdar değildiler. Hatta akıllarında ‘olumsuz’ tecrübelerin referansları uçuşmaktaydı.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Ancak Village Park’ın içine arabanın tekerleklerin girmesiyle büyülü dünyası, misafirlerini çabuk ve kolay teslim alıyor. Vestiyere bavulları bırakıp giriş işlemleri için biraz soluklanırken bile ‘yorgunluk’ diye bir şey kalmıyor zaten geriye… Tüm boğucu hisleri, yaşadığınız pürüzleri bahçe kapısı eşiğinde, dışarıda bırakıyorsunuz.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Köy ekmeklerinin ve kompleksin kendi bostanında yetiştirdiği taze mahsullerinin kokusu ‘buyur’ ediyor hemen, restoranın biraz ilerisinde ise anason ve malt bardakları birbirine karışmış yudumlanıyor. Havuz başında bir çift, gözleriyle konuşuyor. Bir çocuk saçlarından akan suyu saça saça koşuşturuyor. Çocuk neşesi de etrafa yayılıyor. Başkasının elinden çıkan kahveyi içerken Bordolu Çocuk müşahede ediyor ki; Albanita’nın getirdiği bir çay veya neskafe fincanı hiçbir şeye değişilmiyor.


Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
İstanbul’a 40 dakikalık mesafedeki Uzakdoğu’da “hayalleri” ile baş başa kalmanın keyfine varıyor ikili… ‘Sihirli kutu’ gibi bu yerde, akşam yemeğini uzatan Albanita ile Bordolu Çocuk saatlerin telaşını unutuyor.

Mutluluk Destinasyonu / İshaklı Köyü
Özenle seçilmiş ağaçlar ve çiçekli bitkilerin sırdaşlığında, ‘sağlıklı düşünme, ruhsal temizlik’ için şaşırtıcı sessizliğe doymuş olan Bordolu Çocuk’un huysuzlukla etraftakilere söz açması, Albanita’nın insandan kaçtığı yerde, “yeni insanları” masalarına ve balkonlarına çekiyor. Uyumlu yapısıyla Albanita ise Bordolu Çocuk’un haylazlığına şefkât ile eşlik ederken; tanımadığı insanlarla dakikalar boyunca hoşbeş ediyor; sözleri, gülüşleri, masadan masaya yankılanıyor.



İnsanın motivasyonunu artıran, üretkenliğine katkı sağlayan, tabiatın her rengini içinde barındıran Village Park Resort ve İshaklı Köyü’nden çıkıp da günlük rutinlere geri dönmek, sanırım hiç kimseye iyi gelmiyor. Albanita ile Bordolu Çocuk da hâlâ akılları orada, bedenleri şehir ortasında yeni ‘mutluluk rotaları’ için kum saati çeviriyor.

7 Nisan 2019 Pazar

Zamanın durduğu yer

İstanbul’un beton yığınlarından sıkıldıysanız, sizin için iyi bir teklifimiz var. Günlük hayatın stresi ve yoğunluğundan boğulduysanız, yeşillikler içinde bir hamakta ‘dağ esintisi’ duymak ister misiniz? Çimlerinde ve toprağında “çıplak ayak” ile gezebileceğiniz bir rota Polonezköy’deki Cumhuriyet Parkı’nda sizi bekliyor. Eğer asfalt yollar, taş kaldırımlarda yorulduysanız; buyurunuz doğanın kollarına…

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Albanita
’nın yayın bantları, ham program kayıtları, reji karanlığı ve üç kişinin sığamayacağı montaj setindeki ‘duman altı’ mesaisine mola vermek için “Hadi” dediğinde Bordolu Çocuk, nereye gideceklerini bilmiyorlardı aslında… Tekerleklerin istikametine güvenip, direksiyon kılavuzluğuna kendilerini bıraktıklarında, kısa süre sonra İstanbul’un kıyılarına açılmışlardı. Şehrin beton duvarları gittikçe azalırken; ufuk önlerinde yükselmekteydi. Gazeteciliğin stres ve yorgunluğunu arabanın penceresinden dışarı bıraktılar. Arabanın sağındaki ve solundaki ağaçlar, Albanita ile Bordolu Çocuk’a “yol arkadaşlığı” ederken; Polonezköy’e varmıştılar.

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Dışarı ilk adımlarını attıklarında yüzlerine mis gibi bir orman kokusu çarptı. Albanita, “Burada yaşayamaz mıyız” diye sordu. Cumhuriyet Parkı’nın içlerinde bir hamak, esintiyle sallanıyordu. Yeşillikler içindeki kış bahçesi, ilkbaharın müjdecisi bir havayla ayrı güzellik sunuyordu misafirlerine… Riva Deresi’nden neşeli bir şırıltı ile akan su sesleri, söz cambazı kuşların ötüşleriyle karışırken; masalsı dakikaları müjdeliyordu. Bu esnada; Albanita ile Bordolu Çocuk göz göze geldi. İkisi de aynı anda, aynı şeyi düşünüyordu.

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Daha önce hiç mangal yakmamışlardı ve bugüne kadar kömür ateşinde et pişirmemişlerdi. Kısa kararsızlık içinde bir başka yere gitmeyi düşündüler önce… Ardından Bordolu Çocuk’un “Hiçbir şey olmazsa, hatıramız olur” sözünden cesaret ile kolları sıvadılar. Siparişlerini verdikten sonra, ‘bekleme’ süresini odun ateşinde kahve içerek, çevreyi keşfederek değerlendirdiler.

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Neyse ki; mangal hazır olarak gelirken, etleri pişirmek için sonunda mahcup olmak pahasına Bordolu Çocuk, ‘sorumluluk’ aldı. İlk etleri kızgın mangal tellerinin üzerine bıraktı. Ateş ve duman ile karışan taze etlerin kokusu, ikisini de daha çok acıktırdı. Ardından bu anları sabitlemek için objektif ayarını yapan ve deklanşöre basan Bordolu Çocuk, Albanita’nın mangal başına da yakışan, hayranlık uyandıran pozlarını çekti.

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Bu esnada etler de yeterince pişerken; Albanita’nın gurur verici hüneri dudakların kenarında yer ediniyor; unutulmayacak hatıralar bırakıyordu. Cumhuriyet Parkı’nın ev sahibi kedileri ve köpekleri de masa ile etlerin kokusunun güzelliğine çoktan kendilerini zaten kaptırmıştı. Bir Albanita’nın ayaklarının etrafında bir Bordolu Çocuk’un yanında dolanıyorlardı.

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Toprağa çıplak ayak ile basanlardan, huzur içinde yeşil rengin her tonuyla geniş çimlere uzananlara;
‘at’ binenlerden, çocuk alanlarında oynayanlara kadar bir karnaval gibi bahçede, Albanita ile Bordolu Çocuk, adeta bir “lezzet şöleni” yaşıyordu. Piknikten sonra, ağaçların arasındaki yürüyüş parkurunda nefeslerini yarıştırırken; Riva Deresi’ndeki ‘soğuk su’ ile tabiatı tecrübe etti.

Cumhuriyetköy - Mutluluk Destinasyonu

Gönüllerince eğlenip huzur depoladıktan sonra doğanın kollarından çıkarak 103 kilometrelik yolculuğa koyulan Albanita ve Bordolu Çocuk, İstanbul’un bir başka köşesinde, bu defa Karadeniz’e değil de; Marmara Denizi’ne dönerek yüzlerini, akşamı gece, geceyi sabah ettiler ‘mutluluk’ ile…

28 Temmuz 2018 Cumartesi

Sevimli bir ‘Jurassic Park’

İstanbul’da yaşıyorsanız ve Polonezköy Tabiat Parkı’nı henüz görmediyseniz; kendinize “buralı” diyemezsiniz! Özellikle, şiddetle görmenizi tavsiye ettiğimiz Beykoz’a bağlı doğa parkında, yılın her mevsiminde keyifli anlar yaşayacaksınız. Şehrin karmaşasından sıyrılacak, doğanın gölgesinde huzurun kollarına uzanacak; dönerken de kendinizi ‘yorgun’ değil, mutlaka “enerjik” hissedeceksiniz. 
Country Club / Mutluluk Destinasyonu

Bir Avrupai yolu kat ederek, sağ ve solda ağaçların sevgiyle misafirlerini selamladığı romantik güzergâhtan, Polonezköy Tabiat Parkı’na ulaşıyorsunuz. Burası İstanbul’un en büyük ‘doğa parkı’ olarak not edilebilir. 3 bin hektarlık bir alan üzerine yayılan bu yeşil ve rengarenk bölge, çok zengin ‘flora’ ve ‘fauna’ varlığına sahip.

Doğal yürüyüş parkurları, patika yolları, doğa ve spor aktiviteleri için ideal konumu, hayvan çeşitliliği, bitki türlerinin çokluğu, konaklama üniteleri, piknik alanları, gölet ve sulama sahaları, rekreasyonel faaliyet mekanları, kamp bölgeleri ve çeşit çeşit güzellikleriyle Polonezköy’deki Tabiat Parkı, “cazibe merkezi” olarak dikkat çekiyor. 

Mutluluk Destinasyonu bu defa, Polonezköy’ün farklı, saklı bir başka köşesini aralıyor.

İstanbul’un doğal bitki türlerinin tamamını burada görmeniz mümkün. Şehir merkezine uzak, şehir merkezine yakın Polonezköy’de kuş cıvıltıları, tabiat sesleri, yaprak hışırtıları arasında arınıyorsunuz. Kentin uç noktası olarak Beylikdüzü’nü kabûl edersek, Polonezköy’e varmanız için 1 saat 15 dakika yol kat etmeniz gerekiyor. İyi bir şoförseniz, sadece 45 dakika içinde de aynı yolu alabilirsiniz. ‘İyi bir şoför’ vurgusu yaparken, bir Albanita’nın gözleri büyür; telaşla “Ne biçim şeyler tavsiye ediyorsun” diye sansür uygulayabilir burada. Kadıköy – Polonezköy arası ise yalnızca 15 ile 30 dakika arasında bir mesafe tutacaktır. El değmemiş, bakir bu yer; sevimli bir Jurassic Park’ı andırıyor sanki.
Country Club / Mutluluk Destinasyonu
Her türlü çam ağacı, meşe, kestane, kayın, gürgen ağaçları arasında, ıhlamur kokuları eşliğinde kaybolurken el ele, alt tabaka yeşillikler defne, kara ve kocayemiş, muşmula ile diken türlerini fark edebilirsiniz sarmaş dolaş bir şaşkınlık içinde sevdiğiniz ile…

Geyik, karaca, yaban domuzu, çakal, tilki, sincap, sansar, gelincik, sülün, keklik, atmaca, şahin, doğan, karatavuk, saka, üveyik, baykuş ve sayması güç, büyük / küçük hayvanları yakından görebilir, dokunabilir; Tabiat Parkı’nda ‘tabiat’ ile bütünleşebilirsiniz. Yürüyüşlerinize sincaplar, tavus kuşu ve ördeklerin mihmandarlık etmesi, omzunuza bir güvercin konması, sırtınıza deve kuşunun dokunması, yemeklerinize kedi ve köpeklerin ortak olması, burada çok olağan anlar… 
Konser ve kır düğünleri için ideal bir mekân olan Polonezköy Tabiat Parkı’ndapiknik’ yapabilir, kamp kurabilir, “bungalov” tipi kır evlerinde konaklayabilirsiniz. Ayrıca park; trekking, oryantring ve bisiklet turu için de imkân sunuyor. Lüks, kaliteli ve huzurlu saatler için Mutluluk Destinasyonu olarak Polonezköy Tabiat Parkı’na biz kefiliz.

 Fransız yazar Gustave Flaubert ve Macar müzisyen Fransz List ile kısa bir dönem Ulu Önder Mustafa Kemâl Paşa’nın da yaşadığı bu saklı Cennet’te, doğanın lekelerini ve kirini üzerinizde mutluluk ile hissedeceksiniz. Bu yüzden; bir hafta sonu kaçamağı olarak veya sadece birkaç saat için dahi Polonezköy Tabiat Parkı’na gitmeye değer. Çünkü döndüğünüze “yorgunluk” değil; ‘dinlenmişlik’ hissi yaşayacaksınız. 
Country Club / Mutluluk Destinasyonu
Sonbaharda solmuş yaprakların üzerinde, ilkbaharda yeni açmış çiçeklerin yanında farklı bir ferahlık yaşayacağınız burada, her mevsim su değirmeninden akan gürül gürül sesler adeta içinize dolacak. Beach minderleri, bahçe yastıklarında sevgiliniz ile uzanıp güneşlenebilir, saatlerce konuşup gülüşebilir, gökyüzü ile bakışabilirsiniz. Bir taraftan kızarmış, közü üzerinde et kokuları, diğer yanda doğanın çiçek kokusu burnunuza gelecek, kulaklarınız farklı hayvanların sesleri, akan suların şırıltısı ve rüzgarla cilveleşen ağaçların hışırtısı ile, gözleriniz yeşil ve mavinin her tonuyla, metropol grisi ve boğucu gürültüsünden soyutlanacak, nefes aldığınızı hissedecek, arınmış bambaşka biri olacaksınız.



 İstanbul’un güzel yüzü, betonarme bu şehri güzelleştiren Beykoz’a bağlı Polonezköy Tabiat Parkı, bozulmamış doğasıyla, bol oksijenli havasıyla bizim gibi, sizlere de “Bugüne kadar neden gelmedik” duygusu yaşatacak. Havasına, suyuna hayran olacağınız burada, günün sonunda unutulmaz anılar, muhteşem saatler bırakacaksınız ardınızda...

19 Haziran 2018 Salı

İstanbul’un arka bahçesi: Polonezköy

Bizim gibi, ‘Bu hafta sonu farklı bir şey yapalım’ diyorsanız eğer; gezip tertemiz hava soluyacak, tabiat ile iç içe olacak bir adres veriyoruz şimdi size… Yaklaşın; kulağınıza fısıldayarak yazıyoruz: Adampol, nam-ı diğer Polonezköy. Yani küçük Polonya.
Polonezköy/Mutluluk Destinasyonu
Kuş sesleri dakikalarınıza eşlik ediyor. Gözünüzün gördüğü her yer, yeşil bir tabiat iklimine bakıyor. Doğanın orta yerinde, payınıza düşen kültür birikimlerini de arşivleyip dönüyorsunuz. Size İstanbul’un arka bahçesinde eşsiz bir Cennet köşesi tavsiye ediyoruz. Mutluluk Destinasyonu'nun rotası, bir hafta sonu kaçamağı olarak Adampol, Polonezköy’ü işaret ediyor.
Polonezköy/Mutluluk Destinasyonu
Şehrin dışında nefes alabileceğiniz bir durak olarak Polonyalılar’ın köyünde taşralaşıyor, yaşadığınız masumiyet içinde huzur doluyorsunuz. Beykoz’a bağlı bir şirin semt, İstanbul’un bize göre en güzel sürprizi olarak orada duruyor.       

Polonezköy/Mutluluk Destinasyonu
Beylikdüzü’nden bir saat, Mecidiyeköy’den yarım saat, Kadıköy’den 15 dakika içinde ulaşabileceğiniz stresten arındırılmış natural köşe, sıkıcı ve bunaltıcı metropol günlerinde size yeniden yaşam sunuyor. Çam ağaçları ile çepeçevre sarılan köy, yine yeşilin sağında ve solunda protokol oluşturduğu yolunda sizi doğallıkla karşılıyor. Her bir ağacı geçtiğinizde, İstanbul’un kalabalığı ve gürültüsünü de yaprak hışırtıları arasında ardınızda bırakıyorsunuz.

Küçük köy meydanında güzel atlar, güzel insanları bekliyor. Ancak fayton gezisi başlamadan, küçük meydana gelmeden önce sizi birkaç adım geride, bir kilise ve mezar taşları karşılıyor; işte bu selamlama Polonezköy’ün kimliğini de ele veriyor. 1900’de inşasına başlanan, 1914’te yapımı tamamlanan Czestochowa Meryem Ana Kilisesi’nde yılda bir defa ve haziran ayındaki ilk pazar günü özel bir ayin ve bahar kutlaması gerçekleştiriliyor. Bizim kadar şanslıysanız, siz de bu renkli, keyifli hatıra ile bambaşka tecrübe yaşayabilir; biraz ileride fayton sesleri, mangal kokusu, neşeli müzikler eşliğinde unutulmaz bir hafta sonu geçirebilirsiniz. 
Polonezköy/Mutluluk Destinasyonu
Adampol’ün tarihsel yolculuğu, 1775’teki Avusturya – Rusya Savaşı’na kadar gidiyor. Bu iki devlet, Polonya’yı işgal edip paylaşırken; Osmanlılar, Lehler’in parçalanmasına rıza göstermeyerek İstanbul’daki toprakları, göçmenlerin yuvasına dönüştürür. Sultan Abdülmecit Han’ın yerleşime açtığı Polonezköy, daha evvel Adamköy ve Polonez Karyesi olarak da anılmıştı. 1894’te burada yaşayan sığınmacılar, vatandaşlık hakkı kazanırken; 1923’te ise köy, ismiyle beraber ‘etnik kimlik’ de sahibi oldu. Polonezköy’de bugün bile yaklaşık 85 kadar Polonya vatandaşı yaşamaktadır.
Polonezköy/Mutluluk Destinasyonu
Polonezköy’ün sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da en şöhretli köylerinden biri olduğunu not edelim. Zira yılda bir defa gerçekleştirilen ayin için dünyanın her tarafındaki Polonya göçmeni rahip ve rahibeler ile tarikat mensupları Polonezköy’de toplanarak, konaklama merkezlerini dolduruyor. ‘Burada pansiyon kültürü de 1900’lerle başlıyor’ diyerek, önceki cümleye dönerek devam edelim. Polonezköy adı, sadece Türkiye ve Polonya’da değil; bütün dünyaya yayılmış Polonyalılar arasında da biliniyor.
Polonezköy/Mutluluk Destinasyonu
150 yılı aşkın bir süredir olduğu gibi, Polonezköy’de ‘atalarının dili’ bugün bile konuşuluyor. Kısa duvarlar ile sınırları belirlenmiş, çitlerini güçlendiren sık ve yüksek ağaçlarıyla birbirinden güzel evlerin bulunduğu burayı anlatan kitaplar arasından yalnızca “en önemlilerini” listelesek dahi, 500 adetlik külliyat oluşuyor.
Polonezköy/Mutluluk Destinasyonu
Polonezköy’den ayrılmadan Ulu Önder Mustafa Kemâl’in ziyaretinde kaldığı evi, köyün tarihini yansıtan Zofia Teyze’nin konağını, Arıcılık Müzesi, Sanat Merkezi’ni görmeyi unutmayın. Çeşitli zamanlarda; müzik aktiviteleri, folklor gösterileri, resim ve heykel sergileri, Geleneksel Kiraz Festivali yapılıyor. Bu tarihleri kovalayıp ajandanıza not ederseniz, pişman olmayacağınız deneyim yaşayabilirsiniz. Zengin köy kahvaltısı ve cömert kahve çeşitliliği ile Polonezköy, doğasıyla ruhunuza, kültür alternatifleriyle zihninize olduğu kadar damağınıza da doyum sunuyor.
Polonezköy/Mutluluk Destinasyonu
Yeşillikler arasındaki hamakta ve minderlerde tabiatın sesini, sessizliğini dinleyebilir, bisiklet turlarıyla veya yürüyüş parkurlarıyla günlük yaşamın baskı, yıpratıcılığına ‘mola’ verebilirsiniz. Ya da ‘paintball’ oynayarak eğlenceli başka bir fırsat da bulabilirsiniz. Rafine bir zevk sahibiyseniz; Polonezköy, binicilik eğitimi veren kulüpleri, geniş haraları ile size bunu da sunuyor.
Polonezköy/Mutluluk Destinasyonu
Polonezköy/Mutluluk Destinasyonu
Şehre dönmek istemeyeceğinize bahse girebiliriz. Hiç düşünmeden istediğiniz bir tesise ‘merhaba’ diyerek, nezih bir konaklama için gönül ferahlığıyla sükûnete uzanabilirsiniz. Polonezköy, yemyeşil çimenleri, tahta evleri, tertemiz havasının yanı sıra; kirazları, bal ve tereyağı ile de meşhûr… İstanbul’un tatil yeri, İstanbul’un köyü bu yer, kır düğünleri için doğal bir alan… Sevgiliniz dudağınızda gezerken, ona itiraf etmeden ‘Burada evlenilir’ sürprizi ile içiniz kıpır kıpır dolanıyorsunuz. Bizim uğrak adresimiz olarak gönlümüzde ve hafızamızda yerini aldı. Sizin de alacak.

Çengelköy: Boğaz'ın kenarında asırlık bir çınar

Boğaziçi’nin esintileri, yalıların alt katına, cumbalı üst katlara misafir oluyor. Bahçesi “deniz” olan Muazzez Hanım Yalısı, Server Bey Ya...